๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Mizah => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 03 Ekim 2011, 11:46:04



Konu Başlığı: Kaynana problemi havuz problemi gibidir
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Ekim 2011, 11:46:04
KAYNANA PROBLEMLERİ HAVUZ PROBLEMİ GİBİDİR

Ağustos 2009 47.SAYI

Gelin ve kaynana ayrılmaz ve de birleşmez ikili olarak, birinin eşi diğerinin ise oğlu boyutunda birbiriyle ortak bir paydada buluşmaya çalışan iki hatun kişiliktir. Ancak; ortadaki er kişiye her ikisi de delice bağlandığından, bir köprüde karşılaşan iki keçi misali geçitsiz kalındığı çoktur. Öyle ki evliliğin ilk aylarında gelin kaynana arasında tozpembe başlayan ilişkiler, zamanla toz duman olur. Bu durum bırakınız ülkemizi, global ölçekte bir sorundur…

KELİMELER DİKKATLİ SEÇİLİR, STRATEJİ BELİRLENİR

Evliliğin ilk zamanlarında kayınvalide ve gelin karşılıklı olarak birbirlerini tartar ve tanımaya çalışır. Kelimeler dikkatli seçilir ve strateji belirlenir. Akıllı gelin bu dönemlerde erkeğin kalbine giden ve tam hedefi vuran çok daha kısa ve kestirme yolun mide değil “anne” olduğunun farkındadır. Aileye kendini sevdirme faaliyeti kapsamında çeşitli şirinlikler yapar. Kayınvalide ise yılların verdiği ev hanımlığı tecrübelerini gelininde göremese de geline karşı daha tolorelidir. Bu süreç “cicim ayı” dönemidir, kısa sürer…

VE KAYANA VİTESİ 1’E TAKAR

Masalsı zamanların bitiminde kayınvalide gelinini ev hanımlığı konusunda uyarmaya, oğlunun ana evinde alıştığı düzeninin değişmeden devam ettirmesi için kendi düzenini gelinine empoze etmeye yeltenir. Bu dönemlerde “işinize karışmak gibi olmasın da”  diye başlayan cümleler gelinin sinir tellerini yavaş yavaş germeye başlar. Zira o da kendi evinde kendi düzenini kurmak istemektedir. Kayınvalide bu davranış şekliyle rölantide giden cicim ayından vitesi bire takarak harekete geçme eğilimindedir. Diplomatik konuşmalar yapıldığından hasarsız geçilir.

“OĞLUMUN EVİ BENİM EVİMDİR”

En çok karşılaşılan bir sonraki aşama gelininden beklediği ev hanımlığı performansını göremeyen kayınvalidenin işi kendi eline alma ve genç çiftin evinin anahtarını ele geçirme isteğidir. Bu istek geline pek haz vermese de çok da karşı konulacak bir durum değildir “Oğlumun evi benim evimdir” sözleri eşliğinde kendisine evin altın anahtarı takdim edilir. Bundan sonrası gelin açısından pek de kolay olmayacaktır, çünkü artık kayınvalideliğin yanı sıra bir de müfettiş ünvanını almıştır ki eğer gelin çalışıyorsa evini dağınık bırakma lüksü tamamen ortadan kalkmıştır. Belirsiz aralıklarla yapılacak teftişleri sıfır hata ile başarıyla atlatma endişesi süresiz olarak başlamıştır.

“ANNECİĞİM”DEN “KAYNANA”YA…

Gelinin en başta “anneciğim” hitabı ilerleyen zamanlarda “anne”liğe, oradan kayınvalide”liğe ve son gelişmelerle de “kaynana”lığa terfi etmiştir. Bir kayınvalidenin kaynanalık makamına eriştiğini anneler gününde alınan hediyelerden anlamak mümkündür. İlk zamanlar alınan yüzükler zamanla yerini çantaya, ardından terliğe bırakır ki eğer çorap ve yemeni ile getirildiyse “kaynanalık” tam olarak oluşumunu tamamlamış demektir.

GELİN, KAYNANANIN TOPRAĞINDANDIR

Atalarımız ortamı yumuşatmak için “gelin, kaynananın toprağındandır” demişse de gelin-kaynana ilişkileri çoğu zaman soğuk savaş şeklinde geçer. 20 yıl aklını başına getirmek için uğraştığı evladının, elin kızının 20 saniyede aklını başından alması pek de kabullenecek bir durum değildir ve bu durum kaynana problemlerini havuz problemlerinden çok daha zor ve karışık bir hale sokmuştur.

Tabii ki karamsar olmamakta da fayda vardır, şeker gibi kayınvalideler de yeryüzünde bulunmaktadır. Bu tip kayınvalidelere rastlama olasılığı fotoğraf çekmeyen Japon’a  rastlama olasılıyla aynıdır ama yine de umut vericidir.

Sevgili gelinler, kendinizin de kayınvalide adayı olduğunuzu düşünerek kayınvalidelerinize şefkatle yaklaşınız…

Ne yapsa yaranamaz gelinine,
Masum da olsa kayınvalideler.
Kayınvalide pamuk olup düşse,
Gelin “başım yarıldı” der…

Ayşenur USLU