> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlana Kitaplığı > Tuhfetul Alaıyye
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tuhfetul Alaıyye  (Okunma Sayısı 6253 defa)
31 Ocak 2010, 15:28:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 31 Ocak 2010, 15:28:39 »



TUHFETUL ALAIYYE
1
El Şeyh
Alaeddin El Haznevi
Derleme ve Tercüme
Diyaeddin Demir
2.BASKI
TUHFETUL ALA?IYYE 2
Tuhfetul Alaiyye
Derleme ve Tercüme
Diyaeddin Demir
xxxxxxxxxxx
3
Önsöz 6
Kelime-i Şehadet 10
Allah?ın Zat ve Sıfatları Hakkında 10
Yüce Allah?ın her iki konuşması 12
Hayr ve Şer 12
Yüce Allah?ın Resul ve Enbiyaları 13
Yüce Allah?ın Sahife, Kitap ve Melekleri 15
Muhammed (a.s.v.)?ı Vasf Etme ve Nesebi 16
İnsan ve Meleklerin Dereceleri 18
Evliya ve İmamlar Hakkında 19
Arş - Kürsü - Levh - Kalem 20
Ecel - Rızıkve Başka Şeyler Hakkında 20
Ölüm ve Kabir Sorgusu 21
Kıyamet Alametleri 25
Haşr - Neşr ve Başka Şeyler Hakkında 27
Şefaat Hakkında 29
Peygamber (asv) Havuzu 31
Cehennem Hakkında 31
Cennet Hakkında 34
Ölü - Sağ ve Diğer Şeyler Hakkında 36
Namazı Kılmayan Kişi 37
Ramazan Orucu 39
Zekatı Vermeyen Hakkında 40
Hac?ın Fazileti Hakkında 41
Zina?nın Cezası Hakkında 41
İçki İçenin Hakkında 42
Katil Olanların Hakkında 43
Ölülerin Üzerine Sabır Etmeyenler Hakkında 44
Anne ve Babaların Kalbini Kıran Kişiler Hakkında 44
Vacib - Haram - Sünnet - Mekruh ve Caiz Hakkında 46
İbadetin En iyisi ve Diğerleri 47
Mekruh Su 48
Kullanılmış Su 48
Necis Su ve Diğerleri 49
İctihad Hakkında 50
Altın Gümüş Eşyalar 50
TUHFETUL ALA?IYYE 4
Misvak ve Diğer Şeyler Hakkında 51
Abdestin Farzları 51
Abdestin Sünnetleri 52
Abdestin Mekruhları 53
Mest üzerine Mesh Etmek 54
Abdesti Bozan Şeyler 54
Abdestsiz Olan Kişinin Üzerine Haram Olan Şeyler 55
Teharet (Hela) Adabı 55
İstinca 56
Guslü Vacib Eden Şeyler 57
Vacip Olan Gusül?den Yıkanmak 57
Gusl?ün Şart - Sünnet ve Mekruhları 58
Abdestsiz, Cenabetli ve Diğerleri 58
Necis Şeyler Hakkında 59
Teyemmüm Mevzusu 60
Teyemmüm?ün Şartları 62
Teyemmüm?ün Sünnetleri 63
Teyemmüm?ü Bozan Şeyler 63
Teyemmüm ile Kılınan Namazın Kazası 64
Hayız - Nifas 65
Kan?ı (Adet) Onbeş Günü Geçen Bayan 66
Nifas Kanı Altmış Günü Geçen Kadın 68
Namaz Kime Vaciptir 69
Namazın Kılınış Şekli 70
Namazı Sünnetleriyle Beraber Kılınış Şekli 71
İmamın Arkasında Nasıl Nasıl Namaz Kılınır
Sünnetleriyle Beraber 74
Ayakta Namaz Kılmayanın Namaz Kılınış Şekli 75
Farz Namazından Sonraki Tesbihatlar 76
Sünnet ve Farzlarıyla Namazda Okunanların Açıklaması 77
Namazdan SonraTesbihatın ve
Ezandan Sonraki Dua?nın Açıklaması 80
Namaza Girmeden Önceki Beş Şart 84
Namaz Kılmanın Kerahat Vakitleri 86
Ezan ve İkamet (Kamet) 87
Necasetin Muaf Olanı 88
Namazı Bozan Şeyler 89
Namazın Mekruhları 91
5
Namazın Bazı Sünnetleri 92
Sehiv Secdesi 93
Şükür Secdesi 95
Tilavet Secdesi 96
Sünnet Olan Namazlar 96
Cemaat Namazı 97
Kim İmam Olabilir-Kim imam Olamaz 98
İmam?dan Geri Kalan ve İmama Sonra Yetişen 99
İmam?dan Nasıl Ayrılır 100
Misafir Namazı 101
Kasr Namazının Şartları 102
Cem?i Namazı 102
Cuma Namazı 103
Cuma?ya Gitmemeyenin Özrü 105
İpek Giyisiler 105
Bayram Namazı 106
Küsuf ve Hüsuf Namazları 107
İstiska Namazı 108
Cenaze Yıkama Şekli 109
Kefen Hakkında 111
Cenaze Namazı 111
Kabir 113
Akrabalarının Taziyesinde Bulunmak 114
Zekat 115
Koyun ve Keçinin Zekatı 115
Deve ve Sığırın Zekatıf 115
Deve Sığır Koyun ve Keçi?nin Zekat Şartları 116
Ekin ve Meyvelerin Zekatı 116
Ticaret Malının Zekatı 117
Altın ve Gümüşün Zekatı 118
Fıtır Zekatı (Fitre) 119
Ramazan Ay?ının Orucu 119
Orucu Bozan Şeyler 120
Ramazan Ay?ında Orucu Bozmanın Hükmü 121
Ramazan Ay?ında Orucu Bozmanın Cezası 121
Şeyh?in (Mürşid?in) Yanına Gitmek 122
Kamil Mürşid?in Alametleri 125
İhlas Muhabbet ve Teslimiyet Hakkında 127
TUHFETUL ALAIYYE 6

Zatının özünü kavramakta akılların aciz kaldığı, sıfatlarını
tanımada ilim, irfan sahiplerinin hayrete düştüğü, kainatı yoktan
var eden; sanatının inceliklerini yarattıklarında açığa çıkaran; insanı
yaratan, kainatta kendine halife yaparak ve diğer mahlukatlardan
üstün tutarak şereflendiren ve onurlandıran; halifeliğini, kurtuluş
ihtiyaçların karşılanışı ve mertebelerin yükselişi için sebep
kılarak, katına yükselişin, yakınlığın zirvesine ve en yüce gayelere
ermenin merdiveni yapan Allah?a hamd olsun.
Salavatların incileri, selamların cevherleri, duaların en değerlileri,
mahlukatın en şereflisi varlıkların en onurlusu, zuhuratının eksiksiz
mazharı, iki cihanın yaratılış vesilesi, feyiz ve bereketlerin yayılış
nedeni Efendimiz, Velimiz, Muhammed (a.s.v.)?ın üzerine olsun.
Onun yetiştirmesiyle üstün meziyetlerini kazanan ona arkadaşlık
nimetine eren ehli beytine ve sahabe?lerine olsun.
Dinini ihya, sünnetine uyma, bütün hallerinde yolunu izleme için
gayret ve çaba sarf eden; bu gayret ve çabaları nedeniyle Allah?ın
nimet sofralarını kendilerine mubah kıldığı, ihsanlar lütfettiği,
içlerini ve dışlarını en güzel ahlakı ile süslediği, kalplerini nur
aşılarıyla nurlandırdığı, hikmetlerin özüyle, sırların cevherleriyle
doldurduğu, inayet sürmesiyle basiret gözlerini sürmelediği,
marifet ihsanlarını koklattığı, kalplerin gıdasını bahşettiği, gizli
Bismillahirrahmanirrahim
ÖNSÖZ
7
ilimlerine haberdar kıldığı ümmetinin velilerine olsun.
Güzel ve örnek ibareleriyle ortaya çıkmış çok kıymetli TUHFETUL -
ALAİYYE adını taşıyan bu eser, Pak şeriat?ın sancaklarını her tarafa
yayan, tertemiz Nakşibendi Tarikatının adabının koruyucusu, irfan
ve yakin madeninden içen, fazilet ve parlak zeka sahibi, muin olan
Rabbine son derece muhtaç, Kamil ve Mükemmel Mürşit Kadim
ve Kerim olan Allah?a vesilemiz Nakşibendi meşrebinden, Şafi-i
Mezhebinden zamanın en büyük alimi uzak yakın meşhur olan,
El-Şeyh Alaeddin El-Haznevi?ye aittir. Allah onu sırrına takdis
eylesin, ruhunu şad etsin, kabrini nurlandırsın, üzerimize onun ve
şuan Şeyh izzeddin ve Eşşeyh Muhammed El Haznevi?den sonra
şanı yüce, kadri yüksek ve yaygın, namı heryerde ve bölgede
bilinen, kerem sahibi efendimiz, kamil, mürebbi, Şeyhimiz Şeyh
Muhammed Mutaa El Haznevi hazretlerinin bereketlerinden
yağdırsın, bizi onların makamlarından bolca nasiplenenlerden
kılsın. Bu cevher onun malumatlarından sadır olmuştur.
Bu kitap dört bölümden meydana gelmektedir. Ancak
tercümeden sonra önsöz (mukaddime) tercüme eden tarafından
eklenmiştir.
Birinci bölüm Akaid ile ilgilidir. İkinci bölüm fıkıh ile ilgili
imamımız Şafii mezhebi?nin üzerine işlenektedir. Üçüncü bölüm
Tasavvuf ile ilgilidir. Dördüncü bölüm ise Helal ve Haram?
hakkındadır.
Okumaya başladığımdan şu günlere kadar, benimle bu kitap
arasında ülfet oluşmuştu. Fakat buna güç yetiremeyeceğim
düşüncesi ve Arap dili ve edebiyatı ve de Türkçe dili ve edebiyatına
vukufiyetimin azlığı nedeniyle bir süre çekindim. Kendimi çok
ayıpladım. Kendi kendime şöyle dedim; ?sen kim, bu iş kim! Sen ne
kervanda, nede o topluluktasın! Diyelim ki seninle onun arasında
bir tanışıklık var, ama sende ifade güzelliği nerede?..
TUHFETUL ALAIYYE 8
Şairin söylediği gibi
Çadırlar onların çadırı gibiydi
Fakat çadırların altındakiler onlar değildi!.
Bu son derece zor ve önemli işi, bu yolun yolcularının rehberi,
taliplerin eğitmeni, erenlerin öncüsü, şanı yüce, kadri yüksek ve
yaygın, namı heryerde ve bölgede bilinen kerem sahibi, Şehidül
Harameyn?in göz bebeği efendimiz ve kamil mürebbi El-Şeyh
Muhammed Mutaa (ks) Hazretlerinden izin aldıktan sonra karar
verdim.
Ancak Ceylan korusu zanederek, aslanlar ormanına daldığımın
farkındayım. Okuyuculardan istirhamım gerek çeviri esnasında
gerekse matbaadan kaynaklanan hatalardan dolayı kusuruma
bakmamaları. Çeviriye kanaat eder ve ondan istifade edersen sana
ne mutlu! Aksi halde şübhelendiğin şeyi bırak. şüphelenmediğine
bak ve işi ehline bırak. Şüphesiz her yiğidin kendine özgü sözleri
ve halleri vardır! sözü darbi meseldir.
Şair şöyle diyor.
Şarkıyı gönülsüz dinleyen
Neşelenmediği için şarkıcıyı kınamasın
Daha önce de söylediğim gibi ben bu işin ehli değilim ?Serçelerin
kartal sofrasından yediği nerede görülmüştür? Küçük tanelere
alışmış serçe kursağı Büyük lokmalarla gıdalanan Kartal
kursağına benzemez!.. ve benzemediğini de biliyorum. Başarının
ancak Allah?dan oluduğunu bilerek diyorum ki

Başarım; ancak Allah?ın yardımı iledir. Yalnız O?na dayandım ve
yalnız O?na yöneldim? (Hud süresi ayet: 88)
9
tuhfet-ul alaiyye
10
KELİME-İ ŞEHADET

Erkek olsun, kadın olsun, hür olsun, köle olsun, insan olsun, cin
olsun. (ancak cinler doğduğu andan itibaren mükelleftir) Adem ve
Havva gibi. Eğer akıl baliğ ise Peygamber?in, Peygamberliğinden
haberdar olmuş konuşmaya kadir olan her insan kalbiyle inanıp
diliyle ( ) söylemesi
vaciptir. Yani (farzdır) Manası; Dilimle ikrar kalbimle inanıp şehadet
ederim ki; ibadete layık ve ona ibadet edeceğimiz Allah?tan başka
hiçbir ilah yoktur. O Allah ki dengi benzeri ortağı yoktur ve yine
dilimle ikrar kalbimle inanır şehadet ederim ki Muhammed (a.s.v.)
Allah tarafından, cin ve insanlara din ve dünyalarında hakkı ve
doğruyu göstermek için, resul (elçi) olarak gönderilmiştir.
ALLAHIN ZAT VE SIFA...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tuhfetul Alaıyye
« Posted on: 28 Nisan 2024, 01:13:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tuhfetul Alaıyye rüya tabiri,Tuhfetul Alaıyye mekke canlı, Tuhfetul Alaıyye kabe canlı yayın, Tuhfetul Alaıyye Üç boyutlu kuran oku Tuhfetul Alaıyye kuran ı kerim, Tuhfetul Alaıyye peygamber kıssaları,Tuhfetul Alaıyye ilitam ders soruları, Tuhfetul Alaıyyeönlisans arapça,
Logged
31 Ocak 2010, 15:31:26
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 31 Ocak 2010, 15:31:26 »

EVLİYA VE İMAMLAR HAKKINDA
Yüce Allah (cc) ?nun Evliyalarının olduğunu ve kerametleri
olduğuna inanmak ve itikat etmek vaciptir. Keramet: Salih bir
insanın insanlara gösterdiği Harikul Ade (Acayip) şeylerdir. Bütün
imamların hak ve doğru olduklarına inanmak gerekir. Gerek her
dört Mezheb İmamaları 1- İdris?in oğlu Muhammed Eşşafii 2-
Sabit?in oğlu Numan El Hanefi 3- Ahmed El Hanbeli 4- Enesin
oğlu Malik gibi ve diğerleri. Mezhebleri korunmamış kişiler
Evre-i Süfyan ElSevri gibileri. Akaid imamları Ebul Hasan El
Aşari ve Ebul Mansur El Maturidi gibi. Tarikat imamları ise Şah-ı
Nakşebendi, Abdul Kadir-i Geylani ve diğer tarikatların büyükleri.
Bizler Akaidte Eşari?yi Mezheb te Şafii?yi ve Tarikatta (Tasavvuf)
Nakşebendi?yi takip etmekteyiz. Kim bu söylediklerimizin
arkasından gider ve takip ederse mutlaka kurtuluşa erer. Bunların
dışındaki kişilerin takip eden ise hüsranda dır. Ancak onlara Kafir
diyemeyiz, onlardan Küfürü gerektiren birşeyi görmediğimiz
müddetçe. Birbirleriyle savaşan Peygamberin sahabelerinden
söz etmemek lazım. Hz Ali (ra) ve Hz Muaviye (ra) gibi... Allah her
ikisinden de razı olsun. Çünkü her ikisi de Allah için doğruluk için
hak için birbiriyle savaştılar. Kendi istek ve arzuları için değil... Her
19
ikisine göre diğeri şeriâta aykırı davranıyor diye savaşıyordu. Her
ikisi için de günah yoktur.
ARŞ - KÜRSİ - LEVH - KALEM HAKKINDA
Arş, Kürsü, Levh ve Kalem?in olduğuna iman etmek, inanmak
vaciptir. Arş; Nurdan olup, büyük bir cisimdir. Dünya?da dört
melek onu kaldırmaktadır. Ahirette ise sekiz melek kaldırır. Kürsü;
Nurdan yaratılmış Arş?ın altında ama Arş?a yapışıktır. Arş?ın
ve Yedinci Göğün arasındaki mesafe 500 yıl?dır. Levh; Nurdan
yaratılmıştır, ne varsa içinde yazılıdır. Kalem; ise Nurdan bir cisim,
ne varsa hepsini Allah?ın emri ile Levh?de yazmıştır. Bilmesekte
Yüce Allah (cc) bunları bir hikmet için yaratmıştır. Yüce Alla (cc)
Arş?ı yapmış haşa keyf için değil, Kürsü?ye de oturmak için değil,
Levh ve Kalemi de yaratmış, haşa bir şeyler yazıp unutmamak için
değil, belki bütün bunlar birer hikmet için yaratılmıştır.
ECEL - RIZIK VE BAŞKA ŞEYLER HAKKINDA
İnsanın eceli ileri geri alınmayacağına inanmak vaciptir. Ancak
(muallak) dediğimiz, yani duaya, hayra, okumaya vs.. bağlı olan
ecel hariç. Yüce Allah (cc) herşeyin rızkını verir. Haram?dan bile
olsa... Kimse kimsenin rızkını yiyemez, ve kimse taat ve ibadetten
muaf değildir. Yüce Allah (cc) namaz kılmayı, oruç tutmayı benim
üzerimden kaldırdı diyen, yalan söylemiş olur. O?nu öldürmek,
yüz kafiri öldürmekten daha hayırlıdır. Dinimizde haram bilinen
birşeyi Helal eden veya Helalı Vacip?i inkar eden kişi Kafir olur.
Allah?tan ümidini kesen Allah?tan günahından ve Kabir azabından
korkmayan kişi Kafir olur. Çünkü kişi korku ve ümit içerisinde
olması gerekir. Yüce Allah (cc) her günahı affedebilir. Küfür ve
Kul hakkı hariç. Ancak hakkını yediği kişiyi razı etmek gerekir.
İçtenlik ve saf bir kalp ile Tövbe etmek büyük günahları affettirir.
Müslümanların iyileri ve tövbe etmiş günahkarları tövbelerini
bozmadan ölürlerse Yüce Allah (cc)?nun fazlu keremi ile Cennete
girecekler. Kendi amelleriyle değil... Asi (günahkar) bir insan tövbe
etmeden ölürse, Yüce Allah?a kalmış dilerse affeder, dilerse
TUHFETUL ALAIYYE 20
cezalandırır. Çünkü Kafir hiç Cehennem?den çıkmaz, ebedi olarak
cehennemdedir. Kur?an okuma, Sadaka ve Dua ölüye fayda verir.
Müslümanların, Kureyşi (seyyid) bir imamları (liderleri) olması
gerekmektedir.
ÖLÜM VE KABİR SORGUSU HAKKINDA
Ölüm?ün Hak olduğuna inanmak vaciptir. Ölüm kötüler için,
vücutta (bedende) cep açmak, kılıçla parçalamak, diri diri hayvanı
soymaktan daha zordur. Eğer ölülerden biri kalksaydı ve Ölüm?ün
şiddetinden haber verseydi, hiç kimse ne yer ne içer ve ne de
çalışırdı.
Ameli Salih olan ise Azrail ve onunla bulunan Melekler
kendilerini güzel bir şekilde ona gösterirler, Azrail ve beraberindeki
Meleklerin yüzü güneş gibi parlar, O?na Cennetten kefen, misk ve
reyhan getirirler. Ta ki Azrail O?nun ruhunu kolaylıkla alana kadar.
Azrail O?nun ruhuna şöyle seslenir ?Ey iyi ruh, iyi bedenden çık
Ebedi Cennete ve senden razı olan Rabbi?ne git? daha sonra onun
ruhunu misk ve reyhan?nın üzerine koyar, ipek?ten kefene sararlar.
Yeryüzünde iyilik ve ibadet yaptığı yerler ve gökyüzünden rızkı
indirilen yerde O?nunla beraber göğe çıkartılır. Ve bu yerler kırk
güne kadar onun üzerine ağlarlar. Ruhu; gökyüzündeki Meleklerin
O?nu karşıladığını görür ve derler ki ?Bu iyi ve münevver ruh kimin?
?Bu falan kişinin ruhudur? derler. Melekler o zaman ?iyi bedenin
iyi ruhu hoş geldin sana müjdeler olsun Yüce Allah (cc) senden
razıdır. Ebedi Cennet senin yerindir? Her göğün Melekleri aynı
şekilde onu karşılar ve aynı müjdeyi verirler. Taki ruh Yüce Allah
(cc)?nun Arşının yanına çıkıncaya kadar. Orada Ruh Yüce Allah
(cc)?a secde eder. Yüce Allah (cc) orada ateşten muafsın kağıdını
ona verir. Tekrar o ruhu bedenine geri gönderir.
Ameli iyi olmayanlar ise ; Azrail ve onun beraberindeki Melekler,
Kendilerini kötü bir şekle koyarlar yüzleri siyah, tüyleri diken
21
diken, ağızlarından kötü koku, ağız ve burunlarından ateş çıkar,
başları göklere değer, Azrail (as) ruhlarını bu şekilde alır. Çivili
bir çubuk misali bir insanın karnına koyarak, her bir çiviye bir
damar sarıp güçlü ve kuvvetli bir insanın çekmesi gibi... Azrail
(as) seslenir ?Ey kötü bedendeki kötü nefis çık sana müjdeler
olsun, Yüce Allah (cc) senden kızgın ve cehennem senin yerin.
Ruh?u göğe çıkarılmak istendiğinde birinci göğe kadar Melekler
bu sözü tekrarlarlar. O göğün Melekleri onun ruhunun geçmesine
izin vermezler, ?Bu kötü ve kokmuş nefis kimindir? diye sorarlar.
?Falanındır? derler. Onlarda ?Hoş gelmedin, O?nu çabuk bedenine
geri götürün? derler. O?nun Ruh?unu göklere çıkarmadan, geri
gönderirler.
Kafirler ise; İnsan onlardan söz etmek bile istemez, Allah
muhafaza. Ölünün Ruhu bedeninden çıktığı zaman gökyüzünden
üç sefer onun arkasından şöyle seslenir ?Ey Adem oğlu sen mi
Dünyayı bıraktın yoksa O mu seni bıraktı, Sen mi Dünyayı öldürdün
yoksa O mu seni öldürdü? Onu kapıdan çıkartıp, yıkama yerine
konduğunda dört ses arkasından şöyle der 1- Ey Adem oğlu
senin o sağlam vücudun nerede, niye şimdi zayıf düşmüş. 2- Ey
Adem oğlu hani o senin konuşkan dilin, şimdi seni dilsiz bırakmış
3- Ey Adem oğlu duyan kulağın, şimdi duymaz olmuş 4- Ey Adem
oğlu seni yalnız bırakan arkadaşların nerede?... Onu kefene
sardıklarında, arkasından yine üç ses 1- Ey Adem oğlu Yüce Allah
(cc) senden razı ise güzellik seni bekler. 2- Allah senden razı değilse
ceza seni bekler. 3- Ey Adem oğlu bu uzun bir yolculuktur. Artık
evine geri dönemezsin. Onu tabuta koyduklarında ise arkasından
üç sefer şöyle seslenirler. ?Ey Adem oğlu Allah?ın emrini yerine
getirmişsen, iyilik ve güzellikler senindir. Ey Adem oğlu eğer
tövbeli isen iyilik ve güzellikler senindir? O?nun üzerine namaz
kıldıklarında yine arkasından bir ses ?Ey Adem oğlu şimdi ameline
göre ceza ve mükafatı göreceksin? denilecektir. Ölüyü defin için
götürdüklerinde iki üç adımda bir ölü seslenir. ?Ey akrabalarım ve
komşularım, Dünya beni aldattığı gibi sizi de aldatmasın, Çünkü
topladığım mal Akrabalara kaldı. Yüce Allah (cc) O malın hesabını
ise benden soracaktır. İyi olursa Evinden Kabre kadar Melekler
TUHFETUL ALAIYYE 22
onun için saf olurlar. Her ölüyü kabre koyduklarında Eğer Ameli
salih ise onun kabri ?hoş geldin vallahi sen üstümde yürürken
de seni seviyordum, şimdi ise içimdesin göreceksin sana nasıl
ikramda bulunacağım ve içimde nasıl güzel zaman geçireceksin.
Ameli olmayan ise kabri ona hoşgelmedin, vallah sen daha
üstümde yürürken seni sevmezdim, şimdi içimdesin göreceksin
senin başına neler getirecem. O?nun etrafındaki ölüler ?bu insan
bizden nasıl akıl almadı? Sonra onun üzerine toprakla kapatılır
daha sonra Yüce Allah (cc) Münker ve Nekir?i onun yanına
gönderir. Gözleri şemşek gibi parlar, Sesleri bulutların sesi gibi,
Ağızlarından ateş püskürür, Kendi kıllarına basıyorlar, başları
göğe değiyor, her birinin elinde bir balyoz, bütün dünyadakiler
bir olsa o balyozları yerden kımıldatamazlar. Yüce Allah (cc) O
ölünün ruhunu bedenine geri bırakır, Cevap verecek kadar...
Melekler Arapça, Süryanice veya Ölünün diliyle sorar. ?Rabbin
Kim?, Dinin nedir? Size gönderilen adamın hakkında ne diyorsun??
Ameli iyi ve salih olanlar ?Rabbim Allah, Dinim İslam, bize
gönderilen Hz. Muhammed (asv) Peygamberimdir.? der. Ameli
iyi ve salih olmayanlar ise şaşırırlar, bilmiyorum der, o zaman
Melekler de O?na balyozlarla vurur. Sonra Yüce Allah (cc) Ameli
salih olanın kabrini kolaylıkla onun üzerine kapatır, ve o kişinin
kabrini Elli metre uzun ve geniş yapar, Cennet pencerelerinden bir
pencere kabrinde açılır. Cennet halıları altına serilir, O?na Cennet
elbisesi giydirilir. Yüce Allah (cc) ona kabrinde bir kandil (fener)
yakar. Salih Amelini sevdiği dostlarının şekline koyar. O?nun
yanına gönderir. Sabır etmesi ve O?na binip kıyamete gelmesi
için. Ameli kötü olan Kafir ve Asi?ler ise Yüce Allah (cc) O?nun
kabrini öyle kapatır ve daraltır ki kaburga kemikl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Ocak 2010, 15:35:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 31 Ocak 2010, 15:35:05 »

CEHENNEM HAKKINDA
Cehennem?in var olduğunu ve dünyanın yedi tabakası altında
olduğuna inanmak ve itikad etmek vacibitir. Cehhenm ateşi bin
yıl yakılmış beyaz olmuş, bin yıl yakılmış kırmızı olmuş, bin yıl
daha yakılarak siyah hale gelmiştir. Şu an Cehennem?in ateşi
simsiyahtır. Dünya ateşi Ya Rabbi Cehennem ateşinden sana
sığınırım der.
İğne deliği kadar Cehennem?de bir delik açılsa Dünya baştan sona
kadar yanar. Eğer Cehennemdeki birinin elbisesi yer ve gökyüzü
arasında asılırsa koku ve sıcaklığından bütün mahlukatlar ölür.
Eğer onunla insanların bağlandığı yetmişbeş santimlik bir zincir
bir Dağ?ın üzerine konsa O Dağ yedi tabakaya kadar erir. Eğer
Dünya?nın bir ucunda Cehennem ateşiyle yakılsa dünyanın diğer
ucundaki şahıs?da yanacaktır. Yüce Allah cc) Cehennemdekilerin
vücudunu hadsiz hesapsız büyütür. Hatta Ateş onlarda daha fazla
hükmetsin diye, Anne ve Babalarının kalbini kıran kişilerin butları
ve Kafir kişilerin dişleri Uhud dağı kadar büyür. . Vücutlarında öyle
bir kaşınma meydana gelir ki; o kaşınmayla kendi kemikleri ortaya
çıkar. Yedikleri zakkumdur.
Not: Zakkum bu dünyadaki bildiğimiz zakkum değildir. Eğer
bu zakkumdan birazı dünyaya gelse idi kimse ondan dolayı ne
yiyebilir ne de içebilirdi. içtikleri ise akan iltihap kan ve hamim
olurdu.
TUHFETUL ALAIYYE 30
Hamim ise son derece ısıtılmış su demektir. Karınlarına hamim
(ısıtılmış su) girdiğinde sıcaklıktan iç organları paramparça olur.
Buhar ve kötü kokularına ise kimse dayanamaz.
Cehennem yılanlarının ağızları dünyadaki vadiler gibidir.
Akrepleri ise katır büyüklüğündedir. Soktuklarında vücutlarındaki
etler dökülür. Bin seneye kadar ağrı çekerler. Cehennim?in yaktığı
kişiyi Yüce Allah (cc) tekrar onu eskisi gibi diriltir. En az azabı olan
kişiye Yüce Allah (cc) ateşten bir ayakkabı giydirir. Sıcaklıktan
beyni kaynar, bağırsakları dışarı çıkar. Cehennim?in üst üste yedi
kapısı vardır. Her bir kapı bir kata aittir. Her kapının arasındaki
mesafe yetmiş yıla eştir. Her kat bir üstteki kattan yetmiş derece
daha sıcaktır.
Peygamberin (asv) ümmetinden olan bazı günahkarları Yüce
Allah (cc) Peygamber efendimiz?den habersiz Cehenneme koyar.
Melekler ilk onları cehenneme götürdüklerinde cehennimin
kapı bekçisi olan Malik onları getiren meleklere gelenlerin kim
olduklarını sorar. ?Kim bunlar elleri şeytanların ellerine bağlı
yüzleri simsiyah daha böylelerini cehennemde görmedik.? Onları
getiren melekler ?biz bilmiyoruz Yüce Allah bize emretti bizde
onları getirdik.? Bu sefer Malik gelenlere sorar ?Ey günahkarlar
siz kimsiniz ?onlarda Peygamberin şerefi için söyleyemiyorlar
Peygamber (asv)?in ümmetinden olduklarını şöyle cevap veriyorlar
?Biz üzerlerine Kur?an indirilenlerdeniz? Onları Cehennem?in
kapısına götürdüklerinde onlarda zebanileri gördüklerinde ?Ey
malik bize biraz müsade et kendi halimize ağlayalım. sonra
bizleri cehenneme koy.? Malik onlara izin veriyor gözyaşı yerine
kan çıkıncaya kadar ağlıyorlar ve Malik onlara şöyle sesleniyor
?Eğer bu ağlamayı dünyada yapsaydınız Yüce Allah (cc) sizleri
cezalandırmazdı? Malik zebanilere emrediyor atın bunları
Cehenneme onları cehenneme attıklarında her biri ?La ilahe illa
allah? diyor Ateş onlardan uzaklaşıyor Malik ateşe tut onları
31
diyor fakat Ateş ben onları nasıl yakayım ?La ilahe illa allah?
diyorlar. Malik, Yüce Allah (cc) onların yakılmasını emretmiştir
diye söyleyince Ateş hemen onları sarıyor. Kimileri topuklarına
kadar ateşe girerler kimileri dizlerine kadar kimileri göbeklerine
kimileri ise boyunlarına kadar. Ateş yüzlerine yaklaştığında
Malik ateşe sesleniyor yüzlerini yakma çünkü Allah için secde
etmişlerdir. Kalplerini de yakma çünkü o kalpleri Ramazan
ayında oruçluyken Allah için susamıştır. der. Günahkarlar o
şekilde cehennemde kalırlar. Ta ki Yüce Allah (cc) Cebrail?e git
Peygamberin ümmetinden olanların haline bak nasıllar. Cebrail
gidip bakar ki közlerin içinde kötü haldedirler. Cebrailin azap meleği
olmadığını bilirler ve onu Malikten sorarlar. Malik bu her zaman
Muhammed (sav)?in yanına giden Cebrail?dir. Muhammed ismini
duyduklarında gözyaşlarına boğulurlar. Cebrail?e seslenirler;
?Peygamberimize selam söyle bizim halimizi ona anlat helak
olduğumuzu ona söyle? Cebrail Yüce Allah?a döndüğünde Yüce
Allah (cc) Cebrail?e soruyor; ?Nasıllardı? Cebrail; ?Ya Rabbi çok
kötü haldeydiler? Yüce Allah (cc) ?senden birşey istediler mi? ?
Cebrail ?Ey Rabbim bana Muhammed?e selam söyle halimizi ona
bildir? Yüce Allah (cc) Cebrail?e ?git Muhammed?e haber ver? der.
Cebrail, Peygamber (asv)?a gittiğinde Peygamberimizi iki parçalı
dörtbin kapılı beyaz mücevherden bir çadırda bulur. Ey Allah?ın
resulu ümmetin sana selam söylüyor ve diyorlar ki biz kötü bir
haldeyiz, Cehennem?de helak olduk. Peygamberimiz (sav) Arşın
yanına gider. Allah?a secde eder. Yüce Allah efendimize seslenir:
?Ey habibim kaldır başını ne istersen veririm? Efendimiz ?Ya Rabbi
Cehenneme koyduğun ümmetimi benim için affet? der. Yüce
Allah (cc) ?git onları çıkart, senin için onları affettim? Peygamber
(sav) onların yanlarına gittiğinde ?Ey Muhammed ateşte yandık?
derler. Peygamberimiz (sav) onları cehennem?den çıkarır. Ancak
yanmış kömür gibi bir vaziyette çıkarır onları. Peygamberimiz
onları hayat nehrine götürür ve yıkar, ardından yüzleri güneş gibi
parlar vaziyete bürünürler. Gözleri sürmeli her biri birer genç olup
çıkarlar ve daha sonra Eefendimiz onları Cennete koyar.
TUHFETUL ALAIYYE 32
CENNET HAKKINDA

Cennetin var olduğunu ve şu an yedinci gökte olduğuna inanmak
vacibtir. Cennetin evleri Gümüş Altın ve mücevherattandır. evlerinin
çamuru misk toprağı zaferan çakılları zümrüt ve yakuttandır.
Elbiseleri hiç eskimez, Cennete girenlerin gözleri sürmeli olur,
yüzlerinde ve vücutlarında hiç kıl olmaz boyları 52 m olur. yetmiş
çeşit elbise ve de altın ve gümüş çeşitleri giyerler her bir saatte
yetmiş renge girerler. Cennetin kadın ve erkekleri kendilerini
birbirlerinin yüzlerinden göğüslerinden ve bacaklarından görürler.
Eğer cennet hurilerinden birisinin eli dünyaya gelirse yeryüzü ve
gökyüzünün arası onun ışığından parlar. Cennetteki her birine Yüce
Allah (cc) yüz kişilik yeme içme ve şehvet gücünü verir. Yemekleri
ter olup akar, o terin kokusu vücutlarda misk gibi kokar. Taharet
balgam gibi kötü şeyler onlar için söz konusu değildir. Yanlarından
Bal, süt, şarap ve su nehirleri akar herbirine 72 huri verilir hepside
bakiredir. Güneşten daha güzel ve parlaktır, bacaklarındaki ilik
bile güzellikelerinden dolayı görünür.
Cennette en az pay alan kişi evleri bahçeleri mülkü bin yıl
mesafeliktir. Evleri yetmişbeş bin metre yüksek olur üç yüz
hizmetçisi vardır. üçyüz çeşit yemek onun için getirirler. Cennet
ehli eğer canı meyve isterse Ağaçların dalları onların yanına gelir
ve dilediğini yerler Canları yemek isterse anında sofra önlerine
gelir. Cennetteki üzümün taneleri büyük karpuzdan daha büyüktür.
İçindeki ağaçların dalları altın gümüş, yakut ve mücevherattandır.
İçindeki bazı hurileri yüce Allah miskianber kafur zaferan ve hayat
suyundan yaratmıştır. Diğer huriler bile onlara aşık olur her birinin
göğsünün üzerinde şöyle yazılmıştır. Kim bizim gibilere sahip
olmak isterse Yüce Allah (cc)?ın tâat ve ibadetini yapsın.
Cennetteki tahtlar altından ve 5400 m yüksekliktedir. Yakut
ve mücevheratla süslenmiştir. Tahtın üstünde olan kişiden
her taraf görünür. Yüce Allah (cc) onları tahta çıkartmak ya da
indirmek istediğinde taht onlar için iner ve yükselir. Cennet
33
ehlinin başlarındaki tac yeryüzü ve gökyüzü arası kadar aydınlık
verir. Kısacası Cennette öyle şeyler vardır ki gözlerin görmediği
kulakların işitmediği ve de kalplerin tasavvur edemeyeceği yani
vasf (tarif) edemeyeceği güzellikler vardır.
Cennet ehli cennete girdiğinde Yüce Allah (cc) onlara sorar bir
şey ister misiniz? Onlar da şöyle cevap verirler; ?Ey Rabbimiz
bizi Cehennem?den kurtardın Cennetine Koydun ve yüzümüzü
ak çıkardın bundan sonra bize ne vereceksin? İşte O zaman Yüce
Allah (cc) kendiyle aralarındaki perdeyi kaldırır kendini onlara
gösterir. Cennetteki bütün lezzetler Yüce Allah (cc)?ın görünmesi
gibi hoş ve güzel değildir. Her Cuma günü Yüce Allah (cc) kendini
Cennettekilere gösterir. Büyükler ise Yani Peygamberler,
Sıddıklar ve Evliyalar günde iki defa Yüce Allah?ı görürler Ancak
Yüce Allah?ın nasıl olduğunu kimse bilmez.
ÖLÜ - SAĞ VE DİĞER ŞEYLER HAKKINDA
İnsan öldükten sonra akrabalarının ne yaptığını bildiğni bilmek
gerekmektedir. Eğer ölenin akrabaları şeriatsızlık içine girerler
ise çok sıkıntıya girerler. Mesela: Öldükten sonra bağırıp, kendini
dömesi, ağıtlar yakması bu tür şeyler ölüyü son derece rahatsız
eder. İyi insan öldüğünde ondan önceki ölülerin ruhları onun
yanına gelirler ondan akrabalarını komşularını sorarlar hatta
kendi evindeki kediyi bile sorar. Ölen kişinin akrabalarınınn ruhları
onun yanına gelip bir birleriyle hasret giderirler. Ölüler bile
birbirlerini ziyaret ederler. Biz ne yaparsak melekler, Peygamber
(sav)?ı ve ölülerimizi hebardar ederler. Eğer yaptığımız ameller
iyi ise çok sevinirler eğer kötü amel ve günah ise bu onları son
derece üzer ve kızgınlık hali alır. Kötü insan ölümü sevmediği g...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Ocak 2010, 15:39:02
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #3 : 31 Ocak 2010, 15:39:02 »

KULLANILMIŞ SU HAKKINDA
Az bir suya bir sefer abdest azalarında veya yıkanmada
kullanıldıysa onunla abdest alınmaz. Eğer abdest suyunu bir yerde
?kulleteyn? oluncaya kadar toplasan onunla tekrar abdest olur.
Eğer bir kişi elini az birsuya abdest niyetiyle yüzünü yıkadıktan
sonra batırsa artık o suyla abdest alınmaz. Eğer abdest niyetiyle
değilde başka bir şey için olsa o zaman bir şey olmaz. Necis bir
elbise yıkandıktan sonra ondan inen su necis değldir. Eğer o inen
suyun içinde necaset yoksa ve rengi ve kokusu değişmemişse ve
de o elbise helal olmuş ise. Ama ikinci ve üçüncü sefer abdest ve
gusül azalarında ya da sünnet olan gusülde abdestliyken aldığın
abdest suyu ile abdest alınır necis olan bir şeyde onunla helal
olur.
45
NECİS SU VE DİĞERLERİ HAKKINDA
Kulleteyn?den az bir suya veya sıvı birşey ne kadar çok olsa bile,
necis bir şeyin girmesiyle necis olur. Ancak az olduğundan gözle
görünmeyen necaset ve iğne batırdığın zaman kanı akmayan
şeyler düştüğü zaman necis olmaz sinek, sivri, sinek, bit, pire gibi.
Ama bu düşen şeyler onu değiştirir ve birisi öldürüp içine atarsa o
zaman su necis olur. Kulleteyn?e necis bir şey girdiği zaman onu
necis yapmaz rengi, tadı ve kokusu değişmediği takdirde, eğer
değişirse az bile olsa necis olur.
Eğer Kulleteyn?in değişmesi kendiliğinden veya üstüne fazla su
koymakla giderse veya içinden su çıkartmak suretiyle değişmesi
giderilirse tabiki kulleteyn?den az olmamak kaydıyla, bütün bu
hallerde necaseti gider ve onunla abdest alınabilir. Yok eğer içine
misk veya toprak atmak suretiyle değişmesi giderilirse o zaman o
su necis kalır, onunla abdest alınmaz.
Akan su da duran su gibidir. Eğer akan su da iki dalganın arası
Kulleteyn varsa necis bir şeyin girmesi onu necis yapmaz. Eğer
o necaset onu değiştirmez ise Ama Kulleteyn?den az ise necis
bir şeyin düşmesiyle necis olur, değişmese bile... Helal bir şeyle
değişen su içilir, ancak onunla abdest olmaz ve başka bir şey de
onunla helal olmaz.
Kulleteyn 500 rıtıl?dır bu da 193 lt suya tekabül eder , bir iki litre
eksik olması birşey değiştirmez. Kulletyn dört köşeli bir yerde
uzunluk ve genişlik 65 cm derinlik ise 50 cm olmalıdır. Derin ve
geniş suda ise kulleteyn eskisi gibi 50 cm geniş 150 cm derinlikte
olmalı, içmek için vakıf edilen suyla abdest almak haramdır.
TUHFETUL ALAIYYE 46
İCTİHAD HAKKINDA

Eğer iki ibrik su karışırsa hangisi helal hangisi necis olduğunu
bilmiyor ise işaretlerden yola çıkarak ictihad yapılır. Kişi kör
bile olsa eğer o iki sudan başkası yok ise . iki sudan birinin helal
olduğunu kanaat ederse o suyu kullanır. ve diğerinin dökülmesi
ise sünnettir. Eğer dökmez ve fikri değişirse o zaman belki ikincisi
helal olabilir. o zaman her iki fikirlede amel etmez ne birincisiyle
ve ne de ikincisiyle, ancak her ikisinide dökecek ve teyemmüm
alacak, namazını tekrar eda etmesine gerek yoktur. Eğer doğru
bir insan dese ki bu su necistir ve necis olmasının sebebini söyler
ya da söylemez ise ancak kişinin Mezhebi onun ki ile aynı olmalı
ve o insan alim birisi ise o zaman onun söylediğiyle amel etmek
ve o suyu kullanmak vacibtir.
ALTIN VE GÜMÜŞ EŞYALAR HAKKINDA
Erkek ve kadınların yemek içmek ve başka şeyler için güğüm
buhardanlık, saat, sürmelik, kaşık ve tarak, çengelli iğne ve
benzeri altın ve gümüş kapları edinip kullanmaları haramdır. Bu
saydıklarımızın gerek tamamı altın gümüş olsun, gerek yarısı yine
de kullanılması haramdır. Altın ile yamalı kapta nasıl olursa olsun
ister yama küçük olsun, ister büyük ihtiyaç için bile olsa yine de
haramdır.Fakat gümüş ile yamalı olan kap ise şayet büyük ve süs
için olursa yine de haramdır. Ama yama büyük ve süs için değil de
ihtiyaç için olursa veya küçük ve süs için olursa mekruh sayılır.
Küçük ihtiyaç için olursa mekruh değildir. Eğer ki bir kabı altın
ve gümüş içi veya dışı kaplanır veya çivilenirse ve eğer ateşte
eritildiği takdirde altın ve gümüş kaplamasından kıymetli birşey
dökülürse caiz değildir, dökülmediği takdirde caizdir.
MİSVAK VE DİĞER ŞEYLER HAKKINDA
Misvak kullanmak dişlerin genişliği üzerinde getirip götürmek her
zaman sünnettir. ama daha fazla abdest ve teyemmüm alırken,
47
namazı kılarken, Kuran veya kitap okurken dişler sararırken eve
girerken, yatarken ve kalkarken bu vakitlerde daha fazla sünnettir.
Oruçlu olan için öğlenden itibaren kullanılması mekruhtur. Tırtırlı
olan herşeyle misvak sevabı hasıl olur. Parmak hariç. Ancak
Misvak diğer şeylerden daha efdaldir. Her göze üç sefer sürme
çekmek, bıyıkları dudak kırmızılığı görününceye kadar kısaltmak,
tırnakları kesmek ilk önce sağ elin şehadet parmağından
başlayarak arka arka olan diğer üçünü daha sonra başparmağını
daha sonra sol elin serçe parmağından devam edip bitirinceye
kadar. ayakların ki ise ilk önce sağ ayağın serçe parmağından
başlayıp sol ayağın serçe parmağında bitecek şekilde kesmek.
koltuk altı ve etek traşı yapmak bütün bunlar sünnettir. Sakalıda
kına yapmak sünnettir. Ancak siyaha boyamak haramdır. Ama
baş?ın birazını traş etmek birazını bırakmak, ak (beyaz) olan
kılları çekmek ve tek ayakkabı ile yürümek mekruhtur. Topukların
altında olacak şekilde uzun elbise giymek eğer böbürlenmek için
ise haram, değil ise mekruhtur. Kadınlar için ise mekruh değildir
belkide sünnettir.
ABDESTİN FARZLARI
1 ve 2: ilk önce yüzünü suyla yıkamak, yüzüne ilk su atılmasıyla
birlikte kalbiyle abdest niyeti getirmek. Yüzün uzunluğu; saçın
bittiği yerden çene kemiğinin altına kadardır. Eni ise; kulaktan,
kulağadır. Yüzde bulunan kirpik, kaş, bıyık ve dudak altındaki
kılların gür olan sakal hariç hepsini yıkamak ve ıslatmak icab eder.
Gür sakal karşıdan bakıldığında altındaki ten görünmeyendir. 3:
Parmak uçlarından dirseklerle beraber yıkamak iki elin üzerinde
bulunan et ve kılları da yıkamak vaciptir. 4: Baş?ın hududunda
bulunan saçın bir kısmını mesh etmektir. o da bir şartla mesh
ettiğin saç uzatıldığnda başın hududunu geçmemesi gerekir. 5:
Ayakları topuklarla beraber yıkamak. Eğer niyet yüzden önce veya
yüzü yıkadıktan sonra getirilirse, Şafii mezhebine göre o abdest
geçersiz sayılmaktadır. Eğer yüzünün yarısını yıkadıktan sonra
niyet ederse, niyetten önce yıkadığı yerleri ellerini yıkamadan
önce orayı tekrar yıkaması gerekir. 6- Abdest alırken tertibe riayet
TUHFETUL ALAIYYE 48
etmek. Eğer söylediğimiz şekilde tertible yıkamazsa Mesela:
Ellerini yüzünden önce yıkadı veya ellerini yıkamadan önce başını
mesh etti veya ayaklarını en sona bırakmaz ise o zaman tertibi
terk ettiği yerden tekrar başlaması vaciptir.
Henüz Abdest bitmeden önce bir organı yıkayıp yıkamadığına
şüphe ederse onu ve sonraki organlarıda yıkayacaktır. Fakat
abdestini bitirdikten sonra şüpheye düşerse tekrar alması
gerekmez. Ama abdesti bitirmiş ya da daha almaya devam ediyor
ise niyet edip etmediğine şüphe ederse abdesti tekrar iade etmesi
vaciptir. Abdest alırken abdest organlarının üzerinde suyun
akması icab eder. Eğer sadece ıslatır o su akmaz ise o abdest
olmaz.
ABDESTİN SÜNNETLERİ

Abdeste başlarken
 demek, eğer başta unutulmuşsa ortasında
 yemek içmekte olduğu
gibi. Avuçlarını yıkarken abdest sünnetinin niyetini getirmek, eğer
ellerinin helal olduğundan emin değil ise yıkamadan önce duran
suya ve sıvı şeylere daldırması mekruhtur, ağzı misvaklamak, ağız
ve buruna üç sefer beraber su vermek, eğer oruçlu değilse suyu
boğaza kadar götürmek, bütün abdest azalarını üçer defa yıkamak,
başın bütününü üç sefer mesh etmek, yeni bir su ile kulaklarının
içini ve dışını mesh etmek, el parmaklarını karıştırmak sık olan
sakalı parmaklarıyla karıştırmak, elin sol serçe parmağıyla sağ
ayağın serçe parmağından başlayarak aralarını karıştırmak,
bütün azaları arka arkaya yıkamak ara vermemek sağ organları
soldan önce yıkamak vacip olan yerin fazlasını yıkamak, özürlü
değilse kimsenin eline su dökmesine izin vermemesi, azaları
kurutmaması, elinde yüzük varsa çevirmesi, yüzün üst tarafından
başlaması el ve ayakları yıkarken parmak uclarından başlaması,
abdest alırken yüksek bir şeyin üstüne çıkması, kıbleye dönmesi,
eliyle su alıyorsa ibriği veya kabı sağ tarafına koyması, özür
49
olmadan abdestte konuşmaması, yüzüne suyu hızlı çarpmaması,
abdestten sonra şöyle demesi:
ABDESTİN MEKRUHLARI
Suyu çok kullanmak, organları üç defadan fazla ya da az
yıkamak, özürsüz başkalarının azalarımızı yıkaması, abdestte
sünnet olan bir şeyi terk etmesi.
MEST ÜZERİNE MESHETMEK
Abdestte ayak yakıma yerine mest üzerine mesh etmekle olur.
Eğer tam bir abdestten sonra mesti giymiş ise, mest temiz ve
sağlam olmalı, Misafir gerek yük yüklemede gerekse indirmede
üzerine yürüye bilmeli, evde olan ise bir gün bir gece üzerinde
yürüyebilmeli, mest topukların üstüne kadar kapatmalı su
geçirmemeli evde olanlar için müddeti (zamanı) bir gün bir gecedir.
misafir olanlar için üç gün üç gecedir. Seferde yayan olursa bu
da 80 km ye tekabül eder Tenviril Kulup kitabında söylediği gibi
müddetin başlaması mesti giydikten sonra abde...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Ocak 2010, 15:47:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #4 : 31 Ocak 2010, 15:47:06 »

TEYEMMÜM MEVZUSU
Abdest almak isteyen ve Cenabeti üzerinden kaldırmak isteyen
kişi Namaz kılmak istediğinde eğer etrafında suyun olmadığından
emin ise teyemmüm etmesi vaciptir. Eğer suyun olup olmadığı
konusunda şüphe varsa, eşyalarının içine bakar arkadaşlarından
sorar, etrafına iyice bakarak her dört taraftan 160 mt. mesafe
kadar suyun olmadığını öğrendikten sonra teyemmüm alabilir.
Eğer başka bir namaz vaktine kadar yerinde kalırsa, tekrar su
araması icab etmektedir.
Eğer tekrar suyun yakında olabileceğinden şüphe ederse ve
3100 m mesafede suyun olduğundan emin ise eğer, nefsinden,
malından ve namaz vaktinin çıkmasından korkmuyor ise oraya
gitmek icab eder. Şayet 3100 m?den daha fazla uzaksa gitmek icab
etmez. Eğer vaktinin sonunda suya yetişecem diyor ise, en iyisi
namazını o zamana bırakmaktır. Eğer yetişip yetişmeyeceğine
şüphe ediyor ise en iyisi namazını vaktinde kılmaktır. ?Fersah? 3
mil?dir her mil 4 bin adımdır. her adım 3 ayaktır.
Şayet su arayan kişide biraz su varsa, o su ile abdest almaya
yetmeyecek miktarda ise geriye kalan organların yerine teyemmüm
yapabilir. Eğer satılık su bulsa ama fiyatı ederinin çok üstünde ise
veya borcundan dolayı o paraya ihtiyacı varsa yada öldürülmesi
haram olan hayvanı için gerekli ise o zaman o suyu satın almak
icab etmez. Eğer biri suyu bedava verirse kabul etmek icab eder,
ama su sahibinin para alması icab etmez. Eğer suyunu yükünün
içinde kaybetmişse teyemmüm ile namazını kılar daha sonra
kaza yapar. Eğer suyu yüküyle beraber kaybederse teyemmümle
namaz kılar ve kaza etmez. Yol arkadaşlarının birisinde su var
ancak o su içmek için ise veya öldürülmesi caiz olmayan hayvanı
için ihtiyaç duyuluyorsa yine teyemmümle namazını kılar.
Hastalıklı veya yaralı biri gusül ve abdest için teyemmüm yapar,
TUHFETUL ALAIYYE 56
eğer, organlardan birini kaybetme korkusu, hastalığın çoğalacağı
korkusu, hastalığın uzama korkusu veya görünen organlarda
çirkin bir görüntünün meydana gelmesinden dolayı bir korku
durumunda teyemmüm söz konusu olur. Eğer bütün bedeninde
su kullanamamışsa bir teyemmüm kafi gelir. Eğer tek organda
su kullanılmamışsa o organın yerine teyemmüm alır ve sağlam
yeri yıkar.
Yarası sargılı olmadığı zaman; Şayet yaranın üzerinde sargı
varsa ve kaldırıldığında yaraya zarar vermiyorsa kaldırılması şart,
Eğer kaldırıldığında zarar görecekse kaldırılmaz ancak üzerini
mesh etmek gerekmektedir. Eğer bir şahıs abdestin iki organını
yıkamazsa iki teyemmüm, üç organını yıkamazsa üç teyemmüm
ve dört organını yıkamamışsa dört teyemmüm alması icab eder.
Ancak her iki el abdestin bir azası (organı) ve her iki ayak abdestin
bir organı sayılır.
Cünup olana tertip yoktur. dilerse sağlam yeri yıkadıktan sonra
dilerse önce teyemmüm yapar. Ama abdestsiz olan sıra yaralı
organa geldiğinde teyemmüm alma icab eder. Bir farz namaz için
teyemmüm alınırsa ve o namaz kılınırsa sonra ikinci vakit geldiği
zaman, daha abdesti varsa sadece teyemmüm almak icab eder.
TEYEMMÜMÜN ŞARTLARI
Teyemmüm?ün şartları dörttür. 1- Teyemmüm almak istediğin
şeyin zamanının gelmesi namaz gibi (vaktin girdiğini bilmek) 2-
Namaz vaktinde suyu aramak; eğer suyun olmadığını kesin bir
şekilde biliyor veya teyemmüm alması için suyun mevcudiyetinden
değil de başka nedenlerden dolayı ise, o zaman suyu araması şart
değildir. 3- Tozu olan temiz bir toprakla; İçine un, alçı ve benzeri
şeyler karışmamış olmalı. Teyemmüm azalarının üzerinde
olan toprak, başkasının onunla teyemmüm almamış olması
gerekmektedir. 4- Teyemmüm edecek kişi vücudunda bir necaset
olmamalı, varsa izale edilmeli.
57
Teyemmümün farzları beştir.
1- Toprağı teyemmüm azalarına nakl etmek (taşımak) 2- Niyet
etmek, niyetin toprağı taşıma ve yüzü mesh etmeyle birlikte
olması gerekmektedir. Yüzünün yarısını mesh ettikten sonra
niyet etmek olmaz. Niyet şöyle edilir: ?Niyet ettim teyemmüm
farzını yerine getirmeye? Eğer namaz niyetine abdest alırsa
sünnette kılabilir. Ancak sünnet için alınan teyemmüm ile farz
namaz kılınmaz. 3 ve 4- Toprağa iki veya daha fazla vuruşla
yüz ve elleri, dirseklerle birlikte mesh etmek. Bir vuruş yüz için
diğerleri ise eller içindir. 5- Tertibe riayet etmek. önce yüzü sonra
elleri mesh etmek gerekmektedir.
Not: Toprağın kılların altından ten ile temas etmesi şart
değildir.
TEYEMMÜMÜN SÜNNETLERİ
Kıbleye yönelmek 1.
Besmele  2.  demek.
Misvak kullanmak 3.
Yüzü ve elleri birer sefer meshetmek 4.
Önce sağı, sonra solu meshetmek 5.
Yüzün üst tarafından meshetmek 6.
Eller fazlaca tozlanmışsa silkelemek ve tozu azaltmak 7.
Toprağa her vuruşta parmaklarını birbirinden açık tutmak 8.
TUHFETUL ALAIYYE 58
Birinci vuruşta, varsa yüzüğü parmaktan çıkarmak. ikinci 9.
vuruşta çıkartmak vacibtir.
TEYEMMÜMÜ BOZAN ŞEYLER
Abdest yerine teyemmüm yapılmışsa abdesti bozan şeyler
teyemmümüde bozar. Ama boy abdesti yerine teyemmüm
yapılmışsa, boy abdestini gerektiren haller bu teyemmümü
bozar. Şayet, teyemmüm suyun yokluğundan dolayı yapılmışsa,
namaz?a başlamadan önce suyu görmek yahut varlığını hissetmek,
teyemmümü bozar. Eğer namaza başladıktan sonra suyu görür
ve bulunduğu yer zann-ı galiple suyun varlığı tahmin edilen bir yer
olup, teyemmüm ile namazı?ın farziyetini sakıt kılmayan bir yer
ise o anda namazı batıl olur. Ama suyun yokluğuna zann-ı galip
ile hükmedilen yahut varlığı da yokluğu da eşit şekilde tahmin
edilen bir yer olmakla teyemmüm ile namazın farziyetini sakıt
kılan bir yer ise namazı batıl olmaz. ve namazına devam eder,
yine namazı batıl olmaz eğer bir özür için teyemmüm almışsa.
Tek teyemmüm ile bir farz ve sünnetlerden başka kılınmaz. Nezır
(adak) namazı da farz namazı gibidir. Ancak bir farz ve cenaze
namazı bir teyemmüm ile olur.
TEYEMMÜM İLE KILINAN NAMAZIN KAZASI
Çoğunlukla suyun olduğu bir yerde teyemmüm alınırsa ancak
teyemmüm esnasında su yoktu yine de namazı kaza etmek
icab eder. Hırsızlık ve kötülük için sefere çıkan yada seferi ile
günahkar olan, suyun olmadığından teyemmüm alırsa veya
yaralıysa, yarasında çok kan varsa ya da yarasının üstünde sargı
varsa, ancak sargıyı koyduğunda abdestsiz ise, ama sargıyı
çektiğinde zarar görecekse, veya sargıyı koyduğunda abdestli
ise, ama yara teyemmüm azalarında ise, bütün bu hallerde kaza
yapmak vaciptir. Bunların dışında kaza yapmak icab etmez. Fakat
sargıyı çıkarmak vaciptir. Su ve toprak bulmayan kişi, kaza etmek
59
şartıyla, abdestsiz namaz kılar.
HAYIZ VE NİFAS
Kadın dokuz yaşını doldurmadan, hayız görmez. Hayız bir gün
bir geceden az olmaz, on beş gün ve on beş geceden de fazla
olmaz. Bir ay içinde hayız?dan temiz kalmak, on beş gün ve on beş
geceden az olmaz, ancak çoğunluğun haddi (müddeti) yoktur.
Cenabetli, insanın üzerine haram olan şeyler, hayızlı ve nifaslı
bayan?nın üzerine de haramdır. Daha fazlası kirletme korkusu
varsa Cami?den geçmeleri de haramdır. Namaz kılmaları
ve Boşanmaları, kocalarıyla diz ve göbek arasında örtüsüz
oynaşmaları da haramdır. Kısacası, kan kesildikten sonra
boy abdesti almadan önce oruç ve boşanma hariç, yukarıda
saydıklarımızın tamamı haramdır. Nifas müddetinin azı bir lahza
bile olabilir. Çoğu ise Altmış gün?dür.
İSTİHAZA
Şayet Kadın dokuz yaşından küçük, bir gün bir geceden az ve
onbeş günden fazla kan görecek olursa, fazlası istihaza (hastalık)
kanıdır. Her zaman kan gören kadın, her namaz vaktinde önünü
yıkaması, oruçlu değil ise önüne pamuk koyması ve daha sonra
pamuğun üzerine bir bez koyup, bir tarafını önden diğer tarafını
arkadan çıkartıp bağlaması vaciptir.
Eğer ona zor gelmiyor ve bağlamadığı takdirde kan çıkıyor ise
bağlaması icap eder. Daha sonra abdest alıp namazını hemen
kılarsa birşey olmaz. Bu esnada cemaâti beklemesi ve söylediğimiz
şekilde kendini bağlamış ise kanın çıkması da zarar etmez.
Kadın kan gördüğü zaman namaz kılmaması icap eder. Ancak
TUHFETUL ALAIYYE 60
kan bir gün bir geceden önce kesilirse namazı kaza etmek vaciptir.
Eğer, bir gün bir geceyi geçer, onbeş gün ve geceden önce kesilirse
namazı kaza etmek vacip değildir. çünkü o hepsi hayız(âded)?dır.
Eğer onbeş günü geçerse onbeş günden fazla olanı kaza yapmak
icap eder, önceden söylediğimiz gibi. Eğer iddet, kanı önceden
görmüş bir bayan ise hayız müddeti hem vakit hem de miktar
bakımından, daha önce gördüğüne göre hesap edilir. Buna göre
adet ettiği müddeti geçerse artık namazını kılacaktır. Şayet
o ayda iyileşmedi, ikinci bir ay?a girdi, Eğer adet ettiği müddeti
geçmiş ise o zaman gusül yenilemesi vaciptir. Her zaman idrar,
mezi ve vedi kaçıran kişinin hükmü her zaman hastalık kanı gören
bayanın hükmü gibidir.
KANI (ÂDET) ONBEŞ GÜNÜ GEÇEN BAYAN

Bir bayan?ın kanı adet ettiği günleri geçerse bile on beş gün ve
geceyi geçmedikten sonra, tamamı hayız?dır. Eğer On beş günü
geçmiş ve kanı iki çeşit ise güçlü, yoğun, siyah, katı ve kokusu
kötü ise bu durumda namaz kılmaması gerekir. Bu şekil de değil
ise eğer, koyu kan bir gün birgece?den az...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes