๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mucemüs Sağir => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Ocak 2011, 18:23:35



Konu Başlığı: Anne baba hakkı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Ocak 2011, 18:23:35
Anne Baba Hakkı


442. Behz bin Hakîm babasından, o da dedesinden riva­yet ediyor:

"Ya Resûlallah! Kime iyilik edeyim?" diye sordum.

"Annene" buyurdu.

"Sonra kimdir?" dedim.

"Annene" buyurdu.

"Sonra kimdir?" dedim.

"Annene" buyurdu.

"Sonra kimdir?" dedim.

"Babane. Sonra en yakın akraban, sonra da sırayla en yakın olana" buyurdu.[205]

 

İzah


 

Bütün esasları fertler arasındaki sevgi ve saygı bağlarını kuv­vetlendirme, dayanışma ve yardımlaşmayı temin maksadını taşı­yan yüce dinimiz, anne babanın hakkını gözetip onlara hürmet etme meselesine de son derece ehemmiyet vermiştir.

Çünkü ailenin iki ana direği olan anne baba, bir milletin çekir­deği hükmündedir. Bir milletin hayatiyetini sürdürebilmesi, bu mübarek insanlara gereken hürmet ve itaati göstermekten geçer.

Cenâb-ı Hak bir âyette anne babaya itaat etmek, onları rahatsız edebilecek en küçük bir davranıştan dahi kaçınmak gerektiğini emrederek şöyle buyurur:

"Rabbin şunu da emretti: Ondan baş­kasına ibâdet etmeyin; anne ve babaya da iyilikte bulunun. Onlar­dan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf bile deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.'"[206]

Rabbimizîn bu emirlerinin pekçok insanî ve ruhî hikmetleri vardır. Unutmayalım ki, karşılıksız sevgi, rekabetsiz sevinç sade­ce anne babanın çocuklarına duyduğu sevinçtir. Hiçbir insan an­ne ve babasından daha şefkatli ve üzerine titreyen birisini bula­maz. Maddî varlığının sebebi olan bu iki insan gibi fedakâr birine rastlayamaz. Baba, her türlü sıkıntı ve çaresizliklere katlanarak kendisine emânet edilen yavrunun üzerine titrerken; anne de ka­nından kan, canından can katarak beslediği, binbir meşakkatle karnında taşıdığı ciğerparesini dünyaya getirdikten sonra da kendi haline bırakmaz. Şefkat kahramanı olduğunu isbat ederek, yemez yedirir, giymez, giydirir, uyumaz uyutur. Bütün rahat ve istiraha­tını yavrusu için feda eder.

Evet, "Hayatlarını kemâl-i lezzetle evlâtlarının hayatı için feda edip sarf eden" bu mümtaz şahsiyetlere, "o muhterem sâdık feda­kâr dostlara" evlâdın vazifesi, "halisane hürmet ve samimâne hizmet ve rızâlarını tahsil ve kalblerini hoşnud etmek"tir.[207]

Bir hadiste de belirtildiği gibi, anne baba evlâd için ya Cennet­tir, yahut Cehennemdir.[208] Yani ya evlâd anne ve babasının hakkını öder; Cennete, nura gitmeye lâyık bir hal alır veya onlara zulüm ve isyan ederek Cehenneme müstehak olur. Anne ve babasından biri veya her ikisi yanında ihtiyarlayıp da Cenneti kazanamayan bir mü'min, bir hadiste ifade edildiği gibi büyük ziyandadır.[209]

Evlat, anne ve babasını sırf Allah nzâsı ve sadece Onun emri olduğu için severse, hem anne ve babasını razı etmiş, hem de ibâdet yapmış olur. Sevgi Cenâb-ı Hak hesabına olursa, anne ba­ba ihtiyarladıkça, onlara duyulan sevgi ve hürmet daha da artar. En yüksek bir hisle onların ömürlerinin uzun olmasını arzu eder ve bunun için samimî olarak duâ eder. "Onlar hayatta kalsın ki, daha fazla sevap kazanayım, Rabbimi razı edeyim" diye düşünür. Samimî bir hürmetle onların elini öpmekten ulvî bir lezzet alır.

Eğer bu sevgi nefis hesabına ve dünyevî ölçülerle olsa, onlar ihtiyarladıkları ve kendisine yük oldukları zaman en süfli ve en alçak bir hisle onların varlığını bir yük olarak görür. Her fırsatta sevmediğini hissettirir. Hattâ ölümlerini arzu eder.

Demek ki, bir evlad annesini ve babasını, sırf Allah rızasi için sevecek. Onlara ciddî hürmet gösterecek ve itaatta kusur etmeyecek.

İzahını yaptığımız hadiste anne hakkının daha fazla olduğuna dikkat çekilmektedir. Anne ve babaya itaati emreden ve annenin hakkının daha fazla olduğunu ifade eden bir âyet-i kerime de şu mealdedir:

"Biz insana, anne ve babasına iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zaaftan zaafa düşerek taşıdı. Sütten kesilmesi de iki yıl sür­dü. Bana, annene ve babana şükret; dönüşün ancak Banadır, de­dik."[210]

Evet, anne ve babaya itaat dinimizin en mühim esaslarından olmakla beraber, bunun da bir sınırı vardır. O sınır da, "Allah'a isyan hususunda kula itaat edilemeyeceği"dir. Anne veya baba Allah'a isyanla ilgili bir isteğinin yerine getirilmesini isteyemez. Nitekim Kur'ân-ı Kerimde,

"Biz insana anne ve babasına güzel davranmasını emrettik"

âyetinin hemen akabinde itaatin mutlak olmadığı şöyle ifade edilir:

"Eğer onlar, ilâh olduğuna dâir hiçbir delil bulunmayan birşeyi Bana ortak koşman için seni zorlayacak olursa onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır; yaptıklarınızı o zaman Ben size haber vereceğim."[211]

Mevzuu şu ibretli ikazla noktalayalım: "Ey insan, aklını başına al. Eğer sen ölmezsen ihtiyar olacaksın. 'Nasıl muamele etmişsen öyle ceza görürsün' sırrı ile sen valideynine hürmet etmez­sen, senin evlâdın dahi sana hizmet etmeyecektir. Eğer âhiretini seversen, yine onlan memnun et ki, onların yüzünden hayatın rahatlı ve rızkın bereketli geçsin."[212]

 

Haksız Olarak Zimmete Mal Geçirmek

 

443. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim bir Müslümanın malını zimmetine geçirmek için ya­lan yere yemin ederse, kıyamet gününde Allah'ın huzuruna Allah kendisine gazap etmiş olarak varır."[213]

 

Teyze Ve Hala İle Yeğen Bir Nikâh Altında  Birleşemez
 

444. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Bir kadın teyzesi üzerine, teyze de, kız kardeşinin kızı üzerine nikah edilmez. Bir kadın halası üzerine, hala da erkek kardeşinin kızı üzerine nikâh edilemez. Kız kardeş abla, abla da kız kardeş üzerine nikâhlanamaz."[214]

 

İzah

 

Evlilik müessesesini en ince ayrıntılarına kadar tanzim eden dinimiz, evlenilecek kadınlara bir sınır getirmiş, bâzı kadınlarla evlenmeyi haram kılmıştır. Kendileri ile evlenilmesi haram olan kadınlar, ebedî ve geçici olmak üzere iki kısımdır. Evlenilmeleri ebedî olarak haram olan kadınlar, kan bağıyla, süt emme yoluyla ve evlilik sebebiyle olmak üzere üç grubtur.

Peygamberimiz bu hadislerinde Câhiliye Döneminde rastla­nılan uygulamalardan olan bir kadının üzerine halasının veya tey­zesinin; teyze veya halasının üzerine yeğeninin nikâhlanmasını yasaklamaktadır.

Bir kadının üzerine halasının veya teyzesinin nikahının haram olması geçicidir. Yani erkek hanımından boşansa veya hanımı vefat etse, onun teyzesi ve halası ile evlenebilir.

Bu yasağın bildiğimiz veya bilmediğimiz birçok hikmetleri vardır.

Hiçbir kadın erkeğini başka biri ile paylaşmak istemez. Onu kıskanır. Bu normal birşeydir. Hz. Âişe Validemiz dahi, Hz. Ha­tice'nin vefatından sonra Peygamberimizle evlendiği halde, Resulullahın ondan bahsetmesine tahammül edememiştir. Böyle bir kıskançlık, kadınların ortak özelliğidir.

Gerek hala ile yeğen, gerekse teyze ile yeğen birbirinin yakın akrabasıdır. Teyze anne, hala ise baba yerindedir. Aralarında an­ne baba ile evlât arasındaki hürmet, sevgi ve şefkate yakın bir hissî bağlılık mevcuttur. Yakın akraba hakkına riâyet, İslâmın mühim emirlerinden biridir. Aynı erkeği paylaşmak ise, akraba haklarına riâyete mâni olur. Hürmet, sevgi ve şefkati zedeler. Ye­rini kıskançlığa, kin ve nefrete bırakır.

Faraza böyle bir kıskançlık olmasa, bu evlilik haram olmaktan çıkar mı?

Hayır, çıkmaz. Herşeyden önce, kıskançlık, bu evliliğin ha­ram olmasının tek hikmeti değildir. Bilmediğimiz, anlayamadığı­mız daha başka hikmetler de vardır.

Diğer bir husus, şer'î meselelerin bir kısmına "taabbudî" deni­lir; aklın muhakemesine bağlı değildir; emrolunduğu için yapılır. İlleti emredilmiş olmasıdır.

Bir kısmı ise, "mâkulü'1-mânâ" tâbir edilir. Bu kısma giren emir ve yasakların bir hikmeti, bir maslahatı vardır. Fakat bu hik­met ve maslahat, o emrin veya yasağın sebep ve illeti değildir. Hakiki illet onun emredilmesi veya. yasaklanmasıdır.[215]



[205] Müslim, Birr ve's-Sıla: 1; İbni Mâce, Edeb: 1. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/115-116.

[206] İsrâ: 17/23-24.

[207] Mektûhat, s. 266, 267.

[208] İbni Mâce, Edeb: 1.

[209] Müslim, Birr: 9.

[210] Lokman: 31/14.

[211] Ankebut: 29/8.

[212] Mektûbat, s. 268. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/116-119.

[213] Buhari, Şehadât: 19, 23; Müslim, îman: 220; Ebû Dâvud, İman: 1. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/119.

[214] Müslim, Nikâh: 35; Tirmizi, Nikâh: 30; İbni Mâce, Nikâh:3I. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/119-120.

[215] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/120-121.




Konu Başlığı: Ynt: Anne baba hakkı
Gönderen: Ceren üzerinde 19 Kasım 2017, 15:54:07
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri ana babasına bakan onlara merhamet eden onları sevip sayan ve ana baba hakkını veren ve allahın rahmetine kavuşan kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Anne baba hakkı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 19 Kasım 2017, 16:26:22
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri ana babasına hayırlı kul eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Anne baba hakkı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 20 Kasım 2017, 07:01:05
Aleyküm Selâm Ve Rahmetüllahi Ve Berakâtühu 🌸

Rabbimiz kulunun anne , babasına karşı saygıda  hürmette kusur etmiyeni sever. Oyüzden herdaim bunun bilincinde olarak büyüklerimizin hayır dualarını alanlardan olalım inşaAllah. Aminn ecmain 🌹


Konu Başlığı: Ynt: Anne baba hakkı
Gönderen: sedanurr üzerinde 20 Kasım 2017, 18:01:19
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri anne babamıza hayırlı evlat eylesin..Onların hakkı ödenmez Rabbim anne babalarımızdan razı olsun inşaAllah