Konu Başlığı: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Ocak 2011, 18:20:26 Hz. Aişe'nin Fazileti 175. Enes (r.a.) rivayet ediyor: "Âişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir."[635] İzah Hadiste faziletine dikkat çekilen Hz. Âişe, Hz. Ebû Bekir'in kızıdır. Hz. Hatice'nin vefatından sonra, Allah'ın emri ile Peygamberimiz onunla evlenmişti.[636] Hz. Âişe, vefatına kadar dokuz yıl boyunca Peygamberimizle beraber oldu. Peygamberimiz onun odasında, onun yanında vefat etti. Hz. Aişe, dinî meseleleri anlamak ve hafızasında tutmak hususunda gayretliydi. Sık sık Peygamberimize sorular sorar, her an ondan birşeyler öğrenirdi. Bunun için de Resûlullahın sevgisine mazhar olmuştu. Öyle ki Resûlullah hanımları içerisinde en çok onu seviyordu. Münafıklar Hz. Âişe'ye iftarada bulundular. Allah, kıyamete kadar okunacak kitabında onu temize çıkardı, Hz. Âişe'nin masum olduğunu açıkladı.[637] Hz. Âişe, Cebrail'in Peygamberimiz aracılığı ile kendisine selâm vereceği kadar faziletli birisiydi.[638] Hadisteki benzetmede zikredilen tirid, o devrin en değerli yemeklerinden idi. Kolay hazırlanan, rahat yenen, besleyici, lezzetli ve doyurucu bir yemedi. Peygamberimiz, Hz. Âişe'yi güzel huyluluk, tatlı dillilik, güzel konuşma, zekâ, kaabiliyet, ilmî üstünlük ve sevimlilik yönünü tiridin diğer yemeklere üstünlüğüne benzetmiştir. Müslüman kadınlara örnek olabilecek güzel bir hayat yaşayan Hz. Âişe Validemiz, ayni zamanda âlim bir hanımdı. Yine Alim Sahabîlerden Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.) onun ilmine şu sözlerle dikkat çeker: "Biz Peygamberin (s.a.v.) Ashabı, bir hadisi anlayamadığımızda Hz. Âişe'ye sorardık. O da muhakkak o hadis hakkında bize doyurucu bilgi verirdi.[639] Hz. Âişe, ençok hadis rivayet eden Sahabîler arasında 2210 hadisle dördüncü sırayı alır. Elinizdeki kitapta da onun rivayet ettiği çok sayıda hadis mevcuttur. O, aynı zamanda fıkıh ve tefsir ilmini de iyi biliyordu. Birçok talebe de yetiştiren Hz. Âişe, Hicrî, 58, Milâdî 678 yılında vefata etti. Onun hakkında tafsilatlı bilgiyi Mü'minlerin Annesi Hz. Âişe isimli eserimizde bulabilirsiniz.[640] Mekruh Olan Bir Tıraş Şekli 176. Ömer bin Hattab (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) kan aldırma dışında sadece başın ense kısmını tıraş etmekten men etti.[641] İzah Müslim'de İbni Ömer'den (r.a.) gelen rivâyet şöyledir: "Resûlullah yarım tıraşı men etti." İbni Ömer'e (r.a.) "Yarım tıraş nedir?" diye sorulması üzerine de, "Başın bir kısmını tıraş edip bir kısmını bırakmaktır" cevabını vermiştir. Hadisteki yasaklama haramlık değil, mekruhluk ifâde eder. Âlimler, tedavi maksadı dışında başın bir kısmını tıraş edip bulut parçaları gibi bir kısmını bırakmanın mekruh olduğunda ittifak içindedirler. Bunun hikmeti olarak yaratılışı çirkinleştirmek ve o devirde Yahudilerin tıraş şekli olması gösterilmiştir. Ense tıraşı olmak veya saçı azaltmak yarım tıraş demek değildir.[642] Cuma Günü Gusletmek 177. İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah bize Cuma günü yıkanmamızı emretti. 524, 794 numaralı hadislere bakınız.[643] Peygamberimiz Rahmet Olarak Gönderilmiştir 178. Ebû Hureyre (r.a.) rivayet ediyor: "Ben bahşedilmiş bir rahmet ve bir lütuf olarak gönderildim." 150 numaralı hadise ve izahına bakınız.[644] Sabahın Erken Saatlerinde Bereket Vardır 179. Ebû Bekre (r.a.) rivayet ediyor: "Allah'ım, ümmetim için sabahın erken saatlerini bereketli kıl."[645] İzah Hadis, Müsned'de Hz. Ali tarafından, İbni Mâce ve Ebû Dâvud'da. ise Sahr el-Gâmidî (r.a.) tarafından rivayet edilir. Hadisi daha pekçok Sahabî rivayet etmiştir. Bunlardan Sahr (r.a.) sözlerine şöyle devam eder: "Peygamberimiz herhangi bir yere bir birlik göndermek istediğinde sabahleyin erkenden gönderirdi. Ebû Dâvud'da, bildirildiğine göre, hadisin râvisi Sahr (r.a.) ticâretle uğraşıyordu. Ticâret mallarını günün ilk vaktinde gönderdiği için zengin oldu. Peygamberimiz, izahını yaptığımız hadislerinde sabahın erken saatleri için ki, bu güneş doğmadan öncedir, ümmetine bereketli kılması için Allah'a duâ etmiştir. Hadisteki duâ, erken saatlerde yapılan yolculuk, ticâret, ders çalışma, ilimle meşgul olma ve ibâdet için geçerlidir. Sabah saatlerinde yapılan bu şeyler, Peygamberimizin yukarıdaki duası hürmetine bereketli kılınmıştır. Hz. Fâtıma da sabahleyin erken kalkmanın rızkın bereketlenmesine sebep olduğuyla ilgili olarak şöyle bir hadis rivayet eder: "Ben sabahleyin yatıyordum. Resülullah bana uğradı, ayağıyla dokundu ve şöyle buyurdu: "Kızım kalk, Rabbinin rızık taksiminde hazır bulun, gafillerden olma. Çünkü Allah Teâlâ, halkın rızkını fecrin doğmasıyla güneşin doğması arasında taksim eder."[646] Secde Nasıl Yapılır? 180. Câbir (r.a.) rivayet ediyor: Resülullah secde ederken koltuklarının beyazlığı görülünceye kadar kollarını yanından uzaklaştırırdı.[647] İzah Hadisin başka rivayetlerinde, "Kollarının altından bir kuzu geçmek istese geçebileceği" ifâde edilir. Hadiste, namazın farzlarından olan secdede kolların durumunun nasıl olacağı öğretilmektedir. Hadis, kolların yere yayılmayıp böğürlerden ayrı tutulması gerektiği bildirilir. Peygamberimiz bir hadislerinde de, "Secdede hiçbiriniz köpeğin yayması gibi kollarını yaymasın"[648] buyurmuştur. Ancak kollar yana açılırken, yandakiler rahatsız edilmemelidir. Kadınlar için durum farklıdır. Kadınlar secde esnasında kollarını yere yayarlar, dirseklerini yanlarına yapıştırırlar.[649] Allah'ın Rahmeti 181. Ömer bin Hattab (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullaha bir esir kafilesi[650] getirildi. Kafileden bir kadın sağa sola koşuşturuyordu. Derken bir çocuk buldu, onu aldı, kucakladı ve emzirdi. Resûlullah (s.a.v.), "Şu kadının çocuğunu ateşe atabileceğini düşünebiliyor musunuz?" diye sordu. Biz, "Hayır vallahi atmamaya gücü yettiği müddetçe onu ateşe atmaz" cevabını verdik. Resûlullah (s.a.v.), "Allah kullarına karşı bu kadının çocuğuna olan merhametinden daha fazla merhametlidir" buyurdu.[651] İzah Allah'ın güzel isimlerinden birisi de Rahman'dır. Rahman, rahmeti bütün varlıkları kuşatan demektir. Bu ismin neticesi olan rahmet, bütün kâinatı kuşatmıştır. Evet, hadiste de dikkat çekildiği gibi, Allah yaratıklarına karşı son derece merhametlidir. Onun rahmetini iyi anlayabilmek için bir hadis nakledelim: "Allah'ın yüz rahmeti vardır. Bu yüz rahmetin birini de yeryüzüne indirmiştir. İşte bu rahmetle yaratıklar birbirine karşı merhamet eder. Hattâ bu rahmetle vahşî hayvanlar bile yavrularına şefkatle davranırlar."[652] İşte, bir annenin rahatını, istirahatini yavrusuna feda etmesi; aç bir arslanın, zayıf bir yavrusunu kendi nefsine tercih ederek elde ettiği bir eti yemeyip yavrusuna vermesi; korkak tavuğun yavrusunu himaye için köpeğe, arslana saldırması; incir ağacının kendi çamur yiyerek yavrusu olan meyvelerine hâlis süt vermesi, bu rahmet sebebiyledir. Bediüzzaman da Cenâb-ı Hakkın ne derece geniş rahmet sahibi olduğunu bir cümle ile akıllara şöyle yaklaştırır: "Bütün validelerin [annelerin] şefkatleri ancak bir lema-i tecellî-i rahmettir [Allah'ın rahmet tecellîlerinden bir parıltıdır]."[653] İnsan olsun, hayvan olsun, bütün annelerin yavrularına olan şefkatini şöyle bir hayal edelim. Sonra da, milyarlarca annenin şefkatinin, Cenâb-ı Hakkın rahmetinin sonsuz tecellîsinden sadece bir parıltı olduğunu düşünelim. Böylece Rabbimizin rahmetinin sonsuzluğunu, genişliğini daha iyi anlarız. Allah'ın rahmetinin dünyada tecellî eden kısmı olan yüzde biri bu kadar olursa, yüzde doksan dokuzu acaba ne kadardır? Ve nerede tecellî edecektir? Bunu da hadisin devamından öğreniyoruz: "Allah yüz rahmetin doksan dokuzunu, Kıyamet gününde mü'min kullarına merhametle muamele etmek için tehir eder."[654] Çocuğu Namaza Alıştırmak 182. Abdullah bin Habib babasından rivayet ediyor: "Çocuk sağını solundan ayırmaya başladığında ona namaz kılmasını emredin."[655] İzah Zikrettiğimiz kaynaklarda hadis şöyledir: "Yedi yaşma girince çocuğa namaz kılmayı emredin. On yaşına girdiklerinde kılmazlarsa hafifçe dövün." Ebû Dâvud'da hadis aynı metinle de kayıtlıdır. Dinimize göre bir insanın Allah'ın emir ve yasaklarına muhatab olabilmesi için kişinin buluğ, diğer bir ifâdeyle ergenlik çağına gelmiş olması gerekir. Ergenlik yaşı her insanda değişir. Umumî olarak erkek çocukları 12-15, kız çocukları ise 9-15 yaşları arasında ergenlik çağına girerler. Her ne kadar buluğ çağı yukarıda zikrettiğimiz gibi ise de, namaz ve oruç gibi ibâdetlerin çocuğa daha küçük yaşlarda öğretilmesi uygun olur. Nitekim izahını yaptığımız hadislerinde Peygamberimiz bunu tavsiye etmektedir. Buna göre sağını solundan ayırt etmeye başlayan, diğer rivayete göre ise yedi yaşındaki çocuğa namazla ilgili bilgiler verilir, namazın nasıl kılınacağı, farzları, vacipleri, sünnetleri, namazda okunacak sûre ve dualar öğretilir. Namaz kılmaya alıştırılır. On yaşına geldiğinde ise namazın ehemmiyeti anlatılır. Namazın bir yaratılış borcu olduğu söylenir. Zorla değil, sevdirerek ve ikna ederek namaz kılması temin edilir. Anne ve babanın namaz kılarak örnek olması bunun teminini kolaylaştırır. Buluğ alâmetleri görülünce de çocuğun farz olan ibâdetleri artık aralıksız olarak yapması istenir.[656] Bir Toprak Parçasını Gasp Etmek 183. Amr bin Nüfeyl (r.a.) rivayet ediyor: "Her kim haksız olarak başkasının bir karış arazisini alırsa, kıyamet gününde orası yedi kat yerin dibine kadar o kimsenin boynuna dolandırılır."[657] İzah Buhârî'de ayrıca şöyle bir rivayet daha vardır: "Kim araziden haksız olarak bir karışlık yer alırsa, kıyamet günü o yer ile yedi kat yere batırılır." Müsneddekı rivayet ise şöyledir: "Kıyamet gününde Allah katında hıyanetin en büyüğü, arazileri veya evleri birbirine komşu olan iki kişiden birisinin kendi hissesine kattığı bir arşın topraktır. Bunu aldığında o yer kıyamet günü yedi kat yerin altına kadar alınır ve boynuna geçirilir." Kıyamet gününde Allah'ın günahlarını örttükleri dışında herkesin günahı, işlediği günah cinsinden teşhir edilecektir.[658] İzahını yaptığımız hadiste de Peygamberimiz, bir arazi parçasını gasp eden kimsenin o toprak parçası boynunda olduğu halde mahşer yerinde bekletileceği, mahşer halkına teşhir edileceğini bildirmiştir. Hadis, "günahını yüklenmiş olarak" mânâsına da gelebilir. Nitekim şu âyet bu mânâyı destekler mâhiyettedir. "Biz her insanın amelini kendi boynuna doladık. Kıyamet gününde de onun için bir kitap çıkarırız ki, açılmış olarak gelip kendisini bulur."[659] Resûlullahı Rüyada Görmek 184. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor: "Kim rüyasında beni görürse o kimse gerçekten beni görmüştür. Çünkü şeytan benim ve Kabe'nin suretinde görünemez."[660] İzah İbni Mâce'deki rivayette "Kabe" ifâdesi yoktur. Resûlullah (s.a.v.) bir hadislerinde görülen rüyaların üç çeşit olduğunu bildirmiştir. Bunlar: 1. Allah tarafından, sevindirici ve güzel rüyalar. 2. Kişinin uyanık iken meşgul olduğu şeyleri gece rüyasında görmesi. 3. Şeytânı rü'ya. İnsanoğlunu üzmek için şeytan tarafından kalbe sokulan korkular.[661] Bir kimse, şayet rüyasında Peygamberimizi görürse, bu rüyâ sâdık rüyadır, doğru rüyadır. Şeytânı bir rüya değildir. Çünkü Cenâb-ı Hak bâtılın hakka karışmaması için şeytana Peygamberimizin suretine girebilme gücü vermemiştir. Dolayısıyla bir kimse gerek hadislerde açıklanan şekil ve suretinde olsun, gerekse kendi suretinden başka bir surette görsün, rüyası gerçektir. [662] [625] Bakara: 2/25. [626] Vakıa: 56/36-37. [627] Muhammed Ali es-Sabûnî, Safvetü'l-Tefâsîr, 3:309. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/261-262. [628] Ebû Dâvud, Tahâre: 61; İbni Mâce, Tahâre: 86. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/262. [629] Ebû Dâvud, Tahâre: 60; Tirmizî, Edeb: 55. [630] Ebû Dâvud, Tahâre: 60 [631] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/263. [632] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/263-264. [633] İsrâ: 17/23-24. [634] Lokman: 31/14. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/264. [635] İbni Mâce, Et'ime: 14; Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 89; Tirmizî, Menâkib: 63. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/265. [636] Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 79; Tirmizî, Menâkıb: 63. [637] Nur: 24/10-21. [638] Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 90; Tirmizî, Menâkıb: 63. [639] Tirmizî, Menâkıb: 63; Fethü'r-Rabbânî, 22:128. [640] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/265-266. [641] Müslim, Libâs: 72, 113. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/266. [642] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/267. [643] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/267. [644] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/267. [645] Tirmizi Büyu': 6; İbni Mâce, Ticâret: 41; Ebu Dâvud, Cihad: 78; Müsned, 1:190(1321). İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/268. [646] Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhib, 2:529-530. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/268-269. [647] Ebû Dâvud, Salât: 153; İbni Mâce, İkâme: 19; Müslim, Salat: 237; Dârimî, Salât: 79; Nesâî, Tatbik: 52. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/269. [648] İbni Mâce, İkâme: 21; Nesâî, İftitah: 89; Ebû Davud. Salât: 153; Tirmizî, Salât: 189. [649] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/269. [650] Bahsedilen esirler Hevazin kabilesinden getirilmişti. [651] Buhari, Edeb: 18. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/270. [652] Buhari, Edeb: 18; Müslim, Tevbe: 19; İbni Mâce, Zühd: 35. [653] Sözler, s. 29. [654] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/270-271. [655] Tirmizî, Mevâkit: 182; Ebû Dâvud, Sahil: 26; Dârimi. Salât: 141; Müsned, 2:239 (6686) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/271-272. [656] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/272. [657] Buhari, Bedü'1-Halk: 1, Mezâlim: 13; Müslim, Müsâkâl: 142; Müsned, 4:193(17224) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/273. [658] Ölümden Sonra Diriliş isimli eserimize bakınız. [659] İbni Mâce, Rü'ya: 2; Buhari, Ta'bir: 23. İsrâ: 17/13. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/273-274. [660] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/274. [661] İbni Mâce, Rü'ya: 3. [662] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/274-275. Konu Başlığı: Ynt: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Ceren üzerinde 05 Ekim 2016, 23:31:01 Esselamu aleykum.Rabbim bizleri Hz.Aisenin yolunda giden ve onun gibi iman edip cennet ehli olan ve onun fzailetine kavusan kullardan eylesin inşallah...
Konu Başlığı: Ynt: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Ekim 2016, 05:16:40 Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Bu güzel manidar bilgiler için Allah ( Celle Celalühu ) Razı olsun. Mevlam bizleri hz.Aişe validemizin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah. Amin ecmain
Konu Başlığı: Ynt: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Haziran 2019, 16:21:42 Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 17 Haziran 2019, 16:34:12 Paylaşım için Allah razı olsun..
Konu Başlığı: Ynt: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Ceren üzerinde 17 Haziran 2019, 18:44:24 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri hz.aişe gibi islam yolunda iman yolunda giden onun gibi rizaya feyze erisen kullardan eylesin inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Hz. Aişe nin fazileti Gönderen: Züleyha üzerinde 18 Haziran 2019, 02:18:28 Allah razı olsun inşallah selametle...
|