๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:43:06



Konu Başlığı: Hadis rivayet edenlerden şahit istendi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2011, 18:43:06
Hadis Rivayet Edenlerden Şahit İstendi

 

Sahabîler gerektiğinde birbirlerine rivayet ettikleri hadisi Resûlullahtan duyduklarına dâir şahit istemişlerdir. Buna birkaç mi­sâl verelim:

Hz. Ebû Bekir'e (r.a.) bir nine gelerek torununa mirasçı olmak istediğini söyledi. Ebû Bekir (r.a.), "Ben Kur'ân'da nine için mi­ras hakkı olduğunu bulamıyorum. Peygamberin de (s.a.v.) nine­nin bir hakkının olduğunu söylediğini bilmiyorum" dedi. Orada bulunan Mugîre (r.a.) "Resûlullah (s.a.v.) nineye 1/6 verdi" dedi.

Hz. Ebû Bekir, "Senden başka bu hususta bilgisi olan var mı?" diye sordu. Muhammed bin Mesleme (r.a.) buna şahitlik edince de nineye 1/6 hakkını verdi.

Hz. Ömer, bâzı zamanlar "Resûlullah şöyle buyurdu" diyen­lerden bunu gerçekten Resûlullahtan işittiklerine dâir iki şahit is­temiştir.

Bir defasında âlim Sahabîlerden Ebû Musa el-Eş'arî (r.a.) Hz. Ömer'i ziyarete gelmişti. Huzuruna girmek için izin istedi. İsteği­ne karşılık alamayınca geri döndü. Kapıyı açan Hz. Ömer onun döndüğünü görünce sebebini sordu. Ebû Musa (r.a.) şu cevabı verdi:

"Senden üç defa müsaade istedim, izin vermedin. Bunun üze­rine geri döndüm. Çünkü Resûlullahın (s.a.v.),

"Biriniz bir yere girmek istediğinde üç defa izin istesin. Müsaade edilmezse geri dönsün" buyurduğunu işitim."

Hz. Ömer (r.a.) Ebû Musa'nın (r.a.) yalan söylemeyeceğinden emindi. Fakat yine de hadisi tahkik etmek istiyordu. Ebû Mu­sa'ya (r.a.), "Bunu Resûlullahtan işittiğine dâir bir delil getir. Yoksa seni cezalandırırım" dedi.

Bunun üzerine Ebû Musa (r.a.) Sahabîlerin toplu bulunduğu bir yere gitti. Durumu onlara izah etti. Aynı hadisi Resûlullahtan duyduğunu söyleyen Übey bin Ka'b (r.a.)-Diğer bir rivayete gö­re Ebû Said el Hudrî (r.a.)-ile Hz. Ömer'e gitti. Übey (r.a.) bu ha­disi Resûlullahtan (s.a.v.) kendisinin de işittiğini söyledi.[69]

Hz. Übeyy bir hadis rivayet etmişti. Hz. Ömer kendisinden şahit istedi. Übeyy (r.a.) ispat için huzurdan çıktığında, Ensardan bir grupla karşılaştı. Onlar Hz. Ömer'e, "Hepimiz bu hadisi Re­sûlullahtan (s.a.v.) işittik" dediler. Hz. Ömer Hz. Übeyy'e, "Ben senin doğru söylediğinden şüphe etmiyordum. Fakat hadisin bence de sabit olmasını arzuladığım için ispatını istedim" dedi.

Hz. Ali de (r.a.) hadis rivâyetindeki titizliğini şu sözlerle orta­ya koymuştur:

"Ben, Peygamberden hadis işittiğim zaman elimden geldiği kadar o hadisten faydalanmaya çalışırdım. Başkası bana hadis rivayet ettiği zaman, ona yemin ettirirdim, yemin ettiği zaman onu tasdik ederdim."

Hz. Ali'ye hadis rivayet edenler Sahabî idi. Onların yalan yere yemin etmeleri ise düşünülemez.

Hz. Ali'nin şu sözü de yine onun hadis rivâyetindeki titizliğini gösterir:

"Ben size Resûlullahtan (s.a.v.) hadis rivayet ettiğimde gök­ten aşağı düşmem, bana, ona yalan isnadda bulunmamdan daha sevimli gelir."[70]

Sahabîlerin bütün bu titizliklerine rağmen hicrî birinci asrın ortalarından itibaren bilhassa siyâsî gayelerle hadis uydurulma­ya başlandı. Bu durum Sahabîleri ve onların talebeleri olan Ta­biîni daha da dikkatli olmaya sevk etti. Rivayet eden kimse daha dikkatli incelenmeye, hadisi kimden aldığı tahkik edilmeye baş­landı. Abdullah bin Abbas (r.a.) bununla ilgili olarak şöyle der:

"Bizler bir zamanlar bir adamın 'Resûlullah (s.a.v.) şöyle bu­yurdu' dediğini işittiğimizde gözlerimizi ona çevirir, kulakları­mızı ona verirdik. Sonraları halk hırçın ve uysal develere binince (olur olmaz şeyler anlatmaya başlayınca) biz de onlardan hadis rivayet etmekten vaz geçtik."[71]

Sahabîlerden bâzıları da hadis rivayet edenlerin bir hadisi Peygamberimizin (s.a.v.) ağzından harf harf kelime kelime nasıl işitmişse aynen rivayet etmelerini şart koşuyorlardı. Meselâ Ab­dullah bin Ömer (r.a.) bir defasında mânayı bozmayan bir keli­meyi değiştirerek rivayet eden kimseye kızmış ve "Yazıklar ol­sun sana! Hz. Peygambere (s.a.v.) yalan isnat etme!" demiştir.

Yine Abdullah bin Ömer (r.a.) İslâmın beş şartını sayarken Ramazan orucunu beşinci sıraya alan birine kızmış ve Resûlullahtan nasıl işitti ise öyle rivayet etmesini istemiştir.[72]

İşte Sahabîler Resûlullahın sözlerine böylesine sahip çıkıyor, onun adına yalan uydurulmaması için böylesine hassasiyet gös­teriyorlardı. Böyle iken onlara itimat edilemeyeceğini söylemek dini tahrip etmekten başka nedir? Sahabîlerin adaleti ve onlara dil uzatanlarla ilgili Ebu Zür'a er-Râzi'nin konu ile ilgili bir sözü­nü de burada nakledelim. Bu zât şöyle diyor:

"Bir kimsenin Sahabîlere kötü bir nazarla baktığını görürsen anla ki, o kimse zındıktır. Çünkü Peygamberimiz haktır, Kur'ân haktır, bunları bize tebliğ edenler ise Sahabîlerdir."[73]

 

Ebû Hüreyre (r.a.) Niçin Çok Hadis Rivayet Etti?
 

Burada "Sahabîler madem bu derece titizlik gösteriyorlardı. Ebû Hüreyre (r.a.) niçin pekçok hadis rivayet edebildi?" şeklide bir suâl hatıra gelebilir. Maalesef bâzı kendini bilmezler Ebû Hüreyre (r.a.) gibi binlerce hadisi bize ulaştıran bir Sahabîyi ya­lancılıkla itham ettikleri için bu konu üzerinde ayrıca durmak is­tiyoruz. Önce çok hadis rivayet etmesinin sebepleri üzerinde du­ralım.

Ebû Hüreyre (r.a.) "Vallahi Allah'ın kitabındaki şu âyet olma­saydı, size ebediyyen birşey rivayet etmezdim" der. Sonra,

"Biz kitapta insanlara iyice açıkladıktan sonra, indirmiş olduğumuz açık delilleri ve doğru yolu gizleyenlere gelince: Onlar, Allah'ın rahmetinden uzaklaştırdığı kimselerdir; lanet edebileceklerin hepsi onlara lanet eder"[74] âyetini okurdu.[75]

Ebû Hüreyre (r.a.) çok hadis bilmesinin ve bunu unutmaması­nın sebeplerini de şöyle haber vermiştir:

"İnsanlar 'Hadislerin çoğunu niçin Ebû Hüreyre rivayet edi­yor' diyorlar. Muhacir kardeşlerimiz alış verişle, Ensar kardeşle­rimiz de mallarıyla meşgulken, şu Ebû Hüreyre karın tokluğuna Resûlullaha (s.a.v.) bağlanmış ve onların işitmediklerini işitip, ezberlemediklerini ezberlemiştir."[76]

Ebû Hüreyre (r.a.) duyduğu hadisleri unutmamasını da Resûlullahın (s.a.v.) bir duasına bağlıyor. Bunu da şöyle haber veriyor:

Bir gün Resûlullaha, "Ya Resûlallah, senden çok hadis işiti­yorum, fakat hafızamda fazla tutamadan çabuk unutuyorum" de­dim.

Bana "Hırkanı yay" diye emretti. Ben de hırkamı yere serdim. Eliyle birşey avuçlayıp içine koydu. Sonra, "Topla onu" dedi. Bu hadiseden sonra Resûlullahtan duyduğum hiçbir şeyi unutmadım.[77]

Hadis rivayetinde 5374 hadisle birinci sıraya yerleşen Ebû Hüreyre (r.a.) aslında naklettiklerinin dışında daha pekçok hadis ezberlemişti. Onları rivayet etmemesinin sebebini kendisi şöyle açıklamıştır:

"Allah'a yemin ederim ki, Resûlullahtan (s.a.v.) her işittiğimi size nakletseydim, 'Ebû Hüreyre delirdi' diye beni taşa tutardı­nız."[78]

Bediüzzaman, Ebû Hüreyre (r.a.) ile ilgili olarak meâlen şöyle der:

Sahabe içinde, Peygamberimizin hadislerini gelecek asırlara ders vermek için, Sahabîlerin âlimlerinden bâzıları ona manen vazifeli idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet, Hz. Ebû Hüreyre, bütün hayatını, hadisleri ezberlemeye vermiş; Hz. Ömer siyaset alâmiyle ve hilâfet-i kübra ile meşgul imiş. Bu sebeple hadisleri ümmete ders vermek için Ebû Hüreyre, Enes ve Câbir gibi zatlara îtimat edip, kendisi az hadis rivayet etmiştir.[79]

Bediüzzaman'ın Ebû Hüreyre (r.a.) ile ilgili bir övgüsü de şöyledir:

Peygamberimizin (s.a.v.) kudsî bir medresesi olan Suffe'nin namdar, sâdık, hafız bir talebesi olan Ebû Hüreyre'nin, umum Ehl-i Suffeyi manen şahit göstererek, adeta umumunu temsil edip şu ihbarı, tevatür derecesinde kesin kabul etmeyenin, ya kal­bi bozuk veya aklı yok. Acaba, Hz. Ebû Hüreyre gibi sâdık ve bütün hayatını hadîse ve dine vakfeden "Kim bile bile benim söylemediğim birşeyi söyledi diye uydurursa, Cehennemdeki ye­rine hazırlansın" hadisini işiten ve nakleden, hiç mümkün müdür ki, ezberindeki hadislerin kıymetini ve sıhhatini şüpheye düşü­rüp, Ehl-i Suffe'yi tekzibe hedef edecek muhalif bir söz veya asıl­sız bir vaka söylesin? Hâşâ![80]

Sahabîlerle ilgili bahse son verirken Bediüzzaman'ın bu ko­nudaki değerlendirmesine yer verelim:

Ehl-i dalâlet baktılar ki, müçtehitleri nazardan düşürmekle iş bitmiyor. Onların omuzlarında dinin sadece nazariyat kısmı var­dır. Oysa o ehl-i dalâlet dinin zaruriyet kısmını terk ettirmek ve değiştirmek istiyorlar "Onlardan daha iyiyiz" deseler, meseleleri tamam olmuyor. Çünkü, müçtehidler dinin asıllarına değil, naza­riyata, kati olmayan furuat kısmına karışabilirler. Oysa o mezhepsiz ehl-i dalâlet, dinin zaruri şeylerine dahi fikirlerini karıştır­mak, değiştirilmesi mümkün olmayan meseleleri değiştirmek ve kesin olan imanın rükunlarına karşı gelmek istediklerinden, el­bette dinin esaslarının taşıyıcıları ve direkleri olan Sahabîlere ili­şecekler. Heyhat, değil bunlar gibi insan suretindeki hayvanlar, belki hakikî insanlar ve hakikî insanların en kâmilleri evliyanın büyükleri, Sahabinin küçüklerine karşı eşitlik dâvasını kazana­mamışlardır.[81]

 
Hadislerin Naklinde Tabiîn Halkası
 

Hadislerin bize kadar intikal etmesinde Sahabîlerden sonraki halkayı Tabiîn teşkil eder. Tabiîn, Sahabîlerden birini gören ve onunla sohbet eden kimselere denir. Zikrettiğimiz âyet ve hadisin ifadesiyle, Sahabîlerden sonra insanların en hayırlısı bu nurlu ne­sildir.

Peygamberimizin vefatından sonra Sahabîler gün geçtikçe genişleyen İslâm âleminin dört bir yanına dağılmışlardı. Gittikle­ri yerlerde hemen etraflarını talebeler kuşatmıştı. Bu talebeler Sa­habîlerden hadis öğrenmişler ve sistemli bir şekilde hadisleri top­layıp yazmışlardır. Hadis sahasında meşhur olan Tabiîn âlim­lerinden bâzıları şunlardır:

Mekke'de İkrime, Atâ bin Ebî Rabah, Ebû Zübeyr Muhammed bin Müslim; Medine'de, Said el Müseyyeb, Süleyman bin Yesar, Urve bin Zübeyr, Salim bin Abdullah bin Ömer, Kasım bin Muhammed bin Ebî Bekr, İbni Şihab ez-Zührî, Nâfi; Kûfe'de Alkarna bin Kays, İbrahim en-Nehâî, Basra'da Hasan el-Basrî, Muhammed İbni Sirîn, Katade; Şam'da Kabisa, Ömer bin Abdülaziz ve Mekhul; Yemen'de Tavus bin Keysan, Vehb bin Münebbih. Bu zâtların ne derece âlim ve ne derece ibâdete düşkün ol­dukları hayatlarının anlatıldığı kitaplarda zikredilir.

Böyle iken bunların güvenilir olmadıklarını söyleyen kimse­nin asıl kendisi güvenilir değildir.[82]

 

Hadis Naklinde Tebe-i Tabiîn Halkası

 

Sahabîlerden, Tabiînden sonra üçüncü halkayı Tebe-i Tabiîn eskil eder. Bunlar da Tabiîni gören ve onların sohbetinde bulu­nan âlimlerdir. Hadisin ifadesiyle Sahabî ve Tabiînden sonra en faziletli insanlardır.

Hadis rivayetinin en mükemmel şekle girdiği devir, hiç şüp­hesiz Tebe-î Tabiîn devridir. Bu devirde hadisler sadece toplan­makla kalınmamış, konularına göre ayrılarak bir tasnife tâbi tu­tulmuştur. O devirde meydana getirilen hadis kitaplarının en meşhuru ve zamanımıza kadar geleni Ehl-i Sünnetin dört mezhe­binden biri olan Malikî mezhebinin imamı, Mâlik bin Enes'in Muvatta isimli eseridir. Bir diğeri de Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel'in Müsned'idir.[83]




[69] Müsned, 4:561(19690)

[70] Buhâri, Fezâilü'l-Kur'ân: 36; Menakıb: 25; Müslim, Zekât: 154; Ebû Dâvud, Sünnet: 131: Nesâî, Tahrim: 26.

[71] Müslim, Mukaddime: 4 (7)

[72] Hatib el-Bağdadî, El-Kifaye,s. 173, 176.

[73] Tecrid-iSarih Tercümesi, 1 :22 (Mukaddime) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/28-31.

[74] Bakara: 2/159.

[75] Buhari, İlim: 42: Müsned, 2:362 (7687.).

[76] Müsned, 2:361 (7687.)

[77] Müsned, 2:361 (7687.)

[78] Üsdü’l-Gabe, 5:317; Tabakat, 3:329.

[79] Mektubat.,s. 132.

[80] Mektubat, s. 119.

[81] Bediüzzaman, Sözler, s. 457. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/31-34.

[82] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/34.

[83] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/34-35.



Konu Başlığı: Ynt: Hadis rivayet edenlerden şahit istendi
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Ekim 2015, 19:03:26
Esselamu aleykum.Hadisler peygamber efendimizin söylediği sözlerdir.Peygamber efendimizden sonra bunları uygularken yada söylerken hadisin sahih olması için şahit tutarlarmış .Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla....


Konu Başlığı: Ynt: Hadis rivayet edenlerden şahit istendi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 21 Haziran 2019, 18:55:14
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hadis rivayet edenlerden şahit istendi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 13 Temmuz 2019, 05:27:30
Aleyküm selâm. Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Hadis rivayet edenlerden şahit istendi
Gönderen: Züleyha üzerinde 13 Temmuz 2019, 11:52:39
Rabbim razı olsun inşallah selam ve dua ile...