> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Mişkatul Mesabih > İzahat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İzahat  (Okunma Sayısı 1293 defa)
24 Haziran 2011, 16:47:02
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 24 Haziran 2011, 16:47:02 »



İzahat


 

Râvî Avf bin mâlik el eşceî (R.A), sanaue-ı Kiramdandır. Ebû Abdurrahman künyesi ile künyelendiğide denilmiştir. Gatfan Kabilesine mensubdur.

Peygamber sallallâhü aıeyni veseüemle berâfier iik defa Hayber muharebesinde ve sonra mekkenin fethinde hazır bulunmuştur.

Şama gelmiş ve orada «sûkul gazalil atik» isimli sokakdafei evh— sakin olmuştur. Resulü ekrem efendimizden bizzat altmış yedi. (67) hadîsi şerif rivayet etmiştir. Kendisinden Em} Eyyub el EnsArî, Mifeâam bin mâdî kerb ve Ebû Hureyre (RA) gibi sahabeler ve pek çok tâbîîŞ hadis rivayet etmişlerdir.

Vefatı, Abdulmelik bin Mervânın hilâfeti zamanında hicrî yetmiş üç (73) senesinde Samda vuku bulmuştur, AUâh ondan razî   olsun.

Hadîsi nebevinin satır ve^ cümlelerinde mündemiç olan hüküm ve beyanları şöylece sıralıyalun i

a) «Kıssa ve hikâye naklederek vaaz etmeyi» Cümlesiyle, vaazu nasîhatda kıssa ve hikâyelerin nakledilebileceğine işaret vardır.

Evet îaır'am Kerimde «Ahsenül kasas—en güzel kıssalar» Cüm­lesiyle Hz. Yûsufun kıssasının en güzel kıssalardan birisi olduğu beyan îmyurulmuştur. Kur'an kıssalarının naklinin lüzumu hakkında birinci cildde hükümler vardır.

Resulü ekrem efendimiz vaazû nasihatlarda kıssa ve husyelerin nakledilebileceğine işaret buyurmasındaki hikmet, kur'anı kerimde mezkûr olan ibret verici ve uyarıcı mahiyetteki kıssalar, misaller ve haberlerin naklinin mevcud insanlara canlı bir misal olarak anlatmak çok faydalı olur. Kur'an kıssa ve misallerinin nakledilib beyan edilme­sindeki gayede, îkaz ve irşad içindir.

Kur'anı kerimde, hadîsi nebevilerde kıssalar ve ashabı kiram, tâ-biîn ve selefi sâlihinde vârid olan meşru haber ve hadiseler, vâzu nasî­hatda en kıymetli sermâyedir. Binâenaleyh nasîhatla meşkul olan ve olacak ehliyetli ve yetkili kişiler, Kur'an ve sünnetten ibret verici kıs­sa ve haberleri nakletmelidirler. Aynı zamanda bu kıssaların hayat-da tatbik yollarını bizzat yaşayan ashab, tabiîn ve selefi sâlihin efendi­lerimizin hal ve ahvallarmdanda naklederek, günümüzün insanlarını aydınlatmaya ve uyarmaya çalışmak, en doğru yoldur.

Bu doğru yol dururken, bâzı nasîhatcı kişiler; delilsiz kaynaksız, islâmın esasına aykırı bir takım uydurma ve hurafe kıssaları ve hatta yalan olan isrâiljyyat kıssalarını nakletmişler ve hâlâ aynr bâtıl yolu tâkib eden uydurma kıssacilar, hayatda vardır. Zaman zaman rastla­nılmış ve duyulmuştur. Batücıların sözlerini ve yazılarını konu edine­rek tulûatçılığa ve çeşitli lüzumsuz ve faydasız mugalata ve cidala sa­panlarda, maalesef görülmektedir.

Uydurma ve yalan kıssalarla meşkul olanlardan bir feaç oriîek misal, birinci cildin - 194. hadîsi nebevinin îzatfat kısmında (S. ^n7 _ 412 de) zikredilmiştir.

b)  Hadîsi şerifin deva.ineden cümlesinde, «Vaazu nasihati ancak emir veya vaazu nasîhata memur yeya riyaset sevdasında olan müte­kebbir kimse, kıssalar.» Buyurulmaklada, üç sınıf nasîhatcınm oldu­ğunu veya olabileceğini beyan etmektedir.

Birinci nasihati. Cemiyet ve cemaatın emîri (hâkim ve reîsi) olub bütün idâri ve icra yetgileri elinde olan kimse yapar ve yapacaktır. Çünkü idare edilen insanlar, idare eden âmirinin nasîhatma daha fazla dikkat ederler, onun emir ve tavsiyelerine daha fazla bağlanırlar. Zira beyan edilen hükümlere riâyet etmeyeni bizzat cezalandırır.

Fakat hâdise ve kıssaları nakledecek emir, kendisi insanlığı ifsâd etmekle meşkui olur, İslama aykırı inanç, amel ve ahlaka sahip olursa iste o zaman o cemiyet kokmuş ve perişan oîmuşdur.

Büyükler bir sözlerinde, şöyle demişler; «Ennâsü alâ dîni mülûki hlm = İnsanlar, meliklerinin (idare eden emir ve devlet resilerinin) dîni (tabiat, yol, amel ve ahlakları) üzeredirler.^

Atalarda bir sözlerinde, «Balık, baştan kokar» demişlerdir.

Hadîsi şerifde İkinci nasîhatcıda, «Nasihata memur» cümlesiyle, vâzu nasihatda bulunmakla görevli müfti, vaiz ve hatip gibi yetgili ki- silerin nasihat edib ibret gerici kıssa ve haberlerde bulunacaklan be­yan edilmektedir.

Binaenaleyh islâmm hakîkatlanm açık ifâdelerle beyan etme yet-gisi, o vazifeyi yapmakla mükellef ve muvazzaf olan nasihat ve irşad-cılara mahsusdur. Vâzu nasihatla mükellef ve yetgili   olmayanların, nasihatda bulunmaları doğru değildir.

Netekim Üçüncü olarak zikredilen nasîhatçı şu cümlelerle îzah buyurulmuştur:

«Veya nasihati, riyaset sevdasında olan mütekebbir kimse, kıssa­lar.»

Demek oluyorki, vaazu nasîhata ehil ve yetgili olmayan kimsele­rin, vaazu nasihat etriîeleri veya. nasihat etmeye kalkışmaları; nam, şan yapıb bir mevki ve makama sâhib olmak için yapmakdadırlar ve­ya yaparlar. Aynı zamanda böyleleri, bir cidal yapmak için if sad edici ifâde ve beyanlarda bulunurlar.

Belkide böyle yetgili ve vazifeli olmayan kimseler, «Efendim Al­lah rızası için nasihatda bulunuyoruz veya bulunacağız.» diyeceklerdir. Ne derlerse desinler, yetgili ve vazifeli olmayanların, içlerinde gizlen dikleri ve gizleyeckleri düşünce ve gayelerini, sevgili Peygamber efen­dimiz beyan buyurmuşlardır.

Bu mübarek sözün tezahürleri tarihde ve insanların hayatında pek çok görülmüştür. Bizzat bizimde müşahedelerimiz olmuştur. Çeşitli nam, şan ve topluluğu temsil ettiklerini söyleyerek yetgisizlerin hal­lerini görüyoruz.

Adam daha okumak veya okutmakla meşkui ve muvazzaf değildir. Bakarsınız ehliyet ve liyakati yoktur. Belkide yaşayışı ve düşünceleri islâma aykırîdir. Fakat yolunu ve adamını bulmuştur. Kürsüye ve hutbeye çıkmıştır, nasihat eder. Kürsünün sahibinin rızası yoktur. İda­reci mecburiyet karşısında muvakkat bir zaman için müsâadede bu­lunmuştur veya hiç müsaadeye falan baş vurmadan direk kürsüye ve­ya minbere çıkmişdır, ver yansın etmektedir.

Dîni irşadı; Siyâsete, mevki ve makama, fırkacılığa, şöhrete ve maddi menfaata alet eden riyakâr bir zavallı mahlukdur, o adam.

Bu kapalı yoldan verilen bir misaldir. Şöhret düşgünü, makam, mansıb, para ve kan düşgünlerinüı, dîni maske yapıp işledikleri cü­rüm şekli elbet pek çokdur.

Öyle ise ey yeni yetişen genç kardeşlerimiz ve ey mal mülk ve makam hırsında olan muhterisler! Haddimizi ve haddinizi, bilelim ve biliniz. Tertemiz gaye ve yol olan irşad müessesesini, tahrib etmeye­lim. Ehil ve vazifeli olmadığımız yerlerde mütecâvizlikde bulunmayalım ve bulunmayınız.

Büyükler bir sözlerinde şöyie buyurmuşlardır: «tiküîîi mekânın mekal vs likülü meydânın rical = Her makam İçin bir söz ve her meydan İçlikle yiğitler vardır.»

Haddini bilmezcesine nasîhata kalkışanlar, her sınıf ve sahada olabiliyor. Fesad gayeli adamlar, meydanı boş buldularmı, hemen allâ-me kesilirler. Emellerine nail oluncaya kadar, ulema, evliya ve hak mücâhidi yiğitlerden olurlar. Arzuları müsbet veya menfi şekilde tebâ-ruz ettimi, bakarsınız adamlar, tamamen değişmişlerdir.

îşte böyle adamlar, din için, millet için, vatan ve devlet için, çok ve çok zararlı adamlardır.

Burada münâsebetine binâen bir hadîsi neüevî meali rraKfedelim : «Bir koyun sürüsüne (hak tarafından) musallat kılman İki aç kur­dun (o sürüyü) îfsadlan (helak etmeleri), Mala ve şöhrete dfişgfin olan kişinin dînini ifsad etmesinden daha fazla ifsad edici değildir.»[169]

Yani, Mala ve şöhrete düşkün olan kişi, dînini ifsad etmekde, bir koyun sürüsüne iki aç kurdun girib * o sürüyü ifsad etmesinden daha eşed ve daha tehlikelidir.

Bu hususda bir nebze malûmat, «Islama Sokulan Bld\» ve feler» adlı eserimizde zikredilmiştir.

Tercümesi:

242- (45) Ebû Hureyre (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:

«Bir kimseye, bilmeden fetva verilirse, onun günahı, bilmediği hal­de fetva veren kimsenin üzerinedir.[170]

— Bir kimse de, Mümin kardeşine bir işin daha doğrusu başka cthedde olduğunu bildiği halde eğri tarafa işaret edib sevk ederse, muhakkakki, o kimse, o kardeşine hainlik etmiştir.» [171]

 

İzahat
 

Hadîsi şerifin, birinci cümlesinde, ilmi oîmayıb âlim ve allâmelik taslayarak bilmediği halde fetva veren kimsenin, büyük vebal ve gü­nah işlediği beyan buyurulmaktadır. Yani, bir mes'ele hakkında birisi fetva sorarf diğeride fetva verir. Fetva sorulduğunda mes'ele hakkında bilgisi olmayan kişi, bilmeden fetva verdiğinde, günah ve vebal, fetva­yı verenedir. Fetvayı sorana değildir. Çünkü fetvasında yanlışlık olur­sa, müslümana eziyet ve zarar yapılmış ve eğri yol tarif edilmiştir.

Fakat manevî vebal ve günah her ne kadar fetva veren câhile ise-de, o fetva verilen mes'elenin sıkıntı ve zararı, riâyet edildiğinde fet­vayı danışana olur. Zira fetvanın hükmü, fetva verilen şahsın üzerin­de icra edilmektedir.

En doğru isabetli yol, fetvayı soran ve soracak olan kimse, fetva vermeye ehil olan âlim ve kâmil kişiye (müftiye, naibine ve emsali yetgililere) baş vurmalıdır. Fetva sorulan kimsede, sorulan mes'eleyi biliyorsa, cevablandırmahdır. Bilmiyorsa, «Bilmiyorum» deyib, bilen ehline göndermelidir. Bir mes'ele sorulduğunda o mes'eleyi bilmeyen kişi, «bilmiyorum» demkle en kemallı ve isabetli hareketde bulunmuş­tur. Çünkü «bilmiyorum» demek «ilmin yansıdır» buyurulmuştur.

Fetva verme hususunda 206. hadîsi şerifde bir nebze malumat geç­miştir. Ayrıca «İslama Sokulan Bid'at ve Hurafeler» adlı eserimizin bi­rinci cildinde misallar zikredilmiştir.

Hadîsi şerifin ikinci cümlesinin hükmüde, müslümanlarm çok dik­kat etmesi gerekir. Zira mühim mes'ele ve işler için,- istişare edilecek kimselerin, iyi niyyetli, doğruyu düşünen ve- doğru yolu tarif edib gösteren tipinden temiz soylu, iyi huylu o İstişare edilecek mes'eleden anlayan kişilerden olmalıdır.[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İzahat
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:59:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İzahat rüya tabiri,İzahat mekke canlı, İzahat kabe canlı yayın, İzahat Üç boyutlu kuran oku İzahat kuran ı kerim, İzahat peygamber kıssaları,İzahat ilitam ders soruları, İzahatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes