> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Mişkatul Mesabih > Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl  (Okunma Sayısı 1080 defa)
23 Haziran 2011, 14:44:48
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Haziran 2011, 14:44:48 »



 

Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl




Tercümesi:

310 -  EbîHureyre (R.A) denmervîdir,dedi: Resûlüllah (SAv) buyurdu:

«Abdest, ancak sesden (zarta çekmekden) ve (arkadan çıkan) yel­den lâzım olur.»

(Hadîsi, Ahmed ve Tirmizî rivayet etmiştir.)

Tercümesi:

311- (12) AH (R.A) den mervîdir, dedi:

Resûlüllah (S.A.V) e mezyl (mezi) den sordum,) da dedi :[42]

«Mezyiden abdest ve Meniden gusul lâzım olur.» [43]

 

İzahat
 

Hadîsi şerif de beyan edilen mezî ve menî'nin tarif ve İzahını yapa­rak kısa bir açıklama yapalım.

Mezyi = Mezî: oVaşma ânında veya zekerin uyanmasından sonra münâsebette bulunmadan zeker ve tereden gelen ince beyaz sümüksü sudur ki, bu su zekerin uyanıb tekrar yatması ânında ve bâzı kimse­lerde küçük abdestinden evvel gelir. Oynaşma ve emsali ânında ka­dından gelen ıslaklığa, «kaza» denir.

İlgili Fetvâ:

Zeyd (bir adam) dan, uyanık hâlinde iken, şehvetle bakıb yahut hayal ve düşünce ile (zekeri) kalkıb ve sakin oldukdan sonra, atma ve tirkleme olmadan mezî veya vedî zahir olsa (görülse), zeyde gu­sul lâzım olurmu?

ELCEVAP... Olmaz : Vedî: idrardan sonra gelen koyuca bir sudur.[44]

îşte yukarda sıralayıb izah ettiğimiz; mezî, vedî ve kazanın gelme­siyle gusul lâzım olmaz. Abdesti bozar. Abdesti yenilemek lâzım olur. Hadîsi şerif deki birinci cümle, bu hükümleri beyan etmektedir.

Bu hükümlerin dan geniş îzahı, «Mülteka tercümesi» adlı eserimi­zin birinci cildinin 33-35 sabitelerinde mezkûrdur.   ,

Hadîsi şerifde, «Meniden gusul lâzım olur» cümlesinide kısa yoldan açıklayalım.

Meni : kaim ve koyu beyaz bir sudurki, zekerden çikdığı zaman zeker kisar edib yatar. Ve Ebu Hanîfeye göre, necisdir.

Beyaz, koyu sümüksü olan, erkek menisidir. Kadının menisi ise, sarımsıdır.

O meniden çocuk halk olunur. Menî zekerden çıkarken san çiçek kokusu gibi kokar, kuruduğu zamanda, yumurta kokusu gibi kokar.

Tarif ve açıklamasını yapdığımız menîr zekerden şehvet ve tirkle­me suretiyle inzal olunursa, gusul farz olur.

Şayet öyle olmaz, zeker yatar halde iken her hangi bir korku, ağır bir yük yüklenme gibi hallerden dolayı zekerden menî çıkarsa, gusul lâzım olmaz.

İlgili Fetva:

Zeyd (bir adam), ailesiyle oynaşma esnasında şehvetle sulbün­den menî ayrıldığı zaman, zekerinin başını tutup ve meniyi çıkmak-dan men edib şehveti sakin oldukdan sonra (zekerini) salıvermekle o menî şehvet ve atmaksızm (zekerinden) dışarıya çıksa, zeyde gusul lâzım olurmu?

ELCEVAP... Olur (zira menî, merkezînden şehvetle kopmuştur).[45]

Daha geniş izahat, «Mülteka tercümesi» adlı eserimizin birinci cil­dinin gusul bahsi ile bütün fıkıh kitablarmm gusul bahislerinde zikre­dilmiştir.

Tercümesi:

312  - (13) Yine ondan (Aİi R.A den) mervîdir, dedi: Resûlüîlah (SA.V) buyurdu:

«Namazın anahtarı, taharettir, Namazın fahrîmi (namaz içinde ye­me içme gibileri haram kılıb namaza başlatan), ise, İftitan tekbiridir. Namazın tahlili (namazdan çıkib yeme içme gibileri halâl kılan) İse, selâm vermektir.»

(Hadîsi, Ebû Davud, Tirmizî ve Dârimî rivayet ermiştir.)

313  - (H) Bu hadîsi, timi mâce Hz. Ali ve Ebî Saîd (R.A) den Hvâyet etmiştir.

Tercümesi:

314 - (15) AH bin Talk (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu:[46]

«Sizi birinizden yel {sessiz osurak) çıktığı vakitr hemen abdest alsın. Kadmlarada dünürlerinden yaklaşmayınız.» [47]

 

İzahat

Râvî AH bin Talk (R.A), yemâme kabilesine mensub haniflerdendir. Resulü ekrem (S.A.V) efendimizden rivayet ettiği bir tek bu hadîsi şerif olduğu beyan edilmektedir. Bâzı kimseler, bu zatı, talk bin Ali olarak vasıflandırmalardır. Fakat meşhur olan Ali bin Talk bin Mün-zir (R.A) dır. Bu zat Talk bin Ali olarak büyük babadan olabilir.

Daha geniş izahat, «Tehzlbüttehzîli» in yedince ve beşinci ciltlerin­de zikredilmiştir.

Hadisi şerifin birinci cümlesi hakkında bir nebze malumat, yukar-daki hadisi şeriflerin izahlarında geçmiştir.

Hadîsi şerifin ikinci cümlesi olan, «Kadınlara (Kendi karılarınıza) da dünürlerinden yaklaşmayınız,» tfâdelerexdikkat etmek gerekir. Zira müslümana, ailesinin idrar yolu olan fercine münâsebetde bulunması halal ve caizdir. Büyük abdest yolu olan dübürden münâsebetde bulun­mak haramdır.

Fakat erkekleri livata edenlerin Cezaları, icra edilmemektedir. Zira kendi ehli olmakla cezası imamı azama göre hafifdir.

İbrahim! halebî Merhum «Mülteka el ebhur» adlı eserinde şu hü­kümleri yazıyor:

«Keza kadını dünüründen (büyük abdest yolundan) cima etse ve­ya lut kavminin amelinden (erkeklerin dünüründen livata) yapsa, İmamı Azama (R.A) a göre, had yapılmaz. Tazk dayağı"atılır. İmam-i Ebn yüsaf ile imam-ı Mnhammed (R.A) a göre, had çapılır.»[48]

Had ve Tâzir cezasının geniş izahı, «Mülteka Tercümesi» adlı ese­rimizin ikinci cildinde mezkûrdur.

Tercümesi:

315 „ (16) Muâviye bin Eki Süfyân (R.A) den mervîdir, Resûlül­lah (S.A.V) buyurdu:[49]

«Ancak iki göz, oturağın bağıdır. Binâenaleyh göz uyuduğu vakit, bağ çözülür.» [50]

 

İzahat

 

Râvî Muâviye (R.A) hakkında bir nebze malumat, yukarda 200, hadîsi şerifin izahat bölümünde zikredilmiştir. Babası Ebî Süfyan (R.A) hakkında ise, kısa yoldan bir beyanda bulunalım.

Ebû Sufyan Bin Sahr bin Hatb (R.A), emevî Kureyşdendir. Fil vak'a-sından on (10) sene evvel dünyaya gelmiştir. Câhiliyyet devrinde Kurey-şin eşrafından idi. Kendisine riyaset makamıda verildiği zaman olmuş­tur. Ukab isimli bayrak b,una verilirdiki, muharebenin kızışdığı zaman çekilirdi.

Mekkenin fethi günü müslüman olmuştur. Müellefe-i kulubden idi. Huneyn vak'asına hazır olmuştur. Resûlüllah (5.A.V) efendimiz, müellefe-i kulübe verdiği ganimetlerden Ebû sufyâna yüz kırk ölçek vermişti.

Taife sefer edildiğinde buda var idi, gözünün biri yaralandı ve yer-muk harbinde gözünün biri tamamen gidinceye kadar cihad etmişti.

Ümmü habîbe (R.A) validemizin Pederi olmakla, Peygamber (S.A. V) efendimizin kayın pederi idi.

Vefatı, Hz. Osman (R.A) m hilâfeti zamanında hicretin otuz dör­düncü (34.) senesinde seksen yaşım mütecaviz olarak medîne-i münevverede vuku bulmuştur. Ve cennetül bekîa defnedilmiştir. Allah ondan razî olsun.

Hadîsi şerifde beyan edilen hüküm, ayakda, sünnet üzere yapılan secde ve rukûda olmayıb ve tam bir şekilde dis çöküp oturmadan, ge-Jişi güzel oturan, uzanan, bir şeye dayanan ve bunlara benzer hallerde iken uyuyan kimsenin mak'admın bağı çözüldüğünden abdestinin bo­zulduğunu beyan buyurmaktadır.

Tercümesi:

316 - (17) Ali (R.A) den mervidir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :

«Oturağın (Mak'adm) bağı, gözlerdir. Binaenaleyh bir kimse uyur­sa, hemen abdest alsın.»

(Hadîsi, Ebû Dâvud rivayet etmiştir.)

Şeyh îmam Muhyissünne rahimehullatı dedi : Bu hüküm, otur­mayan kimse hakkındadır. Zira aşağıdaki sahih hükümde şöyle vârid olmuştur:

Tercümesi:

317- (18) Enes (R.A) den mervîdir, dedi:

«Resûlüllah (S.A.V) in ashabı, başları uykudan muzdar hâle gelib hareket edinceye kadar oturub yatsıyı beklerlerdi. Ondan sonra namaz kılarlar ve abdest almazlardı.»

(Haberi, Ebû Dâvud ve Tirmizî rivayet etmiştir. Ancak Tirmizî, Hadîsinde; Başlan uykudan muzdar hâle gelib hareket edinceye Kadar oturub yatsıyı beklerlerdi, cümlesinin yerine, (Oturur halde) «uyur­lardı» kelimesini zikretmiştir.)

Tercümesi:

318 - (19)   îbni Abbas (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :

«Şüphesizki abdest, yatarak uyuyan kimseye lâzımdır. Zira bir kim­se uzanıb yattığı vakit, mafsalları istirahat bulub kendini salıverir.»[51]

Tercümesi:

319 - (20) Büsre (R.A) den mervîdir, dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :[52]

«Sizin biriniz, zekerine dokunub mes ettiği zaman, hemen abdest alsın,» [53]




[42] (Hadîsi, TirmM rivayet etmiştir.)

[43] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 269-270.

[44] (Netîcetülfetâva, 6)

[45] (Neticetül fetâVa, 5)

[46] (Hadîsi, Tirmîzi ve Ebû Dâvud rivayet etmiştir.)

[47] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 270-272.

[48] (Mülteka tercümesi C. 2,264).

[49] (Hadîsi, Dârimî rivayet etmiştir.)

[50] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/272-273.

[51] (Hadîsi, Tirmizî ve Ebû Dâvud rivayet etmiştir.)

[52] (Hadîsi, Mâlik, Ahmed, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbrri Mâce ve Dârimî rivayet etmiştir.)

[53] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 2/ 273-275.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl
« Posted on: 18 Nisan 2024, 05:50:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl rüya tabiri,Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl mekke canlı, Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl kabe canlı yayın, Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl Üç boyutlu kuran oku Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl kuran ı kerim, Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl peygamber kıssaları,Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasıl ilitam ders soruları, Abdest İçab Edenle İlgili İkinci Fasılönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes