Konu Başlığı: Taharetle İlgili Üçüncü Fasıl Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Haziran 2011, 14:50:00 Taharetle İlgili Üçüncü Fasıl Tercümesi: 294-14 Câbir (R.A.) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu : «Cennetin anahtarı, namazdır. Namazın anahtarıda temizliktir.» (Hadîsi, Ahmet rivayet etmiştir.) Tercümesi: 295- (15) Şebîb Bin Ebî Ravh (R.A) den, oda Rsûlüllah (S.A.V.) in ashabından bir adamdan rivayet etmiştir. Resûlüllah (S.A.V.) : Sabah namazını kıldı ve Rum sûresini kıraat etti, işte o anda kendine bir şüphe arız oldu. Vaktaki namazı kıldı, dediki: «Cemaatın bâzılarının hâli ne acâib? bizimle beraber namaz kılarlar, o haldede temizliği güzel yapmazlar.[13] Bizim üzerimize kıraatda meydana gelen şüphe işte onların bu halde oluşundandır.» [14] İzahat Ravî Şebib bin Ebî Ravh (R.A), Humus ehlindendir. Samdaki sahabelere ulaşıb görmüştür. Onlarla Samda hayat geçirib orada ikâmet etmiş olmakla, kendisinin, Şamlı tâbiînîerden olduğu yazılmıştır. Hz. Şebîb (R.A), ashabı kiramın pek çoklarına yetişmiş ve hadis rivayet etmiştir. Sika olan hadis hafızlarındandır ve hadis hafızlarının üçüncü tabakasından olduğu yazılmıştır. Künyesi, Ebû Ravh elhumusî'dir Yani, Humuslu Ebu Ravh'dır. Hadisi Şerifde, Resulü Ekrem Sallallâhü aleyhi vesellem efendimiz, kendi arkasına gelen sahabesinden bâzılarının temizliğe riâyet etmediklerinden, namazda şüphelere mâruz kaldıklarını beyan buyuruyor. Bu halleri acâib olanları, izah buyurmasındaki tebliğ ve ikaz nezaketine dikkat edelim. İşaret edilenlerden bâzıları şunlardır : 1) Temizliğe riâyet etmeyenlerin isimlerini ve kavmiyetlerini söylemeden, «Cemaatların, Cemaatin bâzılarının haH ne acâibdir?« diyerek arkasında namaz,kılanların içinde nasibi olanlara umûmüeşti-rerek beyan buyuruyor. Bizlere ve bütün tebliğcilere ibretler var. 2) Namazı kıldıkdan sonra buyurmasıylede, imamlık ve emsali din hizmetinde bulunanlara, cemaatın hata ve eksiklerini aynı şekilde ikaz etmeleri gerekliğine işaret vardır, 3) Camiye ve namaz kılmaya gelenlerin temiz gelmeleri ve te-hârete iyi riayet ederek gelmelerini tavsiye buyuruyor. 4) Tehârete iyi riâyet etmeyenlerin, hem imama ve hem cemaata huzursuzluk verib namazlarında bâzı yanılmalarına sebeb olabileceklerine işaret vardır. Tercümesi: 296 - (16) Benî Süleyman kabilesinden bir adamdan mervîdir, adam dedi: Resûlüllah (S.A.V) kendi elindeki veya o adamın elindeki parmakları tutup saydı ve buyurdu : «Tesbîh (Süphânellah), Mizanın yansıdır. Elhamdülillah, Mizam doldurur. Tekbir (Alîâhü ekber) gök katlan ile yerin arasını doldurur. Oruç, sabrın yansıdır. Temizlik, îmanın yarısıdır.»[15] Tercümesi: 297- (17) Abdullah essunâbıhî (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu: «Mümin kul, abdesti alıp mazmaza yapdiği (ağzına suyu aldığı) yakıt, ağzı ile işlediği bütün günâhlar ağzından çıkar. İstinşak yaptığı (burnuna suyu aldığı) vakit, burnunun işlediği bütün günahlar çıkar. Yü zunu yıkadığı vakit, yüzünün işlediği bütün günahlar çıkar, hatta iki gozunun kapaklarının kirpiklerinin altındaki günahlar dahi çıkar. Terini yıkadığı vakit, ellerinin işlediği günahlar çıkar. Hatta enerinin tırnaklarının altındaki günahları çıkar. Başına meshettiği va-"» kulaklarından çıkıncaya kadar başından bütün günâhlar çıkar. — İki ayağını yıkadığı vakit, ayaklarının tırnaklarının altındaki günahlar çıkıncaya kadar ayaklan ile işlediği bütün günâhları çıkar.[16] — Bundan sonra abdesti olan kulun yürüyüşü, mescide olur. Onun (Mümin kulun) namazı (Farz olsun nafile olsun), o kul için günahlarının keffâretine sebeb olan bir ziyâdeliktir.» [17] İzahat Râvî Abdullah Essunâbıhî (R.A), Peygamber sallailâhü aleyhi ve-sellem vefat etmezden evvel medîneye hicret edib yola çıkmıştır. Fakat kendisi medîne-i münevvere yakınlarında «cuhfe» denilen mahalle geldikleri vakit, Resulü ekrem efendimizin vefat haberi ulaşmıştır. Böyle olunca ashabdan olamıyor. Tabiînin ulularındandır. Künyesi, Ebû Abdillah olduğu yazılmıştır. îsmi ise, Abdurrahman bin Useyle (R.A) olarak beyan edilmektedir, şârih Aliyyulkân merhum ve «Üsdülğabe» böyle yazmışlardır. Böyle olmakla beraber, Ebû Abdillah, yerine Abdullah (R.A) şeklinde istimal oluna, gelmiştir. «Essunâbıhî» bağlı olduğu nesebinin ismidir. Allah ondan razi olsun. Hadîsi şerifde, belirtilib beyan edildiği üzere, abdest suyunun ulaş-dığı her azanın işlediği günahlar (Küçük günahlar), afv olunmaktadır. Yani, maddî temizlikle beraber, manevî kir ve veballarda temizlenerek bedenin ve ruhun kıdası verilmiş oluyor. Bu maddî ve manevî temizliğe devam eden, çok mutlu ve mübarek kişidir. Hadîsi şerifde, «başa meshedilince, kulaklardaki günahların çıkacağı» cümlesinden, Ebû Hanîfe (R.A), kulakları başdan sayıb, başın meshinden sonra aynı su ile kulağa meshediîebileceğini delil olarak beyan etmiştir. Şâfi-î hazretleri ise, kulakları başdan saymıyarak, başın meshinden kalan su, ile meshetmeyib yeniden ele dökülen su ile kulakları meshetmeyi beyan etmiştir. Bu mes'elelerin geniş îzahı, fıkıh kitablarmda yazılmıştır. Tercümesi: 298- (18) EbîHureyre (R.A) denmervîdir. Muhakkak ki, ResûlüUah (S.A.V) kabre (Cennetülbekîa) geldi ve dedi: «Esselâmü aleyküm dâre kavmin müminine ve innâ inşâ Allâhü biküm lahıkûne, vedittü innâ kadraaynâ ihvânenâ, (Selâm sizin üzerinize olsun ey mümin cemaatın diyarı! inşaallah bizde size kavuşacağız. Din kardeşlerimizi görmeyi çok arzu ederdim.) — Ashabı kiram dediler : Biz senin kardeşin değilmiyiz ya Resû-IüUah? — Resûlüllah (S.A.V) buyurdu : «Siz benim ashabımızsınız. kardeşlerimiz henüz gelmemişlerdir.» — Hemen ashabı kiram dediler : Ya Resûlüllah! Ühunetinden henüz gelmeyenleri nasıl bilirsin? — Bunun üzerine Resûlüllah (Ş.A.V) buyurdu: «Sen görüp bilmedinmiki, eğer bir adamm alnı sakarü ve ayağı sekili bir yağız atı, doru bir at sürüsü içinde olsa, o adam acaba atını tanımazını?» — Ashabı Kiram dediler : Evet tanır ya Resûlüllah? — Resûlüllah (SA.V) buyurdu : «Öyle ise o ümmetlerimde abdestden hasıl olan sakarlı ve sekili olduktan halde gelirler, o anda ben onlardan evvel havuza varacağım.» (Hadîsi, Müslim rivayet etmiştir.) Tercümesi: 299 - (19) Ebidderdâ (R.A) denmervîdir, dedi: Resûîüllah (S.A.V) buyurdu: «Ben, kıyamet gününde secdeye ilk izin verilenim ve ben, kendine başını kaldırma izni verilenlerin evveliyim. İşte o anda önüme bakarını, hemen ümmetler arasmda kendi ümmetimi bilirim. Arkamda olan ümmetimide aynı şekilde, sağimdakileride aynı şekilde ve solum-dakileride aynı şekilde bilirim.» — Bir adam dedi : Ya Resûîüllah! Nuh Aleyhisselâmdan ümmetine kadar geçen ümmetler arasında kendi ümmetini nasıl bileceksin? — Resûlüllah (SAV) buyurdu : «Onlar (benim ümmetlerim), abdesiin eserinden alınları sakarlı ve ayaklan sekili olurlar. Onlardan başka böyle [18]biç bir ferdde olmaz. Onların kitapları (amel defterleri), sağ taraflarından verilmelerinden bilirim ve onlann (ümmetimin) zürriyetleri kendi önlerinde koşmalarından bilirim.» [19] [13] (Hadisi Nesâî rivayet etmiştir.) [14] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 253. [15] (Hadîsi, Tirmizî rivâı/et etmiştir. Ve Tirmizî dedi : Bu hadis hasen-dir.) [16] (Hadîsi, Mâlik ve Nesâî rivayet etmiştir.) [17] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 254-256. [18] (Hadîsi, Ahmet rivayet etmiştir.) [19] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 256-258. |