> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlana Kitaplığı > Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II  (Okunma Sayısı 3399 defa)
27 Ocak 2010, 17:59:10
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Ocak 2010, 17:59:10 »



Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II

460. Bir avuç toprak, senin çaresiz bir asıgın olursa sasılmaz!
Müfte´ilün, Müfte´ilün, Müfte´ilün, Müfte´ilün
(c. II, 544)
• Ey bir panltısı ile Uhud Dagı´nı paramparça eden Rabbim! Bir avuç toprak, Sen´in çaresiz bir asıgın olursa sasılmaz!
" A´raf Suresi, 7/143. ayete isaret var."
• Lutfeder de bir bakarsan, kayalar, taslar mum olur; fakat kahr ile bakınca da, mum tas olur!
• Sen inlersen, feryad edersen, o zaman ölmüs gönlü diriltirsin, ona can verirsin, bir seyler edersin; senin canının isi
gücü budur!
• Can, sefer etmek, yolculuga çıkmak ister; sen, onu saglam bir bagla baglarsın! Sonunda can, o bagı koparır da avare olur!
• Süleyman gidince Seytan, padisahlar padisahı olur! Akıl ve sabır gidince nefs-ı emmare baskaldırır. seni emir kulu yapar; sana kötülükler, günahlar isletir.
• Ask, bütün cihanı kaplamıstır ama, sen onun rengini bile göremezsin´ Fakat onun ısıgı bedene vurunca asık olursun;betin benzin solar, sararırsın!
• Bir sehzade olmalı ki, yakutun müsterisi olsun; esi az bulunur, degeri bir insan olmalı ki, senin ask gamını çeksin!
• Cenab-ı Hakk; "Yeryüzü size besiktir!" diye buyurdu. insan çocuk olmasaydı, besige baglı kalır mı idi? -
"Taha Süresi, 20/53. ayete isaret edilmektedir."
• Benim su gölge varlıgımın dönüp dolasması, Hakk günesinin yüzündendir´ 0 müneccim degıldir ki, gönlü yıldızların
emrinde olsun!
461. Baglar, bahçeler ona selama durmuslar; selviler de ayaga kalkmıs!
Müfte´ilün, Mefa´îlün, Müfte´ilün, Mefa´îlün
(c. II, 549)
* Haydi, tozmaması için yollara su serpin; sevgili geliyor! Bahçeye müjde verin; bahar kokusu geliyor!
* Ayın ondördü gibi nurlu yüzlü olan sevgiliye yol açın. yol verin; o nurlar açarak geliyor!.
• Gökler heyecandan yarıldı; cihanda bir ugultu var! Etrafa anberler, miskler yayıldı; yarin bayragı geliyor!
• Bagın, bahçenin yüzü güldü; gören göze hakikat çeragı geliyor! Gam bir kenara sıkıstı kaldı; ay, sanki bizim kucagımıza dogmada!..
• Ok, hedefe dogru uçup gidiyor! Padisah ava çıktı; biz neden oturmus kalmısız? Haydi, gidelim; o padisaha av olalım!
• Baglar, bahçeler ona selama durmuslar; selviler ayaga kalkmıs! Yesil çemenler yaya olarak ona dogru kosuyorlar;goncalar da atlara binmis geliyorlar!
• Gökyüzünde sevgili ile halvete girenler nasıl bir sarap içiyorlar ki, canlar mest oldu, yerlere yıkıldı, akıl da mahmurlastı?
462, Onun mana sarabı yüzünden gökyüzünün damı bana konak olmustur!
Miifte´ilün, Müfte´ilün, Müfte´ilün, Müfte´ilün
(c. II, 547)
• 0 selvi gibi uzun boya posa karsı secde edersem ne olur? Ben, onun maddî varlıgına degil, onu yaratanın kudretine,büyüklügüne hayran oluyorum da secdeye kapanıyorum! Gönül gözü uyanık o aziz varlıga gözlerimi verirsem ne çıkar?
• Ben, onun sevgi sarabını içerim; zaten benden baska kim içebilir ki?.. 0 sarabı bugün bulmus iken içsem de, yarına bırakmasam daha iyi olmaz mı?
• Çünkü onun sarabı, benim gönül arkadasımdır; onun yüzünden, gökyüzünün damı bana konak olmustur! Ask kanatlarını açarak oraya uçarsam ne olur?
• Ben gönlü tanımasam ne olur? Bırak; can da varsın gitsin, beden de gitsin! Ben, bunun için gam yemem, gam yemem, gam yemem! Çünkü ben, onun yüzünden yok oldum; gönülsüz, , bedensiz kaldım!
463. Bu dünya sarabının sarhoslugu, gece uyuyunca geçer gider;
ilahî sarabın mestligi ise, insanı mezara kadar götürür!
Müstefilün, Müstef´ilün, Müstefilün, Müstefilün
(c. II, 537)
• Babacıgım; bize sarabı sunan, bizi bizden alan sakîmize hizmetten baska bir isimiz yok! Ey sakî! Fazla sarap sun da
biz, iyiden de, kötüden de kurtulalım!
• Allah, bu dünyaya her insanı bir is için getirdi ama, bizi issizlik, hünersizlik sanatı için getirdi! Yani, bizim, dünyada
asktan baska bir isimiz yok; Allah, bizi dünyaya kendisini sevmemiz için getirdi!
• Allahım; zaten bizden bir is isteyecek olsaydın, bize ask sarabını nasip etmezdin! Bu sarabı içenin bası hiç yere egilir
mi, dünya islerine dalar mı; Sen´den baska kimsenin önünde egilir mi?
• îlahî sarapla mest olmus, kendinden geçmis kisi bir is yapabilir mi? Mest olan kisi, sarap gibidir; sarap ne yaparsa o da onu yapar! îlahî sarap, hiç bir seye ihtiyacı olmayan Cenab-ı Hakk´ın sevgisinden baska her seyi, iki dünyayı bile
ortadan kaldırır!
• Üzüm suyundan yapılan bu dünya sarabının sarhoslugu, gece uyuyunca geçer gider! Fakat ilahî sarabın mestligi,insanı mezara kadar götürür!
"Seyh Sadî hazretleri bir beytinde söyle buyurmus:
"Sarabın verdigi sarhosluk, gece yansına kadar devam eder ama, bir güzel yüzlü sakînin verdigi mestlik, kıyamete kadar sürer!"
• Ey gönül! Aklını basına al da, ilahî sarapla oldugundan da daha fazla mest ol; nereye gidersen git, hep mest olarak
git! Yalnız kendine degil, baskalarına da o saraptan içir, mest et! Onlar da bu sarabın zevkini duysunlar da, sana birkaç kadeh daha fazla sunsunlar!
• Bu sarabı içtigim için artık susayım, sükuta dalayım; gördügüm lütfu, buldugum keremi sayamayayım! Zaten o keremler, lütuflar sayıya sıgmaz ki!..
464. Allah, beni ask sarabından yaratmıstır,ölsem de,
çürüsem de ben, yine o askım!
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Fe´ulün
(c. II, 683)
• Benim mezarımın topragından bugday biter de sen o bugdaydan ekmek yaparsan, onu yiyince sarhoslugun artar!
• 0 bugdayın hamuru da deli olur, o ekmegi yapan da! 0 ekmegi pisiren tandır da yanarken aska gelir de, sarhosça beyitler söyler!
• Eger sen, benim mezarımı ziyarete gelirsen, üstümdeki toprak yıgınının nese ile oynadıgını görürsün!
• Kardesim; benim mezarıma sakın defsiz gelme! Çünkü, Allah´ı sevenlere, O´nun huzurunda olanlara dertli olmak,
kederli olmak yarasmaz!
• Çenemi baglamıslar; mezarda yatıp uyumus gibiyim ama, agzım sevgilinin lütf ettigi mezeleri çignemededir!
• Kefenimden bir parçacık yırtar da gögsüne baglarsan, canından sarhosluga bir kapı açılır da, her yandan Hakk
sarhoslarının çalıp çagırmasını duyarsın; isin is olur! Sana, her isten mutlaka ugurlu, hayırlı baska bir is dogar!
• Allah, beni ask sarabından yaratmıstır; ölsem de, çürüsem de ben, yine o askım!
• Ben, Hakk sevgisinin sarabıyla öyle kendimden geçmisim, öyle bir mest haldeyim ki, zaten benim aslım ask !
• Söyle bakalım; saraptan, sarhosluktan baska ne dogar?
• Ruhum beni terk eder, Tebrizli Semseddin´in ruhunun bulundugu burca gider de, artık bir daha geri gelmez!
465. Bu ask, yagmur gibidir; biz de otlar gibiyiz!
Mef´ülü, Mefa´îlün, Mef´ülü, Mefa´îlün
(c. II, 624)
• Her zerre, ezel günesinin nuru içinde ilahî askla kendinden geçmis, ayagını vurarak oynamaktadır
"-Yalnız insanlar, hayvanlar ve bitkiler canlı degildir. Cansız sandıgımız seyler, taslar, topraklar, kullandıgımız,
giydigimiz elbise, içtigimiz su, her sey, her sey canlıdır. Kur´an´da;"Yerde gökte ne varsa her sey O´nu tesbih etmektedir.
Ama siz, onların tesbihlerini duymuyorsunuz." diye buyurulmaktadır. Yeni buluslar göstermistir ki, bütün varlıkların
atomları, bir proton etrafında bas döndürücü bir hızla dönüp durmadadır. Cansız olsalardı, bu dönüs, bu hareket olur mu
idi? Nitekim eski hukema; "rüh-ı insanî", "ruh-ı hayvanî", "rüh-ı nebatî", "ruh-ı cemadî" diye, her seyin ruhu oldugunu
sezmislerdir. Mevlana da, asırlarca önce "zerre" diye tavsif ettigi atomların canlı olduklarına isaret etmektedir."
• Su yükseklerde bulunan gök, iki kat olmus kambur felek bile o ilahî sarapla mest olmus da; "Su kirli, su kötülüklerle
dolu dünyadan uzaklasın, yücelin; buralara gelin!" diye çan çalarak insanları gök sofrasına davet etmektedir.
• Bu ask, mest olmus da gelmis; elest bagına girmis, bir çok sıkıntılara katlanarak varlık üzümünü ayaklan altında ezip
durmadadır.
• Ask mest olmasaydı, ilahî sarabı sevmeseydi, onun bu bagda ne isi vardı? Ne sebeple gelip de bu bagda üzüm ezme
sıkıntısına katlanacaktı?
• Zavallı sen de, ayak vurup duruyorsun ama, üzümü göremiyorsun! Halbuki, senin asık ve sofu olan canın, varlık
üzümünü ayakları altına almıs, bir ar bile durmadan ezmekle mesguldür!
• "0 dost, sanki bütün mihneti, bütün gamı, derdi bana veriyor!" diyorsun diyorsun ama, bag senin olursa, o kimin
üzümünü ezebilir ki? Yani, senin basına gelen bütün üzüntüler, belalar, üzüm gibi kaderin ayakları altında ezilerek
benlikten kurtulmak ve mana sarabı olmaktır!
• Ey canlar! Mademki o sevgilinin huzurundasınız, ayak vurun, oynayın! Belli olmaz; belki de mutluluk ayagı ayagınıza
dokunur, seninle beraber oynamaya baslar!
• Ey can! Bu ask, yagmur gibidir; biz de yapraklar ve otlar gibiyiz! Olabiliı ki, bir gün yagmur çayır çimene, yapraga,
ota yagar da, onları yesertir, gelistirir!
466. Ölümün ne oldugundan haberli olan asıklar!
Fa´ilatün, Mefa´îlün, Fa´lün
(c. II, 972)
• Gerçeklerden haberli olarak ölen Hakk asıkları, sevgilinin huzurunda seker gibi erirler!
• Ruh aleminde, elest meclisinde ab-ı hayat içenler, bir baska tarzda ölürler!
• Ötelerden haberdar olanlar, Hakk sevgisinde derlenip toplananlar, su insan kalabalıgı gibi olmazlar!
• Hak asıkları, letafette melekleri bile geride bırakmıslardır! Bu sebeple, diger insanlar gibi ölmek, onlardan uzaktır!
• Sen sanır mısın ki, arslanlar da köpekler gibi kapı dısında can verir?
• Hak asıkları sevgi yolunda ölürlerse, onları can padisahı karsılar!
• Birbirlerinin canı kesilen, aynı emaneti, aynı canı tasıdıklarından haberdar alan Hakk asıkları, birbirlerinin askıyla
ölürler!
• Asıklar, gökyüzüne uçarlar; münkirler ise, cehennemin dibinde can verirler!
• Ölürken Hakk asıklarının gönül gözleri açılır da, öteleri, gayb alemini görürler! Baskaları ise, ölüm kork...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:34:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II rüya tabiri,Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II mekke canlı, Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II kabe canlı yayın, Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II Üç boyutlu kuran oku Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II kuran ı kerim, Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II peygamber kıssaları,Divan-ı Kebir´den Seçmeler - II ilitam ders soruları, Divan-ı Kebir´den Seçmeler - IIönlisans arapça,
Logged
27 Ocak 2010, 18:01:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2010, 18:01:20 »

*Meleklerin bile mahrem olamadıkları o güzellik, insanlara meyletmezse, insanları özlemezse yeridir.
*însan meleklerin yüksek is ve güçlerini yapmaz. Yapmıs olsa hepsinin uhdesinden gelmek gücündedir.
*Ben bu gibi sözleri sayıp dururken, gökten söyle bir ses duydum: "Bunlardan, bu sözlerden vazgeç ki yerine daha
baska bir sey gelsin!"
587. Gönül onun derdinden ne zevklere dalmıstır.
Fe´ilatün, Fe´ilatiin, Fe´ilatiin, Fe´ilün
(c. III, 1253)
• Günlük halimiz; yaptıgımız iyilikler, kötülükler, padisaha gizli degildir. Nefis bas kaldırırsa onu kulagından tutar da
sürüye sürüye çeker.
• Can da, gönül de, gönlün aslı da bize O´nun bir lütfudur. Eger 0 cana da, gönüle de can vermese, onlara baska kimin
yardımı gelebilir?
• Gönül O´nun derdinden ne zevklere dalmıstır! Ne hosluklar elde etmistir! O´nun sayısız keremini, bagısını sayıp
dökmeye kalkma!
• Allah´ın askının gamı, hangi kervanın önünü vurmussa, o kervan iki dünyanın da dile gelmez, söze sıgmaz karını elde
etmistir.
• O´nun ebedî hayat, ölümsüz yasayıs gerdanlıgı ile sereflendigun günden beri, ölüm melegi Azrail gönlümden ümit
kesti.
• Süsen, O´nun lütfundan dil oldu da, O´nu örmeye basladı. Selvi, hürriyeti O´ndan elde etti. Çünkü boyunu bosunu
ona 0 bagısladı.
• Bülbül durmadan O´nu över durur. Çünkü bülbüle dili 0 ögretti. Gül O´nun yüzünden elbisesini yırtar. Çünkü gülün
yanagına o güzel rengi 0 verdi.
• Kim bu topraga ümit tohumu ektiyse, O´nun bahar keremi ona, bire karsı yüz bagıslamıstır.
• Günes, her aksam O´na secde eder. Bu secde yüzünden 0 padisahtan, ne ziyan gördü, ziyan görmek söyle dursun,
onun bedeni can bulmustur.
• Günes, her aksam O´na secde ederek batar gider. Yorgun, hasta, perisan bir halde batıp giden günese, seher
vaktinde öyle genç ve parlak bir yüz bagıslar, gökyüzü, ay ve yıldızlar haset ederler de hasetlerinden ölürler, kaybolup
giderler.
• Kim bugün bu dünyada nefsanî arzularını, sehvetini gönülden söker atarsa, her vazgeçtigi, özlem duydugu, nefsanî
isteklerinin, arzularının her biri, mezarında ona bir huri olur, es dost kesilir.
• Kim azgınlık yolunda at kosturursa, at ona çifteler atar, o çiftelerden perisan olur, gider.
• Sen su gazeli yarıda bırak da ezel alemini düsün, o güzelliklere hayran ol, sasır kal! Hiç bir seye ihtiyacı olmayan,
onları tamamlasın, hissettirsin.
588. Su dünyada gördügümüz güzeller, gönülde güzeli gizleyen perdedeki resimlerdir.
Fa´ilatün, Fa´ilatün, Fa´ilatıin, Fa´ilat
(c. III, 1244)
• Ey Senayi; gelmiyorsan, git kendi isinle ugras! Dünyada herkesin bir isi vardır. Sen kendi isinle oyalan!
*Su kervanda bulunanların her biri kendi malını, kendi esyasını, parasını pulunu çalmak için yol keser. Sen kervandan
geri kal da kendi yükünün basında bulun! Yani onun bunun malını çalan zorbalar kendi ibadetlerinin, iyiliklerinin sevabını
itmekte, günaha girmektedirler. Kervandan geri kalan, günaha girmedigi için kazançlıdır.
*Bunlar geçici güzellik verirler de geçici ask alırlar. Sen su iki kuru ırmagı geç de kendi kendinin ırmagı ol!
*Bu dostlar, insanın elinden tutarlar da çeke çeke yokluga kadar götürürler. Onlardan elini çek de kendi kendinin elini
tut, kendinle yetin!
*Su dünyada gördügümüz güzeller, gönüldeki güzeli gizleyen perdedeki esimlerdir. Perdeyi kaldır, içeri gir de,
sevgilinle bas basa kal!
*Sen kendi güzelligin ile kal, güzelles, güzel seyler düsün! îki alemden de vazgeç, kendi aleminde ol!
• Yürü, benligi artıran sarapla mest olma, aklını basına al da, o tertemiz yüzü görmeye çalıs!
589. Dirilik seni görse ölmez, ebedî olarak diri kalır.
Fa´ilatün, Fa´ilatün, Fa´ilatün, Fa´ilat
(c. III, 1243)
• îçeri gir ey nesenin aslının aslı! Neselen, sevin ey ab-ı hayatın ab-ı hayatı! îçeriye ak, neselen, sevin!
• Dirilik seni görse ölmez, ebedî olarak diri kalır. Ölü bile seni görse, senin can oldugunu anlar, neselen, sevin!
• Böylece sen o ebedî sarabı her an bize sun da, elden çıkalım, kendimizden geçelim. Bundan ötesini artık sen bilirsin,
neselen, sevin!
• Hem arkadassın, hem nazik ve nazeninsin, hem bize ısıksın, hem sarapsın, hem cihansın, hem gizlisin, hem
meydandasın, neselen, sevin!
• Zaman zaman bize ötelerden, o cihandan hediyeler getiriyorsun. Getir, getir; pek hos seyler getiriyorsun, neselen,
sevin!
• Ask sarabıyla mest olmusların canları; varlarını yoklarını senin tarafına çekrnedeler; çek onları, pek hos çekiyorsun,
neselen, sevin!
• Ey cihanı neselendiren, sevindiren! Ey yeryüzünü bastan basa defıne haline getiren! Sonunda yeryüzü sana der ki:
"Ey gökyüzünün eri, neselen, sevin!"
590. Sen yol almayı bırakırsan, canın yol almaya baslar.
0 zaman onun canından sana rahmetler gelir.
Mef´ulü, Fa´ilatiin, Mefulü,
(c. III, 1266)
• Nisansız, izi belli olmayan bir ruh var. Biz onun izine düsmüsüz, eserlerine dalmısız. 0 mekanı olmayan bir ruhtur.
Fakat basımızdan ayagımıza kadar her birimiz onun mekanı olmustur.
• Onu bulmak istiyorsan, bir an için olsun onu arama! Bilmek istiyorsan bir an için olsun onu bilme!
• Onu gizli gizli ararsan, apaçık meydanda olusundan uzaksın. Apaçık görüldügünden senin haberin yoktur. Onu
apaçık olarak ararsan, bu sefer de onun gizliligini göremezsin, perde altında kalırsın.
• Kesin bir burhan, bir delil elde eder de apaçık aramaktan, gizli aramaktan kurtulursan, o zaman ayaklarını uzat,
emanını elde ederek uyu!
• Sen yol yürümeyi bırakırsan, canın yol almaya baslar. 0 zaman onun canından, onun ruhundan sana ne rahmetler
gelir, ne rahmetler!
• Ey canımı hapseden aziz yarlık, ne zamana kadar dizginlerini kısacaksın? Atını onun dünyasına sür, beni ona
kavustur!
• Bedenin körlügünü bil de, hırsa kapılmadan ayagını iyi bas! Çünkü beden, hırsı yüzünden ona tercüman olamaz.
• Görgüsüz ve basit insanlar gibi ne zamana kadar bir iki lokma ekmek için cosup duracaksın? Ne zamana kadar, onun
kılıcını yiyeceksin?
591. Ben ölümden ebedî zevk ve safaya ulasacagımı haber aldım.
Allah ölümü ebedî ömür peygamberi yapmıs, onunla ölümsüzlügü müjdeliyor.
Mefa´îliin, Fe´ilatün, Mefa´îliin, Fa´îlün
(c. III, 1284)
• Basını kaldır da bak! Haydi zevk ve safa meclisine varalım. Bedensiz can gibi bir an olsun zevk ve safanın kucagına
kavusalım. Onunla kucaklasalım.
• Ben ölümden ebedî zevke, ebedî ömre ulasacagımı haber aldım. Cenab-ı Hakk´ın lütfuna bakınız ki, ölümü ebedî
ömür peygamberi yapmıs, onunla ölümsüzlügü müjdeliyor.
• Varlıgımızın göbegini ebedî zevk ve safa ile kestiler. Biz zevk ve safa anasından bayram günü dogduk.
• însanların pesinde kostukları zevk ve safa nedir, diye bana sor, söyleyeyim:
"Zevk ve safa su dünyadaki zevk ve safayı terk etmektir. Aslında su dünyada çekici, hos bir sekle bürünerek karsımıza
çıkan zevk ve safa, gelecek zevkin, gelecek safanın kapısının ancak dıs halkasıdır."
• Ötelerde su gördügümüz hayat perdesinin ardında temiz rühlar zevk ve safadadır. Nefsanî isteklere kapılarak su
dünyada arzu ettigimiz zevk ve safa, onların zevk ve safalarının gölgeleridir.
• Aklını basına al da, altına benzeyen varlıgını gerçek, ebedî zevk ve safaya ver, gama, kedere verme! Manevî zevk ve
safaya layık olmayan altının toprak basına olsun!
• Dur! Su gök neden dönüp duruyor, sana söyleyeyim: Onu zevk, safa yıldızının parıltısı döndürüyor.
• Dur! Deniz neden dalgalanıyor, köpürüyor, cosuyor sana söyleyeyim: Onu zevk ve safa incisinin nuru oynatıyor da
ondan!
• Su yeryüzü, toprak neden hüriler, gılmanlar doguruyor, sana söyleyeyim:
Ona zevk ve safa anberinden kopup gelen rüzgar cennet kokuları verdi de ondan!
• Dur, dur! neden eser eser, gelir geçer sana söyleyeyim: Zevk ve safa defterine yaprak yaprak, fakat çabucak
gelmeni ister de ondan!
• Dur! Gece neden siyah perdeler geriyor, sana söyleyeyim: Ötelerde dügün var, demek var! Zevk ve safa çarsafına
sarıl da dügüne gel, demek ister de ondan!
* Sana besin de, dördün de, yedinin de sırrını söylerdim ama, zevk ve safa tavlasında bir iki oyunla yenildim de bu
yüzden söyleyemiyorum, susuyorum.
"Bu gazelde Hz. Mevlana, milattan asırlarca önce gelen Epikoros(341-370)´un felsefî görüslerini hos bir ifade ile hülasa
etmistir. Bilindigi gibi Epikoros, "Rnsanlar dünyada zevk ve safa için yasarlar" görüsünü benimseyen "Zevkiyyeci doktirini"ni
ortaya atmıstı. Epikoros bütün dünyevî zevklerden kendisini mahrum ederek manevî zevki duymus, gelip geçici fanî
zevklere sırtını çevirmis bir bahçe içinde, bir kulübede yasayarak nefsine hakim olma serefine ermistir."
592. Hz. Süleyman gönül gözüyle, can gözüyle gördü de,
bu yüzden bütün kusların dillerini bildi.
Mefa´îlün, Fe´ilatün, Mefa´îlün, Fa´ilün
(c. III, 1281)
* Düsünce hüdhüdlerinden mademki onun nisanı, izi, belirtisi göründü; artık Süleyman´ın mülkü benimdir!
"Neml Suresi, 27/20. ayete isaret var.
* Hz. Süleyman´ın yüksek tahtının yerini peri ile dev bilmezler. Çünkü onun ahtı gözdür, bakıstır. Dünyası ise basiret,
gönül gözü ile görüstür.
* Çünkü o, gönül gözüyle, can gözüyle görür de bu yüzden bütün kusların dillerini bilir. Fakat hiç bir kus onun diline
yol bulamaz. Hiç bir kus kendi anlayısı ile onun dilini bilemez.
* Onu ancak rindlerin arasında görebilirsin. Çünkü ask araya girer, onu alır, rindlerin arasına sokar.
* Ötelerden uçup gelen gönül onun okudur. Yoksa onun çok güçlü olan ayını hangi yigit çekebilir?
• Askının sakîsi kime sarap sunduysa, kim o sakînin elinden sarap içtiyse, sen yine ona o sarabı sun, kadehi doldur,
ver!
593. Kimi eksi suratlı görürsen, bil ki o ask atesinden kaçmıstır....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

27 Ocak 2010, 18:02:54
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 27 Ocak 2010, 18:02:54 »

• Sıcak göz yaslarım hakkı için, soguk ah edisimin hatırı için olsun, nasıl yandıgımı zaten biliyorsun. Sor bakalım, ben
sıcak göz yaslarımla, soguk ah edisimin farkındayım. Sıcagın yakıcılıgını, sogugun donduruculugunu anlıyorum.
• Benim bagrım tutusmus, gönlüm yanıyor. Senin etegin tutusmus ama arada fark var. Yanıstan yanısa, dumandan
dumana, dertten derde farklar oldugunu ben biliyorum.
705. Bahara: "Sen nerelerden çıkageldin?" diye sordum.
"Ben ötelerden, onun güzellik bahçesinden geldim" diye cevap verdi.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün
(c. III, 1417)
• Yüzün hakkı için yemin ederim ki, ben dünyada senin yüzün gibi güzel bir yüz görmedim. Senin güzelligini
anlatanlardan duydugum güzellik nerede; senin güzelligin nerede? Sen onların anlattıklarına hiç benzemiyorsun.
• Bu dünyada böyle güzel bir bag ne yetismistir, ne de yetisir. Böyle essiz bir bagın meyvelerini ne rüyada
toplamısımdır, ne de uyanıkken.
• Sevgilim, sen bir baba duası degil, yüzlerce peygamber duası almıssın ki böyle bir güzellik devletine konmussun.
• Seker kamısına: "Kimin yüzünden böyle sekerlerle doldun?" diye sordum. Seni isaret etti de dedi ki: "Ben onun
nefesini içime çekmistim de o yüzden bu hale geldim."
• Cana dedim ki: "Neden gonca gibi yüzünü gizledin?" Dedi ki: "Onun yüzünden utandım da gözlerimi kapadım, kendi
içime çekildim."
• îlkbahar mevsimi kanatlarında binlerce renkler bulunan tavus kusu gibi geldi, her tarafı süsledi, güzellestirdi.
Bahar´a: "Sen nerelerden çıkageldin?" diye sordum. "Ben ötelerden, onun güzellik bahçesinden geldim." diye cevap verdi.
• Sonra dedi ki: "Canlar zevke dalsınlar diye sarap getirdim. Çiçekler getirdim, hastaların iyilesmeleri için ilaçlar
getirdim, macunlar getirdim."
"Sarap üzümden çıkarılır. Bütün ilaçlar çiçeklerden, elde ediliyor.
706. Gül dedi ki: "Padisahımın hayali yüzüme güldügü için o günden beri hep gülmedeyim."
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün
(c. III, 1412)
• Kim dagınıklıktan kurtulmak, dügümlenmek istiyorsa, bana gelsin, ona güzel bir dügüm vurayım. Efendimin dügümü
ile mermer kaya bile´ can bulur. Ona ulasan tas bile cana kavusur.
• Bir gün bahçede dolasırken güle: "Sen daima gülüp duran, hos kokular saçan, gözleri oksayan renginle bizi Hakk´a
götüren bir kılavuzsun." dedim. Gül bana: "Neden daima gülüp duruyorum, biliyor musun?"
• "Güzel huylu padisahımın hayali tebessüm etti, yüzüme güldü de o günden beri dünyada bulunan bütün güller
soydan soya böyle gülmeye basladık. Oguldan ogula hepimiz güler yüzlü olduk. 0 günden beri, suratı asık bir gül hiçbir
yerde görünmez oldu."
• Padisahım dedi ki: "Ömrü olmayan her zavallıya ben ömür olurum." Ben de bir zavallıyım, padisahımın bu vadinden
ümide kapıldım da ömürden oldum. Ömürsüz kaldım.
• Gönlüm güle; "Senin ömrünün ne degeri vardır ki, beni neden minnet altında bırakıyorsun? Ben kimim, sen kimsin?"
diye bagırdı.
• Ask diyor ki: "Bir sırrım var, söyleyeyim de duy, bunu ganimet say, hayırlara kavus! Ne kötülük et, ne de ondan
ayrıl, yoksa ümitsizlige düsersin, pisman olursun."
• Bütün padisahlar kullarını, aç gözlü olmadıklarından, kanaat sahibi olduklarından ötürü överler. Benim padisahımın
bütün öfkesi ise, onun lutuflarını yeter bulmamdır. ¦
707. Ben hiçbir sey bilmiyorum, bilmiyorum.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün
(c. III, 1439)
• Ben bu dokuz kat gögü, insanı büyüleyen saheserler ortaya koyan ressamı geregi gibi bilemiyorum, bilemiyorum.
• Bana her tarafa gitme, sen üstadsın, buraya gel diyorsun, ama ben o mekansızlık yerini bilmiyorum, bilmiyorum.
• 0 bazen benim yakamı tutar, beni hırpalar, perisan eder. Beni hırpalayan o güzel huyluyu bilemiyorum, bilemiyorum.
• Ben musikiden zevk alan, güzel seslileri dinlemeyi is edinmis bir canım. Çalgıcı olmadıkça huzur bulamıyorum.
Musikiyi ve nese arayan canımı bilemiyorum, bilemiyorum.
• Ben bir arslan görüyorum. Bütün dünya onun önünde bir ceylan sürüsü. Fakat bu arslan kim? Bu ceylan sürüsü ne?
Bilemiyorum, bilemiyorum.
• Beni sel kaptı, sürüklüyor. Asagılara dogru akıp dereyi aramadayım. Fakat beni alıp götüren seli de, dereyi de
bilemiyorum, bilemiyorum.
• Köyü, çarsı pazarı bilmeyen ve orada kaybolan bir çocuga benziyorum.
• Sefkatli, merhametli bir dost bana: "Kötü insanlar seni çekistiriyorlar, senin hakkında kötü sözler söylüyorlar." diye
haber verdi. Ama ben iyiligimi de, kötülügümü de söyleyenleri bilemiyorum, bilemiyorum.
• Yeryüzü bir kadın gibi, gökyüzü de onun kocası. Bu kadın kedi gibi kendi yavrularını yiyor. Fakat ben ne kadını
biliyorum, ne de o kocayı.
• 0 gayb aleminin güzeli bana kası ile isaretler etmede, bir seyler anlatmada, gizli bir seyler söylemede. Ama ben ne o
bakısı, ne o kasın isaretini bilmiyorum, bilmiyorum.
• Ben Yakub´um, o Yusuf! Yusufun kokusunun aslı nedir, bilmiyorum. Ama yine de gözüm onun kokusu ile açılmada,
aydınlanmada.
• Dünya suratını eksitse de, o ay yüzlü güzel benim yüzüme gülüp duruyor. Ama ben o ay yüzlüden baskasını
bilmiyorum, bilmiyorum.
• Kudret elinden, kudret kolundan her an bir ok uçup gelmede! Fakat ben o eli de bilmiyorum, o kolu da!
• Sus, ne zamana kadar dedi-kodu ile ugrasacaksın? Ben dedi-koduyu da bilmiyorum, söyleyenleri de!
• Benim öyle bir derdim, öyle bir dermanım var ki, hekimlerin en büyügü, en meshuru olan Calinos bile; "Bu derdi de,
ilacını da bilmem!" diyor.
• Ey gece! Önümden çekil, git! Büklüm büklüm saçlarını, perçemlerini bana gösterme! Ben o siyah kıvırcık saçlarından
baska bir sey bilmiyorum, bilmiyorum.
• Ey güzel yüzlü gündüz! Seni aydınlatan günesin ne de parlak, ne de gül renkli. Fakat git, git, ben Allah´ın nurundan
baska birsey bilmiyorum. Allah göklerin ve yerlerin nurudur.
708. Ben bedendeki can gibiyim, ask gibiyim. Hem görünürüm, hem görünmem.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün
(c. III, 1430)
• Ben asıkların bası olmak sevdasına kapıldım da, ask yoluna düstüm. Ben askın ogluyum ama, benim varlıgım
babamdan öncedir.
• Görmez misiniz? Bademyagı bademden çıkar ama, can da bilir ki, badem; "Ben agaçtan önceyim." diye söylenip
durur.
• Zahire bakan, görünüse kapılan; "Hz. Adem´e melekler secde ettiler" der Ama Hz. Adem´in hakîkatini gören; "Abdal!"
der, "Nasıl olur da Adem bedenden ibaret olur, buna imkan var mı? Melekler Hz. Adem´e degil Hz Adem´de bulunana secde
ettiler."
• Ben bedendeki can gibiyim, ask gibiyim. Hem görünürüm, hem görünmem. Ben hem gızliyim görünmem, hem de
beldeki kemer gibi meydandayım, görülürüm.
• Gizlj sevgili benim de kendisi gibi gizli kalmamı istiyor. Yoksa geceleyin gözleri görmeyenlerin inadına ben ay gibi
apaçık görünür, dururum.
• Gökyüzü bana; "Seni ay gibi basımda tasırım." diyor. Ona dedim ki: "lyi ama sen bana sor bakalım; ben var mıyım
ki, sen beni basında tasıyasın?"
* Vuslat gününde sen beni o güzelden ayırdedebilirsen, sunu iyi bil ki- gördügün o güzel baskasıdır, ben baska biriyim.
709. Ask; "Ben daima devam eden, hos geçen bir ömürüm." dedi.
Müfte´ilün, Mefa´îlün, Müfte´ilün, Mefa´îlün
(c. III, 1402)
• Ey seker gibi tatlı olan güzelim! Dün gece ne yedin? Söyle, ben de bundan sonra bütün ömrüm boyunca, gece
gündüz onu yiyeyim.
• Yazdıgın mektupların zevki, verdigin müjdeli haberlerin nesesi içime kadar yerlesmis ki, oradan ayrılıp dudaklarıma
kadar gelemiyor da bu yüzden duyduklarımı söyleyemiyorum.
• Ben içime yerlesen zevke yalvararak derim ki: "Ne olur gel, benim duyduklarımı herkese duyur!" 0; "Ben içerde
daha hosum!" diye sözlerime omuz silker.
• Ask elbette her gönüle ugrar. Bu hal herkesin basına gelir. Sükürler olsun ki ask benim gönlüme de ugradı. Bu is
bana zorluk çıkarmadı.
• Bir gece aska; "Dogru söyle, sen kimsin?" dedim. "Ben ölmeyen hayatım, ölmeyen yasanısım. Ben daima devam
eden, hos geçen bir ömürüm." dedi.
• Tekrar sordum: "Ey mekandan dısarı olan ask! Senin evin nerededir?" "Ben gönül atesinin dostuyum. Ben yaslı
gözlerin yanı basındayım." diye cevap verdi.
• Sararıp solan her benzin rengi bendendir, benim rengimdendir.
• Güllerin, lalelerin rengi benimdir. Kumasların degeri de benim. Ask mektuplarının zevki de benim. Her gizli seyi kesf
eden de benim.
• Ask en küçük isvesi ile benim gibi yüzlerce kisiyi yoldan çıkarır. Hocam sen bana bir yol göster, ben onun elinden
nasıl kurtulabilirim?
• Gökyüzü aska söyle seslenir: "Ben senin için dönüp duruyorum." Ay da aska söyle nida eder: "Ben senin yüzünden
nurlandım."
• Akıl ask yüzünden kararsızdır. Yerinde duramaz, düsünceden düsünceye atlar. Ruh huzura kavusmak için aska haraç
verir. Bas, "Ben senin ardında kosmak için yuvarlagım diye söylenir ve askın önünde secdeye kapanır.
710. Ben çok güzel gördüm. Fakat hiçbirisi senin gibi güzel degildi.
Mefa´îlün, Mefa-îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün
(c. III, 1416)
• Sevgili yüzünü eksitmis, asabi ve öfkeli bir halde bakıyor. Ben hayatımda böyle tatlı bir güzellik görmemistim. Onun
güzelliginin büyüsünden deli, divaneyim. Onun ask masallarından mest olmusum.
• Sevgili, ben hayatımda çok güzel görmüsüm. Fakat hiçbirisi senin gibi güzel degildi. Bu yüzden ben sana
baglanmısım. Benim varım, yogum sensin, ben artık bende degilim. Ben kendimden geçip gittim.
• Bildigin gibi ben bütün gece perisan bir halde idim. Ruhum, aklım darmadagınıktı. Fakat simdi günün aydınlıgında
senin güzelligini görünce hayran oldum, saskınlıktan bambaska bir hale geldim.
• Elimden tut, beni kaldır, beni bu halden kurtar! Ben topraktanım, topraktan yaratılmısım. Senin nuru...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

27 Ocak 2010, 18:04:32
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #3 : 27 Ocak 2010, 18:04:32 »

• Bir zaman geliyordu, sevgilinin ırmagından sular alıyor, kaplarımızı dolduruyorduk. Ayrılık atesiyle tutusmus olan
gönlümüze serpeliyorduk. Zaman oluyordu, ask agacının altında meyve silkiyorduk.
• Bir an oluyordu, bize sekerler, inciler saçıyordu. Bir an oluyordu, sekerlerine üsüsen sinekleri kovuyorduk.
• Sevgilinin hayali, evinin kapısından çıkınca, onun kapısına kapıcı olduk. Hayali kapıdan çıkıp gidince, biz o kapıda
kaldık, ayrılmadık.
805. "Beden´den kaçtım, kurtuldum ama, "can"dan çekiniyorum.
Mef´ulü, Mefa´ilü, Mefa´ilü, Fe´ulün
(c. III, 1486)
• Canım, sırlar gösteren ayna gibi olunca, agzımı tutmaya, söz söylememeye gücüm yeter, ama görmemeye,
bilmemeye gücüm yetmez.
• "Beden"den kaçtım kurtuldum. Ama "can"dan çekiniyorum. Yemin etmesini bilmem! Su kadar söyleyeyim ki: "Ben
ne bundanım, ne de ondan!".
• Ey benden bir hakîkat kokusu almak isteyen, bu ugurda benlikten ölmek sart! Diri iken bana bakma, ben gördügün
gibi degilim!
• Sen benim egriligime bakma, su dogru söze bak! Ben yay gibiyim ama, sözüm oktur!
• Su bas, sanki bir kabak gibi gelmis tepeme konmus. Su hırka da bedenim! Ben bu dünya pazarında kime
benziyorum? Bilmiyorum ki, kime benziyorum.
"Bu beyit Ahmet Hasim merhumun "Basım" baslıklı siirini hatırlatıyor; Duygularla, düsünceler arasındaki fark
açıklanır."
"Bî haber gövdeme gelmis konmus,
Müteheyyic, mütefellis bir bas,
Ayırır sanki bu bastan tenimi,
Emr-i ihrama muadil bir yas."
(Heyecanlı, asık suratlı bu bas, benim haberim olmadan gelmis gövdeme konmus. Benim düsüncelerimle duygularımı
ihramın ömrü gibi binlerce sene birbirinden .)
806. Mademki gülü buldum, dikeni istemiyorum.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Fe´ulün
(c. 111, 1522)
• Ben onu istiyorum. Baska bir dost istemiyorum! Mademki gülü buldum, dikeni istemiyorum!
• Senin baska bir dostun varsa, ona git, ben baska dost istemiyorum!
• Onun güzel yüzünden baska bir baht aramıyorum. Onun isinden baska bir is istemiyorum!
• Ben, dogan kusları gibi padisahın bilegini seçtim. Akbaba gibi les kokusunu istemiyorum!
• Gönül ehli arasına, gönülden haska bir sey sıgmaz. Sevgiliden de gönül alıcılıktan baska bir sey beklemiyurum!
807. Sen bana; "Neden kendine gelmiyorsun?" diyorsun. Sen, kendimi,
ne oldugumu bana göster de kendime geleyim.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Fe´ulün
(c. III, 1526)
• Bilmiyorum o ilahî ask sarabıyla nasıl yok olup gitmisim? 0 mekansız güzellik yüzünden neredeyim? Ne haldeyim,
haberim yok!
• Zaman oldu, denizin dibine düstüm. Zaman oldu, günes gibi dogdum.
• Bir zaman olur, dünya benden gebe kalır. Bir zaman da dünya gibi dogar, meydana gelirim.
• Bir yere varmısım ki, dünyaya sıgmıyorum. Ben artık o mekanı bulunmayan, essiz sevgiliden baskasına yarasmam.
• Ben mest olmus, kendinden geçmis öyle bir rindim ki, bütün rindlerin arasında "Hay Hay" demekteyim. ;
• Sen bana diyorsun ki; "Neden kendine gelmiyorsun?" Sen, kendimi, ne oldugumu bana göster de kendime geleyim.
• Ben, güzelligi mest olmus gördüm. Kendi kendine; "Ben belayım, ben belayım, ben belayım!" deyip duruyordu.
• Ona her taraftan, yüzlerce canla cevap geldi.: "Ben seninim, ben seninim, ben seninim!" diyorlardı.
• Ey güzellik, sen öyle bir türsün ki, Hz. Musa´ya; "Ben Allah´ım, ben Allah´ım!" diye seslenmistin.
808. Gel, gel de birbirimizin kıymetini, kadrini bilelim.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Fe´ulün
(c. III, 1535)
• Gel, gel de birbirimizin kadrini, kıymetini bilelim, çünkü, belli olmaz, birbirimizden ansızın ayrılabiliriz.
• Mademki Peygamber Efendimiz; "Mü´min mü´minin aynasıdır." diye buyurdu. Ne diye aynadan yüz çeviriyoruz?
• Kerim olan kisiler, dostları ugruna canlarını feda ederler. Köpekligi bırak, biz de kerim insanlardanız!
• "Kul e´uzü"leri, "Kul hüvallah"! neden birbirimizi sevmek için okumuyoruz?
• Garazlar, kinler dostlugu karartır, gönlü yaralar. Ne diye garazları, kinleri gönlümüzden söküp atmıyoruz.
• Bazen, ben ölecegim, su dünyadaki uygunsuz hallerden kurtulacagım diye seviniriz, ölümü isteriz. Bazen de
birbirimizin canlarına düsman oluruz.
809. Allah küpünden verilen sarap haram olmaz.
Mefa´îlün, Mefa´îliin, Fe´dlün
(c. III, 1542)
*Su anda öyle mestim, öyle kendimden geçmisim ki, Havva´yı Adem´den yani kadını erkekten ayırdedemiyorum.
• Deniz, benim coskunlugumdan dalgalandı, köpürdü. Dünya, beni mest bir halde görünce o da mest oldu.
• Rçtigim sarap nasıl bir saraptır ki, cellat onu içince mest olmus, kendinden geçmis, insan bası kesemez olmus da
dünya artık yastan, matemden kurtulmus.
• Bu sarap haram degildir. Helal içinde helaldir. Helalin ta kendisidir. Allah küpünden verilen sarap haram olamaz.
• Rhtiyar felek, bu genç saraptan içseydi beli bükülmezdi.
• Eger yeryüzü bu saraptan içseydi, bulutlardan yagmur dilenmezdi.
• Eger dünyada sır saklayan yan mahrem bir dost bulunsaydı, akılsız gönül, bu sırrı ona açıklardı.
• Eger ayagınız saglam olsaydı, bu sarap sizi balçıktan çeker, çıkarırdı.
810. Su anda, bu alemden görünmez aleme sefer etmedeyiz.
Mef´ulü, Mefa´ilün, Fe´ülün
(c. III, 1553)
• Birbirimizle sohbet etmeyi seçelim, adet edinelim, birbirimizden uzak durmayalım, birbirimizin etegine oturalım.
• Dostlar; "Rsimiz var" diye bizi bırakıp gitmeyiniz. Hepiniz de biraz fazla oturun, oturun da birbirimizin yüzünü daha
çokça görelim.
• Bazen birbirimizden ayrı düsüyorsak da, aslında biz ayrı degiliz. Bizi böyle sanma, biz iç yüzümüzden birbirimizle
dostuz, birbirimizle uzlasmıs, anlasmısız. Biz, birbirimize yabancı degiliz.
• Su anda Hakk asıkları beraberce oturmusuz, elimizde mana sarabı kadehi, gögsümüzde gül var!
• Su anda bu alemden görünmez aleme sefer etmedeyiz.
• Biz evden sevgi bagına, bahçesine yol bulduk. Biz selvi ile, yasemin ile komsu olduk.
• Eve kapanmayalım, her gün baga, bahçeye gidelim. Açılmıs gülleri seyredelim.
• Asıkların baslarına saçmak için etek etek güller toplayalım.
• Bahçeden topladıklarımızın hepsini de önümüze yıgalım, içlerinden güzelleri seçelim.
• Haberimiz olmadan hırsızlar gibi bizim gönlümüzü çalmayın, biz hırsız degiliz. Emin kisileriz.
• Rste gülün kokusu buradan, bizim nefesimizden geliyor. Çünkü biz, gerçek iman gül bahçesinin gül fidanıyız.
• Dünya o gülden esip gelen rüzgarın getirdigi kokuyla doldu.
• Mademki, rüzgardan onun kokusunu aldık, elbette bizim kokumuzu da oraya götürür de, biz köhnelesmis oldugumuz
halde onun kokusuyla iyilesiriz, gençlesiriz..
• Bizler askın degersiz kuluyuz, kölesiyiz, ama, tıpkı ask gibi pusudayız.
811. Biz, kitap yazmaktan baska bir bilgisizlik bilmiyoruz.
Mefa-îlün, Mefa-îlün, Fe´ulün
(c. HI, 1536)
Biz asıklarız, gel, aramıza katıl, katıl da sana ask bahçesinin kapısını açalım. Gel, gölge gibi evimizde otur, biz ask
günesinin komsularıyız.
• Bizler dünyada can gibi göze görünmüyoruz. Asıkların askı gibi bizim nisanımız, izimiz belirmiyor.
• Askımız görünmüyor ama, eserleri meydanda, sararıyoruz, soluyoruz. Bu hal aska baglı. Çünkü biz can gibi hem
gizliyiz, hem görünüyoruz, meydandayız.
• Sen, söyledigin her seyden vazgeç de yücelere bak. Biz yücelerin de yücesindeyiz, ötelerdeyiz.
• Sen, bir çukurda mahpus kalmıs, baska tarafa akamayan bir su gibisin. Bize gel, bize katıl, bozulmaktan, kokmaktan
kurtulursun! Çünkü biz, coskun akan bir ask seliyiz.
• Biz, yokluk aleminde her seyimizi harcamıs kisileriz. Biz, kitap yazmaktan baska bir bilgisizlik bilmiyoruz.
812. Ben atesten bir agaç gördüm.
Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün, Mefa´îlün,
(c. III, 1414)
• Ben, atesten bir agaç gördüm. "Ey benim sevgilim!" diye bana seslendi. 0 ates, beni çagırıyordu. Yoksa ben îmran
oglu Musa mıyım?
• Belalara düserek çöllere daldım. Kudret helvası, bıldırcın yedim. Kırk yıldır Musa gibi bu çölün etrafında dönüp
dolasmadayım.
• Ey benim canım, gel, sen bir Musa´sın! Bu beden de senin sopandır. Bedenini sevdin mi, bedenini tuttun mu; onu
agaçtan bir sopa yaparım. Bedenini attın, hor gördün mü; onu, hünerler sahibi ejderha haline korum.
• Sen bir îsa´sın, ben de senin bir kusunum. Sen, balçıktan bir kus yaptın. Bana bir üfürünce canlanır, kanatlarımı
açar, göklere uçarım.
• Ben, Medine´deki mescidin diregiyim. Peygamber bana dayanarak hutbesini söyledi. Bir baska yere dayanınca ben
ayrılık derdiyle aglar, inlerim.
• Ey efendiler efendisi! Ey padisahlar padisahı! Ey suretler, sekiller yaratan, fakat suretlerden, sekillerden münezzeh
olan Allah! Beni ne sekle sokacaksın? Bunu ben bilemem ki, bunu ancak Sen bilirsin.
813. Biz, yücelere gidiyoruz.
Fa´ilatün, Fa-ilatün, Fa´ilün
(c. IV, 1674)
• Biz yücelerden, ruh aleminden geldik. Yine yücelere gideriz. Biz, vahdet denizindeniz, yine denize gideriz.
• Biz ne öteki alemdeniz, ne de bu alemden. Biz, mekansızlık alemindeniz, yine mekansızlık alemine gideriz.
• Basımızı bir dalga gibi kendimizden çıkardık, yine kendimizi seyretmek için böyle yükselerek yolumuza devam
ederiz.
• Haydi yol arkadaslarını, varacagın durakları hatırla da, bizim her an durmadan ezel alemine dogru gitmekte
oldugumuzu bil, anla!
• Bizim basımızda yüksek himmetler vardır. Bir yücelerden ta büyük ve essiz Allah´ımıza gideriz.
• Ey söz, sus artık! Benimle beraber gelme! Sen dünyada kal! Bak, biz kıskançlıktan ötürü dostun yolunda bizsiz
gideriz.
• Ey bizim varlık dagımız! Yolumu baglama, kapama! Bana engel olma! Biz,Hakk yolcusunun en son varacagı durak
olan Kaf dagına, zümrüd-i anka gibi gideriz.
814. Ben dünyaya mensup degilim, ben ötelerdenim.
Mefa´îlün, Mefa´...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

28 Şubat 2010, 01:20:52
Sems

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 381


Site
« Yanıtla #4 : 28 Şubat 2010, 01:20:52 »

Okurken mest eden satırlar bunlar maşuğu meşk eden.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes