Konu Başlığı: Helanın Âdabı İle İlgili İkinci Fasıl II Gönderen: Sümeyye üzerinde 23 Haziran 2011, 14:31:29 Helanın Âdabı İle İlgili İkinci Fasıl İzahat Râvî Ümeyme binti Rukayka (R.A) ,peygamber sallallâhü aleyhi vesellem efendimizin annesi tarafından teyzesi olub, mekke-i mükerre-meden medîne-i münevvereye hicret eden kadın sahabelerdendir. Uzun müddet yaşayan kadın sahabelerden olmakla, Hz. Hasan (R.A) in hilâfeti zamanında bulunmuş, onun hilâfetinden sonra Samı şerif hâkimi tarafından Şama nakli mekan edilmiş ve orada kendisine tahsis edilen bir evde ikâmet etmiştir. [109] Hz. Ümeyme (R.A) in validesi «Rukayka» hanim efendi ise, peygamber sallallâhü aleyhi vesellem efendimizin küçüklüğü zamanında rüyayı görüb Abd^muttalibin efendimizle istiska = yağmur duasına çıkmasına sebeb olan kadındır. O duanın semeresi gönülünce, bu hanım efendinin söylediği 113un kasidesi siyer kirablarmda mezkûr dür. Allah hepsinden razî olsun. Yukarda Resulü beyan eden haberde şu hususlara işaret vardır : a) Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellem efendimiz bir karyola ve emsaline yattığına göre, ümmetinden her hanki bir kimseninde kar yoi-a, dîvan ve emsallarma yattığında zühdü takvasına halel gelmez ve böyle yerlerde yatanlar, ayıblanamaz. Zira Önderimiz ve mürşidimizin yapdığı şeyi işlemek en iyi ve en güzel ameldir. Fakat Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vestellem efendimiz, sâde hasır üzerine oturub yattiklarıda çok olmuştur. Bu sünnetini işlemek de en güzel sünnetlerden olduğu unutulmamalıdır. b) Resulü ekrem sallallâhü aleyhi vesellem efendimizin, geceleyin idrarını akıtması için karyola ve sedirin altına ağaçdan yapılmış bir kabı bulundurmasıda, ümmeti için bir numunedir. Ve dînin, kolaylık hükümlerinden birisidir. O idrar akıdacağı kabın bulundurunmasmdaki sebeb, nefsine zorluk ve meşekkati yüklenmeyib acımak, ümmetine böyle amel etmenin cevazını bildirmek ve geceleyin tuvalete gitmekaen korkanlara kolay- lık olması için bu ameli işlemiş olduğu beyan edilmektedir. Aynı zamanda uykudan uyanan kimselerin, tuvalete girerken Allaha sığınma duasmida gaflet edebilecekleride zikredilmiştir. Birde helalar, daima cin ve şeytanların bulundukları ve bulunabilecekleri yerlerdir. Geceleyin ise, oralarda daha çok bulunabileceklerinden, her hanki bir zarar ve serlerine uğramamak için, sedirinin altına koyduğu lazımlığa idrarını def ediyor. Yatak odasında bulundurulan lâzımlık kabr boş olub necaset içinde vâr iken odanın içinde bulundurulmaması lâzımdır. Hatta yatak odasında idrar akıtmak için bir çukur ve leğen gibi şeylerin bulunması hâlinde onların içinde idrarın durması ve o idrarla oda da dururken yatmak doğru değildir. Her hanki bir kötülük olabilir. Bu takdirde öyle pisliklerin odada bulundurulmasından son derece kaçınılması lâzımdır. Zira böyle odalara rahmet melekleri girmez, cin ve şeytanların uğrak merkezi olur. Bir hadîsi nebevide şöyle Duyurulmuştur : «Bir tasm (keza tabak ve kabın) içinde idrar var iken, odada bırakılmasın. Ziıa melekler bir edada, içinde idrar olan bir kab var iken o odaya kat'iyyen girmez (ler). Ve hamam yapıb yıkandığı yere asla idrarını akıtma.» c) Beyan edilen haberde, Resulü ekrem efendimizin geceleyin idrarını akıtma ihtiyacını duyduğu belirtilmektedir. Büyük abdest zik-rediîmemiştir. Şu halde müminlerde de, geceleyin idrar akıtma ihtiyacı görülürse, hem böyle bir lâzımlığa odasında akıdabilirler ve nemde «bende geceleyin idrar akıtmak ihtiyacı oluyor» diyerek telâşa düşmemeleri veya hastalık gibi bir hâlin olduğu vehmine kapilmamalan. lâzımdır. d) Tuvalet ve helaları dışarda olan müslümanlar için sevgili pey-ğamter efendimizin bu amelini işlemleri çok yerinde bir sünnettir. Zira p&celeyitı içeiisi sıcak veya ılık olur. Yatakdan kalkıldığında terli olunabilir ve yatak elbisesiyle dışarıya çıkmakla üşüyüb hastalığa tutulma hâli olabilir. Aynı zamanda dişardaki tuvâleîde, cin, şeytan ve insanların zararlarına mâruz kalınabilir. Çünkü, «Su uyur, düşman uyumaz» denilmiştir. Fakat helalar, ekseri yeni yapılan evlerde olduğu gibi, evlerin dâhilinde olursa, yukaida sayılan tehlikelerin bir çoğu olamayabileceğin-den, helalara çıkıb akıtmakta beis yoktur. Yinede geceleyin helaya çık-makdan korkanlar, yatak odalarına veya münasib bir odaya idrarını akıdacakları lâzımlık kablarmı, korlar, lüzum ettiğinde akıdırlar. Tercümesi: 363 - (30) Ömer (R.A) den mervîdir, dedi: «Nebiyyi muhterem sallallâhü aleyhi vesellem ben ayakda akidıı olduğum halde beni gördü, hemen buyurdu : «Ey Ömer! Ayakda akıtma» — Ondan sonra bir daha ayakda akıtmadım.» (Hadîsi, Tirmizî ve ibni mâce rivayet etmiştir. Şeyh imamı muh yissünne rahimehüllah : Mutlaka şahindir, dedi;) [110] İzahat Resulü ekrem (S.A.V) efendimiz, ayakda idrarını akıdan Hazret Ömeri görünce, «Ey Ömer! Ayakda akıtma.» buyuruyor. Ayakda idrar akıtmayı nehyetmenin sebebleri şöyle sıralanmıştır : a) Ayakda idrar akidirken, insanlar, o kimsenin avret yerini gö rebilirler. Avret yerin açılıp başkalarının görmemeleri için, ayakda id rarın akıdılması yasaklanmıştır. b) Bir de ayakda idrarını akıdan kimse, rüzgarın esmesinden, yerin sert olmasından ve belki kendisinin her hanki bir dikkatsizliğinden idrarın gerisin geri dönüb üzerine sıçramasından emin olamaz. Akıl dığı idrarı ile üstünü necisleyebilir. Bu sebebler gibi zarar ve fenalıklardan dolayı ayak üstü idrar akıt mak yasaklanmıştır. Fıkıh kitablarında da, «mazeretsiz'ayakda idrai akıtmak, kerahaî» denilmiştir. Fakat bu kerâhatlık hakkında ihtilal edilmiştir. Bâzı fakihler, kerâhatı tenzihiye, demişlerdir. Diğer bâzıları-da, kerâhatı tahrîmiye olduğunu beyan etmişlerdir. İbni Mes'ud (R.A) da demiştirki: «Ayak üzeri idrar akıtmak, cefâ ve ezadandır.»[111] Yâni, mazeretsiz ayak üzeri dikilerek idrar akıtmak, dîne ve edebe aykırı bir davranış olmakla, başkalarından avret mahallini sakınmak sıkıntısı ile, insanların lanet ve kötülemesine mâruz kalmak ve idrarın sıçrantısı gibi ezalar olacağından eza ve cefadır. Binâenaleyh imkan dâhilinde ayak üstü dikilerek idrar akıtmaktan kaçınmak lâzımdır. Tercümesi -, 364 - (3?) Huzeyfe (R.A) den mervîdir, dedi: «Nebiyyi muhterem sallâllâhii aleyhi vesellem bîr kavmin çöplüğüne (küllük veya mezbeleliğine) geldi, ayakda idrarım akıttı.» (Haberi, Buhârî ve Müslim ittifakla rivayet etmişlerdir. Denildiki: Resûlüllahm burada ayakda akıdışı, mazeretten içindir.) [112] İzahat Bir üstde geçen hadîsi şerifde, Resulü ekrem salîallâhü aleyhi vesellem efendimiz, Hz. Ömeri ayakda idrarı akıtmakdan nem/ediyor. Bu haberde ise, kendisinin bir çöplüğe, küllüğe ve bunlara benzer bir mezbeleliğe ayakda akıttığı naklediliyor. Haberin naklinden sonra Resû-lüllati (S.A.V) in idrarını ayakda akıtması, bir zaruretten için olduğu beyan ediliyor. Bu zaruret ve mazeret, Allâhü âlem ya Resulü ekrem salîallâhü aleyhi vesellem idrarım akıdacak başka bir yer bulamadı veya bedeninin ve ayağının her hangi bir yerinde pturub akıtmasına manî bir hal olduğu için oraya oturmadan ayakda idrarını akıtmıştır. O süprüntü olan yer cok pislik halinde olub oturulamadığı gibi, yüksek ve yokuş bir şekilde olabilir. Bu takdirdede oturarak akıtmak, çok güçdür. Her ne şekil ve surette olursa olsun, zarurî hal ve mekanlarda İdrarı oturarak aktımanın cevazı beyan edilmiş oluyor. imam-ı Gazali merhumun ihyasında şöyle nakledilmiştir : «Kırk (40) kadar tabib (doktor) icma edib karara varmışlardirki; elbette ayakta çamur haldeki bir mezbeleliğe idrar akıtmak, yermiş türlü derde devadır.» Resulü ekrem efendimizin, mezbelelik yere ayakda akıtmasındaki hikmetlerinden biriside, bu cümlelerde mündemicdir. Yukardaki naklettiğimiz hükümler, çeşitli zaruret ve mezâretlere binâendir. Yoksa mâzertin dışında efendimiz ve önderimiz, daima oturduğu halde idrarını akıtmıştır. [113] [109] (Keza metaliunnucum, C. 2, 390) [110] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 323-325. [111] (Mirkat, C. 1, 296) [112] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 325-326. [113] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 326. |