Konu Başlığı: Cerir Bin Abdullah ın r.a. fazileti Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Ocak 2011, 18:26:35 Cerir Bin Abdullah'ın (r.a.) Fazileti 163. Cerir bin Abdullah el-Becelî rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) Müslüman olduğum günden beri beni yanına girmekten men etmedi. Beni gördüğü zaman da mutlaka tebessüm etmiştir.[593] İzah Hicretin 10. yılıydı. Peygamberimiz Ashabıyla sohbet ediyordu. Bir ara, "Sizin yanınıza şu kapıdan Yemenli hayırlı biri gelecek. Onun yüzünde melik ve melek alâmeti vardır" buyurdu. Ashab pür dikkat haber verilen zâtı beklemeye başladı. Resûlullahın haber verdiği bu zât, Cerir bin Abdullah'dı (r.a.). Resûlullahın haber vermesinden bir müddet sonra beraberinde 150 kişilik bir grupla gelen Cerir, Müslüman olarak Peygamberimize bîat etti.[594] Hz. Cerir'in Resûlullahın yanında ayrı bir yeri vardı. Nitekim izah ettiğimiz hadis bunu gösterir. Hadiste de ifâde edildiği gibi, Müslüman olduğu günden beri onu yanına girmekten men etmemiş, onu her gördüğünde mutlaka gülümsemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Cerir'i zaman zaman mühim vazifeler için de görevlendirmiştir. Meselâ bir defasında onu Zülhalasa putunu yıkmak için vazifelendirmişti.[595] Veda Haccından sonra da İslama davet için onu Yemen'e gönderdi.[596] Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Cerir'e ticârette aldatmamasını, herkese doğruyu söylemesini ve insanlara nasihatta bulunmasını tavsiye etmişti. Hz. Cerir hayatı boyunca bu tavsiyeye uygun hareket etti. Ticâret yaptığında sattığı malın bütün kusurlarını müşteriye söylerdi. "İşte mal, işte fiyatı, işte kusurları. İster al, ister alma" derdi. "Sen bu şekilde birşey kazanamazsın" diyenlere, "Biz Resûlultan böyle söz verdik, kazanalım, kazanmayalım; verdiğimiz sözden dönmeyiz" cevabını verirdi. Hicretin 51. yılında vefat eden Hz. Cerir birçok da hadis rivâyet etmiştir. Müsned'de onun rivayet ettiği 109 hadise yer verilmiştir. 546 numaralı hadise de bakınız. [597] Erkeğin Hanımının Yeğenini Nikahlaması 164. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: "Bir kadın halasının ve teyzesinin üzerine nikâh edilmez."[598] İzah Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında hadis şöyledir: "Kadın halasının üstüne, hala da erkek kardeşinin kızı (yeğeni) üstüne; kadın teyzesinin üstüne, teyze de kız kardeşinin kızı üstüne nikâhlanamaz." Dinimiz, bâzı kadınlarla evlenmeyi haram kılmıştır. Bunlar anne, anne anne, kız kardeş gibi kan bağı ile haram kılınanlar; süt kardeş, süt anne gibi süt emme yoluyla haram kılınanlar; bir de eşin kız kardeşi, halası, teyzesi gibi, evlilik yolu ile haram kılınan kadınlardır. İşte Peygamberimiz bu hadislerinde bir kadının üzerine onun kız veya erkek kardeşinin kızlarıyla yani eşin yeğeniyle evlenilmesinin haram olduğunu bildirmiştir. Kan bağı ve süt emme yolu ile olan haramlık süreklidir. Bu kadınlarla elvenmek hiçbir zaman caiz olmaz. Ancak evlilik yolu ile haram kılınan kadınlarla evlenmenin haram kılınması geçicidir. Nikâhın devamı şartına bağlıdır. Ölüm veya boşanma sebebiyle nikâh son bulursa, kişi hanımının yeğenleriyle, hala veya teyzesiyle evlenebilir. Ancak erkek şayet hanımını boşadı ise, bu durumda hanımının yeğenleriyle, kız kardeşiyle (baldiziyla) veya hala ve teyzesiyle evlenebilmesi için boşadığı kadının başka bir erkekle evlenebilmesi için beklemesi gereken müddet demek olan "iddef'in bitmesini beklemesi gerekir. Eşinin ölmesi durumunda ise beklemesi gerekmez. Kendileriyle evlenilmesi haram olan kadınlar için Hanefî ve Şâfıîlere Göre Evlilik Aile isimli eserimize bakılabilir.[599] Azaları Sağlam Olanlar Âhirette Sakatlara İmrenecek 165. Câbir (r.a.) rivayet ediyor: "Dünyada iken azaları sağ ve salim olanlar, Kıyamet günü musibetzedelere verilen sevabın çokluğunu gördüklerinde, dünyada iken derilerinin keskin âletlerle parça parça kesilmiş olmasını arzu edeceklerdir."[600] İzah İnsan, herşeyin hikmetini anlayamadığı için çoğu zaman huzursuz olur. Meselâ, âmâ, sağır, dilsiz veya herhangi bir uzvu eksik birini görse ona acır. Bir müddet kendisini onun tesirinden kurtaramaz. Oysa Cenâb-ı Hak kullarına karşı herkesten daha şefkatli, herkesten daha merhametlidir. Dolayısıyla, bir kulunu göz, kulak, dil veya el nimetinden mahrum ettiyse, hakikî mânâda bu, o kul için bir musibet değil, nimettir. Şikâyeti değil, şükrü ve sabrı gerektirir. Çünkü, Allah bununla kulunu imtihan etmektedir. Eğer o kul sabrederek imtihanı kazanırsa, âhirette dünyada iken sağlam olanları imrendirecek bir makam kazanacaktır. İşte yukarıdaki hadislerinde de Peygamberimiz, mahşer gününde Cenâb-ı Hakkın musibetzedelere verdiği nimetlerin büyüklüğünü gören insanların, dünyada iken daha büyük musibetlere maruz kalmayı arzu edeceklerini bildirmektedir.[601] Süt Amcası Kadına Mahremdir 166. Aişe (r.a.) rivayet ediyor: Bir adam yanıma girmek için izin istedi ve "Ben senin süt amcanım" dedi. Resûlullah geldiğinde durumu ona haber verdim. "Ona izin ver, çünkü o senin süt amcandır" buyurdu.[602] İzah Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında Hz. Âişe'nin Eflah (r.a.) isimli o şahsa izin vermediği, onun "Ben senin amcanım" demesi üzerine onunla aralarında kan bağı olmadığını bildiği için şaşırdığı, durumu Resûlullah öğrendiğinde "O senin amcandır" buyurduğu kayıtlıdır. 164 Numaralı hadisin izahında da zikrettiğimiz gibi, dinimiz bâzı kadınlarla evlenmeyi haram kılmıştır. Bunu Peygamberimizin, "Neseben haram olanlar, süt ile de haramdır"[603] hadisinden öğreniyoruz. Yani neseben kişinin kızı, halaları, teyzeleri, erkek ve kız kardeşlerinden yeğenleri haram olduğu gibi; süt kızları, süt halaları, süt teyzeleri, süt erkek ve süt kız kardeşinden yeğenleri de haramdır. Kendileri ile evlenilmesi haram olan erkeklere karşı kadınların mahremiyeti yabancı erkeklerden farklıdır. Evlenilmesi haram olan erkeklerle başbaşa bulunabilirler, arzu ederlerse başları, kolları açık olarak onların yanında kalabilirler. İşte Peygamberimiz yukarıdaki hadislerinde Hz. Aişe'den süt amcasını yanına girmesine izin vermesini istemiştir. Çünkü süt amca ile evlilik haramdır. Dolayısıyla bir kadın süt amcasıyla baş başa kalabilir.[604] Yetime Haksızlık Yapmamak 167. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullaha (s.a.v.), "Ya Resûlullah, ben hangi gerekçe ile yanımdaki yetimi dövebilirim?" dedim. Şöyle buyurdu: "Kendi malını korumak için onun malını riske atmaksızın ve onun malından kendine kazanç sağlamaksızın, çocuğunu hangi sebeple dövüyorsan, onu da o sebeple dövebilirsin."[605] İzah Suâli soran yanındaki yetimi hangi gerekçe ile dövebileceğini sorduğu halde, Resûlullah ona sadece suâlinin cevabını vermekle yetinmemiş, kendisini mühim bir konuda ikaz da etmiştir. O da yetimin malını riske atmamak ve onun malından kendine kazanç sağlamamaktır. Çünkü yetimin malını yemek büyük günahlardandır. Yüce Allah bir âyet-i kerimede yetimlerin mallarını korumayı emrederek şöyle buyurmuştur: "Sana bir de yetimlerden soruyorlar. De ki: Onların durumunu düzeltmek, himaye altına almak mallarını korumak hayırlıdır. Eğer onlarla karışır, bir arada yaşarsanız, zâten onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah ıslah edenle ifsat edeni birbirinden ayırır; kimin hangi niyetle yetimin malına yaklaştığını bilir."[606] Âyetten de anlaşılabileceği üzere, yetimin malına onun nâmına yaklaşmakta bir mahzur yoktur. Zâten Peygamberimiz bir hadislerinde yetimin malını çalıştırmayı emretmektedir.[607] Yetimin malı onlar namına çalıştırılmalıdır, ancak izah ettiğimiz hadisten de anlaşılacağı üzere, bu yapılırken onların malı riske atılmamalı, yetimin malından şahsî kazanç temin edilmemelidir. Ayette de dikkat çekildiği gibi, yetimin malına hangi niyetle yaklaşıldığını Allah'ın bildiği unutulmamalıdır. Kişinin koruması altındaki yetim yetişkin çağa geldiğinde de, malı çalıştırılmışsa karı ile, yoksa olduğu gibi kendisine teslim edilmelidir. Rabbimiz bu hususta da kullarını şöyle ikaz eder: "Yetişkin çağa geldiklerinde yetimlere mallarını verin. Helâli harama değiştirmeyin. Onların malını kendi malınıza katmak suretiyle de yemeyin. Şüphesiz o pek büyük bir günahtır."[608] Cemaattan Ayrılmamak 168. Câbir bin Semure (r.a.) rivayet ediyor: Ömer (r.a.) Câbiye'de[609] bize şöyle bir konuşma yaptı: "Ey insanlar! Resûlullahın bize okuduğu bir hutbenin benzerini size okumak için kalkmış bulunuyorum. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştu: "Sahabîlerime hürmet edin. Sonra onların ardından gelenlere, sonra onların ardından gelenlere. Sonra yalan yaygınlaşır. Öyle ki kişi şahitlik etmesi istenmediği halde şahitlik edecek, yemin etmesi istenmediği halde yemin edecek." "Her kim Cennetin en güzel yerini arzuluyorsa cemaattan ayrılmasın. Çünkü şeytan tek kişi ile beraberdir. Birlik içindeki iki kişiden daha uzaktır." "Dikkat edin, biriniz bir kadınla başbaşa kalmasın. Çünkü üçüncüleri şeytandır. "Dikkat edin, kimin iyilikleri kendisini sevindiriyor, kötülükleri de üzüyorsa, o kimse mü'mindir."[610] İzah Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında hadisin baş tarafı şöyledir: "Ümmetimin en hayırlıları benim Sahabîlerimdir; sonra onlan: takip edenler, daha sonra onlan takip edenlerdir. "Ondan sonra öyle insanlar gelecek ki, istenmeden şahitliğe koşacaklar, hıyanet edecek, güvenilmeyecekler, adakta bulunacaklar, fakat adaklarını yerine getirmeyecekler ve aralarında haram yiyerek şişmanlayanlar çıkacak." Tirmizi'de de cemaatla ilgili olarak aynca şöyle bir rivayet vardır: "Allah benim ümmetimi sapıklık üzere bir araya getirmeyecektir. Allah'ın yardım eli cemaatin üzerindedir. Her kim cemaattan ayrılırsa, Cehenneme ayrılmış olur."[611] Hz. Ali'nin Ve Çocuklarının Fazileti 169. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Vefat hastalığına yakalandığında Abbas Resûlullahı (s.a.v.) ziyarete geldi. Onu kaldırdı ve seririn üzerine oturttu. Resûlullah (s.a.v.), "Allah seni yüceltsin ey amca" buyurdu. Abbas, "Bu Ali, girmek için izin istiyor" dedi. Peygamber (s.a.v.), "Girsin" buyurdu. Ali, yanında Hasan ve Hüseyin olduğu halde içeri girdi. Abbas, "Bunlar senin çocukların ey Allah'ın Resulü" dedi. Resûlullah (a.s.m.), "Onlar senin de çocukların ey amca" buyurdu. Abbas, "Ben onları seviyorum" dedi. Peygamber (s.a.v.), "Sen onları sevdiğin gibi Allah da seni sevsin" buyurdu.[612] [593] Buhari, Menâkıbu'l-Ensâr: 21; Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 134. Tirmizî, Menâkıb, Hadis no; 3822; Müsned, 4:488, (19130.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/249-250. [594] Tabakat, 1:347. [595] Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 137; Müsned, 4:489, (19136.) [596] Müsned, 4:493, (19173.) [597] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/250-251. [598] Müslim, Nikah: 35, 38; İbni Mâce, Nikah: 31; Nesâî, Nikah: 47, , 48; Tirmizî, Nikah: 30; Ebû Dâvud, Nikâh: 12; Dârimî, Nikâh: 8. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/251. [599] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/251-252. [600] Tirmizî, Zühd: 58. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/252. [601] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/252-253. [602] Buhârî, Nikâh: 117; Müslim, Rada: 4-10; Ebû Dâvud, Nikâh: 7; Tirmizî, Rada: 2; Nesâî, Nikâh: 52; İbni Mâce, Nikah: 38; Muvatta, Rada: 2; Dârimî, Nikâh: 48; Müsned, 6:221, (25608.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/253. [603] Buhari, Nikâh: 20; Müslim, Rada: 1, 2; Tirmizî, Roda: 1; İbni Mâce, Nikâh: 34; Ebû Dâvud, Nikâh: 6. [604] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/253-254. [605] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/254-255. [606] Bakara: 2/220. [607] Taberânî, Mu'cemü'l-Evsat, 5:89 (4164). [608] Nisa: 4/2. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/255. [609] Câbiye, Dımaşk'ta bir köy ismidir. Hz. Ömer Suriye'nin fethi esnasında buraya gelmiş ve Resûlullahın yukarıdaki sözlerini aynen tekrarlamıştır [610] Buhâri, Fezâilü's-Sahabe: 1; Tirmizî, Fiten: 45; Müslim, Selâm: 19-22, Fezâilü's-Sahabe: 214; Ebû Dâvud, Sünnet: 9. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/256-257. [611] Tirmizî, Fiten: 45. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/257. [612] Mu'cemü'l-Evsat, 3:460. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/257-258. Konu Başlığı: Ynt: Cerir Bin Abdullah ın r.a. fazileti Gönderen: Ceren üzerinde 07 Haziran 2018, 03:51:26 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri onun emir ve yasaklarina uyarak yaşayan peygamber efendimizin yolunda onun sunnetine tabi kalan ve rahmete erişen kullardan eylesin inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
Konu Başlığı: Ynt: Cerir Bin Abdullah ın r.a. fazileti Gönderen: Mehmed. üzerinde 07 Haziran 2018, 16:39:04 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in ve sahabe efendilerimiz in yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Cerir Bin Abdullah ın r.a. fazileti Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Haziran 2019, 04:49:14 Rabbim bizleri herzaman rızasına uygun şekilde yaşıyan ve rızasına erişenlerden eylesin inşaAllah
|