๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Minhacut Talibin => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 13 Kasım 2010, 17:57:53



Konu Başlığı: Talak
Gönderen: Ekvan üzerinde 13 Kasım 2010, 17:57:53
E.TALAK(BOŞANMA)


TALAK


Boşamanın geçerli olması için kocanın mükellef olması şarttır. Ancak sarhoş olan kişi karısını boşarsa talâkı vaki olur. Niyet ol­maksızın sarih lafız ve talâka niyet etmekle birlikte kinayeli lafızla yapılan boşama vaki olur.

Talakın sarih lafızları "Talak", keza "Firak" ve meşhur kavle göre "Serah/serbest bırakma" kökenli lafızladır. "Talaktuki, Entita-likun, Mutallakatun ya Taliku" gibi. En sahih kavle göre "entitala-kun" ve "ettelaku" lafızları sarih lafızlar değildir.

Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, talâk lafzının Arapça dışında başka bir lehçe ile söylenmesi sarih lafız olur. "Etlak-tuki/seni serbest bıraktım" ve "Entimutlakatun" lafızları kinayeli lafızlardır. En sahih kavle göre, talâk için kullanılan yaygın lafızlar da sarih lafızlardır. Örneğin "helal" veya "ALLAH'ın helal kıldığı üze­rime haram olsun" lafızları gibi. Ben diyorum ki en sahih kavle göre, bu gibi lafızlar kinayeli lafızlardır. ALLAH daha iyi bilir.

Talakın kinayeli lafızları şunlardır: "Sen haliyesin/bo-sanmışsın, sen beriyesin, sen bettesin, sen betlesin/benimle olan bağın kesilmiş, bainsin, iddetini bekle, rahmini temizle, ailene katıl, ipin boynunun üzerindedir, senin üzerinde yetkim yok, i'zebi/uzak-laş, uğrubi/uzaklaş, deini/beni kendi halime bırak, vaddini/bana ve­da et" gibi lafızlardır.

İ'tak (azad etmek) lafzının kinayesi de sarihi de talâk için ki­nayeli lafızdır. Talakın sarih ve kinayeli lafızları ise i'tak akdi için kinayeli lafızlardır. Talak lafzı zihar için kinayeli lafız olmaz. Zi-harın sarih lafzı da talâk için kinayeli lafız olmaz.

Bir kimse karısına: "Sen üzerime haramsın." veya "Seni ken­dime haram kıldım." der ve bu lafızlarla talâk veya ziharı kasteder­se, kastettiği şey gerçekleşir. Her ikisine de niyet ederek söylerse muhayyerlik hakkı vardır. Hangisini seçerse o gerçekleşir. Zayıf kav­le göre talâk gerçekleşir. Bir başka kavle göre ise zihar gerçekleşir.

Bir kimse karısının gözlerini kendine haram ederse, karısı kendisine haram sayılmış olmaz. Ancak yemin kefareti vermesi ge­rekir. Keza en zahir kavle göre bir şeye niyet etmemişse, kendisine haram olmaz. Fakat kefaret vermesi lazımdır. İkinci bir kavle göre ise, söylenen söz bir mana ifade etmemektedir.

Bir kimse cariyesine: "Sen üzerime haramsın." derse ve bu­nunla azad olmayı kabul ederse, cariye azad olur veya cariyesi için "Gözlerin bana haram olsun." der veya bununla azad etmeyi kast etmezse, bunun hükmü karısı için sarf ettiği sözün hükmü gibidir (yemin kefareti vermesi gerekir). Bir kimse "Bu elbise veya bu yemek veya bu köle üzerime haram olsun." derse, bu bir mana ifade etmemektedir.

Kinayeli lafızlarda niyetin lafzın tümüne bitişik söylenmesi şarttır. Zayıf kavle göre ise, niyetin lafzın başında söylenmesi yeter­lidir.

Konuşabilen kişinin talâkı işaretle söylemesi talâkı ifade et­mez. Zayıf kavle göre ise işareti kinaye sayılır. Akid ve talâkta dilsiz olanın işareti geçerlidir. Dilsiz olanın işaretinin talâk olduğu herkes tarafından biliniyorsa, sarih talâk sayılır. Sadece fetânet sahibi olan­lar işaretinin talâk olduğunu anhyorlarsa, kinayeli talâk sayılır.

Konuşabilen kişi talâkı yazı ile bildirir ve bununla boşamayı kast etmezse, boş söz sayılır. Talakı kastederse en zahir kavle göre boşama vaki olur.

Bir kimse karısına mektup göndererek: "Mektubum sana ulaştığı vakit sen boşsun." diye yazarsa mektup ona ulaştığı zaman boşanmış olur.

Bir kimse karısına mektup gönderir de: "Mektubumu okudu­ğun zaman boşsun." diye yazarsa kadın okuyabiliyorsa, okuduğu za­man boş olur. Başkası ona okursa, en sahih kavle göre boş olmaz. Kadın okur yazar değil de başkası ona okursa boş olur.

 

1. Tefviz (Boşama Yetkisinin Kadına Verilmesi)
 

Koca, karısına talâkı tefviz edebilir, imam'ın son kavline göre tefviz kadının talâka malik olmasıdır. Buna göre talakın gerçekleş­mesi için kadın kendini derhal boşamalıdır.

Koca karısına: "Bin lira karşılığında kendini boşa." der, o da kendini boşarsa bain talâkla boşanmış olur ve kocasına bin lira ver­mesi gerekir. Zayıf kavle göre ise kadın için tefviz, vekil tayin etmek sayılır. Tevkilde boşamayı derhal yapmak en sahih kavle göre şart değildir. Tefvizde kadının akdi kabul etmesinin şart koşulması hu­susunda vekilin vekalet akdini kabul edip etmemesinde olan ihtilâf vardır. İmamın her iki kavline göre kadın kendini boşamadan kocası tefvizden dönebilir.

Koca, karısına: "Ramazan ayı geldiğinde kendini boşa." derse, "Tefviz temliktir." görüşüne göre bu söz bir mana ifade etmez.

Bir kimse karısına: "Kendim boşa." der, kadın da: "Kendimi boşadım." derse ve her ikisi boşamaya niyet etmişlerse, boşama va­ki olur. Boşamaya niyet etmemişlerse talâk vaki olmaz.

Koca karısına sarih bir lafızla "Kendini boşa." der, kadın da :"Bain talâkla kendimi boşadım." der ve boşamaya niyet ederse ve­ya koca kinayeli bir lafızla "Bain talâkla kendini boşa." der ve boşa­maya niyet ederse, kadın sarih lafızla "Kendimi boşadım." derse, talâk vaki olur. Koca üç talâkı kastederek karısına "Kendini boşa." der, kadın da üç talâkı kastederek: "Kendimi boşadım." derse, üç talâkla boşanmış olur. Kadın üç talâka niyet etmemişse, en sahih kavle göre bir talâk vaki olur. Koca karısına: "Üç talâkla boşan." der, kadın bir talâkla kendini boşarsa veya kocası bir talâkla boşamayı talep ettiği halde kadın kendini üç talâkla boşarsa, her iki durumda da bir talâk vaki olur.

 

2. Boşama Kastı ile Söylenen Sözler

 

Bir kimse uykudayken: "Karımı boşadım." derse, bu söz geçer­li değildir. Zira talâkın vaki olması için kişinin mükellef olması şart­tır. Buna göre, kişi boşamayı kast etmeksizin dili sürçerek talâkı te­laffuz ederse, karısını boşamış olmaz. Dili sürçerek talâkı telaffuz eden kişi bu meselede doğrulanmaz. Ancak bir karine olursa doğrulanır.

Karısının ismi "Taliken" olan kimse, ona seslenmeyi kast ede­rek: "Ey Talika" derse, karısını boşamış olmaz. Keza herhangi bir şeyi kastetmeksizin karısına: "Talik" diye seslenirse, en sahih kavle göre talâk vaki olmaz.

Bir kimse, "Tarika" veya "Taliba" adlı karışma seslenirken: "Tarika" diyeceğine, "Ya Talika/ey boşanmış kadın" der de, "Bunun­la karıma seslenmeyi kastettim ama, harfi yanlış telaffuz ettim." derse, kendisi doğrulanır.

Koca karısına şaka ile veya eğlenmek kastı ile seslenerek: "Se­ni boşadım." der veya karısı karanlıkta olduğu için onu yabancı bir kadın sanarak: "Seni boşadım." der veya kadının velisi veya vekili nikahı kıyar ve koca nikahının kıyıldığını bilmeden karısın : "Seni boşadım." diye seslenirse talâk vaki olur.

Arapça bilmeyen bir kimse anlamını bilmeden talâk lafzını Arapça telaffuz eder de manasını bilmezse, talâk vaki olmaz. Zayıf kavle göre ise manasını kastederek telaffuz ederse, talâk vaki olur.

Zorlanan kimsenin talâkı ise vaki olmaz. Ancak zorlanmakla birlikte kendi isteğiyle karısını boşadığı bir karine İle bilinirse talâkı vaki olur. Kişinin karısını boşadığı karine ile bilinmesine misal şu­dur: Bir kimse, karısını üç talâkla boşaması için tehdit edilir de ken­disi bir talâkla boşarsa veya talâkı sarih lafızla söylemesi veya bir şe­ye bağlaması tehdit edilir de kendisi kinayeli bir lafızla boşar veya bunları uygular veya kendisine: "Karımı boşadım." de diye tehdit edilir de karısını boşar veya bu sözlerin aksini söylerse, karısını ka­rine ile boşadığı anlaşılır.

İkrahla talâkın vaki olması için şu şartların bulunması gere­kir:

1- Zorlayan kişi, velayet veya tağallüb ile tehdit ettiği şeyi yap­maya muktedir olmalıdır.

2- Zorlanan kişi kaçmaktan veya başka bir şekilde tehdidi def etmekten aciz olmalıdır.

3- Zorlanan kişi emredileni yapmadığı takdirde zorlayan kişi­nin tehdidini gerçekleştireceğini zannetmelidir.

İkrah (zorlama) şiddetle dövmek, hapsetmek ve malı telef et­mek gibi korkutmalarla da meydana gelir. Bir kavle göre ise, ikrahın geçerli olması için kişinin ölümle tehdit edilmesi şarttır. Bir başka kavle göre ise, tehdidin geçerli olması için kişinin ölümle veya her­hangi bir yerini kesmekle veya helak olmaya sebep olacak bir dar­beyle tehdit edilmesi şarttır.

Zorlanan kişinin tevriye yapması, yani kendi karısını kast et­meyerek bir başkasını kastetmesi şart değildir. Zayıf kavle göre ise bir mazeret olmaksızın tevriyeyi terk ederse talâkı vaki olur.

Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, insanı günah­kar eden şarap veya ilâç gibi bir nesneyi kullanıp aklını kaybeden kimse, karısını boşarsa talâkı vaki olur. Lehinde veya aleyhinde olan sözlü ve fiili tasarrufları da geçerli sayılır. Bir kavle göre ise tasar­rufları geçerli sayılmaz. Bir başka kavle göre ise aleyhinde olan ta­sarrufları geçerli olur.

Bir kimse talâkı karısının bir parçasına izafe ederek: "Dörtte birin, bir kısmın, bir cüzün, ciğerin, kılların veya tırnakların boş­tur." derse, karısından boşanmış olur. Keza mezhep alimlerince ka­bul edilen rivayete göre: "Kanın boştur." derse talâk vaki olur. An­cak ona bitişik olmayan tükürüğü ve teri gibi fazlalıklara izafe eder­se talâkı vaki olmaz. Keza en sahih kavle göre menisi ve sütü de kap­sam dışı bırakılmıştır.

Koca, sağ eli kesik olan karısına "Sağ elin boştur." derse, mez­hep alimlerince kabul edilen rivayete göre talâkı vaki olmaz.

Bir kimse talâkı kendine izafe eder ve karısını boşamaya niyet ederek: "Ben senden boşum." derse, karısı boşanır. Talaka niyet et­mezse karısı boşanmaz. Keza en sahih kavle göre talâkı karısına iza­fe etmezse vaki olmaz. Koca, karısına "Ben senden boşum." der ve talâka niyet ederse karısı boşanır. Kocanın boşamayı karısına izafe etmeye niyet etmesinde iki vecih vardır: Bir veçhe göre, talâka niyet etmesi şarttır. Diğer veçhe göre ise şart değildir.

Koca karısına: "Rahmimi senden istibra ettim." derse, bu ma­nasız bir sözdür. Zayıf kavle göre ise bu lafızla talâka niyet ederse karısı boşanır.

 

3. Boşamada Yetki Sahibi
 

Bir kimse yabancı bir kadına: "Seni boşadım." der veya "Onu nikahlarsam boştur." gibi talâkı nikaha bağlar veya talâkı nikahtan başka bir şeye bağlarsa bu sözler geçerli olmaz.

En sahih kavle göre köle üç talâkı bir şeye bağlarsa, sahihtir. Meselâ karısına: "Eğer azad olursam." veya "Eve girersen üç talâk­la boşsun." derse, azad olduğu zaman veya azad olduktan sonra karısı eve girerse, üç talâkla boş olur.

Koca, ric'i talâkla boşadığı karısını henüz iddeti bitmeden bo-şayabilir. Fakat kendisi ile hul' akdi yaptığı karısını boşamayamaz.

Bir kimse talâkı bir işin olması şartına bağlarsa, örneğin karısına: "Eve gi-rersen boşsun." der de onu boşadıktan sonra kadın eve girerse ve bir daha onunla evlenirse -eve girdiği için- boşanmış sayılmaz. Keza en zahir kavle göre kadın eve ister girmiş olsun ister olmasın,  ikinci  nikahtan  sonra  eve  girerse  talâkı  vaki  olmaz.

Üçüncü kavle göre ise, üç talâkla boşanmamış ise ve tekrar onunla evlenir ve kadın eve girerse üç talâkla boşanmış olur.

Bir kimse karısını bir veya iki talâkla boşar ve henüz iddeti bit­meden onu geri alır veya tecdidi nikah yaparsa -bu işlem kadın baş­kasıyla evlenip boşandıktan sonra da olsa- geride kalan talâka sahip olur. Şayet kadın üç talâkla boşanır da bir başaksıyla evlenip bo­şandıktan sonra bir daha ilk kocası ile evlenirse, tekrar üç talâk sa­hibi olur.

Köle iki, hür erkek ise üç talâka sahiptir. Ölüm hastalığında verilen talâk geçerlidir.

Karı-koca ric'i talâk müddetinde birbirlerine mirasçı olurlar. Bain talâk süresinde ise birbirlerine mirasçı olamazlar, imam'in ilk kavline göre kadın bain talâk müddetinde kocasına mirasçı olur.

 

4. Talak Sayısı Niyete Bağlıdır
 


Bir kimse karısına: "Seni boşadım." veya "Sen boşsun." derse, niyet ettiği sayı kadar talâkı vaki olur. Keza kinayeli lafızla da kas­tedilen sayı kadar talâk vaki olur.

Koca karısına bir defa:"Sen boşsun." der ve bununla bir talâ­ka niyet ederse bir talâkı vaki olur. Ben diyorum ki koca karısına: "Sen bir tanesin." der ve bununla bir talâka niyet ederse, niyet etti­ği sayıda talâk vaki olur. Zayıf kavle göre ise bir talâk vaki olur. Al­lah daha iyi bilir.

Bir kimse karışma:"Sen üç talâkla boşsun." demeyi kasteder de henüz boşama lafzını tamamlamadan ölürse, talâk vaki olmaz. Fakat "üç" lafzını söylemeden talâk lafzını söyledikten sonra ölürse, üç talâk vaki olur. Zayıf kavle göre ise bir talâk vaki olur. Başka bir zayıf kavle göre ise her hangi bir şey gerekmez.

Bir kimse karısına üç defa: "Sen boşsun.", "Sen boşsun.", "Sen boşsun." der ve bu lafızların arasına bir fasıla girerse üç talâk lazım gelir. Lafızların arasına bir fasıla girmez ve tekit maksadı ile söyler­se, bir talâk vaki olur. Kastı her defasında lafzı yeni baştan söylemek ise, üç talâk vaki olur. Keza herhangi bir şeyi kastetmeden lafzı üç defa tekrarlarsa, en zahir kavle göre üç talâk vaki olur. Şayet ikinci defa ile tekidi, üçüncü defa ile yeni baştan söylemeyi kasteder veya bunun aksi olursa, iki talâk vaki olur. Üçüncü defa ile birinci defayı tekit etmeyi kastederse, en sahih kavle göre üç talâk vaki olur.

Bir kimse karısına: "Sen boşsun." ve "Sen boşsun." ve "Sen boşsun." der de ikincisi ile üçüncüyü tekit etmeyi kastederse, bu ca­iz olup iki talâkı vaki olur. Birinci defa ile ikinciyi tekit etmeyi kas­tederse, bu caiz değildir. Yukarıda belirtilen tüm hususlar, kocanın kendisi ile gerdeğe girdiği karısı için geçerlidir. Kendisi ile gerdeğe girmediği karısı için söylerse, her halükarda (talâkı ister iki defa, is­ter üç defa söylesin) bir talâk vaki olur.

Koca cinsel ilişkide bulunmadığı karısına :"Eve girersen boş­sun ve sen boşsun." atıf harfi olan "vav" ile iki defa söyler de kadın eve girerse, en sahih kavle göre iki talâk vaki olur.

Kişi cinsel ilişkide bulunduğu karsına: "Sen bir talâkla birlik­te bir talâkla veya onunla birlikte bir talâkla boşsun." derse, iki talâk vaki olur. En sahih kavle göre cinsi ilişkide bulunmadığı karısının hükmü de böyledir.

Bir kimse kendisi ile gerdeğe girdiği karısına: "Bir talâktan ev­vel bir talâkla veya bir talâktan sonra bir talâkla boşsun." derse, iki talâkı vaki olur. Gerdeğe girmemişse bir talâkı vaki olur. Şayet "Bir talâktan sonra bir talâkla veya bir talâktan evvel bir talâkla boş­sun." derse, keza en sahih kavle göre iki talâk vaki olur.

Koca karısına "talkaten fi talkatin/Bir talâkla birlikte bir talâkla boş ol." der ve "fi" harfi ile "beraberlik" manasına niyet ederse, iki talâk vaki olur. Zarf veya hesab (rakam terimini) kaste­derse veya bir manayı kastetmeksizin söylerse, bir talâk vaki olur. Şayet: "nisfe talkatin fi nisfı talkatin" (bir talâkın yarısı ile birlikte bir talâkın yarısı ile boş ol) derse, burada "fi" harfini hangi manaya alırsa alsın bir talâkı vaki olur. Şayet "talkaten fi talkateyni/bir talâkla birlikte iki talâkla" der "fi" harfini beraberlik manasına alır­sa üç talâk, zarf manasına alırsa bir talâk vaki olur. Matematiksel terim manasına alırsa ve hesap ilmini biliyorsa, iki talâk lazım gelir. Hesap ilmini bilmez de terim manasına alırsa, bir talâk vaki olur. Zayıf kavle göre ise iki talâk vaki olur. Herhangi bir şeyi kastetmek­sizin söylerse bir talâk vaki olur. Bir kavle göre ise hesap ilmini bi­lir de -bir manayı kastetmeksizin- söylerse iki talâk vaki olur.

Bir kimse talâk sayısını kesirlere ayırırsa, meselâ karısına: "Sen bir talâkın bir parçası ile boşsun." derse, icmaa göre bir talâkı vaki olur. Fakat: "Sen bir talâkın iki yarısı ile boşsun." derse, bir talâk vaki olur. Ancak bununla her bir talâkın yarısını kastederse, iki talâk vaki olur. En sahih kavle göre ise "iki talâkın yarısı" sözü ile bir talâk lazım gelir. Şayet: "Sen talâkın üçte biri ile boşsun." derse bir talâk, "Bir talâkın yarısı ile veya bir talâkın üçte biri ile boşsun" derse, iki talâk vaki olur. Eğer: "Bir talâkın yarısı ve talâkın üçte biri ile boşsun." derse, bir talâk lazım gelir.

Dört karısı olan kimse karılarına: "Üzerinize veya aranıza bir, iki, üç veya dört talâkı ika ettim." derse, her birine bir talâk lazım gelir. Eğer her bir talâkı üzerlerine tevzi etmeyi kasteder ve iki talâkla boşarsa, her birinin iki talâkı, üç veya dört talâkla boşarsa, her birinin üç talâkı vaki olur. Şayet, "Aralarından bazılarım boşa­mayı kast ettim" derse, en sahih kavle göre bu sözü zahir olarak ge­çerli değildir. Bir karısını boşar da bir diğerine de: "Seni ona ortak ettim." veya "Sen de onun gibisin." der ve bununla boşamayı kaste­derse, ikincisi de boşanır. Boşamayı kastetmezse talâk vaki olmaz. Keza bir başkası karısına böyle söylerse hüküm aynıdır.

 

5. Boşamada İstisna Yapmak
 

Talakta istisna yapmak sahihtir. Ancak istisna ile müstes­nanın lafızlarının örfe göre bitişik olmaları şarttır. Bir soluk alınca­ya kadar veya bir hatırlama kadar durmak zarar vermez. Ben diyo­rum ki en sahih kavle göre, kişinin henüz yeminini bitirmeden önce istisnaya niyet etmesi şarttır. ALLAH daha iyi bilir.

Diğer bir şartı ise; istisna lafzının müstesna lafzının tümünü kapsamaması şarttır. Meselâ bir kimse karısına "Sen üç talâkla boş­sun ancak iki ve bir talâk müstesna." derse bir talâk vaki olur. Zayıf kavle göre ise bu lafızla üç talâk vaki olur veya "İki talâkla ve bir talâkla boşsun ancak bir talâk müstesna." derse üç talâk vaki olur. Başka bir zayıf kavle göre ise iki talâk vaki olur.

İstisna menfi bir sözden yapılırsa müspet kabul edilir. Müspet bir sözden yapılırsa menfi kabul edilir. Meselâ bir kimse karısına "Sen üç talâkla boşsun ancak iki talâk müstesna, ancak bir talâk müstesna" derse, birincisinde bir, ikincisinde ise iki talâk vaki olur veya "Seni üç talâkla boşadım ancak üç talâk müstesna, ancak iki talâk müstesna." derse, iki talâk vaki olur. Zayıf kavle göre üç talâk vaki olur. Bir başka zayıf kavle göre ise bir talâk vaki olur veya "Se­ni beş talâkla boşadım ancak üç talâk müstesna." derse, iki talâk va­ki olur. Zayıf kavle göre bir talâk vaki olur. "Seni üç talâkla boşadım ancak bir talâkın yarısı müstesna." derse, en sahih kavle göre üç talâk vaki olur.

Talakı ALLAH'ın meşietine bağlamak ise bir kimsenin karısına: "İnşALLAH (ALLAH dilerse) sen boşsun." veya "ALLAH dilemezse sen boş­sun." demesidir. Bu sözler ile talâk kastedilirse talâk vaki olmaz. Ke­za akidleri meşiet şartına bağlamak caiz değildir. Köle azad etmek, yemin etmek, nezir ve diğer tüm tasarrufâtı meşiet şartına bağla­mak da caiz değildir.

Bir kimse karısına seslenerek: "Ey talika (ey boşanmış kadın) inşALLAH." derse, en sahih kavle göre talâkı vaki olur veya "Sen boş­sun ancak Yüce ALLAH dilerse." derse, en sahih kavle göre talâkı va­ki olmaz.

 

6. Boşamada Şüpheye Düşmek

 

Şüphe ile talâk vaki olmaz. Talakın sayısında şüphe edilirse, en az sayı dikkate alınır. Burada ihtiyat değil en kötü ihtimal dikka­te alınır.

Bir kimse karısına "Şu kuş karga ise sen boşsun." der, bir baş­kası da "Şu kuş karga değilse karım boş olsun." der ve o kuşun ne olduğu bilinmezse hiçbirinin talâkı vaki olmaz.

Bir kimse iki karısına yukarıda geçen: "Şu kuş karga olsun ve­ya olmasın boşsun" diye hitap ederse onlardan biri boşanır. Bu ara­da kocanın o kuşun ne olduğunu araştırması gerekir. İki karısından birini belli ederek boşar da sonra hangisini tayin ettiğini unutursa, boşadığını hatırlayıncaya kadar mesele durdurulur. Her iki karısı onu bu konuda tasdik ederlerse, boşadığını açıklaması kendisinden istenmez.

Bir kimse karısına ve yabancı bir kadına hitap ederek "İkiniz­den biri boş olsun." der ve "Ben bu sözümle yabancı olan kadını kastetmiştim." derse, en sahih kavle göre sözü kabul edilir. Ama "Karım Zeynep boş olsun." der de ben yabancı kadını kastetmiştim derse, en sahih kavle göre sözü kabul edilmez.

Bir kimse her iki karısına: "İkinizden biri boş olsun." derse, ta­yin ederek kastettiği kadın boş olur. Tayin ettiği kadım kastetmez­se, onlardan biri boş olur. Kocanın birinci durumda boşadığı kadını açıklaması, ikinci durumda ise boşadığı kadını tayin etmesi lazımdır. Açıklama veya tayin yapılıncaya kadar her iki kadın kocalarından uzak dururlar. Koca açıklamayı veya kadını tayin etmesi acele üze­re yapması lazımdır. Kadınların durumu belli oluncaya kadar da he­men nafakalarını vermesi gerekir.

Kocanın boşamada tayin ettiği veya tayin etmediği kadının talâkı lafızla vaki olur. Zayıf kavle göre ise tayin etmediği kadının talâkı, tayin ettiği zaman vaki olur. Cinsi münasebetle açıklama ve tayin meydana gelmez. Zayıf kavle göre ise cinsi ilişki ile tayin mey­dana gelir.

Bir kimse karılarından birini işaret ederek: "Şu boştur." derse, bu beyandır yani, işaret ettiği kadın boş olur. "Şunu ve şunu." veya "Şunu, belki şunu irade ettim." derse, boşandıklarına hüküm veri­lir. Koca, boşadığı kadını beyan veya tayin etmeden her iki karısı ve­ya bir karısı ölürse, mirasın beyanı için hangi karısını boşadığını söylemesi kendisinden istenir. Koca ölürse, en zahir kavle göre han­gi kadını boşadığı konusunda kocanın mirasçılarının beyanı kabul edilir. Ama boşanacak kadını tayin edemezler.

Bir kimse "Şu kuş karga ise karım boş olsun, karga değilse kölem hür olsun." der ve kuşun ne olduğu belli değilse, kuşun duru­mu belli oluncaya kadar karışma yanaşamaz ve kölesini çalıştıra­maz. Kişi henüz beyanda bulunmadan ölürse, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre mirasçıların beyanı kabul edilemez. Belki kadın ile köle arasında kura çekilir. Kura köleye çıkarsa hürriyetine kavuşur, kadına çıkarsa boşanmış sayılmaz. En sahih kavle göre ku­ra kadına çıkarsa, kölenin köleliği devam etmez şüphe üzere kalır.



7. Sünni ve Bid'i Talak

 

Talak sünnî ve bid'i olmak üzere iki kısma ayrılır. Bid'i talâk ile kadını boşamak haramdır. Bid'i talâk da iki kısma ayrılır:

1- Kişinin kendisi ile gerdeğe girdiği karısını hayız halinde iken boşamasıdır. Zayıf kavle göre kadın kocasına teklif ederek onu boşamasını isterse, böyle bir talâk haranı omaz.

Koca, karısının hayız müddeti bitmeden kendisiyle huT akdi yapabilir. En sahih kavle göre yabancı birisinin kadınla huT akdi yapması caiz değildir,

Koca karışma: "Hayız halinin sonu ile birlikte boşsun." derse, en sahih kavle göre bu sünnî talâk olur. Kendisi ile gerdeğe girmedi­ği karısına: "Temizlik halinin sonu ile birlikte boşsun." derse, mez­hep alimleıince kabul edilen rivayete göre bu bid'i talâk sayılır.

2- Kişinin kendisi ile gerdeğe girdiği ve hamile bıraktığı fakat, hamli belli olmayan karısını temizlik döneminde boşamasıdır.

Bir kimse karısı hayız döneminde iken onunla cinsel ilişkide bulunur ve kadın temizlik dönemine girdiğinde onu boşarsa, en sa­hih kavle göre böyle bir boşama bid'i boşamadır.

Kocanın temizlik döneminde ilişkide bulunduğu karısı ile huT akdi yapması caizdir. Hamli belli olmuş karısını boşaması ise bid'i talâktır. Karısını bid'i talâkla boşamış kocanın, karısına ric'at etme­si sünnettir. Temizlik döneminden sonra isterse karısını boşayabilir.

Koca hayız dönemindeki karısına: "Sen bid'i talâkla boşsun." derse, talâk hemen vaki olur. Şayet "Sünni talâkla boşsun." derse, temizlik dönemine girince boşanmış olur. Temizlik halindeki karısı­na: "Sen sünnî talâkla boşsun." derse ve bu temizlik anında onunla cinsi münasebette bulunmamışsa, talâkı derhal vaki olur. Cinsel iliş­kide bulunmuş ise, hayızdan kurtulup temizlik dönemine girince talâkı vaki olur. Şayet temizlik döneminde cinsel ilişkide bulunduğu karısına: "Bid'i talâkla boşsun." derse, talâkı derhal vaki olur. Cin­sel ilişkide bulunmamışsa, hayız döneminde bid'i talâkla boşanır.

Bir kimse karısına: "Sen iyi bir talâkla boşsun.", "En iyi talâk­la boşsun." veya "En güzel talâkla boşsun." derse, onu sünnî talâk­la boşamış olur. "Kötü bir talâkla boşsun." veya "En kötü bir talâk­la boşsun." veya "Fahiş bir talâkla boşsun." derse, bid'i talâkla bo­şamış olur. Karısına "Sünni, bid'i talâkla boşsun." veya "Güzel, ka-bih talâkla boşsun." derse, talâkı derhal vaki olur. Kocanın üç talâkı bir defada söylemesi haram değildir.

Bir kimse karısına :"Sen üç talâkla veya üç sünnî talâkla boş­sun." der ve talâkları kurlara ayırarak her bir kur' da bir talâkın vaki olmasına niyet ettiğini söylerse, bu sözü geçerli olmaz. Ancak üç talâkın bir defada söylenmesinin haram olduğuna inanan kişinin sözü geçerlidir. En sahih kavle göre sözü, diyanet açısından geçerli olur. Yani zahire göre karısı boşanmaz. Yine bir kimse karısına: "Sen boşsun." der, fakat bununla "Eve girersen boşsun." der veya "Zeyd boşamanı dilerse boşsun" demeyi kastettim derse, sözü dini açıdan geçerli olur.

Bir kimse: "Karılarım veya her bir karım boş olsun." der ve "Ben bazılarının boş olmasını istemiştim." derse, en sahih kavle göre sözü, zahiren geçerli olmaz. Ancak bir karine olursa, sözü ge­çerli sayılır. Bundaki karine şöyle olur: Koca karısı ile münakaşa ederken karısı ona: "Sen evlenmişsin." der, koca da "Tüm karılarım boş olsun." der ve "Benimle münakaşa etmeyen karılarım boş olsun demeyi kastetmiştim." derse, bu onun sözünün geçerli olmasına bir işarettir.



   8. Talakı Zaman Şartına Bağlamak

 

 Bir kimse karısına: "Sen şu ayda, ayın evvelinde, veya ayın ilk bölümünde boşsun." derse, talâkı o ayın ilk bölümünde vaki olur ve­ya "Şu ayın gündüzünde veya ilk gününde boşsun." derse, o ayın ilk gününün fecrinde talâkı vaki olur. Şayet: "Şu ayın sonunda boşsun." derse, o ayın son bölümünde talâk vaki olur. Bir kavle göre, son yarının ilk bölümünde boşanmış olur. Geceleyin karısına: "Bir gün geçtiğinde sen boşsun." derse, ertesi gün güneş batınca karısı boş olur. Ama gündüzleyin karısına: "Bir gün geçtiğinde boşsun." derse, ertesi gün aynı vakitte talâkı vaki olur. Fakat gündüzleyin: "Bugün boşsun." derse, o günün güneşin batmasıyla talâkı vaki olur. Gece söylemişse, bunun bir anlamı yoktur. Ay ve sene yukarıda zikredilen hükümlere kıyas edilir.

Bir kimse, talâkı geçmiş zamana izafe ederek karısına "Sen dün boştun." der ve bu sözle şu anda boşamasına niyet ederse, talâkı derhal vaki olur. Zayıf kavle göre ise, bu anlamsız bir sözdür. Veya dün boşadığmı kasteder de kadın o anda iddet döneminde ise, erkek yemini ile birlikte doğrulanır. Koca, "Bu nikahın dışında başka nikahımda bulunanı boşadım." derse, bu durumda bakılır: Şayet daha önce nikah sahibi olduğu ve talâkı bulunduğu biliniyorsa, yeminiyle tasdik edilir. Nikah sahibi olduğu bilinmiyorsa doğrulanmaz.

Şarta bağlı boşamaya delalet eden edatlar ise şunlardır: "Men/kim", kocanın: "Hanımlarımdan kim eve girerse boştur." de­mesi gibi. "İn/eğer", "İza/zaman", "Meta/ne zaman", "Meta ma/ne zaman", "Külle ma/her ne zaman" ve "Eyyu/hangi". Kocanın karısı­na: "Hangi vakitte eve girersen boşsun." demesi gibi.

Talak, "Eve girersen boşsun." gibi müspet bir şeye bağlanırsa, şart edatı talâkın hemen vaki olacağını gerektirmez. Ancak huT ak­dinde aciliyeti gerektirir. Şartı kadının meşietine (dilemesine) bağla­mak da böyledir. Eğer dilersen boşsun gibi. Şart edatları, şart cümle­sinin başında kullanılırlar. Tekrar edilmeleri gerekmez. Ancak "Külle ma/her ne zaman" edatı umum için olduğundan talâk onun­la bir şarta bağlanırsa, zaruri olarak tekrar edilmesi gerekir. Meselâ; bir kimse karısına "Seni boşadığım vakit boşsun." der, sonra onu bo-şar veya talâkı herhangi bir sıfata bağlar da sıfat mevcut ise iki talâk vaki olur. Bir talâk talik sebebiyle diğeri ise boşama sebebi ile vaki

olur.

Bir kimse karısına: "Her ne zaman seni boşarsam boşsun." derse, cinsel ilişkide bulunduğu karısını boşadığı vakit üç talâkı va­ki olur. Bir talâk tenciz, iki talâk da küllemaya talik sebebi ile vaki olur. Karısı ile cinsel ilişkide bulunmamış ise bir talâkı vaki olur.

Bir kaç kölesi olup nikahı altında dört hanımı olan kimse: "Bu hanımlarımdan bir tanesini boşarsam bir kölem, ikisini boşasam iki kölem, üçünü boşarsam üç kölem, dördünü boşarsam dört kölem hür olsun." derse, dört kölesi hür olur. Her dört hanımını beraber veya sırayla boşarsa, on kölesi hür olur. (Bir köle ilk talâkla, ikinci talâkla iki köle üçüncü talâkla üç köle ve dördüncü talâkla dört köle olmak üzere toplam on köle azad olur.)

On beş kölenin hürriyetini "küllema" lafzına talik ederek, "Her ne zaman dört karımı boşarsam on beş kölem hür olsun." der ve boşamayı vaki ederse, on beş kölesi hür olur. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, bir kimse talâkı "İn" şart edatı ile olum­suz bir fiile bağlarsa, meselâ karsına: "Eğer eve girmezsen boşsun." der ve eve girmekten ümit kesilirse, talâk vaki olur. "İn" edatı dışında bir edatla fiile talik eder ve bu fiili işlemeyi mümkün kılan bir za­man geçmesine rağmen işlemezse talâk vaki olur.

Koca "İn" şart edatım "Elifin fethası ile "en" şeklinde telaffuz ederek 'Eğer eve girersen veya girmezsen boşsun." derse, talâkı he­men vaki olur. Ben diyorum ki en sahih kavle göre, bu durum Nahiv ilmini bilmeyenler için talâk sayılır. ALLAH daha iyi bilir.

 

9. Talakı Hamle veya Hayza Bağlamak
 

Bir kimse talâkı karısının hamline talik eder ve karısının ha­mile olduğu belli ise talâkı vaki olur. Hamile olduğu belli değilse ta­lik yaptığı andan itibaren altı aydan az bir zaman içerisinde doğum yaparsa, talâkının vaki olduğu anlaşılır. Talikten itibaren dört yıl­dan fazla bir zaman geçer veyahut altı ay ile geçen dört yıl arasında talikten sonra karısı ile cinsel ilişkide bulunmuş ve bu ilişki ile kadının hamile olması mümkün ise talâk vaki olmaz. Cinsel ilişkide bulunmamış veya ilişkide bulunmuş da kadının hamile olduğu mümkün değilse en sahih kavle göre talâkı vaki olur.

Bir kimse karısına: "Erkek çocuğa hamile isen bir, kız çocuğa hamile isen iki talâkla boşun." der ve kadın her ikisini birden doğu­rursa üç talâkı vaki olur. Karısına: "Hamlin erkek çocuk ise bir, kız çocuk ise iki talâkla boşsun." der, kadın ikisini de doğurursa talâk vaki olmaz.

Koca karısına :"Doğum yaparsan boşsun." der ve kadın art ar­da iki çocuk doğurursa, birinci çocukla boşanmış olur, ikinci çocuk ile de iddeti ttonamlanır. "Ne zaman doğum yaparsan boşsun." der ve kadın üç çocuk doğurursa, ilk iki çocukla iki talâkı vaki olur. Üçüncü çocukla iddeti tamamlanır. En sahih kavle göre ise, bunun­la üçüncü talâk vaki olmaz ve iddetini kur'a göre tamamlar.

Dört hanımı olan kimse: "Sizden biriniz ne zaman doğum ya­parsa kuması boş olsun." der de her dördü beraber doğum yaparsa, dördü de üç talâkla boşanmış olur. Sırayla doğum yaparlarsa, dördüncü kadın üç talâkla boşanmış olur. İddeti bitmemişse birinci kadın üç talâkla boşanmış olmaz. İkinci kadın bir talâkla, üçüncü kadın iki talâkla boşanır. İkinci ve üçüncü kadının iddetleri doğum yapmalarıyla bitmiş olur. Zayıf kavle göre ise birinci kadın boşanmış

olur. Geriye kalan kadınlar ise birer talâkla boşanmış olurlar. Şayet iki kuma beraber doğum yapar da diğer ikisi sonra beraber doğum yaparlarsa, ilk iki kuma üçer talâkla boşanırlar. Zayıf kavle göre ise birer talâkla boşanmış olurlar. Son iki kuma ise ikişer talâkla bo­şanmış olurlar.

Koca talâkı karısının hayız haline talik ederse, kadın yemini ile birlikte tasdik edilir. Talakı doğuma talik ederse, en sahih kavle göre bu durumda kadın doğrulanmaz. Zira buna delil gösterme im­kanı vardır. Başka kadının hayız hali konusunda kadın tasdik edil­mez. Bir kumanın talâkını, diğer kumanın hayız haline talik eder de hayız haline talik yapılan kuma: "Hayız oldum." derse, sözü tasdik edilmez.

Koca her iki karışma: "Hayız haliniz başlarsa ikiniz de boşsu­nuz." der, onlar da hayız hallerinin başladığını iddia ederler de koca onları tekzip ederse, koca yemini ile birlikte tasdik edilir ve talâkları vaki olmaz. Koca birisine: "Sen hayız olmadın." diye tekzip eder ve o da yemin ederek hayız haline girdiğini söylerse, sadece onun talâkı vaki olur.

Koca :"In, İza veya Meta" edatlarından birini kullanarak karısına "Seni üç talâkla boşamadan önce ne zaman seni boşarsam boşsun. " der de sonra onu boşarsa ,sadece müneccez olan talâk va­ki olur. Zayıf kavle göre ise, üç talâk vaki olur. Başka bir zayıf kavle göre ise hiçbir şey gerekmez.

Koca karısına: "Seninle zihar akdi veya ilâ akdi yaparsam ve­ya mulaane (lian) yaparsam veya sendeki bir ayıp sebebi ile nikah fesholursa, sen ondan önce üç talâkla boşsun." der ve sonra talik et­tiği şey meydana gelirse, böyle bir talikin sahih olup olmadığı konu­sunda ihtilâf vardır. "Eğer seninle mubah cinsi ilişkide bulunursam, bundan önce üç talâkla boşsun." der, sonra ilişkide bulunursa, kesin olarak talâkı vaki olmaz. Talakı kadının dilemesine bağlayarak, "Ne zaman istersen boşsun." gibi, ona hitap lafzı ile hitap ederse, kadının boşamayı acele üzere vaki etmesi şarttır. Şayet gaip sığası ile: "Karım dilerse boştur." gibi talâkı karısının veya başka birisinin dilemesine bağlarsa, en sahih kavle göre boşamayı acele üzere vaki etmesi şart değildir. Talakı dilemesine bağlayan kişi istemeyerek içinden "Boşamayı diledim." derse, talâk vaki olur. Zayıf kavle göre

ise batini (diyanet) olarak vaki olmaz. Erkek veya kız çocuğun dile­mesine bağlanan talâk vaki olmaz. Zayıf görüş göre mümeyyiz iseler talâk vaki olur. Koca talâkı dilemesine bağladığı kişinin dilemesin­den önce sözünden geri dönemez.

Koca karışma: "Zeyd bir talâkı dilerse sen üç talkla boşsun." der de Zeyd bir talâkı dilerse talâk vaki olmaz. Bir kavle göre ise bir talâk vaki olur.

Koca : "Eve girersem karım boş olsun." gibi talâkı kendi fiili­ne bağlar da unutarak veya zorla bu fiili işlerse, en zahir kavle göre talâkı vaki olmaz.

Koca talâkı rıza göstermeyen birinin fiiline talik eder ve kişi bu talikden haberdar ise keza talâk vaki olmaz. Razı olan birinin fi­iline talâkı talik ederse talâk kesin olarak vaki olur.



10. Parmak işareti İle Boşamak

 

Bir kimse iki veya üç parmağıyla işaret ederek karısına :"Sen boşsun." derse, işaret ettiği sayı kadar değil niyet ettiği sayı kadar talakı vaki olur. Eğer parmağı ile işaret ederek: "Sen şöyle boşsun." der de iki parmak göstermişse iki, üç parmak göstermişse üç talâk vaki olur. Şayet işaret ile yumduğum parmakları kastetmiştim." derse, yemini ile tasdik edilir.

Köle olan kimse karısına :"Efendim öldüğü zaman boşsun." derse, efendisi ölünce iki talâkı vaki olur.

Efendi kölesine :"Ben öldüğüm zaman hürsün." derse, öldüğü vakit kölesi hür olur. En sahih kavle göre kişi iki talakla boşadığı karısı bain talâkla boşanmış olmaz, henüz iddeti bitmeden kocası ona dönebilir. İddeti bittikten sonra fakat başka bir erkekle evlen­meden koca tecdidi nikah yapabilir.

Bir kimse,iki karısından birine hitap eder de hitap etmediği karısı ona cevap verirse, o da cevap verenin hitap ettiği karısı oldu­ğu zanederek "Sen boşsun." derse, en sahih kavle göre hitap ettiği karısı değil de cevap veren karısı boş olur.

Koca talâkı bir narı ve yarısını yemeye talik eder de karısı bir nar yerse, iki talâkı vaki olur.

Talak ile yemin etmek, teşvik etmeyi veya men etmeyi veya bir

haberi tespit etmeyi bir şeye bağlamakla olur. Bir kimse karısına :"Ben talâka yemin edersem sen boşsun." der de sonra; "Evden çıkmazsan, evden çıkarsan veya bu iş dediğin gibi çıkmazsa sen boş­sun." derse, şart yerine gelince yemine bağladığı talâk vaki olur. Di­ğer talâklar da nitelendirdiği iş meydana gelince vaki olurlar.

Bir kimse karısına: "Güneş doğunca veya hacılar gelince boş­sun." derse, böyle bir yeminle talâk vaki olmaz. Çünkü bunda ne men etmek ne de bir işi işlemeye teşvik vardır.

Bir kimse birisine: "Hanımını boşadm mı?" diye ondan haber almak ister de o da: "Evet." derse, bu onun karısını boşadığmı ikrar etmesidir. Şayet "Bu sözümle geçmiş olan talâkı kastettim sözüm­den geri döndüm." derse, yemini ile tasdik edilir. Şayet ona: "Hanımını boşadın mı?" der, o da "Evet boşadım." derse, bu boşa­mayı ikrar etmektir. Şayet "Bu sözümle geçmiş olan talâkı kast et­tim ve karıma döndüm." derse, yemini ile tasdik edilir, kendisine "Karım boşadın mı?" diye sorulur da o da şu anda boşadığmı bildir­mek üzere "Evet" derse, bu sarih talâk olur. Zayıf kavle göre ise bu kinayeli lafızdır.

 

11. Talakı Başka Şeylere Bağlamak
 

Bir kimse talâkı yemeğe talik ederek karısına: "Bir ekmek ve­ya bir nar yersen boşsun." der, yediği ekmekten geriye bir parça ve­ya nardan da bir tane kalırsa talâk vaki olmaz.

Karı veya koca beraber hurma yerken yedikleri hurmaların çe­kirdeklerini karıştırırlar da koca, karısına: "Yediğin hurmaların çe­kirdekleri ayırmazsan boşsun." der, kadın da her bir çekirdeği ayırırsa, talâk vaki olmaz. Ancak koca karısının kendi çekirdekleri­ni belli etmesini kastederse talâk vaki olur. Kadın hurmayı ağzına alır da kocası ona: "Yutarsan boşsun." sonra "Atarsan boşsun." da­ha sonra "Eline alırsan boşsun." derse, kadm kocası henüz sözünü bitirmeden hurmanın bir kısmını yer ve bir kısmım da atarsa talâk vaki olmaz. Koca karısını hırsızlıkla itham ederek: "Eğer doğru söylemezsen boşsun." der, kadm da: "Hırsızlık yaptım, hırsızlık yap­madım." derse, talâk vaki olmaz.

Koca karısına: "Kesmeden bu narda kaç habbe olduğunu bana bildirmezsen boşsun." derse, bu yeminden kurtuluş yolu şudur:

Kadm bir sayı tutar. Nar tanesinin bu sayıdan eksik olmayacağı bi­linmelidir. Sonra bu rakama bir bir ekleme yaparak tanelerin ondan fazla olması mümkün olamayacağı bilinen bir rakama ulaşıncaya kadar sayar. Böylece bu yeminden kurtulmuş olur. Son iki meselede kişinin kastı nar tanesini bilmek olmalıdır. Kastı kaç habbe olduğu­nu bilmek olursa karısı boşanır.

Bir kimse her üç karısına: "Hanginiz bana bir gün ve gecede kaç rekât farz namaz olduğunu bildirmezse boştur." der de birisi on yedi rekât olduğunu, diğeri cuma günü için on beş rekât olduğunu, öbürü de seferi namaz için on bir rekât olduğunu söylerse, talâk va­ki olmaz.

Koca karısına bir vakte kadar veya bir zamana kadar veyahut bir vakitten sonra boşsun derse, bir lahzanın geçmesiyle boşanmış olur.

Bir kimse talâkı Zeyd'i görmeye, Zeyd'e dokunmaya ve ona zi­na suçu isnat etmeye talik ederse, Zeyd sağ veya ölü olsun talik mey­dana gelir. Fakat Zeyd'e vurmaya talik eder de Zeyd Ölü ise, yu­karıdaki hükmün aksine olur yani, boşama meydana gelmez.

Bir kimsenin karısı ona "Ey sefih, ey cimri." gibi hoşlanmadığı bir şekilde hitap eder o da: "Şayet öyle isem sen boşsun." diyerek hoşlanmadığı bu sıfatlar sebebi ile karısını cezalandırmayı kasteder­se, talâk vaki olur. Her ne kadar koca sefih değilse de hüküm böyle­dir. Şayet koca "Sefih isem." sözüyle taliki kasteder ve sıfat mevcut ise talâk vaki olur. Keza en sahih kavle göre koca bir şeyi kastetmez­se de talâk vaki olur.

Sefîhlik mutlak tasarrufun zıddıdır. Hasis ise dinini dünyası karşılığında satan kimsedir denilmiştir. Cimrilik (bahil) sebebi ile kendisine layık olmayan işleri yapan kimseye de hasis denilebilir.

 

12. Ric'i Talak
 

Fıkıh ıstılahında ric'at, bain talâkla boşanmamış kadını, özel bir şekilde eski nikahına iade etmektir.

Ric'i talâkla boşadığı karısına geri dönmek isteyen kişi, evlen­me ehliyetine bizzat sahip olmalıdır. Karısını ric'i talâkla boşadıktan sonra deliren kişi adına en sahih kavle göre velisi ric'at eder. Zira ilkbaşta da- onun adına nikah akdini yapma hakkı vardır.

Ric'at, "Sana döndüm, sana müracaat ettim veya seni geri aldım." gibi lafızlarla meydana gelir. En sahih kavle göre, "Geri döndürmek ve tutmak." lafızları da ric'at için sarih lafızlardır. "Tec­viz/seninle evlendim" ve "nikah/seni nikahladım" kinayeli lafı­zlardır. Koca, "Geri döndürmek ve nikah" lafızlarını kullanırken: "Onu kendime geri döndürdüm veya nikahıma aldım." şeklinde söylemelidir.

imam'in son kavline göre ric'at için kocanın şahit tutması, şart değildir. Ric'atı kinayeli lafızlarla yapmak sahihtir.

Ric'atı "Şu ayda sana döneceğim." gibi bir şeye talik ederek yapmak sahih olmaz. Ric'at, cinsi ilişki gibi bir fiille meydana gel­mez.

Ric'at edilen kadının kocası, kendisi ile cinsel ilişkide bulun­muş ve mali bir bedel olmaksızın boşanmış olmalıdır. Koca geri ka­lan talâkları iddet süresi içerisinde tamamlamamış olmalıdır. Kadın helallığa elverişli olmalı mürtede olmamalıdır.

Kadın aylara göre iddetini tamamladığını iddia eder de kocası bu iddiayı inkar ederse, yeminiyle birlikte kocanın sözü kabul edilir. Kadın, mümkün olan bir zamanda doğum yaparak iddetini tamam­ladığını iddia ederse, hayız görüyor olması ve hayız halinden kesil­memiş olması şartı ile en sahih kavle göre yemini ile birlikte sözü doğrulanır.

Kendisi ile iddetin tamamlandığı hamilelik hali üç kısımdır:

1- Kadının tam bünyeli bir çocuk doğurduğunu iddia etmesi. Doğuma imkan veren süre, evlilik akdinden itibaren kadının ko­casıyla cinsel temasta bulunduktan sonra altı ay ve iki lahza (cinsel temas anı ile doğum anı) gibi bir zamandır.

2- Kadının, organları şekillenmiş bir çocuk düşürmesi, iddetin bununla tamamlanması için düşüğün üzerinden cinsel ilişkiden iti­baren yüz yirmi gün ve iki lahzanın geçmiş olması şarttır.

3- Kadının bir mudğa (et parçası) düşürmesi. İddetin bununla tamamlanması için cinsel temas imkanı vaktinden itibaren seksen gün ve iki lahzanın geçmesi şarttır.

Hayız  halinden  temizlenme  ile  iddetin  bitmesine  gelince;

kadın hür ise ve temizlik döneminde boşanmışsa, üç temizlik hali­nin görülmesinin mümkün olduğu en az süre otuz iki gün ve iki andır. Hayız döneminde boşanmışsa, iddeti kırk yedi gün ve bir lah­zadır. Kadın, cariye ise ve temizlik döneminin sonunda boşanmışsa, iddeti on altı gün ve iki lahzadır. Hayız döneminde boşanmışsa, id­det süresi otuz bir gün ve bir lahzadır. Adetine muhalefet etmemesi şartı ile kadın iddetinin tamamlandığını iddia ederse, tasdik edilir. Keza adetine muhalefet etse de en sahih kavle göre doğrulanır.

Koca ric'i talâkla boşadığı karısı ile cinsel ilişkide bulunursa, hayız hali cinsel ilişkiden itibaren yeniden başlar. Bu durumda talâ­ka bağlı iddetinden kalan süre içerisinde karısına ric'at edebilir. Bu sürede kocanın karısından cinsel yönden faydalanması haramdır. Cinsel ilişkide bulunursa, kendisine had tatbik edilmez ve ta'zir ce­zası verilmez. Ancak bu işlerin haram olduğuna inanıyorsa ve karışma ric'at etmezse, mehr-i misil vermesi vacibtir. Keza mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, ric'at etse de mehr-i misil vermesi vacibtir.

Kocanın ric'i talâkla boşadığı karısı ile ilâ ve zihar akdi yap­ması, onu boşaması ve onunla lian akdi yapması sahihtir. Ric'at müddeti esnasında karı ve koca birbirlerine mirasçı olurlar.

Kadının iddeti bittiği halde koca, iddet esnasında kendisine ric'at ettiğini iddia eder de karısı bu iddiayı inkar ederse, (iddet'es­nasında kendisine ric'at etmediğini söylerse) bu durumda bakılır: Cuma günü gibi iddetin bitiş vaktinde söz birliği edip ric'at vaktin­de anlaşmazlarsa, meselâ; koca perşembe günü ric'at ettim der, karısı da cumartesi günü ric'at ettin derse, yeminiyle birlikte kadının sözü tasdik edilir.

Cuma günü gibi ric'at vaktinde söz birliği edip iddetin bitiş vaktinde anlaşmazlarsa, meselâ kadın iddetin tamamlandığını söyler de kocası cumartesi günü tamamlandığını söylerse, koca ye­mini ile tasdik edilir.

Hangisinin (ric'at veya iddetin ) daha önce olduğu hususunda anlaşmazlığa düşer ve söz birliği etmezlerse, en sahih kavle göre hangisi Önce dava açmışsa onun davası tercih edilir. Önce kadın ha­kime çıkarak iddetin tamamlanmasından sonra kocasının kendisine ric'at ettiğim iddia ederse, yemin etmek şartı ile sözü kabul edilir.

Koca henüz iddet bitmeden ric'at ettiğini iddia eder de, kadın iddet bittikten sonra kocasının ric'atta bulunduğunu söylerse, erkeğin id­diası kabul edilir. Ben diyorum ki; ikisi beraber iddia ederse kadının sözü kabul edilir. ALLAH daha iyi bilir.

Karı ve koca, iddetin bitmediği hususunda ittifak edip ric'atı iddia ederlerse ve kadın ric'atı inkar ederse, yeminiyle birlikte ko­canın sözü kabul edilir. Kadın kocasının ric'atta bulunduğunu inkar edip yemin ederse sözü kabul edilir. Sonra kocasının ric'atta bulun­duğunu itiraf ederse itirafı kabul edilir.

Bir kimse karısını üçten az talâkla boşadığını ve onunla cinsel ilişkide bulunduğunu iddia edip ric'at etme hakkına sahip olduğunu söyler de karısı kocasının kendisi ile cinsel ilişkide bulunduğunu in­kar ederse, yemin etmek sureti ile kadmm sözü kabul edilir. Bu du­rumda koca karısına mehir vermeyi ikrar eder ve kadın mehri almışsa, kocası ondan bir şey isteyemez. Fakat, kadın mehri al­mamışsa, sadece mehrin yarısını hak eder.