๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:32:43



Konu Başlığı: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:32:43
Kişinin El Emeğini Yemesinin Fazileti

 

10. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

"Dâvud da (a.s.) ancak elinin emeğini yerdi."[148]

 

İzah

 

Bu hadis Buhârî'de şöyledir:

"Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yemek asla ye­memiştir. Allah'ın peygamberi Dâvud (a.s.) elinin emeğini yer­di."

İbni Mâce de ise "Erkek, kendi el emeğinden daha temiz bir kazanç kazanmamıştır" şeklindedir.

Dinimiz, el emeğine büyük ehemmiyet vermiştir. Böylece ki­şiyi işsizlik, tenbellik ve başkasına muhtaç olmaktan kurtarmak; nefsin gururunu kırmak hedeflenmiştir. Konu ile ilgili daha bir çok hadis vardır. Meselâ bu hadislerden birisi şu mealdedir:

"Kim işinden yorulmuş olarak geceyi geçirirse, Allah'ın ba­ğışlamasına mazhar olarak gecelemiş demektir."

Hadisde Davud'un da (a.s.) elinin emeğini yediğine dikkat çekilmesi ibretlidir. Çünkü Kur'ân'ı Kerimde bildirildiğine göre, o yeryüzünün halifesi idi.[149] Dolayısıyla bizzat başında çalışmadığı yerlerden başka helâl gelirleri de vardı. Fakat bir demirci olan Dâvud (a.s.), el emeğiyle zırh yapar, onun gelirini yerdi.

Diğer peygamberler de el emeğiyle geçinmişlerdir. Âdem (a.s.) çiftçilikle geçinmiş, Nuh (a.s.) marangozluk yaparak, Hz. İdris terzilik, Hz. Musa da çobanlık yaparak geçinmişlerdir.[150]

 

Makamın Hesabı Da Sorulacak
 

11. İbni Ömer (r.a.) Resûllullahtan (s.a.v.) şöyle işitti­ğini rivayet ediyor:

"Allah kıyamet gününde kullarından birini çağırır huzu­runda durdurarak malının hesabını sorduğu gibi, makamı­nın hesabını da sorar."[151]

 

İzah

 

Bir âyet-i kerimede insanın bütün nimetlerden hesaba çekile­ceğine dikkat çekilerek,

"Size verilen nimetlerden hesaba çeki­leceksiniz" buyurulmuştur.[152]

İşte insanın hesaba çekileceği nimetlerden birisi de makam­dır. Çünkü makam büyük nimetlerdendir. Ve her büyük nimet gi­bi büyük mes'uliyetleri vardır. Her şeyden önce makam sahibi birisi idare ettiklerinden mes'uldür. Ayrıca makam bir emânettir. Bu emânetin hakkını vermek gerekir. Peygamberimiz bir hadisle­rinde bu gerçeği şöyle ifâde ederler:

"İdarecilik bir emânettir. Şüphesiz hakkı verilmediğinde bu emânet kıyamet gününde hüsran ve pişmanlık getirir. Ancak bu vazifeyi üzerine alıp da hakkıyla yerine getirenler müstesnadır."[153]

Diğer taraftan, makam bir hizmet mevkii olarak bilinmelidir. Tahakküm olarak kullanılmamalıdır. Kişi sahip olduğu makamı­nı zulme vasıta yaparsa, hakkın sahiplerine ulaşması uğrunda kullanmazsa, makamın hakkını vermemiş olur ve bundan dolayı kıyamet gününde mes'ul tutulur.

Kişi maddî makamından dolayı hesaba çekileceği gibi, mânevî makamı sebebiyle de hesaba çekilecektir. Allah'ın kendine ih­san ettiği manevî makamın gerçekten hakkını verdi mi, o maka­mı dünyalık kazanmak için mi kullandı, insanlara tahakküm için mi kullandı, şan ve şöhret yolunda mı kullandı. Kul bütün bun­lardan da hesaba çekilecektir.[154]

 

Hz.  Hatice'nin Fazileti
 

12. Abdullah bin Ebî Evfa (r.a.) rivayet ediyor:

"Cebrail bana şöyle dedi: "Hatice'yi Cennette inciden bir sarayla müjdele. Orada ne gürültü patırtı vardır, ne de yor­gunluk ve meşakkat."[155]

 

İzah

 

Hadiste kendisine Cennetin müjdelendiği Hatice, Peygambe­rimizin evlendiği ilk kadındır. Peygamberimiz yirmi beş yaşında iken o kırk yaşında ve dul bir kadındı. Peygamberimize yaptığı evlilik teklifi kabul edilince onunla evlendi. Zengin bir kadın olan Hz. Hatice bütün servetini onun emin ellerine teslim etti.

Peygamberimizin Hz. Hatice'den ikisi erkek, dördü kız olmak üzere altı çocuğu oldu. Peygamberlikle görevlendirildiğinde ona ilk iman eden Hz. Hatice idi. Peygamberimiz onu,

"Hatice, Al­lah'a ve Muhammed'e iman hususunda bütün kadınları geçti"
bu­yurarak[156] onun bu fazîletine dikkat çekti. Hz. Hatice, en sıkıntılı günlerinde sevgili beyine çok büyük destek oldu.

Peygamberimiz Hz. Hatice'yi diğer bütün hanımlarından da­ha çok severdi. Öyle ki vefatından sonra da ondan övgü ile bah­seder, onun keremkârlığını, en sıkışık ânında kendine yaptığı bü­yük yardımları her zaman zikrederdi. Akraba ve arkadaşlarına iyilik yapmaktan geri durmazdı. Yıllar sonrasında yine Hatice'nin (r.a.) iyiliklerinden bahsetmişti. Aişe (r.a.) kadınlık duygusuyla, "Devamlı Hatice'den bahsediyorsun. Oysa Allah size ondan daha genç ve güzel hanımlar verdi" dedi. Resûlullah şöyle buyurdu:

"Hayır, Allah bana ondan daha hayırlısını vermedi. Çünkü o, herkesin küfür içerisinde olduğu zamanda beni tasdik etti. Herke­sin herşeyî benden esirgediği bir zamanda, o beni malına ortak etti. Ve Allah bana ondan çocuklar ihsan etti."[157]

İşte Hz. Hatice bütün fedakârlıklarının mükâfaatı olarak izahını yaptığımız hadis­teki müjdeye mazhar oldu. Allah ondan razı olsun.[158]

 

Kamet Getirildiğinde Farzdan  Başka Namaz Kılmak
 


13. Ebü Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

"Namaz için kamet getirildiğinde, artık kendisi için kâmet getirilen farz namazdan başka namaz kılınmaz."[159]

 

İzah

 

Kamet, ezana "kad kaameti's-salat (Namaz başladı)" cümle­sinin ilâve edildiği sözlerdir. İster tek başına kılınsın, isterse ce­maatla kılınsın, farz namaza başlamadan önce erkeklerin kamet getirmeleri sünnettir. Kadınlar ise kamet getirmezler. Onların kâmet getirmesi mekruhtur.

Hadis, farz bir namaza başlamak için kamet getirildikten sonra başka namaz kılmayı yasaklıyor görünse de, aslında bir yasak söz konusu değildir. Çünkü kamet getirilirken kılanın namazın âlimlerin ekseriyetine göre sahih olduğu hususunda şüphe yok­tur. Hadis, kamet getirilirken başlanılan başka bir namazın mü­kemmel bir namaz olmadığı mânâsındadır. Zira farz bir namaz için kamet getirilirken başka bir namaz kılmak, başından itibaren farza yetişmiş olmak, imamla beraber iftitah tekbirini almak gibi faziletlerden mahrum kalmak demektir.

Böyle biri başladığı namaz sebebiyle imama hiç yetişemese, bu durumda cemaat sevabından da mahrum kalır. Camiye farz için değil de sünnet veya kaza namazı kılmak için gelmiş olur.

Öyle ise sünnet olan, kamet getirilirken başka namaza başla­mamak, imamla beraber kamet getirilen farz namaza durmakır. Kılınan öğle namazı ise kişi dört rekât ilk sünneti farzdan sonra kılar. İkindi ve yatsı namazı ise, sonradan sünnetleri kılmaz.

Sabah namazında ise durum biraz farklıdır. Bâzı âlimlere gö­re kişi imama yetişeceğini anlarsa önce sünneti kılar, sonra ima­ma uyar. Bâzı âlimlere göre ise sünnete hiç başlamaz, hemen imama uyar. İkinci görüşü savunanlar Taberânî'nin de rivayet ettiği şu hadisi delil gösterirler:

"Resûlullah sabah namazının farzını kılarken, bir zâtı iki rekât sünneti kılmakla meşgul görmüştü. Namazdan sonra adama,

"Sen bu iki namazdan hangisini namaz sayıyorsun? Yalnız kıldı­ğın namazı mı, yoksa bizimle birlikte kıldığın namazı mı?"[160]

Bu sözlerin açıklaması şudur:

"Sen mescide hangi namazı kılmak için geldin, kendin kıldığın sünnet için mi, yoksa bizimle beraber kıldığın farz için mi? Farz için geldi isen niçin gelir gelmez buna başlamadın da sünnetle meşgul oldun?"

Kametten önce başlanılan bir namazı bitirmekte ise bir mahzur yoktur.[161]




[148] Buhârî, Büyü: 15; İbni Mâce, Ticâret: 1. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/67.

[149] Sa'd: 38/26.

[150] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/67-68.

[151] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/68.

[152] Tekasür: 102/8.

[153] Müslim, İmâre; 16.

[154] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/68-69.

[155] Buhârî, Bedü'1-Halk: 145; Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 71. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/69.

[156] Cûmiü's-Sagîr, 3:432.

[157] Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 74; Tirmizî, Menâkıb: 62.

[158] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/69-70.

[159] İbni Mâce, İkâme: 103; Müslim, Müsâfirîn: 63, 64; Dârimî, Salat: 149; Ebû Dâvud, Tatavvu: 5; Tirmizî, Salat: 312; Müsned, 2:437, (8354.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/70-71.

[160] İbni Mâce, İkâmet:  103; Müslim, Müsafirîn: Taberânî, Mu'cemü'l-Evsat, 2:273.

[161] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/71-72.



Konu Başlığı: Ynt: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Rüveyha üzerinde 08 Temmuz 2014, 18:59:59
Mevlam razı olsun kardeşim..Mevlam İlim dünyasından razı olsun.İlmimizin genişlemisine vesile oluyor çok şükür..


Konu Başlığı: Ynt: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Pelinay üzerinde 08 Temmuz 2014, 19:31:20
Esselamu aleykum ve rahmetullah:amin ecain inşallah.Mevlam ilmimizi ziyadelestirsin ..ogrendiklerinizi de am ele donuaturebilmeyi nasip eylesin....
Gerçekten de kisinin el emeginden daha lezzetli hizçbir şey yok..helalden kazanip heaabini kolay verenlerden oluruz inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Haziran 2019, 05:02:48
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri her daim çok çalışan kimselerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Züleyha üzerinde 19 Haziran 2019, 11:30:43
Allah razı olsun selam ve dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 20 Haziran 2019, 15:41:06
Kişinin el emeğinden daha güzel ne olabilir ki, Rabbim bizleri herzaman rızasına uygun şekilde helâl daire içinde yaşıyanlardan eylesin inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Kişinin el emeğini yemesinin fazileti
Gönderen: Ceren üzerinde 20 Haziran 2019, 18:58:23
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..