> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlana Kitaplığı > Tuhfetul Alaıyye
Sayfa: 1 [2]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tuhfetul Alaıyye  (Okunma Sayısı 6245 defa)
31 Ocak 2010, 15:54:44
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #5 : 31 Ocak 2010, 15:54:44 »



71
dileriz.  Bizi doğru yola ve hidayete ilet.
Öylelerin yolu ki onlara nimet verdiğin,
 gazaba uğramışların ve sapmışların
yoluna değil. Amin Ya Ra bbi bu du ayı ka bu l et.
 Herşeyden münezzeh olan Rabbimi hamd ve sena ediyorum.
 Yüce Allah O?na hamd edeni, taat ve
ibadetini kabul buyurur.
Ya
Rabbi yeryüzü ve gökyüzü dolusu ve daha fazlası arş,
kürsü ve kalem dolusu sana hamd ve senalar olsun.
Ya Rabbi onları hidayet ettiğin kişilerle
beraber beni de hidayet et.  Dünya ve
Ahirette onları belalardan kurtardığın kişiler gibi beni de kurtar.
 Ya Rabbi, onlara yardımcı oluduğun kişiler
gibi bana da yardımcı ol.  Bana verdiklerine
bereket koy, Ya Rabbi, takdir ettiğin belaların
şerrinden beni koru.  Muhakkak ki
Ya Rabbi, mahlukatlara hükmeden sensin kimse sana hüküm
edemez.  Muhakkak ki yardım ettiğin kişi zelil
olmaz.  Ona gazaba geldiğin kişi ise hiç ama
hiç iyi, aziz şerefli olmaz.  Ey Rabbim, sen
herşeyden münezzeh olduğun gibi, iyiliklerin de herkesinkin den
daha fazladır. Bize verdiklerinden dolayı
sana hamd ve senalar olsun.  Ya Rabbi
sana sığınır, sana yönelir ve tövbe-istiğfar ederim.

Yüce Mevla, büyüğümüze, rehberimize yani Muhammed (asv)a
Aline, Ashabına ve Ümmetine rahmet etsin ve onları kötü olan
herşeyden muhafaza etsin. Secde de söylenen tesbih şudur;
 Yüce olan Allahı herşeyden tenzih eder
ve ona hamd ederim.
TUHFETUL ALAIYYE 72
 Ya Rabbi, bana rahmet et ve günahlarımı
affet.  Ya Rabbi eksiklerimi tamamla.  Rızık
olarak helal ve iyi olandan ver Beni hidayet eyle.
 Ya Rabbi, beni bütün belalardan, muhafaza et.?
 Bütün günahlarımı affet.
Ettahiyyatu açıklaması;
 Büyüklük, fazla ibadet,
beş vakit namaz ve ne kadar iyilik varsa hepsi Allah?ın dır
ve hepsi Allah içindir.  Ey
Nebi, Allahın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun.
 Peygamber cevap veriyor; Allahın
selamı bize, cin, ins, melekler ve Allah?ın emirlerini yerine getiren
salih insanların üzerine olsun. Dilimle şahitlik,
kalbimle ikrar ederim ki, Allahdan başka ibadete layık bir ilah
yoktur,
 Ve yine Şehadet ederim ki, Muhammed
(asv) Onun elçisidir.

Allahım Peygambere Aline ve Ümmetine rahmet et.

İbrahim (as)a Aline ve Ümmetine rahmet ettiğin gibi.
 Ya Rabbi,
bereketi, Peygamber?e Aline ve Ümmetinin üzerine yağdır.
İbrahim
73
(as)a Aline ve Ümmetinin üzerine rahmet yağdırdığın gibi.
 Büyük nimetlerin herkesin
üzerinde sonsuzdur. ve bütün alem sana hamd eder.
 Allahım kabir azabından
sana sığınıyorum.  Cehennem ateşinden de.
 ve dünyada yapılan kötülüklerden
 Ölümden sonraki fitneden haşr zorluğu ve kabir azabı gibi.
 Ya Rabbi, Mekke, Medine ve Kudüs
hariç her yere giden yalancı ve kötü olan Deccaldan da sana
sığınırım.
 Ya Rabbi önceden yapmış
olduğum ve daha sonra yapacağım günahları affet.
 Gizli ve açıktan yapmış olduğum
günahlarımı da.  Onlarla haddimi aştığım günahları
da. Ya Rabbi, Benden daha iyi bildiğin
günahlarımı da affet.
 Ya Rabbi, siz bazılarını ilerletir ve yüceltirsiniz.
 ve yine siz, Ya Rabbi, bazılarını geriletir ve
alçaltırsınız.  Senden başka ibadete layık kimse
yoktur.
NAMAZDAN SONRA TESBİHATIN VE EZANDAN SONRAKİ
DUANIN AÇIKLAMALARI

Ey bu davanın sahibi olan
Allahım yani ezan ve kametin  ve bu kıldığımız
namazın sahibi  cennette adı
vesile ve fazile olan yerleri büyüğümüze Hz. MUHAMMED (a.s.v.)
a ver ve  makbul olan makamı Ona ver,
Oda şefaattir  . O makam ki  ona söz verdiğin
TUHFETUL ALAIYYE 74
yani: yarabbi bu duayı kabul et.
 büyük ve yüce olan Allah?tan günahlarımın
affını diliyorum.  Yarabbi siz eksik olan her şeyden
münezehsiniz. Bütün kötülüklerden koruma seninle
olur ya rabbi.  Nimetlerin herkesinkinden daha fazladır
 ve bütün ayıplardan uzaksın.
Ey büyük ve kerem sahibi  Allah?tan başka ilah
yoktur. Tektir  ortağı yoktu mülkün
tamamı ona aittir  ve ne kadar iyilikler varsa ona aittir.
 mahlukatları diriltir ve de öldürür.  Yüce Allah
(cc)  her şeye gücü yeter.  Yarabbi
 mani yoktur  verdiğin nimetlere
men ettiğin, vermediğin ve istemediğin bir şeyi hiç kimse veremez.
 Senin yanında zenginin zenginliği ona fayda
vermez, Allah yolunda harcamadıkça  ibadet
yapmaya ve günahlardan uzak durmaya gücümüz yetmez, ancak
Yüce Allah (cc)?la bu mümkün olur.
 Allahtan başka ilah yoktur. Allahtan
başkasına ibadet etmeyiz.  bize verilen bütün nimetler
onun  büyüklük ona aittir
 ve bütün iyilik ve güzellikler onundur.
 Allahtan başka ilah yoktur. sadece
ona ibadet ederiz.  ibadetlerimizde ona şirk koşmayız.
kafirler istemese bile.
 Allahın rahmetinden kovduğu
şeytandan Allah?a sığınırım.
75
 Rahman ve Rahim olan Allah?ın adı ile
 hamd övme ve övülme alemlerin Rabbi olan
Allah?a mahsustur.
 O rahmandır ve rahimdir. ceza
günün sahibi ve malikidir.  Rabbimiz;
Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
 bize doğru yolu göster.
 kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu,
 gazaba uğramışların ve sapmışların
yolunu değil!... Amin
Allah, ondan başka ilah yoktur. O keyyumdur. Kendisine ne uyku
gelir ne de uyuklama, göklerde ve yerdekilerin hepsi onundur. İzni
olmadan onun katında kim şefaat edebilir. O kulların yaptıklarını ve
yapacaklarını bilir. (ona hiç bir şey gizli kalmaz) onun bildiklerinin
dışında insanlar onun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilmezler,
onun kürsüsü gökleri ve yerleri içine alır, onları koruyup gözetmek
kendisine zor gelmez, o yücedir büyüktür.
Allah adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır
ki kendisinden başka bir ilah yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de
bunu ikrar etmişlerdir. Ve mutlak güç ve hikmet sahibi Allah?tan
başka ilah yoktur. Allah nezdinde hak din İslamdır..
TUHFETUL ALAIYYE 76
(Resulüm) De ki : Mülkün gerçek sahibi olan Allah?ım, sen mülkü
dilediğine veririsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini
yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir.
Gerçekten sen her şeye kadirsin. Geceyi gündüze katar, gündüzü
de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkartır, diriden de ölüyü
çıkartırsın. Dilediğine de sayısız rızık veririsin.
 Rahman ve rahim olan Allahın adıyla,
 De ki O, Allah birdir  Allahu teala defi
ihtiyaçta cümlenin merciidir.
 Allahu teala bir kimseyi doğurmadı ve kendisi
bir kimseden doğmadı.  Onun hiçbir dengi
yoktur. (Samed) hiçbir şeye muhtaç olmayan aksine her şey
kendisine muhtaç olan demektir.
 Ey Resulüm sen
sabahın rabbine sığınırım de  mahlukatın şerrinden
mahlukatın Rabbine iltica ederim.
 Karanlık çöktüğü vakit gecenin şerrinden
mahlukatın Rabbine sığınırım.
 İpliğe bağladıkları düğümlere
üfürükle sihredenlerin şerrinden Yüce Allah (cc)?a iltica ederim.
 Hased ettiği vakitte hasidin şerrinden Allaha
sığınırım.
77

Habibim Muhammed (a.s.v.) de ki insanların Rabbine sığınırım.
 insanların maliki ve ilahı olan Allah?a
sığınırım.

Zikrullalhtan kaçarak fırsat buldukça insanların kalplerine
vesvese koyan şeytanın şerrinden insanların Rabbine sığınırım.
O şeytan ki cin ve insandan olan.
(33) kere  33 33  daha sonra.
 yarabbi rahmeti indir.
büyüğümüz olan Muhammed (a.s.v.) ın üzerine
 ve Muhammed (a.s.v.) ın aline ve ümmetinin
üzerine rahmeti indir.
 Ne kadar şifa hastalık varsa sayısınca rahmeti
indir.  Bereket ve selametinde  peygamberimizin
üzerine  ümmetinin üzerinede  çok ve çok
 rahmeti selameti
 bütün enbiya ve peygamberlerin üzerine
yağdır. Ve hepsinin aline ve ashabına
Rahmet ve selameti indir.
Yarabbi  bütün iyi vasıflar alemlerin rabbi
olan Yüce Allah a mahsustur.
TUHFETUL ALAIYYE 78
NAMAZA GİRMEDEN ÖNCEKİ BEŞ ŞART

1) Vaktin girdiğini kat?i olarak bilip öyle namaz kılmak
örneğin: öğle namazının vakti güneşin gökyüzünün ortasından
meyl etmesi her şeyin gölgesi bir misli olması buda güneş
tepedeyken ki gölge hariç.
İkindi vakti: Öğle vaktinin bitiminden güneş batıncayana
kadardır.
Akşam vakti: Güneş batıktan sonra (şafakıl ahmer ) gök
yüzündeki kırmızılık kayıp oluncayana kadardır.
Yatsı vakti: Gökyüzündeki kırmızılık kayıp olduğundan sonra
fecir?e kadardır.
Sabah namazının vakti: Fecir?den güneş çıkıncaya kadar ancak
en iyisi namazın vakti girdiği an kılmaktır.
Fecir nedir.?; Gecenin sonunda yani sabah ezanından hemen
önce kıble tarafından gökyüzüne çıkan aydınlık, daha sonra
kuzeye doğru giden ve her yerde görünen aydınlıktır.
Yatsı namazından sonra hayırlı olmayan şeylerle konuşmak
mekruhtur.
Eğer ilk rekat vakit çıkmadan önce kılınırsa edadır yok eğer ilk
rekatı bittirmeden vakit çıkarsa kaza olur.
79
Eğer namaz kalırsa daha sonra vaktin girmediğini kesin olarak
bilse,öğrense vakit girdikten sonra tekrar kılması gerekir. Özürsüz
kazaya kalmış namazları çabuk kaza etmek vaciptir. Hatta vaktin
çıkmasından korkmuyorsa önce kazayı kılar mühlet vermeden
her zaman kılmak lazım ve hatta sünnetleri bile kılmadan onların
yerine kaza kılması gerekir.
2) Göğsüyle kıbleye yönelmek bütün namazlarda
kabe?nin içinde namaz kılan k...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tuhfetul Alaıyye
« Posted on: 24 Nisan 2024, 23:10:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tuhfetul Alaıyye rüya tabiri,Tuhfetul Alaıyye mekke canlı, Tuhfetul Alaıyye kabe canlı yayın, Tuhfetul Alaıyye Üç boyutlu kuran oku Tuhfetul Alaıyye kuran ı kerim, Tuhfetul Alaıyye peygamber kıssaları,Tuhfetul Alaıyye ilitam ders soruları, Tuhfetul Alaıyyeönlisans arapça,
Logged
31 Ocak 2010, 15:58:29
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #6 : 31 Ocak 2010, 15:58:29 »

TUHFETUL ALAIYYE 86
Kücük olsun, büyük olsun ve gerek isteyek gerek istemeyerek
olsun hadesin arız olması.
Namaza mani olacak yaş yahud kuru bir necaset ,namaz kılanın
elbisesine veya bedenine dokunup hemen izale edilmemesi.
Avret yerini bilerek açmak veya bilmeyerek avret yeri açılıp
hemen ardından kapatılmaması. Şayet bilmeden açılıp hemen
kapatılırsa namazı bozulmaz.
NAMAZIN MEKRUHLARI
Namazın mekruhları şunlardır: Namazda ellerini saklamak yani
elbisenin yenine sokmak.Ağzı elleri ile kapatmak. Elleri kalçaya
koymak, gözü yukarıya dikmek. Sağa sola bakmak. Kaş , göz
ve dudakları ile manalı bir işarette bulunmak . Kalbi dünyevi bir
meşgaleyle meşgul etmek. Namazda acele etmek. Şayet bu
acelecilik bir rüknü eksik yapacak kadar olursa namaz batıl olur.
Sağ veya sol tarafın üzerine yaslanmak .Şayet bu meyletme ve
yaslanma üç defa üst üste olursa namazı bozar . Özürsüz tek
ayak üzerine durmak .Elbiseyi üzerine sarmak.Gözleri yummak
. Ama bir şeylerden korktuğu için kapatıyorsa haramdır. Bazen
gözleri yummak vaciptir. Mesela, önünden çıplak biri geçerse ve
önündekinin avret yerini görecekse o zaman kapanması vaciptir.
Beli bağlamak.Ama bağlamadığı taktirde avret yeri gözükecekse
bağlaması vaciptir. Rüküda başı çok öne eğmek veya yukarıya
dikmek. Tahhiyyatta çokça durmak . Fatihanın gizli okunduğu
yerde sesli okumak veya sesli okunan yerde gizli okumak.İlk iki
rekatta zemmi sure okumamak. Birinci ve üçüncü secdesinden
sonra dört rek?atlı namazda ? ? muddetinden daha fazla
beklemek. Son tahhiyyattan sonraki duaları terk etmek. Dar
abdestle yani sıkışmış olarak namaz kılmak. Yahud vaktin çıkma
korkusu yokken arzu ettiği bir yemeğin hazır olması halinde
87
yemek yemeden namaz kılması. aynı şekilde eğer susamışsa
namaz kılması veya az bir müddet içinde hazır olacaksa gene
namaz kılması mekruhtur imam hariç. Her zaman, aynı noktada
namaz kılmak. Ayrıca hamamda, yol üzerinde, çarşıda mezarlıkta,
kiliselerde, çöplük ve çöplük mesabesinde olan yerlerde de namaz
kılmak mekruhtur.
NAMAZIN BAZI SÜNNETLERİ
Şunlardır: namaz kılmak isterken bir duvarın dibinde durmak
duvar yoksa bir amuda yani direğe karşı ve yakın durmak. Amut
yoksa önnüne bir sopa dikmek sopa yoksa namazlığı sermek oda
yoksa önüne bir çizgi çekecek. Bu söylediklerimize ve namazlığın
başına topuktan olmak üzere 1.50 m?den fazla mesafe olmaması
karşısında durduğu duvarın ve diktiği sopanın bir metreden fazla
olması. Bu şekil yapanın önünden geçmek haramdır. Eğer birsi
çizginin, sopanın,direğin ve namazlığın ön tarafından geçerse bir
şey olmaz. Ancak geçmemek daha iyi söylediğimiz mesafenin
içinden geçen olursa ve biz namaz kılıyorsak, O?na ellimizle mani
olmak sünnettir. Şayet namazdayken bir şey olduğu takdirde,
mesela imam sehv yaptı veya namazdayken bir kör, kuyuya
düşmek üzereyken!.. O zaman erkek olan ? ? diyecek.
Kadın ise sağ elin içini sol ellin üstüne vurmak suretiyle uyaracak.
Bu uyarmada zikir veya zikir ve uyarma niyetiyle olması lazım.
Şayet sadece uyarma niyetiyle söyler ve yaparsa namaz bozulur.
Not: Eğer körün kesin kuyuya düşeceğini bilse ve kör işaretten
anlamazsa o zaman namazını bozar körü kurtarır ve yeniden
namazını kılar.
SEHİV SECDESİ
Sehiv secdesi, namazda meydana gelen bir eksikliği tamamlamak
içindir.
TUHFETUL ALAIYYE 88
Sehiv secdesi selam vermeden önce namazdaki secdeler gibi
yapılır. Eğer bu rükünlerden birini terk derse mesela: fatiha,rükü,
kıyam, secde ve her iki secdenin arasındaki oturuşu veya
sünnetlerden birini terk ederse mesela: birinci ettehiyyat sabah
nazmında ve ramazan aynın 15?den sonra vitirde okunan konut ve
birinci ettehiyyat?taki Peygambere (a.s.v.)?a getirilen selat.
Eğer terk edilen rükünse önce o rükün yerine getirilir daha sonra
sehiv secdesi yapılır. Terk edilen sünnetse geri dönmez onun
yerine sehiv secdesi yapılır. Gene sehiv secdesi yapmak sünnettir
şayet namazda men edilen ve namazı bozan bir şeyi unutarak
yaparsa ama vacip olan bir şeyi o vacibin niyetine okursa Örneğin:
Birisi fatihayı veya ettehiyatuyu yerinde değil ve unutarak okursa
namaz bozulmaz ve sehiv secdeside sünnet değildir. Eğer
birinci teşehhüdü unutursa kıyama ulaşmadan hatırlayacak
olup, kıyamdan çok oturmaya yakınsa oturur ve teşehhüdünü
yapar. Şayet kıyama daha yakınsa oturmaz ve bir sünnetti terk
ettiğinden dolayı sehiv secdesi yapar. Not: kıyama daha yakınken
dönmesi namazı bozar.
İmam birinci teşehhüdü okurken cemaatten biri unutarak
kalkarsa dönmesi vaciptir. Şayet kasıtlı yani kasten kalkmışsa
dönmesi sünnettir.
Birisi sabah namazının konut duasını unutursa ve birinci
secdeyi yaptıktan sonra hatırlarsa, dönmemesi lazım. Döndüğü
takdirde, namazı bozulur. Ama secdeye gitmeden önce hatırlarsa,
dönmesi sünnettir. Dönüp okunduktan sonra sehiv secdesi
de yapması sünnettir. Eğer birisi bu söylediğimiz sünnetlerin
yapıp yapmadığında şüpheye düşerse sehiv secdesi yapılması
sünnettir
Namazda men edilen bir şeyi yapıp yapmadığına şüphe ederse
89
sehiv secdesi yapmaz.
Kişinin kıldığı rekatlar hususunda şüpheye düşmesi üç rekat
mı kılmıştır dört rekat mı bu durumda şüphenin azını esas alıp
geri kalan rekatları kılar velevki selamdan önce dört olduğunu
hatırlarsa bile bu durumda sehiv secdesi yapar. Namazı da
bozulmaz. Selamdan sonra bir rüknü yapıp yapmadığında şüphe
ederse o şüphe geçersiz ve sehiv secdesi gerekmez. İmamın
arkasında namaz kılarken sehiv secdesi gerektiren bir sünnet terk
edene sehiv secdesi sünnet değildir, ama terk edilen bir rükün ise
mesela: son teşehhüde ihram tekbiri dışında bir rükün unuttuğnu
hatırlarsa eğer son rekatın son secdesi veya son teşehhüdün selatı
ise bunları yerine getirecek ve selam verecek, yok başka bir rükün
ise, O zaman onun yerine bir rekat yaptıktan sonra, sehiv secdesi
yapması sünnettir. Cemaat olan imam sehiv secdesine gittiğinde
cemaatin gitmesi de vaciptir. Mesbuk (cemaatte sonradan katılan
kişidir) imamla sehiv secdesine gitmişse selamdan önce tekrar
gitmesi sünnettir. Eğer imam sehiv secdesini unutursa, arkasında
namaz kılan kişi sehiv secdesi ederse sünnettir. Şayet sonradan
cemaate yetişen imam?la beraber selam verdikten sonra onun bir
rekatı kaldığını hatırladı, hemen kalkar namazını tamamlar. Eğer
namazı bozan bir şey yapmamışsa, daha sonra sehiv secdesi
yapar.
Kasıtlı veya unutarak sehiv secdesi yapılmadıysa, zamanıda
çok geçmiş ise, yapılmak istendiğinde yapması sünnet değildir.
Ama sehven terk etmiş o zamanda çok geçmemişse sehiv secdesi
yapması sünnettir. Sehiv secdesi yaptıktan sonra tekrar selam
verir.
TUHFETUL ALAIYYE 90
ŞÜKÜR SECDESİ

Şükür secdesi: Bir nimetin tekrarlanması veya bir musibetin
kalkması durumlarıyla, musibete uğrayan yahut aleni isyan eden
biri görüldüğünde yapılması sünnettir.
Şükür secdesini yaparken önce kıbleye döner niyet getirir. Allah
(c.c.) için şükür secdesine niyet ettim ? ? namazdaki gibi
ellini kaldırır ve tek bir secde namaz secdesinin aynısı gibi daha
sonra deyip oturur ve selam verir. Namaz içinde şükür
secdesi olmaz, yapılırsa namaz bozulur.
Not: Asi olanın önünde secde etmek sünnettir. Ama musibette
uğrayanın yanından ayrıldıktan sonra secde etmek sünnettir.
TİLAVET SECDESİ
Tilavet secdesi; okuyucu çocuk veya kadın olsa bile dinleyici
içinde secde sünneti müekkede dir.
Tilavet secdesi; secde ayetlerinden birinin okunmasından
sonra yapılır.tilavet secdesi yapılırken kıbleye yönelinir, ve niyet
getirilir. Niyet ettim Allah rızası için tilavet secdesine gitmeye
 namazdaki gibi elini kaldırır tek bir secde şükür secdesi
gibi secdeye gider başını kaldırdığında  deyip oturur
daha sonra selam verir. Bu namaz dışındayken yapılan şekli
namaz içindeyken gerek me-mum gerekse imam namazın içinde
olmadığı gibi tilavet secdesi için elini kaldırır. Tilavet secdesine
gider daha sonra kalkar. Okuması kalmışsa okumayı tamamlayıp
rüküa gider ve namazına devam eder okuması kalmamışsa kalkar
rüküa gider ve nazmına devam eder.
91
İmamın arkasında namaz kılan kişi kendi okuması için tilavet
secdesine gidemez. Çünkü tek başına giderse namaz bozulur.
Şayet imam tilavet secdesine giderse arkasındakilerde yani
cemaatinde gitmesi vaciptir. İmam tilavet secdesine gitmezse
cemaatte gitmez. Şükür ve tilavet secdesinin şartları nazmın
şartları gibidir ancak tilavet secdesine hemen gidilir.
SÜNNET OLAN NAMAZLAR
Nafile namaz iki kısma ayrılır. Cemaatle kılınan sünnetler ve
cemaatle kılınmayan sünnetler.
Cemaatle kılınan sünnetler şunlardır.
a) Küsuf ve Hüsuf namazı b) bayram namazı c) yağmur namazı
d) teravih namazı e) ramazanda vitir namazı
2) Cemaatle kılınması sünnet olmayan sünnetler.
a) Ratip sünnetler buda ikiye ayrılır müekked ve müekked
olmayan müekked olan şunlardır; sabah namazından önce iki
rekat, öğlenden önce iki ve öğlenden sonra iki rekattır. Akşam ve
yatsı namazından sonrada ikişer rekattır
b) Ramazan ayının dışında kılınan vitir namazı en azı bir çoğu
11 rekattır vitir namazının vakti ise yatsı nazmından sonra
fecir vaktine ka...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Ocak 2010, 16:03:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #7 : 31 Ocak 2010, 16:03:04 »

TUHFETUL ALAIYYE 100
BAYRAM NAMAZI

Bayram namazı Müslüman, baliğ ve hür olan her Müslüman
için sünnet-i müekkede dir. Bayram namazı iki rek?at olup vakti,
o günün güneşinin doğuşundan zeval vaktine kadardır. Bayram
namazının şekli; önce şöyle niyet edilir. Niyet ettim Allah rızası
için sünnet olan ramazan veya kurban bayramının namazını
kılmaya, imam ise imam olarak, cemaat ise uydum imama
 Ancak imam eda?en demesi gerekir. Niyetten sonra
biliyorsa veccehtüyü okur, bilmiyorsa ihram tekbirinden hemen
sonra yedi defa ellerini kaldırıp  diyecek, her tekbirden
sonra  deyip daha sonra
diğer namaz gibi birinci rekatı kılar ve ikinci reketa kalkar. Bu
rekatta da beş defa  der. Birinci rekatta olduğu gibi
ikinciyi de kıldıktan sonra selam verir. İmam fatiha ve zemi sureyi
okurken yüksek sesle okur.
İmamın, bayram namazından sonra Cuma hutbesine benzer iki
hutbe okuması sünnettir. Birinci hutbede dokuz, ikincisinde yedi
defa ard arda  deyip tekbir getirir.
İmam hutbelerin başlangıcında Ramazan Bayramında sadaka-i
fıtırdan ve kurban bayramında ise, kurbandan bahseder. Bir yoldan
gidip diğerinden dönmesi, güzel elbiselerin giyilmesi, güzel koku
sürülmesi, saçının tıraş edilmesi, tırnakların kesilmesi, ramazan
bayramında namazdan önce az da olsa yemek yemek, Kurban
bayramında ise namazdan önce yememesi ve çok tekbir getirilmesi
sünnettir. Tekbirin zamanı; arefe günü akşam namazından sonra
bayram namazına kadardır.
Ancak kurban bayramında bayramdan üç gün sonra da her
farz veya nafile namazdan sonra tekbir getirmek sünnettir. Bu
tekbirler gerek camide, evlerde ve gerekse yollar da getirilirken
de yüksek sesle olması sünnettir. Şayet ramazan?ın otuzunda
101
şahitliği kabul olunan dün akşam hilalı gördük deseler o zaman
orucunu bozmak yani iftar etmek vaciptir. Daha sonra bakacaz
eğer öğleden önce ise bayram namazı kılınır. Sonra ise kılınmaz.
Eğer hilalı gördük diyenler otuz ramazan güneş battıktan sonra
söylerlerse şehadetleri kabul olunmaz tekbirlerin en efdali
şöyledir.

KÜSUF VE HUSÜF NAMAZLARI
Güneş veya ay tutulduğunda iki rekât namaz kılmak sünnettir.
Güneş veya Ay tutulmasının namaz şekli şöyledir; Önce niyet
getirilir, niyet ettim Allah rızası için küsuf veya hüsuf namazını
kılmaya, imam ise imam olarak, cemaat ise uydum imama
 diyerek niyet getirir. Niyet getirildikten sonra sırasıyla
önce vecehtu, eûzu, fatiha ve zemi sureyi okuyup rükainer,
rükudan kalktıktan sonra tekrar fatiha ve zem-i süreyi okuyup
rükûa gider, rükûdan kalktıktan sonra secdeye gider, iki secde
yaptıktan sonra birinci rekât gibi ikinci rekatı da aynı şekilde kılıp
son secde den sonra teşehhüd, sali barek ve dua dan sonra selam
verilir.
İmam ay tutulmada namaz kılarken fatihayı ve zamm-i süreyi
açıktan okur. Güneş tutulmasın da ise fatiha ve zammi süreyi gizli
okur. Küsuf ve hüsuff namazlarından sonra imam iki hutbe okuması
,insanlara tövbe etmeleri ve sadaka vermelerini emretmesi
sünnettir. Her rekâtın birinci fatiha veya birinci rükûuna yetişene o
rekât ona sayılır. Yetişemediği takdirde sayılmaz küsuf namazının
zamanı gün batımına kadardır gün battıktan sonra kılınması
sünnet değildir. Hüsufunki de aynı şekilde, güneş çıkıncaya kadar
kılınır. Güneş çıktıktan sonra, kılınması sünnet değildir.
Not: Küsuf, güneş tutulması, hüsuf ise ay tutulmasına denir.
TUHFETUL ALAIYYE 102
İSTİSKA NAMAZI

İhtiyaç anında Allah?u teladan yağmur yağdırmasını isteme
namazıdır. İsteme namazını iki rekât kılmak sünnettir.
İmam halka dört gün üst üste oruç tutmalarını emretmesi,
dördüncü günü oruçlu olarak çalışma elbisesiyle tevazu içerisinde
genç,çocuk ve yaşlılarla birlikte şehir veya köy dışına çıkmalarıda
sünnettir . Ayrıca hayvanları da namaz yerine getirmek sünnet?dir
istiska (yağmur) namazı şekil itibariyle bayram namazı ile
aynıdır.
Ancak imam hutbenin başında tekbir yerine ? ? demesi
sünnet?dir. Ayrıca birinci hutbe de tekbirden sonra şöyle demesi
sünnet?dir.
İkinci hutbeden biraz okuduktan sonra kıbleye dönüp açık ve
gizli çokça dua etmesi ve üst elbisenin sağ tarafını soluna sol
tarafını sağına ve üst tarafını alt tarafa alt tarafıda üste gelecek
şekilde tersyüz etmesi. İmam bu şekil yaptıktan sonra cemaât da
kendisi gibi yaparak elbiselerini bu şekilde bırakmaları sünnettir.
Ayrıca, elbiseleri çıkarıncaya kadar bu şekilde kalmak sünnet?tir.
Yağmur, zarar verdiği zaman şu duayı yapmak sünnettir;

Havayı zemmetmek,küfür etmek mekruhtur
103
İstiska namazının niyeti şöyle getirilir;
Niyet ettim Allah rızası için iki rekât istiska veya yağmur
namazını kılmaya imamsa, imam olarak cemaatsa
uydum imama diyecek
CENAZE YIKAMA ŞEKLİ
Ölümü her an hatırlamak ve ölüme hazırlıklı olmak sünnettir
Örneğin : tövbe etmesi Salih amel işlemesi üzerinde başkasının
hakkı varsa geri vermesi gibi özellikle kötü olan bunları yerine
getirmesi lazım.
Sekeratta olanı sağ omzunun üzerine çevirmek , yüzünü kıbleye
vermek zorlamadan ona kelimeyi tevhidi ? ? telkin
etmek, vefat ettikten sonra onun gözlerini kapatmak geniş
bir şeyle çenesini bağlamak, yumuşaması için mafsal (eklem)
yerlerini açıp kapatmak, elbiselerini çıkartmak, bıçak balta gibi
ağır bir şeyi karnının üzerine koymak, borçlarını çabucak ödemek,
vasiyetini aynı şekilde çabucak yerine getirmek ve vacip olan
yıkamayı da gerçekleştirmek sünnettir.
Ölünün bütün bedenini yıkamak vaciptir. En efdali ise cenazeyi
tenha bir yere götürmek, yüksek bir yerin üzerine koymak ve
cenazeyi yıkayacak olan kimse onu geriye doğru eğik bir şekilde
tutarak oturtur ve sağ dizine dayandırır sağ elini omzuna,
başparmağın ense boşluğuna koyar ondan sonra karnında
herhangi bir şey varsa onu çıkartmak için sol eliyle karnını iyice
sıvazlar.
Sonra cenazeyi sırt üstü yatırır ve sağ eline bir bez sararak ön
ve arkasını yıkar. Sonra eline sardığı bezi atar. Ondan sonra eline
TUHFETUL ALAIYYE 104
ikinci bir bez sarar dişlerini ve burnunu onunla temizler ve ona
abdest aldırır sonra başını yıkar ve sakalını tarar dökülen kıllar
olursa onları muhafaza eder ve kefenlediği zaman onları kefenin
içine koyar. Önce sağ ön sonra sol ön tarafını yıkar sonra arka
sağ ve daha sonra arka sol tarafını yıkar suya esans veya güzel
kokulu bir şey karıştırmak ve ayrıyeten suyun içine kâfur koymak
sonra tepeden tırnağa kadar o kâfurlu suyu dökmek sünnettir.
Bu söylediğimiz daha birinci yıkama, iki kere daha bu şekilde
yıkamak sünnettir.
Sünnetli olmayanın zekerin üzerindeki kılıfı çevirip orayı da
yıkamak vacip. Şayet yıkama bittikten sonra bir necaset çıkacak
olursa sadece necasetin çıktığı yeri ve değdiği yeri yıkamak
vaciptir. Cenazenin avret yerine bakmamak lazım, bakıldığı
takdirde haramdır. İhtiyaç dışında avret olmayan yerlere de
bakmamak sünnettir.
Şayet cenazeyi yıkarken, iyi bir şey ondan görürse onu insanlara
anlatır. Aksini görürse maslahat durumu hariç söylememesi ve
saklaması gerekir. Şayet yıkaması güç ve zor ise, mesela yanmış
ise yıkama yerine ona teyemmüm aldırmak vaciptir. Efdal olan
erkek, erkeği ve kadın,kadını yıkaması her ne kadar abdesti
bozmamak şartıyla erkek hanımını,kadın kocasını yıkaya biliyorsa
da gene de söylediğimiz şekil en uygun ve en efdalıdır.
Şayet bir kadın ölür ve yabancı bir erkekten başka bir kimse
yoksa, yahut ölen bir erkeği yabancı bir kadın?dan başka yıkayacak
kimse yoksa, bu durumda onlara yıkama yerine teyemmüm
ettirilmesi vaciptir.
Ölüm esnasında Allah?ın Rahmetinde ümidi olmalı, Allah?ın
Rahmetinden ümidini kesmemesi sünnet?dir
105
KEFEN HAKKINDA

Ölen kişi varlıklı ise üç kefenle değilse bir kefenle kefenlenmesi
vaciptir kefenin beyaz olması ve her örtüye güzel bir koku
sürülmesi, ölüyü sırt üstü kefene yatırılması, kefeni iyi sarıp iki
ucunun bir bezle bağlanması sünnettir. Cenaze taşınırken sünnet
olan önden bir kişi kaldırması arkadan?da iki kişi her biri bir omuzu
tabutun altına koyar diğer omuzu dışarıda bırakır.
İhramda ?da dikişsiz elbise giymek vaciptir. Erkeğin başını,
kadınınsa yüzünü örtmesi ihramda caiz değildir.
CENAZE NAMAZI
Cenaze namazı yerli olanın üzerine Farz-ı kifayedir. Kılınış şekli
vacip şekliyle şöyledir; ayakta, abdestli temiz bir yerin üzerinde
ve yüzü kıbleye doğru olacak Tek başına kılıyorsa; kalbiyle şöyle
niyet getirir; Niyet ettim, hazır olan cenaze namazını kılmaya
 Eğer imamsa, imam olarak cemaat ise uydum hazır
olan imama diyerek niyet getirilir. Daha sonra fatihayı okur tekrar
 der ve tahiyyattaki salli barek?in
sonuna kadar okuyarak tekrar  deyip ölüye dua edecek.
Örneğin: Allahım onu affet ona merhamet et. Tekrar
 diyecek ve selam verecek. Tekbir getirilirken eleri kaldırmak
sünnettir ve fatihadan önce eûzu besmele çekmek ve fatihayı
gece bile olsa gizli okumak sünnettir. Üçüncü tekbirden sonra
öncelikle  sonuna kadar. Daha sonra baliğ
ise  sonuna kadar değilse
demesi. Dördüncü tekbirden sonra selamdan önce
denmesi sünnettir. Diğer namazlar
için şart olan cenaze namazı içinde şarttır. Fazlası cenaze
TUHFETUL ALAIYYE 106
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Ocak 2010, 16:07:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #8 : 31 Ocak 2010, 16:07:49 »

ORUCU BOZAN ŞEYLER
Bilerek cinsi ilişkiye girmek, bir şey geri dönmezse bile kasıtlı
olarak kusmak, balğamı yutmak, açık olan deliklerden beyin veya
mideye bir şeyin ulaşması orucu bozar. Ancak kılların deliğinden
veya gözden bir şeyin girmesi orucu bozmaz. İstimna veya
dokunma ile sebepli meni?nin çıkması orucu bozar.
Yatma (ihtilam) bakma ve düşünmeyle meni?nin çıkması orucu
bozmaz. Fecir çıkıncaya kadar niyet getirmeyen ve unutan
kişi o gün akşam oluncaya kadar orucu bozan her şeyden
uzak durması vacip ve daha sonra o günü kaza etmesi gerekir.
Kurban bayramından sonraki üç gün ve her iki bayramda oruç
tutmak olamaz ve haramdır. Oruçluyken yıkanmamak, hacamat
yapmamak, yemeğin tadına bakmamak, orucu açarken hurmayla
yoksa suyla açmak, fecirden önce sahura kalkmak, çokça hayıralar
yapmak, Kur?an okumak son on gecede yatmamak (ihya etmek)
cami de itikâfa girmek ve başkasını öpmemek sünnettir. Eğer
TUHFETUL ALAIYYE 114
şahvetle öperse tahrimen mekruhtur.
RAMAZAN AYINDA ORUCU BOZMANIN HÜKMÜ
Yaşlı, hasta gece çalıştığı takdirde işine zarar gelen, gündüz
çalışan, hamile ve emziren bayan, eğer zarar görüyorlarsa öyle
bir zarar ki teyemmümü mubah kılan bir zarar veya çocuğuna ve
hamline zarar veriyorsa orucunu bozması vaciptir. Şayet böyle bir
zarar görmüyorlarsa, ancak hamile ve emziren bayan için büyük
bir rahatlama varsa, bu durumda orucu bozmaları caizdir.
Hayızlı ve nifaslı bayanında oruç tutması caiz değildir. Hatta
oruçlu iken, hayız kanı görür veya doğum yapar, nifas kanı
görürse orucunu bozması vaciptir. Fecirden önce hasta olmayan
ve hastalığı daimi olmayan vede çalışan insan geceleyin niyet
etmeleri ve orucu bozmamaları gerekir. Ta ki hastalık ve
çalışmadan dolayı eziyet görünceye kadar. İki merhalelik helal bir
sefere çıkan kimse, zorluk görmezse bile orucunu bozması caizdir.
Ancak ilk gün fecirden önce yola çıkmamışsa orucunu bozamaz.
RAMAZAN AYINDA ORUCU BOZMANIN CEZASI
Hayız nifas ve doğum yapan gerek kendi gerekse çocuğunun
zarar görmemesi için orucu bozan, sefere çıkan, çalışan, iyileşmesi
umulan hasta, cinsi ilişkiden dolayı değil herhangi bir sebeple
veya sebepsiz orucunu bozan, bütün gün baygın kalan ve niyeti
unutan, bütün bunların oruçlarını kaza yapması vaciptir.
Sadece kendisi için değil hamileliği ve çocuğu için orucu bozan
bayan ve ikinci bir ramazan gelinceye kadar kazası olupta kazasını
tutmayan kişiye, hem kaza hem de ayrıca her gün için yiyecekten
bir müd fidye vermesi gerekir. Bu fidye yılların tekerrürü ile
tekerrür eder.
115
Hastalığından ümit kesilen hasta ve çok yaşlı olan kimse ise
sadece her gün için yiyecekten bir müd fidye vermeleri yeterlidir.
Ama isteyerek özürsüz oruçlu iken cinsi ilişkiye girerse, bir
hayvanla bile olsa o günü kaza yapması, ayrıca Müslüman ve
özürlü olmayan bir köle azad etmesi gerekir. Köle yoksa iki ay üst
üste aralıksız oruç tutacak, yapamıyorsa altmış fakire her birine
her gün için yiyecekten bir müd fidye vermesi vaciptir.
Özürsüz orucunu tutumamış kişi en yakın zamanda kaza yapması
lazım. Özrü olmadan daha orucunu kaza yapmadan ölürse her
gün için bir müd buğday veya o bedelde en fazla kullanılan
gıda maddesi neyse fidye olarak onun malından verilmesi icap
eder. Eğer üzerinden bir yıl geçmemişse, Şayet üzerinden bir yıl
geçmişse her gün için iki müd fidye vermesi icap eder. Ölen kişinin
yerine akrabaları veya akrabasının izniyle başkası da verilen
kefareti satın alıp verebilir.
ŞEYH?İN (MÜRŞİDİN) YANINA GİTMEK

Bilesin ki!.. kişi kendi akidesini Eş?âri ve Maturidi akaidine göre
ve dinde vacip olanını öğrendikten sonra kâmil ve murebi biri olan
bir Mürşid?in, yanına gitmesi ve de Allah yolunda taât ve ibadet
etmesi, çalışması vacip olur. Ancak Yüce Allah (cc) birisine ikramda
bulunmuş ona muvaffakiyet vermiş ve oda Allah?ın yolundan
çıkmıyor ise (buda çok nadirdir) çünkü insanın yaratılmasından
maksat Yüce Allah (cc)?a ibadet etmesidir. Dünya lezzetleri
değildir.
İnsan küçük olduğu müddetçe ondan ibadet istenmez, ona hiçbir
ibadet farz kılınmaz ve onun üzerine de günah yazılmaz. Akıl baliğ
olduğunda ise Yüce Allah (cc) ona günahlardan uzak durmayı
ibadet etmeyi ve Yüce Allah (cc) ona verdiği nimetin şükrünü
eda etmeyi ister ve emreder. Bazılarına Yüce Allah (cc) onlara
muvaffakiyet vermiş, Allah?ın verdiği nimetlere şükür eder ve
TUHFETUL ALAIYYE 116
Allah?ın emrinden çıkmaz, bunlar küçüklükte ki gibi bütün Bâtıni
(gizli) belalardan uzak ve emin olurlar. İşte bu kısmın mürşitlere
gitme ihtiyacı yoktur. Ancak böyleleri binde bir bulunmaz.
Diğer bir kısım ise nefis ve şeytan onu yener, daima Allah?a
itaatsizlik eder. Yüce Allah?a ibadet etmez yâ da eder ama huşu
ile değil. Bâtıni (gizli) belalar onda çoğalır mesela : kibirlenmek,
kendini başkasından büyük görmek, tek başına yaptığı ibadetleri
insanların duymasını istemek, her insanın yanında aynı davranmaz,
arkadaşını kıskanır, sırrının çıkmasını ister, hakkı aramaz, hep
kendinden razı olur, başkasının dedikodusunu yapar, cimridir
ailesine zulüm eder, hep gözü haramda, Allahın taatinde tembellik
yapar, Allah?tan korkmaz ve utanmaz, ahiretin ve cehennemin
hesabını yapmaz ve kalbi günah işleye, işleye simsiyah olur. Eğer
bu kısım insan bu durumda kalırsa Yüce Allah (cc) onu affetmez
ve tövbe etmezse muhakkak kötü ve cehennemliktir.
Ayet ve hadislerden anlaşıldığına göre Allah?tan kurtuluşu
yoktur. Onun üzerinde tövbe etmesi, Kamil bir Mürşid?in yanına
gitmesi vaciptir. Çünkü Mürşid?in sayesinde Yüce Allah (cc), bu
belaları onun, üzerinden kaldırır. Çünkü Yüce Allah (cc) her şey için
bir sebep yaratmıştır. Örneğin: Yüce Allah (cc) doktorları nasıl zahiri
hastalıklara vesile kılmışsa Mürşidleri de manevi hastalıklardan
iyleşmeye vesile kılmıştır. Batini ilim bu batini belaların define
(gitmesine) sebep olur. Yüce Allah (cc) bu Mürşid?leri Peygamber
(s.a.v)?in vasıtası ile öğretmiştir. Demek ki Mürşitlerin yanına
gitmek vaciptir. Çünkü vacibin onsuz tamamlanmadığı şey, o da
vacip olur. Sadece zahiri ilmi öğrenmek kâfi gelmez. Çünkü zahiri
ilimden maksat, amel etmektir. Bu batini hastalıklar insanda
mevcut olduğu müddetçe tam olarak şeriatla amel etmek
mümkün olmuyor.
Eğer zahiri ilmin sahibi olan âlimler insaflı düşünürlerse
göreceklerdir ki, onlarda da bu manevi hastalıklar mevcuttur.
Her dört mezheb?ten büyük Âlimler örneğin; Şafii mezhebinden,
117
ulemanın sultanı diye adlandırılan İzzeddin İbni Abdusselam ,
İmamı Gazali, Tacettin Essebki, İmamı Suyuti, Zekeriye El Ensar
, İbni Hacer Elheytemi. Hanefi mezhebinden; İbnilhumam, İbniş
Şibli, Şerinbelali, Hayreddin El Remli. Maliki?lerden; El Şeyh
Ebulhasen Eşşazili, Ebulabbas, İbn-i Ataullah El İskenderiye, İbni
Cemre, Nasreddin Ellekani, Eşşeyh Ahmet Zerruk, Hanbelilerden;
Ariflerin kutbu El Şeyh Abdulkadir El Geylani, El Şeyh Abdullah
El?Ensari El Herevi, Eşşeyh İbn-i Ennecar Elfutuhi gibileri de
hepsi böyle söylemişlerdir. Ve bütün bu saydığımız büyük Âlimler
önce zahiri ilim okumuşlar ve Kamil bir Mürşid?in yanında amel
etmişler ve bütün manevi hastalıkları kendilerinden atmışlardır.
Çünkü manevi hastalıkların gitmesine vesile olan bu batini ilim
zevkidir. İlim defter ve fikirle öğrenilmez. Bir Mürşide ihtiyaç
duyulur. Tıp ilmi kitaplarla öğretilmediği gibi bir doktora nasıl ki
ihtiyaç duyuluyorsa. Batini ilim için de bir Kamil Mürşide ihtiyaç
duyulur?!
Kim ki kâmil mükemmel Mürşitlerin tarikatını, yolunu inkâr
ederse ve de dese ki bunun hakkında ayet ve hadis yoktur.
Şüphesiz o kâfirdir. Çünkü bunların yolu,(tarikatı) Peygamberin
yolu ve tarikatın da ta kendisidir. Bunlara itiraz Peygambere
(a.s.v.) a itirazdır.
Birisi çıkıp dese ki bu Mürşitlerin Tarikatı hak değil!.. çünkü eğer
hak olsaydı sahabiler, tabi-inler ve müctehid olanlar bunların
tarikatı hakkında zahiri ilimde olduğu gibi kitap yazarlardı ve
bunların tarikatı hakkında kitap görmedik? Ona cevaben şöyle
deriz; Bu söylediğin senin akılsızlığından ve onların hakkında
edepsiz olduğundan dır. Çünkü senin bu konuşmandan anlaşılan
sanki sahabiler, tabinler ve müctehitler insanlardaki bu manevi
ve bâtıni hastalıkları, görmüşler ve bunun ilacını onlara
söylememişler ve bu bâtıni ilim hakkında kitap yapmamışlar ve
topluma karşı bundan dolayı da (hâşâ onlardan) hainlik yapmışlar.
Haşa onlardan, öyle değiller (olmadıkları da biliniyor) Belki de
kitaplarda beyan etmemelerinin sebebi, onların döneminde bu
TUHFETUL ALAIYYE 118
bâtıni (manevi) hastalıkların olmadığından dır. Çünkü hepsi büyük
insanlardı ve Allah?ın emirlerinden çıkmazlardı. Hadislerinden
anlaşıldığı gibi;

İmam-i Kuşeyri?nin de dediği gibi; Bâtıni ve manevi hastalıklar
eskiden yoktu, hicretten üçyüzyıl sonra bu hastalıklar çıktı
veya vardı ama söz ve nasihatlarla onları iyileştiriyor ve terbiye
ediyorlardı. Onun için kitaplara ihtiyaç duymuyorlardı?!
KAMİL MÜRŞİDİN ALAMETLERİ
Şeyhliye layık olan şeyh?in alametleri (işaretleri) şunlardır;
İnsanlara fetva vermek ve kitaplardan meseleleri (konuları) 1.
çıkartacak kadar zahiri ilminin olması.
Kami...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Ocak 2010, 16:09:52
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #9 : 31 Ocak 2010, 16:09:52 »

TUHFETUL ALAIYYE 124
muhafaza etmektir. Tarikat ehli her zaman namazını cemaatle
kılmalı namazdan önce ve sonraki ratip sünnetleri kaçırmamalı,
namazdan sonra tezbihleri çekmeli.
Her gün hatmeye girmeli, fecirden güneş doğuncaya kadarki
zamanı zikir ve virtlerle geçirmeli, akşam namazından sonra
yatsıya kadar rabıta yapmalı, gece sünnetlerine kalkmalı, Kur?an
okumayı biliyorsa her gün sadatların cüz?ünü okumalı. Gördüğü her
sünnetle amel etmeli, Allah?ın muhabbeti onlara hâsıl oluncaya
kadar çalışmalı ki artık Allah?ın emrinden çıkamaz hale gelir.
Nefsi yok etmeli taki kendini kâfirlerden bile üstün görmez hale
gelinceye kadar. Asıl sonuçtur demeli, ayıpları daima gözlerinin
önünde olmalı, kimseye ayıp bir şeyi yakıştırmamalı, daima
nefislerine muhalefet etmeleri, yaptıkları her iş dünya işi bile olsa
iyi niyetle ve Allah için yapmalı, kimseye karışmamalı, fitne fesat
vs. yapmamalı, kötü ahlakı terk etmeleri iyi ahlak sahibi olmaları,
bela ve musibetlere karşı çok sabırlı olmaları, başkası onlara
eziyet verdiği zaman sabır etmeleri, kimsenin kalbini kırmamalı,
hadlerini bilmeleri ve hadlerinde durmaları, rahmet ve şefkatleri
çok olmalı. Mücadeleci olmamalı, Hak olan bir şeye teslim olmalı,
çok mecbur olmadıkça başkasından dünya malını talep etmemeli,
bıçak, misvak, iğne, iplik, makas ve tırnak makası vs. yanında
bulundurmalı, başkasından istememeli, ihtiyaç olmaksızın dünya
ehline itimat etmemeli, vazifelere girmemeli, ona nasihat edenin
kıymetini bilmeli, arkadaşının iyi sözünü dinlemeli, herkese
değerine göre kıymet vermeli ve onun aklına göre onunla
konuşmalı, Âlim ve seyyid olanlara çok değer vermeli. Özellikle
üstadına (seydasına) misafirlere çok hizmet etmeli, gücüne göre
misafirlere ikramda bulunmalı ve onlara karşı yüzü gülmeli,
insanlara eziyet etmemeli, onun için ayağa kalkanın yerine izinsiz
oturmamalı, kör topal ve ihtiyarlara çok hizmet etmeli ve onları
iyiliklerden (hayırlardan) mahrum bırakmamalı, kalpleri Allah?a
bağlı kalması için tek başına bile olsa yürürken ihtiyaç dışında
sadece ayak parmaklarının ucuna bakmalı. Zahiren (görünüşte)
konuşmada yemek ve içimekte başkası gibi olmalı ama batinen
(manen) Allah?la beraber olmalı ve bir saniye bile Allah?tan gafil
125
kalmamalı, özellikle toplum içinde..!,
Ömrünü kendine sermaye görüp boşa harcamamalı. Şart ve
rükünlere uygun gün be gün amelini arttırmalı. En az günde bir
defa kendini muhasebeye çekmeli, eğer gece ve gündüzü ibadet
ile geçirmiş ise Allah?a hamd ve şükür etmeli. Yaptığı ibadetleri
eksik görmeli ve daha iyi bir ibadet için Allah?a söz vermeli,
şayet günahların içine dalmış ve günahlar çoğalmışsa tövbe
istiğfar etmeli ve bir daha yapmaması için Allah?a söz vermeli,
tek nefesin gafletle geçmesine izin vermemeli, her zaman kendi
ahlakında tefekkür etmeli, eğer kötü iş ve yerde kullanmışsa
giderilmesine tövbe etmekte acele etmeli. Yaptığı ibadetleri terk
etmemeli ve bilinç içerisinde yapmalı, ömrünü içinde bulunduğu
dakikadan fazla görmemeli, amacı Allah?ın rızası olmalı, amaç
cennet, cehennem, keşif, keramet ve hilafet olmamalı, insanların
hakkında iyi düşünmeli, kendini herkesten daha kötü görmeli,
şeriâta uygun olmayanın ondan hâsıl olmasına izin vermemeli.
Eğer şeriâtsızlık ondan meydana gelirse Şeyh?in yanında olmasa
bile hemen tövbe etmeli, yapmak istediği her şeyi şeriâta göre
değerlendirmeli, eğer şeriât kabul ediyorsa yapmalı, etmiyorsa
yapmamalı. Allah?a çok tevekkül etmeli.
Hâkimlerin hükmüne, zalimlerin zülmüne ve yalancı şahitlerin,
şahitliğine sabretmeli ve kendi kendine şöyle demeli ?bütün
bunlar benim kötülüklerim içindir. Belki bundan dolayı Yüce Allah
(cc) beni sever bana iyilik yapar ve beni kendi azabından affeder?
Çünkü aĥirette günahların af olmasına vesile olurlar. Pratik ve
atılgan olmalı, nefsiyle savaşmalı güzel yemek ve güzel elbise
aramamalı, az gülmeli, az konuşmalı, az yemeli ve acıkmadan
yememeli, sakin olmalı. Kazancından yemeli, milletin malında
gözü olmamalı, istihare ve istişare yapmadan bir şey yapmamalı,
yüz üstü uzanmamalı, ihram tekbirini geçirmeden hemen imamın
arkasında niyet etmeli. Ellerinden geldiği kadar camide, imamın
sağında ve birinci safta namaz kılmalı, sakal bırakmalı, saçının
tamamını kesmeli veya tamamını bırakmalı, yatsı namazından
sonra dünya işi ile konuşmamalı. Hayırlı günlerde ve Ramazanın
TUHFETUL ALAIYYE 126
son on günüde çok ibadet etmeli, boş zamanlarını da ibadetle
geçirmeli, dünya işi için ahiret işini bozmamalı, yeni elbise alıp
giydiğinde eskisini hayır için vermeli, yolda insanlara eziyet
veren bir şey gördüğünde yoldan almalı. Ölü ve diri akrabalarını
ziyaret etmeli, zalimlerin kabrini ziyaret etmemeli, tâzim için
Allah ve Kelam?ından başka bir şeyle Allah?ı tâzim ettiği gibi
yemin etmemeli. Güneşle gölge arasında oturmamalı, ayakta
işememeli. Verdiği sözü yerine getirmeli, yetimlere veli olmamalı,
amelleri (ibadetleri) geciktirmemeli, küfür kelimeleri yazmamalı
ve söylememeli, ekmeğin üzerine bir şey koymamalı, biri
hapşurdugunda ?yerhamukallah? demeli sefere çıkarken hayırlı
günlerde çıkmalı, örneğin: Pazartesi ve Perşembe günleri gibi,
arkadaşları için yaptığı masraflar gözüne gelmemeli, insanlardan
çok hayâ ve utanmalı, onlara yakışmayanı yapmamalı, Şüpheli
maldan yememeli, dünya ehli olanlarla muamele etmemeli, Allah
dostlarının yanına gitmeli edep ve olgunluk bakımından tam
olmalı, az uyumalı, riyaset ve makâm sevdalısı olmamalı, Allaha
çok âşık olmalı, yapacağı her işte inşallah demeli, arkadaşlarına
hizmet etmeli, zor olan hizmeti kendisi yapmalı, arkadaşlarına
bırakmamalı, hayırlı vakitlerde teheccüt vakti gibi arkadaşlarını
uyandırmalı, arkadaşlarına daima duâ etmeli, yatmalarını
kendi kalkmasından hayırlı görmeli, arkadaşlarının işlerini
kendi sünnetinden önce yapmalı, onlardan iyilikle bahsetmeli,
hastalandıklarında onlara çok hizmet etmeli, sekerat anında
onların yanından ayrılmamalı, öldüklerinde onların üzerine namaz
kılmalı, onunla mezarlığa kadar gitmeli ve defin edilinceye kadar
kabrinin başında beklemeli, hiçbir zaman arkadaşını Şeyh?e
şikayet etmemeli, tam tersine onları övmeli, onlara iyilik yapmalı,
daima onlara nasihat etmeli.
Şeyh?e karşı bir edepsizliğiniz olduğu zaman; tövbe edip, başınızı
açıp, ayakkabıların yerinde durarak, sağ eli sol elin üzerine koymak
suretiyle ağlayıp sızlayın, taki sizleri af edinceye kadar?!
Aynı şekilde şeyh kendisi bile size kızarsa bu söylediğimiz
yapılmalı.
127
HARAM OLAN ŞEYLER HAKKINDA
İslamda haram olan şeyler; kişi yaptığını Allah rızası için
yapmamak, günaha girecek kadar kızmak, vaaz ve nasihat kabul
etmemek kendini Müslüman kardeşinden üstün görmek, kendisi
ile iftihar etmek içi ve dışı bir olmamak, ömrünü boşa tüketmek,
insanlarla alay etmek, haram yoluyla başkasının malında gözü
olmak, mecbur olmadan insanlardan dilenmek, dilendiği zaman
ısrar etmek veya verilen şeye razı olmamak yâda Allah için bana
bir şey verin demek, çünkü fakir ve dilenmeye mecbur bile olsa
?Allah için bana verin? demesi haramdır. Ama Allah için dedikten
sonra da onu boş göndermek de haramdır. Fakirliğe razı olmamak,
belalara karşı sabırlı olmamak, zenginliğine aldanmak ve bu
malın sebebi ile Allah?a itaâtsizlik etmek, zengin?e zenginliği için
kıymet vermek, erkek ise caiz olanın dışında altın, gümüş ve ipek
kullanmak, Allah?ın vacip kıldığı ibadetleri eksik yapmak. Yaptığı
ibadetin ve iyiliğin başkasının duymasını istemek veya başkası
tarafından övülmesini arzu etmek, Allah?ın verdiği nimetleri
unutmak ve onların üzerine Allah?a şükür etmemek. Günah bir işi
yapana yardımcı olmak, Allah?ın emrini yerine getirmemek, Hakka
tabi olmamak, nefsine uymak, ölçüp tartarken hile yapmak,
yalan yere yemin etmek, malında bir eksiklik varsa müşteriden
gizlemek, insanlara hüsnizanda bulunmamak, mücadele etmek,
hakkı tanımamak, yanlış bile olsa hep kendi dediğini yapmak,
hakkı sevmemek, şeriâta aykırı bir şey gördüğünde yapabildiği
halde sıkılmamak, kabul etmesi ve gücü yetmediğinde oradan
kalkmamak, Allah?ın azabından emin olmak, Rahmetinden ümidini
kesmek, ilim okumadan maksat, Yüce Allah (cc) için değil de dünya
için okumak, öğrendiği ilmi insanlara öğretmemek suretiyle cimrilik
yapmak, vacip olan bir soru ona sorulduğunda cevap vermemek
ve öğrendiği ilimle böbürlenmek, zalim ve fasıkları sevmek,
yanlarında oturmak, onlarla muamele etmek. Âlim ve Salih
insanları sevmemek, onların üzerine konuşmak ve eziyet vermek.
İnsanların iyiliğini görmemek (kayıp etmek). Peygamber (s.a.v.)?in
adı zikredildiğinde selatu selam getirmemek elinden geldiği halde
mazlumu zalimden kurtarmamak, şer ve fitneden kendini uzak
TUHFETUL ALAIYYE 128
tutmamak, Kuranı unutmak, idrardan kendini temizlememek,
necis olan şeylerden kendini muhafaza etmemek, hanımı hayız
ve nifasta iken onunla ilişkiye girmek veya hanımı hayızlı iken bir
yâda iki talakla boşayıp tekrar nikâhına almamak, ramazan ayında
fecirden akşama kadar ki müddeti içinde ilişkiye girmek, Hac ve
umre de ihramı çıkarmadan önce ilişkiye girmek, hanımdan zihar
ile ayrılmak istediğinde kefaret vermeden önce ilişkiye girmek,
ziharda şudur; kocanın karısının kendisine ebe...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 [2]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes