๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Ocak 2011, 18:26:55



Konu Başlığı: Bir kıyamet alâmeti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Ocak 2011, 18:26:55
 

Bir Kıyamet Alâmeti




748. Enes (r.a.) rivayet ediyor:

"İnsanlar mescidleri ile birbirlerine karşı övünmedikçe kı­yamet kopmaz."[951]

 

Öşür
 

749. Abdullah bin Ömer (r.a.) Resûllahın (s.a.v.) şöy­le buyurduğunu rivayet ediyor:

"Yağmur suyu ile sulanan arazilerde öşür; deve ile sula­nanda ise yarım öşür vardır."[952]

 

İzah

 

Zikrettiğimiz kaynaklarda bu hadis biraz daha geniş olarak şöyle rivayet edilir:

"Yağmur, nehirler ve pınarların suladığında veya sulanmayıp damarları ile yer altından su emenlerde öşür, kovalarla veya deve ile sulanan arazilerde yarım öşür vardır."

Altının, gümüşün, ticâret mallarının, hayvanın zekâtı olduğu gibi, tarım ürünlerinin de zekâtı vardır. Buna öşür (onda bir) de­nir. Tarım ürünlerinin de bir mal olduğu ve bu bakımdan zekâta tâbi bulunduğu Kitap, sünnet ve icma ile de sabittir. Meselâ şu iki âyette mahsûllerden zekât verileceğine dikkat çekilmektedir:

"Ey iman edenler! Kazandıklarınızın helâl ve iyi olanlarından ve sizin için yerden rızık olarak çıkardığımız şeylerden bağışta bulunun."[953]

"Yerden yükselmiş ağaçlar ve yerde yayılmış bitkilerle dolu bağları; şekli, rengi, tadı, kokusu farklı hurma ve ekinleri; birbi­rine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar ağaçlarım yaratan da O dur. Onlardan herbiri meyve verdiğinde meyvesinden yiyin, ha­sat zamanında fakirin hakkını verin. İsraf etmeyin. Muhakkak ki Allah israf edenleri sevmez."[954]

Müfessirler bu âyetlerde zikredilen bağışta bulunma ve fakirin hakkının zekât olduğuna dikkat çekerler.[955] Es-Süddîgibi bâzı mü­fessirler de bu âyetlerin hükmünün zekât âyetiyle neshedildiğini, yani hükmünün kaldırıldığını söylerler. Fakat buna katılmak mümkün değildir. Çünkü bu âyetlerin neshedildiğinî söylemeyi gerektirecek hiçbir delil yoktur.

İzahını yaptığımız hadis de, öşre sünnetten delildir.

Kitap ve sünnetle sabit olan öşür, icma, yani âlimlerin ittifa­kıyla da sabittir. İslâm âlimleri, yerin mahsulünde sulanma duru­muna göre onda bir veya yirmide bîr zekât verileceği hususunda ittifak etmişlerdir. Hadiste "kovalarla veya deve ile sulanan" ifâ­desi her türlü sulamalar için geçerlidir. Konunun tafsilatı için Ha­nefî ve Şâfiilere Göre Büyük İslâm İlmihali ve Oruç Zekât isimli eserlerimize bakılabilir.[956]

 

Resûlullahın Hacılar İçin Duası

 

750. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor.


Resûlullah (s.a.v.) şöyle duâ etti:

"Allah'ım, hacıyı ve onun bağışlanma dilediği kimseyi ba­ğışla."[957]

 

Haya İmandandır

 

751. İmran bin Husayn (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Haya imandandır, iman da Cennettedir. Hayâsızlık ka­balıktandır. O da Cehenneme götürür."[958]

7, 66, 514 numaralı hadislerin izahına bakınız.[959]

 

Hastaya Sıhhat Zamanında Yaptığı İbâdetlerin Sevabı Yazılır

 

752. Ebû Musa (r.a.) rivayet ediyor:

"Şüphesiz Allah hasta tuttuğu sürece hastaya sağdığında yapmaya devam ettiği amellerin sevabını daha fazla olarak yazar. Yolcuya da evinde iken işlediği amelinin karşılığın­dan daha güzelini verir."[960]

 

İzah


 

İbni Battal, hadisin nafile ibâdetler için geçerli olduğunu, farz­lara şümulü olmadığını, farzların hastalık ve yolculuk gibi sebep­lerle kulun üzerinden farziyeti düşmeyeceğini ifâde eder.[961]

Buna göre bir kul sıhhatli iken farzların yanı sıra Allah rızası için namaz kılar, oruç tutarsa, hastalandığında bunları yapamasa bile Allah kendisi için yapmış olmaktan daha fazla sevap yazar. Çünkü Yüce Allah biliyor ki, o kulu hasta veya yolcu olmasaydı, o anda yapamadığı ibâdetleri eksiksiz olarak yapabilirdi. Onu faz­ladan olarak yaptığı ibâdetleri yapamaz hale getiren Kendisi olduğu için, sevabını vermeyi ihmal etmez. Nitekim bir başka hadiste kul hastalandığında Allah'ın sevapları yazan meleğe sıhhatli iken yaptığı ameller için yazdığı sevaptan daha çok sevap yazmasını emrettiği ve,

"Ben onu sizden daha iyi tanırım. Onu amel işlemek­ten alıkoyan da Benim" buyurduğu bildirilir.[962]

Yolculukta farzların dışındaki ibâdetlerin yapılamaması karşılı­ğında sevap verilmesi, yolculukta meşakkat olduğu içindir.[963]

 

Buluğ Çağına Ermeden Üç Çocuğu Ölen Kimse
 

753. Amr bin Abese (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:


"Allah Teâla şöyle buyurdu: "Benim rızam için sadaka ve­renlere sevgim hak olmuştur. Benim rızam için yardımlaşanlara sevgim hak olmuştur. Hiçbir mü'min erkek ve mü'min kadın yoktur ki, buluğ çağına ermeden üç çocuğu vefat etsin de Allah çocuklara olan rahmetiyle o kişiyi Cennete sokmasın."[964]

 

İzah

 

Hadisin başka rivayetlerinde iki çocuğu ölenin, hatta bir çocuğu ölenin de sabretmek şartıyla bu rahmete mazhar olacağı bil­dirilmiştir.[965]

 

Haricîler
 

754. Ebû Ümâme (r.a.) rivayet ediyor:

"Haricîler ateşin köpekleridir."

497, 670, 691 ve 720 numaralı hadislere ve izahlarına bakınız.[966]

 

Peygamberimizin Ümmetine Düşkünlüğü
 

755. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:

Muaz bin Cebel Resûlullahı (s.a.v.) aramak için çıktı. Ancak onu bulamadı. Evinde aradı bulamadı. Sokak sokak onu aradı. Onun Sevap Dağında olduğu kendisine söylendi. Oraya çıktı. İnsanların Fetih Mescidine çıkmak için yol edindikleri mağarada onu gördü. Baktı ki Resûlullah (s.a.v.) secdede. Ben [Muaz] dağın tepesinden indim; o hala sec­dede idi. Ruhunumu teslim etti diye aklıma kötü şeyler geldi. Başını kaldırınca, "Ya Resûlullah, aklıma kötü şeyler geldi. Ruhunu teslim ettiğini sandım" dedim.

Resûlullah şöyle buyurdu:

"İşte burada bana Cebrail (a.s.) geldi ve 'Allah sana selam söylüyor ve ümmetine ne yapmamı istiyorsun?' diye soruyor" dedi. Ben, "Allah daha iyi bilir" dedim. Cebrail gitti, sonra tekrar geldi ve "Allah, 'Ümmetin hakkında seni üzmeyeceğim' buyuruyor" dedi. Bunun üzerine secdeye kapandım. Allah'a yaklaşmanın en iyi vesilesi secdedir."[967]

 

İzah

 

Her peygamber ümmetine düşkündü. Ama peygamberler içe­risinde ümmetine ençok düşkün olan hiç şüphesiz Resûlullah idi. O, doğarken "Ümmetim" demiş, Miraca çıkıp Allah ile selamlaştığında ümmetini de bu selama dâhil etmiştir. Bâzı ibâdetleri farz olur da ümmetim güç yetiremez endişesiyle bırakmıştır. Her pey­gambere verilen kesin olarak kabul edilecek duâ hakkını âhirette ümmetine şefaat için ertelemiştir. Kabrinden diriltildiğinde üm­metini soracak, haşir meydanında, mîzan başında, sırat üzerinde ümmeti ile ilgilenecektir.

İşte bu hadis de onun ümmetine olan düşkünlüğünü göster­mektedir. Allah'ın "Ümmetin hakkında seni üzmeyeceğim" müj­desine "Acaba ruhunu mu teslim etti?" dedirtecek kadar uzun bir şükür secdesi ile karşılık vermiştir.

Hadiste dikkat çekilen bir diğer husus da Allah'a yakınlaş­manın en iyi vesilesi olarak secdenin gösterilmesidir. Evet, bir in­sanın sadece Allah'a secde etmesi, Onu Yaratıcıya yakınlaştıran mühim bir vesiledir.[968]



[951] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/454.

[952] Ebû Dâvud, Zekât: 12; Buhari, Zekât: 55; İbni Mâce, Zekât: 17; Tirmizi Zekât: 14; Müslim, Zekât: 7. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/454-455.

[953] Bakara: 2/267.

[954] En'am: 6/141.

[955] el-Cessâs, Alıkâmü'l-Kur'ân, 1:543; Tefsirü't-Taberî, 5:555, 12:161.

[956] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/455-456.

[957] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/456.

[958] Buhari, İman: 16, Edeb: 77; Müslim, İman: 57, 59; Ebû Dâvud, Sünnet; 14; Tirmizi Birr: 56, 80; Nesâî, İman: 16. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/456-457.

[959] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/457.

[960] Buhari, Cihad: 134; Müsned, 4:4:552(19624.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/457.

[961] Tecrid-i Sarih Tercümesi, 8:369.

[962] Câmiü's-Sagîr,  1:445.

[963] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/457-458.

[964] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/458.

[965] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/459.

[966] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/459.

[967] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/459-460.

[968] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/460-461.



Konu Başlığı: Ynt: Bir kıyamet alâmeti
Gönderen: Ceren üzerinde 19 Kasım 2017, 16:05:42
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri onun emrinde yaşayan  ve günahdan haramdan uzak kalıp islam yolunda giden ve kurtuluşa erişen kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Bir kıyamet alâmeti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Kasım 2017, 16:22:03
Ve aleykümüsselam Rabbim camilerin yalnızca dışını değil içini de güzel eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Bir kıyamet alâmeti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 07 Haziran 2018, 01:42:50
Aleykümüsselam kıyametin birçok alameti vardır bunlar zamanla çıkacaktır