๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Ocak 2011, 18:34:14



Konu Başlığı: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Ocak 2011, 18:34:14
Dinde Aşırı Gitmemek


733. Enes (r.a.) rivayet ediyor:

"Dininizin en hayırlısı kolay olanıdır."[903]


 

İzah


 

Peygamberimiz yukarıdaki hadislerinde çoğu zaman ihmal edilen mühim bir hususa dikkat çekiyor. O da dinde hayırlının kolay olanı olduğudur. Dinin tebliğcisi böyle derken, dinin ko­yucusu, şeriatın sahibi olan Yüce Allah da oruç hususunda yolcu­lara ve hastalara ruhsat tanıdıktan sonra,

"Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez"[904]

buyurarak, dinin zorlaşan imasını hoş kar­şılamadığını nazara vermiştir.

Üzülerek ifâde edelim ki, daha Peygamberimiz zamanında in­sanlar "iyi niyetle" de olsa, kolay olan dini zorlaştırma çabasına girmişlerdir. Peygamberimiz de dini zorlaştırma gayreti içerisinde olan Sahabîleri her seferinde ikaz etmiş, dinin kolay olduğunu bildirmiştir. Bunun pekçok misâlinden birkaçı şöyledir:

Sahabîlerden bir grup Resûlullahın hanımlarına gelerek Pey­gamberimizin farzların dışında yaptığı ibâdetlerden sordular. Su­allerinin cevabını alınca, sanki bunu az bularak şöyle dediler:

"Resûlullah kim, biz kimiz? Allah onun geçmiş ve gelecek bü­tün günahlarını atfetmiştir. Böyle olunca ona az ibâdet yeter."

İçlerinden biri, "Ben artık hayatım boyunca her gün namaz kı­lacağım" dedi.

İkincisi, "Ben de hayatım boyunca hep oruç tutacağım, hiç ara vermeyeceğim" vaadinde bulundu.

Bir diğeri ise, "Hanımımla ebediyyen cinsî noktada beraber olmayacağım" sözünü verdi.

Onların bu durumlarından haberdar olan Peygamberimiz (s.a.v.) kendilerini şöyle ikaz etti:

"Sizler şöyle şöyle söylemişsiniz. Allah'a yemin olsun ki, si­zin Allah'tan en çok korkanınız ve yasaklarından ençok kaçınanı­nız benim. Böyle iken bazan oruç tutar, bazan yerim; bazan na­maz kılar, bazan uyurum. Kadınlarla da beraber olurum. Benim sünnetim budur. Kim sünnetimi beğenmezse benden değildir."[905]

Peygamberimiz, yukarıdaki sözleri ile "mağfirete uğrasam bile Allah'tan en çok korkanızı benim" buyurarak az ibâdet yapma­sının bağışlanmış olmasından kaynaklanmadığını, dinin ağır yü­kün altına girmek demek olmadığını nazara vermiştir.   

Hadisin başka bir rivayetinde Peygamberimizin umuma hita­ben şöyle bir konuşma yaptığı bildirilir:

"Allah için söyleyin! Bazıları benim yaptığım şeyi beğenmeyip kaçınıyorlarmış, doğru mu? Allah'a yeminle söylüyorum, ben Allah'ı onlardan çok daha iyi biliyorum. Allah'tan duyduğum korku da onların duyduklarından çok daha fazladır."[906]

Bu hadislerin çeşitli rivayetlerinde Resûlullahın böyle düşü­nenlere çok kızdığı bildirilir.

Sahabîlerden Osman bin Ma'zun (r.a.) gece namaz kılmak, gündüzleri hep oruç tutmak ve evlenmemek üzere yemin etmişti. Peygamberimiz onu yanına çağırttı ve,

"Sen sünnetimi beğenmi­yor musun?" buyurdu.

Osman (r.a.) "Hayır ey Allah'ın Resulü, yemin ederim ki ha­yır! Aksine ben senin sünnetini arıyorum" dedi.

Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:

"Bil ki ben hem uyurum, hem namaz kılarım; bazan (nafile) oruç tutarım, bazan tutmam. Kadınlarla evlenirim de. Ey Osman, Allah'tan kork. Çünkü ailenin senin üzerinde hakkı var, misafirin senin üzerinde hakkı var, nefsinin senin üzerinde hakkı var. Öyle ise bazan oruç tut, bazan tutma, namaz da kıl, uykunu da al."[907]

Dinde aşırıya kaçtığı için ikaz edilen Sahabîlerden birisi de Abdullah bin Amr bin As'dır (r.a.). Bu zat, "Hayatta kaldığım müddetçe gündüzleri oruç tutacağım, geceleri de namaz kılaca­ğım" diye kendi kendine söz verdi. Bunu haber alan Resûlullah onu çağırttı ve,

"Sen böyle böyle söylemişsin doğru mu?" buyur­du.

Hz. Abdullah, "Annem babam sana feda olsun, evet böyle söyledim ey Allah'ın Resulü" buyurdu. Bunun üzerine Peygam­berimiz kendisine şu ikazı yaptı:

"İyi ama sen buna güç yetiremezsin. Bazan oruç tut, bazan tutma, gece hem kalk, hem de uyu. Ayda üç gün oruç tut. Çünkü hayırlı işleri Allah on misliyle mükafatlandırıyor. Bu üç gün bir yıl oruç tutma sevabı kazandırır."

Bunun üzerine Hz. Abdullah, "Söylediğinden daha fazlasına güç yetiririm" dedi.

Resûlullah,

"Öyle ise bir gün oruç tut, iki gün ye" buyurdu.

Abdullah, "Bundan fazlasına da güç yetiririm" dedi.

Resûlullah,

"Bir gün tut, bir gün ye. Bu Davud'un (a.s.) oru­cudur" buyurdu.

Abdullah, "Bundan daha fazlasına da güç yetiririm" dedi. Resûlullah,

"Bundan efdali yoktur" buyurdu.[908]

Bununla ilgili bir başka rivayet şöyledir:

Peygamberimiz Hz. Abdullaha,

"Duyduğuma göre sen hiç ara vermeden oruç tutuyor, bir gecede Kur'ân'ı hatmediyormuşsun, doğru mu?" buyurdu.

Abdullah, "Evet, ey Allah'ın Resulü, doğrudur. Ancak mak­sadım sadece hayırdır" cevabını verdi. Sonra da aralarında şu konuşma geçti:

"Kur'ân'ı ayda bir kere hatmedecek şekilde oku!"

"Daha fazlasına güç yetirebilirim."

"Öyle ise her on günde bir kere hatmet."

"Fazlasına güç yetirebilirim."

"Öyle ise haftada bir kere hatmet. Bilemezsin. Belki uzun ömürlü olursun, yaşlandığında ahdini yerine getiremezsin."

Hz. Abdullah gerçekten uzun ömürlü oldu. Nefsini ahdettiği ibâdetlere zorladıkça, nefsi de ona şiddetle karşı çıktı. Nihayet, "İhtiyarladığım zaman Resûlullahın (s.a.v.) tanıdığı ruhsatı kabul etmiş olmayı temenni ettim" diyerek omuzuna ağır yük yüklemiş olmanın pişmanlığını ifâde etti.

Bir defasında Resûlullah (s.a.v.) mescide girmişti. İki direk arasına gerilmiş bir ip gördü.

"Bu nedir?" diye sordu.

"Bu Zeyneb'in (r.a.) ipidir. Namaz kılarken uykusu gelince buna tutu­nuyor, ip onun düşmesini önlüyor" dediler. Resûlullah tepki gösterdi, şöyle buyurdu:

"Hayır, çözün ipi. Şevkiniz varken namaz kılın, uykunuz ge­lince de yatın."[909]

Resûlullah (s.a.v.) Hz. Aişe'nin yanında tanımadığı bir kadın gördü.

"Bu kimdir?" buyurdu.

Hz. Aişe, "Filancadır. Geceleri hiç uyumaz, ibâdet eder" ce­vabını verdi.

Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:

"Sus yeter. Size güç yetirebileceğiniz ameli yapmak yaraşır. Çünkü siz ibâdet etmekten usanmadıkça, Allah da sevap yazmak­tan usanmaz. Allah'a en hoş gelen amel az da olsa, devamlı olandır."[910]

Peygamberimizin dini zorlaştırmaya çalışanlara yaptığı bu ikazların yanı sıra dinin kolay olduğunu ve kolaylaştırılması ge­rektiğini haber veren pekçok hadisi vardır. Bunlardan bir kaçının meali şöyledir: "İnsanlara namaz kıldıran hafif kıldırsın, uzatmasın."

"Bu din kolaylıktır. Kimse aşırı gayretle dini geçmeye çalış­masın. Bununla başa çıkamaz. Galibiyet dinde kalır."[911]

 "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın."[912]

Bir kimse şayet fazla ibâdet yapmak istiyorsa, sünnette olan ibâdetlerden yapsın. Böylece sünnette olmadığı halde ibâdet diye yaptığı şeylerden binler misli daha fazla sevap kazanır. Zaten akıl da az gayretle çok kazanç elde etmeyi gerektirir. İşte sünnete ittiba eden az gayretle çok sevap kazanır.

Dinin tatbikatında usanç verici ve bıktırıcı zorluğa, ağıryüke yer verilmemelidir. Allah ve Resulü neyi emretti ise onunla yetin­mek, onu yeterli bulmak, aşırıya gitmemek dinin selâmeti için çok önemlidir. Dinde aşırı gidenlerin, Allah'ın rızasını kazanmak için sırtlarına Allah ve Resulünün emretmediği, sünnette olmayan yükler yüklemenin kişiyi helakete götüreceği unutulmamalıdır.

Peygamberimizin bildirdiğine göre geçmişte bir kavim bir kı­sım zahmetli işlere azmederek kendilerini zora atmışlar, fakat işin sonunu getirememişlerdir. Yüce Allah Kur'ân'da bunları şöyle nazara verir:

"Ruhbanlığa gelince, onu Biz emretmediğimiz halde kendileri Allah'ın rızasını aramak için icad ettiler; sonra ona da hakkıyla riâyet etmediler"[913]

Bu arada her ne kadar iyi niyetten kaynaklansa da çeşitli isim­lerle sünnette olmayan namazlar ve başka ibâdet şekilleri çıkar­manın da dini zorlaştırmak, Allah korusun Resûlullahın sünnetini yeterli bulmamak mânâsına geldiğini, bunu dinin vaz geçilmez bir ibâdet tarzı olarak görmenin bid'at olduğunu da ifâde edelim.[914]

 

Merhamet
 

734. Üsâme bin Zeyd (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Merhamet etmeyene merhamet edilmez."[915]

 

440 numaralı hadise bakınız. [916]

 

İzah

 

Peygamberimizin bu sözü söylemesinin sebebi şu hadisedir: .

Resûlullah torunu Hz. Hasan'ı öpmüştü. O sırada orada bulu­nan Akra' bin Habis bunu tuhaf karşılayarak, "Benim on tane ço­cuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim" dedi. Bunun üze­rine Resûlullah yukarıdaki sözü söyledi.

Resûlullahın Akra'ya,

"Allah kalbinden merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?" dediği de rivayet edilir.

Yüce Allah bir âyette,

"İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil mi­dir?" buyurmuştur.[917]

İyiliğin karşılığı iyilik olduğu gibi, merha­metin karşılığı da merhamettir. Kim dünyada insanlara, çocukla­ra, hayvanlara merhamet etmezse, âhirette de kendisine rahmetle muamele edilmez. Allah böylelerine merhametle bakmaz.

Buna göre kişinin başkalarına göstereceği merhamet,

"İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz"[918]

âyetine de uygun olarak geri kendisine dönecektir.

Konu ile ilgili daha birçok hadis vardır. Bunlardan birisi,

"Al­lah insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz" şeklin­dedir. [919]

Bir başka hadis ise şu mealdedir:

"Allah merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyle ise sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, göktekiler de size rahmet etsinler."[920]

Hadiste geçen "göktekler"den maksat meleklerdir. Meleklerin insanlara rahmeti, onlar için Allah'tan bağışlanma talep etmeleridir.

Başka bir hadiste merhametin ancak ebedî hüsrana uğrayan kimselerin kalbinden çıkarıldığı bildirilmiştir.[921]

 

Peygamberimize Rüzgarla Yardım Edildi

 

735. Enes (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğu­nu rivayet ediyor:

"Bana saba rüzgarı ile yardım edildi. Âd kavmi ise debur (karayel) ile helak edildi." [922]

 

İzah

 

Müşrikler 10.000 kişi gibi, kalabalık bir ordu ile Medine üzerine yürümüşlerdi. Medine'de bulunan Yahudiler ve münafık­lar da müşriklere yardımcı olmuşlardı. Uzun süren kuşatma neti­cesinde Müslümanlar çok büyük sıkıntılar geçirdiler, kendileri şehir dışında düşmana karşı dururlarken, Medine'deki aileleri için endişe dolu anlar yaşadılar. Nihayet Allah'ın yardımı, yetişti. Bu, hadiste de ifâde edilen "saba" rüzgarı idi. Şiddetle esen rüz­gar, müşriklerin karargahını yerle bir etti. Müşrikler telaşla sağa sola kaçtılar ve kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. Bu yardım Kur'ân-ı Kerim'de şöyle haber verilir:

"Ey iman edenler! Hatırlayın Allah'ın size olan nimetini ki, düşman orduları size saldırdığında, Biz onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik."[923]

Hadiste, Allah'ın Âd kavmini de karayel ile helak ettiği bildi­rilmektedir. Âd kavmi, Hz. Hûd'un (a.s.) kavmidir. Hz. Hûd onları doğru yola çağırmış, fakat onlar kendisini dinlememişti. Yüce Allah da peygamberlerini dinlemeyen bu kavme şiddetli bir rüzgar göndererek onları helak etti.

18 numaralı hadise ve izahına da bakınız.[924]

 

Peygamberimizin Bir Duası
 

736. Ali (r.a.) rivayet ediyor:

"Allah'ım, kulağımdan ve gözümden ölünceye kadar beni istifade ettir. Dinimde[925] bana afiyet ver. Beni yaşattığın hal üzere haşret. Hakkımı alıncaya kadar zulmedene karşt bana yardım et.

Allah'ım, dinimi[926] Sana teslim ettim. Yüzümü sadece Sana çevirdim. İşimi Sana havale ettim. Sırtımı Sana daya­dım. Senin azabından kurtuluş ve korunma yalnızca Senin merhametine sığınmakla olur. Ben Senin gönderdiğin pey­gambere ve indirdiğin kitaba iman ettim.[927]

 

Dünyada Nefsin Her İstediğini Yapmak

 

737. Berâ bin Âzib (r.a.) rivayet ediyor:


"Dünyada her istediğini yapıp nefsini tatmin eden kimse, âhirette istediği nimetlere kavuşmaktan mahrum bırakılır. Gözünü zenginlerin lüks yaşayışına dikip, onlar gibi yaşa­mak isteyen kimse, gökteki meleklerin katında hakîr olur. Sıkıntıda olan kimse, şikâyet etmeden güzelce sabrederse, Allah onu Firdevs Cennetinde istediği yere koyar."[928]

 

İzah

 

Cenâb-ı Hak âhiret nimetlerini nefsinin gayr-i meşru istekleri­ni yerine getirmeyen kulları için hazırlamıştır. Dünyada nefsinin esiri olan, onun her istediğini yapan kimselerin haliyle âhiret nimetlerinden istifade etmeye hakları yoktur. Nitekim Peygamberi­miz bir hadislerinde dünyada içki içenlerin âhirette Cennet şarabı içemeyeceklerini bildirmiş, bir başka hadislerinde ise, dünyada ipek giyenlerin âhirette bundan mahrum kalacaklarını haber ver­miştir. Dünyada şehvet duygusunu haramla giderenler, âhirette Cennet kadınlarından mahrum kalırlar. Haram meyveler yiyenler Cennet meyvelerinden mahrum kalırlar. Diğer nimetler de buna kıyas edilebilir.[929]

 

Rablerinin Rızâsını Dileyerek Ona Yalvaranlar

 

131. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:

Abdullah bin Revaha arkadaşlarıyla Allah'ı anarken Resûlullah (s.a.v.) onları ziyaret etti. Onlara,

"Siz o kimseler­siniz ki, yanınızda oturmaya sabretmemi Allah bana emir buyurdu" dedi.

Sonra da şu âyeti okudu:

"Sabah akşam Rablerinin rızâsını dileyerek Ona yalva­ranlarla oturmaya sabret. Dünya hayatının zînetini arzulayıp da gözlerini onlardan çevirme. Kalbini Bizi anmaktan gafil kıldığımız, hevâ ve hevesine uyan ve işinde aşırılığa kaçan kimseye de boyun eğme."[930]

Resûlullah (s.a.v.) sözlerine şöyle devam etti:

"Şunu bilin ki, siz burada kaç kişi iseniz, sizin sayınız kadar melekler de sizinle beraber oturuyorlar. Siz Allah'ı tesbih ve tenzih ettiğinizde, onlar da size katılır, siz Allah'a hamd ettiğinizde onlar da hamd eder, siz tekbir getirdiği­nizde onlar da tekbir getirirler. Sonra da Allah'ın huzuruna yükselirler. Allah sizin şu halinizi onlardan daha iyi bildiği halde Ona bunu şöyle ulaştırırlar:

"Ey Rabbimiz, Senin kulların 'Sübhanallah' dediler; biz de söyledik. 'Allâhü ekber' dediler; biz de söyledik, 'El­hamdülillah' dediler; biz de söyledik."

Rabbimiz de onlara, "Ey meleklerim! Şâhid olun ki, Ben onları bağışladım" der.

Onlar, "Onların arasında günah işleyen filan ve filan kul­ların da var" derler. Allah şöyle buyurur:

"Onlar öyle bir cemaattır ki, içlerinde bulunan hiç kimse eli boş dönmez."[931]

 

Dört Kısım Kalp
 

739. Ebû Sâid el-Hudrî (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Kalpler dört kısımdır. Bunlar:

1. Fıtrat üzere olan, içi imanla dopdolu olan kalp. Bunun misâli, etrafa aydınlık saçan lambaya benzer. Bu, mü'minin kalbidir. O kandili de nurludur.

2. Kılıflara konmuş ve ağzı mühürlenmiş kalb. Bu, kâ­firin kalbidir.

3. Tersyüz edilmiş kalptir. Bu, münafığın kalbidir. Ön­ce iman etmiş, sonra inkar etmiştir.

4. Terkedilmiş kalp. Bu kalpte iman da, nifak da vardır. İman bu kalbde, tertemiz sulardan beslenen bir ağacı andı­rırken; nifak da kan ve irin akıtan bir yaraya benzer. Artık hangisi bastırırsa, bu kalb onun hükmü altına girer."[932]


[903] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/433.

[904] Bakara: 2/185.

[905] Buhari, Nikah: 1; Müslim, Nikah: 5; Nesâi, Nikah: 4.

[906] Buhâri, İ'tisam: 5. Edeb: 72; Müslim, Fezail: 127.

[907] Ebû Dâvud, salat: 317.

[908] Buhârî, Savm: 54-59, Enbiya: 37, Fezâilü'l-Kur'ân; 34, Nikah: 89, Edeb: 84, İsti'zan: 38; Müslim, Siyam; 181-194; Ebû Dâvud, Siyam: 53; Nesâî, Siyam: 76; Tirmizî, Savm: 57.

[909] Buhârî, Teheccüt: 18; Müslim, Müsâfirîn: 219; Ebû Dâvud  Salar 308; Nesâî, Kıyâmü'I-Leyl: 37.

[910] Buhârî, Teheccüt:. 18, İman: 16, 32, Ezan: 81, Rikak: 18; Müslim Salat: 283; Muvatta, Salâki'l-Leyl: 4: Ebû Dâvud, Salat: 317.

[911] Buhârî, İman: 29.

[912] Buhârî, İlim: 12; Müslim, Cihad: 6.

[913] Hadid: 57/27.

[914] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/433-438.

[915] Buhari, Edeb: 18; Müslim, Fezâli: 64, 65; Tirmizi Birr: 12; Ebû Dâvud, Edeb: 156. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/438.

[916] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/438.

[917] Rahman: 55/60.

[918] İsrâ: 17/7.

[919] Buhari, Tevhid: 2, Edeb: 27; Müslim, Fezâil: 66; Tirmizî, Birr: 16.

[920] Tirmizî, Birr: 16; Ebû Dâvud, Edeb: 66.

[921] Tirmizî, Birr: 16; Ebû Dâvud, Edeb: 66. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/439.

[922] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/440.

[923] Ahzâb: 33/9.

[924] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/440.

[925] Başka bir hadisde "ve cesedimde" ilâvesi vardır.

[926] Başka bir rivayette "nefsimi" şeklindedir.

[927] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/441.

[928] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/441-442.

[929] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/442.

[930] Kehf: 18/28

[931] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/442-444.

[932] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/444-445.




Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Ağustos 2016, 18:17:39
Esselamu aleyküm.İslam dini kolaylık dinidir ve zorlamayı kabul etmez.İslam dinin istediği gibi aşırıya gitmeden yaşayan ve islam dinini kolaylaştıran kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Ruhane üzerinde 03 Eylül 2016, 11:39:06
Allah'ım, kulağımdan ve gözümden ölünceye kadar beni istifade ettir. Dinimde[925] bana afiyet ver. Beni yaşattığın hal üzere haşret. Hakkımı alıncaya kadar zulmedene karşt bana yardım et.
Allah'ım, dinimi[926] Sana teslim ettim. Yüzümü sadece Sana çevirdim. İşimi Sana havale ettim. Sırtımı Sana daya­dım. Senin azabından kurtuluş ve korunma yalnızca Senin merhametine sığınmakla olur. Ben Senin gönderdiğin pey­gambere ve indirdiğin kitaba iman ettim
Rabbim Efendimizin bu duasına bizlerde Amin diyoruz ..


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 03 Eylül 2016, 13:50:52
Esselamu aleykum
Her seyde olculu olmak gerek...Dinde de asiriya gitmeden davranmak gerek...Rabbim olculu davrananlardan etsin insallah...


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Ruhane üzerinde 18 Eylül 2016, 17:17:11
Aleykum selam ..
Efendimiz Al­lah insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz" demiştir ..Rabbim bizleri merhametli kullarindan etsin ..


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Ceren üzerinde 18 Eylül 2016, 20:14:50
Aleykumselam.Allahin bizden istedigi sekilde yasayan ve asiriya gitmeden hakkiyla kulluk eden kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Mehmed. üzerinde 17 Haziran 2019, 23:47:20
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Züleyha üzerinde 18 Haziran 2019, 02:16:03
Rabbim razı olsun selam ve dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Haziran 2019, 04:44:45
İslâm dini kolaylık dinidir. oyüzden dinde de aşırıya gitmeden davranmak gerekir. Rabbim bizleri ölçülü olabilmeyi nasip etsin inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Dinde aşırı gitmemek
Gönderen: Ceren üzerinde 18 Haziran 2019, 21:07:21
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri İslamı hakkıyla yaşayan onun rızasında yaşayan kullardan eylesin inşallah...