Konu Başlığı: İmam Taberânî kimdir? Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:47:34 İmam Taberânî Kimdir? İmam Taberânî’nin tam ismi, Süleyman bin Ahmed bin Eyyûb eş-Şâmi el-Lahmî'dir. Künyesi ise Ebu'l-Kâsım'dır. Ba'ka'da doğmuştur. Taberiyye'ye nispet edilerek Taberânî denilmiştir. Hicrî 260 (M. 873) yılında doğmuş, 273 yılında hadis dinlemeye başlamış, otuz sene ilim tahsilinde bulunmuş, o devrin ağır şartlarında Kudüs, Kayseriyye, Humus, Medâin, Şam, Mısır, Arabistan, Yemen, Irak, Bağdad, Küfe, Basra, İran ve İsbahan'a seyahat yapmıştır.[6] Taberânî, bin veya daha fazla hadis âliminden (şeyh) hadis dinlemiş ve rivayet etmiştir. Onun hadis dinlediği isimlerden bâzıları şunlardır: Haşim bin Mersed et-Taberânî, Ebû Zur'a es-Sakafî, İshak ed-Debrî, İdris el-Attar, Beşir bin Musa, Hafs bin Amr, Ali bin Abdülaziz el-Begâvî, Mikdam bin Dâvud, Yahya bin Eyyûb el-Allâf, Ebû Abdurrahman Nesâî. Taberânî'den de pekçok kimse hadis almıştır. Bunlardan bazıları: Ebû Halife, Ahmed bin Muhammed, Ebû Amr Muhammed bin Hüseyin Hüseyin bin Ahmed Ebû Bekir bin Ebî Ali, Ebu'l-Fazl Muhammed bin Ahmed, Ebû Nuaym el-Esbehânî. Taberânî, hadis hafızlarının büyüklerindendir. Hadiste hüccet, yani 300 000'den fazla hadisi senetleriyle birlikte ezbere bilen unvanına sahiptir. Talebelerinden Ebû Abbas Şirazî, Taberânî'den 300 000 hadis yazdığını söyler. İleri gelen âlimlerden Zehebî, İbni Kayyım el-Cevzî, Hafız Ebu'l-Abbas eş-Şirâzî ondan övgüyle bahsederler.[7] Bediüzzaman da Taberânî için, "mevsuk (sika) ve sahih muhakkik" ifâdesini kullanır.[8] O sadece hadis sahasında değil, tefsir ve fıkıh sahasında da tanınmış bir âlimdir. Taberânî'nin büyüklü küçüklü yüz eseri vardır. Bunlardan bazıları: Mu'cemü'l-Kebir, Mu'cemü 'l-Evsat, Mu'cemü's-Sagîr, Müsned'il-Aşere, Ma'rifeti's-Sahabe, Müsned-i Ebî Hüreyre, Et-Tefsir, Delâilü'n-Nübüvve, Müsned-i Ebî İshak, Fezail-i Erbaati’r-Raşidin, Ahbaru Ömer bin Abdülaziz, el-Ehâdisü't-Tıval, İsreti'n-Nisa, Kitâbü'l-Evâil, Kitâbü's-Sünne, Kitâbü'n-Nevâdir.[9] Hicrî 360 (M. 971) yılında. 100 yaşında iken vefat etmiştir. Kabri İsfehan şehrinin girişinde, Sahabîlerden Hammeme ed-Devsî'nin (r.a.) kabrinin yanındadır. Verdiği eserleriyle kabrine nur yağmasına vesile olmuştur. Allah kendisinden razı olsun.[10] Mu'cemler ve Mu'cemü's-Sagîr Hadis kitapları, tarzlarına göre sahih, sünen, müsned, mu'cem gibi kısımlara ayrılır. Elinizdeki kitap bu tasnif içerisinde mu'cem kısmına dahildir. Mu'cem, râvi isimlerine göre (ale'r-rical) hazırlanmış hadis kitaplarıdır. Mu'cemler, Sahabe, şuyuh veya beldelere göre, çoğu kere alfabatik olarak sıralanırlar.[11] Her ikisinde de râvilerin isimleri alfabetik olarak sıralanmakla birlikte, mu'cemlerle müsnedler arasında şöyle bir fark vardır: Müsnedlerde Sahabîleri genelde alfabatik sıraya koyarak onların rivayetlerine yer verilirken; mu'cemlerde müellifler kendi hadis aldıkları hocaları alfabetik sıraya koymuşlardır. Yani müsnedler hadisin ilk râvisine göre sıralanırken, mu'cemler müellifin hadis aldığı son râviye göre sıralanır. Mu'cem te'lifinde Ahmed ve Muhammed isimlerini öne almak, sonra diğer hocaları sıralamak usûl olmuştur.[12] Mu'cemlerin en meşhuru, Taberânî'nin üç mu'cemidir. Bunlar: 1. el-Mu'cemü'l-Kebîr: Taberânî'nin mu'cemlerinin en büyüğüdür. İçindeki hadis sayısı 25.000, 60.000000 gibi farklı sayılarla belirtilmiştir. Mutlak olarak mu'cem denilince bu eser hatıra gelir. Eğer başka mu'cemler kastediliyorsa, bu açıkça söylenilir.[13] Mu'cemü'l-Kebir, Irak Evkaf Vezâreti tarafından, Hamdi Abdülmecid es-Silefi'nin tahkik ve tahrici ile 1978, 1983 yılları arasında 25 cilt olarak neşredilmiştir. Ancak muhakkik eserin 200 cüzünden[14] 13, 14, 15, 16 ve 21. cüzlerini, yazmalarını bulamadığı için bastıramadığını ifâde eder.[15] 2. Mu'cemü'l-Evsat: Taberânî'nin "O benim ruhumdur" dediği bu eserin orjinali altı cilttir.[16] Eser, Mahmud et-Tahhan'ın tahkiki ile 1985 yılında neşrolunmaya başlamış ve 1995 yılında 11 cilt olarak tamamlanmıştır. 11. cilt fihristtir. Eser, 9485 hadis ihtiva eder. 3. Mu'cemü's-Sagir: Taberânî'nin mu'cemlerinin en küçüğü olan bu eser, bizim tercemesini, şerh ve tahkikini yaptığımız elinizdeki eseridir. Mu'cemü's-Sagîr, Taberânî'nin hocalarından bin tanesinin genellikle birer hadisini ihtiva eder. Müellif, kendilerinden hadis naklettiği hocalarının isimlerini alfabetik sıra içerisinde verir. Kitap, Ahmed bin Abdulvehhab'ın rivâyetiyle başlar, Eserde tekrarlanan hadislerle beraber 1070 hadis vardır. Biz bunlardan 816sını tercüme etmiş bulunuyoruz. Tercüme etmediğimiz hadislerin çoğu tekrar olanlar. Eserin iki cilt halindeki baskısı 1968 yılında, Abdurrahman Muh. Osman'ın tashihi ile Medine'de Mektebetü's-Selefiyye tarafından gerçekleşmiştir. Eserin yazma nüshaları GAS 1, 196. Târihu't-türâsil-arabî, 1, 318'de kayıtlıdır.[17] Biz tercümemizde 1983 Beyrut baskısını esas aldık.[18] Sünnete Uymanın Ehemmiyeti Kur'ân'dan sonra en önemli kaynak sünnettir. Sünnet, Peygamberimizin (a.s.m.) sözleri, davranışları, yahut başkalarının yaptığını görüp hoş karşıladığı hallerdir. Peygamberimizin bizzat yapmış olduğu işlere fiilî sünnet, dili ile ifâde ettiği mübarek sözlere kavlî sünnet, başkalarından duyduğu veya gördüğü halde yasaklamayıp hoş karşıladığı hareketlere de takriri sünnet denir. Peygamberimizin namaz kılmasını, abdest alış şeklini fiilî sünnete, "Selâmı yayınız" şeklindeki emrini kavlî sünnete, gördüğü halde ses çıkarmadığı teşbih kullanmayı da takrirî sünnete misâl olarak verebiliriz. Çünkü Peygamberimizin bâtıl ve İslâmın kabul etmediği şeyler karşısında susması düşünülemez. Evet, Peygamberimizin sünneti, Kur'ân'ın anlattığını teyid eder, onu izah eder, herkesin anlayamadığı hükümleri açığa kavuşturur, kısaca anlatılanları ayrıntılarıyla anlatır, sınırsız olanı sınırlandırır. Onda bulunmayan hükümler koyar. Meselâ Kur'ân'da namaz kılmak ve oruç tutmak emredilmiş, fakat namazın farzlarını, rekâtlarını, vaciplerini, kasdî olarak oruç bozmanın keffâreti gerektireceği gibi hususları sünnet açıklamıştır. Sahurda ne zamana kadar yenilmesinin caiz olduğunu ifâde eden, "Sabah vakti beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yiyin için"[19] âyetinde geçen "beyaz ve siyah iplik" ifâdesinden maksadın, gündüzün beyazlığı ile gecenin karanlığı olduğu hadiste açıklanmıştır. Bir erkeğe hanımının halâ ve teyzesini nikahlamasının haram olduğunu, erkeğin altın kullanmasının, ipek elbise giymesinin haramlığını yine sünnetten öğreniyoruz. Bunun içindir ki, Kur'ân'da pekçok âyette sünnete uymanın, Peygamberimize (a.s.m.) itaat etmenin farz olduğu anlatılır. Sünnetin dindeki yerini ve önemini açıkça ortaya koyan âyetlerden bâzıları şu mealdedir: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah'da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir."[20] "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; Peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Birşeyde anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah'a ve Resulüne havale ederek çaresini Kur'ân'da ve Resûlullah'ın sünnetinde arayın —eğer Allah'a ve âhiret gününe gerçekten inanıyorsanız. Böylesi daha hayırlıdır ve neticesi de daha güzeldir."[21] "Rabbine and olsun ki, onlar, aralarındaki anlaşmazlıklar için senin hükmüne müracaat edip, sonra da verdiğin hükme gönüllerinde hiçbir sıkıntı ve şüphe duymaksızın tam bir teslimiyetle razı olup uymadıkça, hakkıyla îman etmiş olmazlar."[22] "Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah'tan korkun. Muhakkak ki Allah'ın azabı pek şiddetlidir."[23] Bu âyetlerle Resule uymanın sıkı sıkıya emredilmesi, Peygamberimizin söylediklerinin de vahiy kaynaklı olmasındandır. Bu gerçek bir âyette şöyle anlatılır: "O kendi keyfine göre konuşmaz. O ancak kendisine vahyolunanı söyler."[24] Sünnetin dînimizde bir kaynak olduğuna işaret eden bu âyetlerin yanı sıra, birçok da hadis vardır. Bunlardan ikisi şöyledir: "Bana Kur'ân ve bir o kadarı daha [sünnet] verildi. Yakında karnı tok, koltuğuna yaslanmış birisi, 'Size Kur'ân yeter; onda neyi helâl bulursanız, onu helâl kabul ediniz, onda neyi haram bulursanız onu da haram biliniz' diyecek. Şunu iyi biliniz ki, Allah Resulünün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir."[25] "Sizlere iki şey bırakıyorum. Bunlara sım sıkı sarıldığınız müddetçe hiçbir surette doğru yoldan sapmazsınız. Bunlar Allah'ın Kitabı ve Resûlullahın sünnetidir."[26] Gerek âyet-i kerimelerde, gerekse hadis-i şeriflerde Peygamberimizin emrine tâbi olmak kesin bir şekilde emredildiği içindir ki, başta Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer olmak üzere bütün Sahabîler ve Sahabîlerden sonra gelen Tabiîn, onlardan sonra gelen Tebe-i Tabiîn ve sonra gelen âlimler kendilerine sorulan bir meselenin hükmünü evvelâ Kur'ân'da aramışlar, onda bulamadıklarında sünnete müracaat etmişlerdir. Bediüzzaman da sünnetin dinin kaynağı olduğuna şöyle dikkat çeker: "Zât-i Risâletin akvali gibi ef'al ve ahvali ve etvar ve harekâtı [sözleri gibi fiilleri, halleri, tavır ve hareketleri] dahi menâbi-i din ve şeriattır. Ve ahkâmın me'hazleridir [kaynaklarıdır]."[27] Bediüzzaman, Muhakemât isimle eserinde de, "Hadîs, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattir"[28] diyerek sünnetin gerçek bir hukuk kaynağı olduğunu ifâde etmiştir. Fakat Bediüzzaman, şeriata kaynak olacak hadislerin sahih olmasını şart koşmakta ve bununla ilgili olarak, "Müfessir-i Kur'ân olan ehâdîs-i sahiha [sahih hadisler] bize kifayet eder" demektedir.[29] Çağdaş âlimlerden Said Ramazan el-Butî de, sünnetin ehemmiyeti ile ilgili olarak şöyle der: "Kur'ân ve sünnetin otoritesi dışındaki bütün otoriteleri reddetmekle İslâm, hukukunu hem kavram yönünden, hem de uygulama kaabiliyeti bakımından çeşitli yabancı tesirler yığınının oluşturduğu terekeden kurtarmış; böylece bütün Müslümanları, Allah'ın kelâmı olduğuna inandıkları Kur'ân'ın muhtevası ve onun Hz. Peygamberin sünneti içinde yapılmış tefsiri ile yüz yüze getirmiş oluyorlar."[30] Yine Asrımız âlimlerinden Mevdudî ise sünnetle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapar: "Bu ümmetin eşsizliği, birliği ve İslâm geleneğinin sürekliliği, toplumun hidâyet kaynaklarının birlikte algılanıp hayata geçirilmesi ile sağlanmıştır. Bu hidâyet kaynakları da Kur'ân ve sünnettir. Müslüman ümmetin zamansal dikey oluşumu ile mekansal yatay oluşumu Kur'ân ve sünnete olan bağlılıkları nisbetinde olmuştur. Bir kaynak olarak sünnet, değerlendirme dışa bırakılacak olursa, ümmet yapısı çözülür, korunamaz."[31] [6] Zehebî, Tezkiretü'l-Huffaz, 3:912, 913; Mu'cemü's-Sagîr, 1:4; Mu'cemü'l-Evsat, 1:9, 10. [7] Zehebî, Tezkire, 3:912; Mu'cemü'l-Evsat, 1:10-11. [8] Bediüzzaman, Mektûbat, s. 116. [9] Zehebî, Tezkire. 3:912. [10] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/8-10. [11] Kettanî, Hadis Literatürü (er-Risâletü'l-Mustadrefe) s. 280. [12] A. Dihlevi. Bustan, s. 77. [13] Hadis Literatürü (er-Risâletu'l-Musfadrefe), s. 281. [14] Zehebî, Tezkire, 3:913. [15] Mu'cemü'l-Kebir, 25:359, 16. dipnot. [16] Zehebî, Tezkire, 3:912. [17] İsmail Lütfi Çakan, Hadis Edebiyatı, s. 43; er-Risâle, s. 283. [18] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/10-11. [19] Bakara: 2/187. [20] Al-i İmran: 3/31. [21] Nisa: 4/59. [22] Nisa: 4/65. [23] Haşr: 59/7. [24] Necm: 53/3-4. [25] Tebrizî, Mişkâtü'l-Mesabih, 1:57 (163); Ebû Dâvud, Sünne: 5. [26] Muvatta, Kader: 3. [27] Mektubat, s. 25. [28] Muhakemât, s. 19. [29] A.g.e.,s. 22. [30] Sünen-i Dârimî Tercümesi, 1:21 (Teokrasi İslâmla Yok Edilmiştir, s. 13'den naklen.) [31] Sünen-i Dârimî Tercümesi, 1:21 (Mevlânâ Mevdudî'nin Sünnet Müdafaası, s. 79'dan naklen.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/12-15. Konu Başlığı: Ynt: İmam Taberânî kimdir? Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Ağustos 2015, 22:13:10 Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim.
İmam Taberânî’nin tam ismi, Süleyman bin Ahmed bin Eyyûb eş-Şâmi el-Lahmî'dir. Künyesi ise Ebu'l-Kâsım'dır. Ba'ka'da doğmuştur. Taberiyye'ye nispet edilerek Taberânî denilmiştir. Hicrî 260 (M. 873) yılında doğmuş, 273 yılında hadis dinlemeye başlamış, otuz sene ilim tahsilinde bulunmuş, o devrin ağır şartlarında Kudüs, Kayseriyye, Humus, Medâin, Şam, Mısır, Arabistan, Yemen, Irak, Bağdad, Küfe, Basra, İran ve İsbahan'a seyahat yapmıştır.[6] Konu Başlığı: Ynt: İmam Taberânî kimdir? Gönderen: İkraNuR üzerinde 23 Ağustos 2015, 22:19:00 ve aleykümüsselam ve rahmetullah.
çok güzel bir paylaşım olmuş. sayenizde imam teberaninin kim olduğunu öğrendim. emeğinize sağlık. Allah (c.c.) razı olsun. Konu Başlığı: Ynt: İmam Taberânî kimdir? Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 28 Ağustos 2015, 13:07:30 Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh...İmamı taberani büyük hadis hafızlarındandır.Rabbim bizlerede hadisi şeriflerden ders cıkarmyı ve hadisi şerifleri hakkıyla uygulamaya geçirmeyi nasip eylesin İnşaAllah.Allah c.c razı olsun İnşaAllah.
Konu Başlığı: Ynt: İmam Taberânî kimdir? Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Haziran 2019, 08:39:04 Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: İmam Taberânî kimdir? Gönderen: Züleyha üzerinde 19 Haziran 2019, 11:28:46 Allah razı olsun hocam selam ve dua ile...
|