> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlana Kitaplığı > Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi  (Okunma Sayısı 2162 defa)
27 Ocak 2010, 18:16:20
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Ocak 2010, 18:16:20 »



Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi

1. Bu neyi dinle, nasıl sikâyet ediyor? Ayrılıklardan hikâyet ediyor.

Ellerindeki nüshalarda “Bisnev ez ney” ve “hikâyet” ”sikâyet”den evvel yazılı ise de, eski
nüshalarda “Bisnev în ney” sûretindedir; ve “sikâyet”,”hikâyet” den evveldir.Hz.Pîr:” Bu neyi
dinle” ta’bîriyle, kendi vücûd-ı serîflerine isâret buyururlar.Zîrâ neyin içi bos olup , üfleyen
kimsenin nefesi, ondan ses çıkarır._nsân-ı kâmilin vücûdu da “ney” e benzer.”Ney” in yedi deligi,
insanın azâ-yı zâhirîsine isarettir ki, beserin fiileri bu uvuzlardan sâdır olur._nsân-ı kâmilin “ney”
gibi bos olan vücûdundan zâhir olan fiiller, ancak Hakk ’ın tasarufuyladır.
“Ney” ta’bîriyle, zâhirî “ney”e de isâret buyrulmus olmak câizdir.Zîrâ “ney”in sesi, her bir sazın
sesinden daha muhrik olup, dinleyenlerin kalplerine rikkat verir ve ehl-i askı vecde
getirir.Binâenaleyh zâhirî “ney” âsıkların rûhlarına kelimesiz ve lafızsız hitâblarde bulunmus
olur.

Mesnevî-i Serif’e “dinle” hitâbı ile baslanması da, kemâlât-ı insâniyeden olan ilim ve
irfânın, insana kulak yolundan hâsıl olacagına isârettir.Ve Kur’ân-ı Kerîm’de de isitmek,
görmege takkadüm etmistir. Nitekim Fir’avn’ı da’vete me’mur olan Musâ ve Hârûn (aleyhime’sselâma)
a hitaben Hak Teâlâ, Sure-i Tâhâ’da(Tâhâ, 20/46) Ya’nî “Korkmayınız, muhakkak ben
sizinle berâberim.işitirim ve görürüm” buyurmustur. Baska âyetlerde de nazîri müteaddiddir.
İnsân-ı kâmilin ayrılıklardan sikâyeti ve hikâyeti hakkında Hz.Mevlânâ efendimiz Fîhi Mâ
Fih’ lerinin 54. faslında kendilerine vâki’ olan bir suâl üzerine su tafsilâtı verirler “Birisi
Hz.Seyh’den yanî Hz.Mevlânâ’ dan sunu sordu : Hakk-ı âlîlerinde ya’nî "Ey Resûlüm sen olmasa
idin, felekleri yaratmaz idim" buyrulan Mustafâ (s.a.v.) bu azamet ile berâber ya´nî "Ne olaydı,
Muhammed’in Rabb’i keske Muhammed´i yaratmasa idi" der. Bu nasıl olur? Hz. Mevlânâ bu
vech ile cevâb verdi: "Bu söz bir misâl ile tavazzuh eder. Bir karyede bir erkek, bir kadına âsık
oldu ve her ikisinin evleri yakın idi. Beraberce ömür sürerler ve balıkların su ile hayât buldukları
gibi, onlar da semirir ve nesv ü nemâ bulurlar ve hayatları birbirinden olur idi. Nâgâh Hak Teâlâ
onları zengin etti. Öküzleri, koyunları, at sürüleri, malları, altınları, ve hasem ve hademleri
çogaldı. Kesret-i tena´umdan sehre azm edip, her birisi birer sâhâne konak satın aldılar ve orada
ikâmet ettiler. Bu bir tarafta ve o, bir tarafta. Hâl bu gâyeye erisince o ıys ve o visale muvaffak
olamadılar. Derûnları altüst ve cigerleri süzan olup, gizli nâleler ettiler, çâre olmadı. Bu sûzis,
son dereceye vâsıl oldu Onlar bu firak âtesi içinde külliyyen yandılar. Böyle olunca nâleleri
mahal-i kabûlde vâki´ olup, emvâl ve mevâsîye noksan ârız olarak tedrîc ile evvelki hâle
döndüler. Bir zaman sonra evvelki karyede birlestiler ve aynı vasla koyuldular, firkatin acılıgını
yâd eylediler. Âvâzı zâhir oldu. Çünki cân-ı Muhammed (s.a.v.) mücerred olup âlem-i kudsde ve
Hak Teâlâ ´nın visalinde nesv ü nemâ bulur idi. Balıklar gibi o deryâ-yı rahmete dalar idi. Gerçi
bu âlemde peygamberlik ve halka rehberlik makâmına ve padisahlık azametine mâlik ve söhret
ve sahabet içinde idi. Velâikin yine evvelki yasayısa döndükde " Keske peygamber olmasa idim
ve bu âleme gelmese idim" der. Zirâ o visâl-i mutlaka nisbetle bütün bu memleket, bâr-ı azâb ve
mesakkatdir ilh..."
İşte, vâris-i Muhammedi olan insân-ı kâmillerin, ayrılıktan sikayetleri dahi bu kabildendir ve
sikâyet degil hikâyetdir. Nitekim Hz. Pîr, asagıda gelecek olan bir beyt-i serîfde açık bir sûretde
bu ma´nâyı beyân buyurlar: Mesnevi:
"Ben cânın cânından sikâyet ediyorum:, hayır, ben sikâyet edici degilim, hikayet ediyorum."

2. Ney der ki, beni kamıslıktan kestikleri zamandan beri, nâlemden erkekler ve kadınlar
inlemislerdir.
Hz. Mevlânâ yukarıki beyitte cism-i serîflerini "ney" e ve içi bos kamısa tesbih buyurmuslar
idi. Bu karîne ile, "neyistan"dan ve kamıslıktan murâd, cismâniyet âlemi olmak münâsibdir. Ve
filhakîka bu kesâfet âleminde peydâ olan ecsam-ı beserden her birisi, Hakk´ın mezâhir-i esma ve
sıfatı olup, dâimâ onlardan bu sıfât ve esmâ-i ilâhiyye ahkâmı zâhir olmaktadır. Su kadar ki,
insânı-ı kâmil, bu kamıslık mesâbesinde olan cismâniyet âleminde, kendi vücûd-ı mevhûm ve
yok oldugunu idrâk eder: ve insân-ı nâkıs ise kendi mevhum olan varlıgında ve enâniyyetinde
müstagrakdır. Ve bir Hakk’ın vücûdu ve bir de benim vücûdum vardır deyip durur.
Meselâ, insân-ı kâmil, kamıslıktan kesilip nayzenin üflemesine ve güzel nâgmeler
çıkarmasına Sâlih bir "nây"a benzer. _nsân-ı nâkıs ise, her ne kadar kamıslıktan kesilmis ise de,
tesviye edilmemis ve içinin dolulugundan dolayı güzel nagmeler ve sadâlar çıkarmasına müsâid
olmayan "nây"a benzer. Eger bu nây dahi, üstâd-ı kâmil tarafından tesviye görüp ve içi bosaltılır
ise, güzel bir nay hâline gelir.
“Erkek”ten murâd, hazz-ı nefsânîsine maglûb olmayan kâmil ve ârif sahıslar; ve “kadın”dan
murâd dahi, nefsânî hazlarıyla ve enâniyeti ile mesgûl nâkıs ve câhil sahıslardır. Bu iki ma´nâ,
sûretde erkek ve kadın olanların her ikisini de samildir. Zira kâmil ve ârif olan kadınlar, her ne
kadar sûretde kadın iseler de, ma’nâda erkek hükmündedirler. Nitekim Râbiatü´l-Adeviyye
(kuddise sırruhâ) hazretleri bu zümredendir.Ve kezâ sûretde erkek olan nâkıs ve câhil sahılar
dahi, ma’nâda kadın hükmündedirler. Nitekim Fir´avn´ın ve Nemrûd’un
ve emsâlinin cehâletleri ve sersemlikleri meydandadır.
“Nâle” den murâd, insân-ı kâmilin, ârif ve câhil insanlar önünde, beyân buyurdugu hakâyık
ve maârife dâir olan sözleridir ki, bu Mesnevî-i Serîf basından sonuna kadar Hz.Pîr’in bu kabil
nâlelerinden ibarettir. Ve Hz. Pîr´in sözlerini dinleyen her sınıf halk,
o yüksek ma´nâlardan müteessir olur. Nitekim Fîhi Mâ Fîh’lerinin 24. faslında söyle buyururlar:
"Bir gün bir cemâat arasında söz söylüyor idim. Onların arasında kâfirlerden dahi bir tâife var idi
Esnâ-yı kelâmda agladılar ve zevk ve hal hâsıl ettiler ilh..." Ve kezâ Sipehsâlâr Menâkıbı’nda
buyrulur ki:"Hz. Mevlânâ, câmi´-i serîfde kürsîye çıkıp, kendilerinde olan halden nâsî sevk ve
sûz-i azîm ile cigerden ve gönülden çıkan hâdsiz âtes-engîz âhlar ile bu iki beyti okudular:
"Ey ne hos gece idi ki, yârimizin visâlinden tesâdüf vâki´ idi. Müsterî tâli’de ve günes
kucakta idi. Her kadehi ki bana verirdi; aklına mâlik ol derdi. Ey müslümanlar! Bu hâl içinde
aklın ne yeri var idi!"
Bu beyti okur okumaz, onların muâmelelerinin aksinden ve nûrlarından bilcümle halâyık
aglamaga basladılar; ve halkın asagı ve yukarı tabakasından, bir agızdan feryâd ve figân zâhir
olup, hayli dem agladılar. Cemâat, bu aglayıstan kendilerine geldikleri vakit, gördüler ki Hz.
Mevlânâ kürsîden inip gitmis idi”
Bu mukaddime anlasıldıktan sonra, beytin hulâsa-i ma´nâsı söyle olur; "Evvelki vuslat
hâlimi ve cismâniyyet âleminde olan sonraki ayrılıgımı yana yakıla kâmillerin ve nâkısların
önünde hikâye ederim. Benim sözlerimden ve nâlemden, onların rûhları da bu ayrılıgı tahattur
edip aglarlar."
Gördügüm serhlerde sârihler, kamıslıgı "a´yân-ı sabite" veyâ “ervâh âlemi” ve erkegi,
"suver-i fâile ve müessire" ve kadını da "suver-i münafile ve müteessire" diye serh etmislerdir.

3. Ayrılıktan pâre pâre sîne isterim, tâ ki istiyâk derdinin serhini söyliyeyim.
"Serha" et dilimi ve bıçak yarası, "serh" gizli olan bir seyi açıp meydana koymak demektir.
Ya´nî "Ben bu cismâniyyet âleminde efrâd-ı beser arasında, bu ayrılık duygusundan dolayı sînesi
ve kalbi dilim dilim ve pâre pâre olmus ve kendi aslı olan âlem-i kudse kavusmaga âsık
bulunmus kimse isterim, tâ ki ona, bu asla olan istiyâk derdinin sırlarını açayım ve serh edeyim.
Zîrâ benim bu hususda söyliyecegim esrârı ve hakâyıkı, bunların isti´dâdları cezb eder.”
Bu cezb-i kelâm hususunda Hz. Pîr´in, bu Mesnevî-i Serîf’in muhtelif mahallerinde beyânâtı
vardır. IV. cildin 1318, 1319 numaralı beyitlerinde söyle buyururlar:
"Eger meclisde söz çekici bulur isem, kalbimin çemenistânında yüz bin maârif gülü çiçegi
bitiririm; ve eger o dem söz öldürücü deyyûsu bulursam, nükteler kalbimden hırsız gibi kaçar. "
Ve VI cilde ya’nî "Muhakkak Allah Teâlâ vâizlerin diline, dinleyenlerin himmeti mikdârınca
hikmet telkîn eder” sürh-i serîfinde de bu ma´nâ mündericdir.
Ve Fîhi Mâ Fih’ lerinin 26. faslında da söyle buyururlar: "Söz, dinleyen kimselerin isti’dâdı
kadar gelir. O ne kadar emip mütegaddî olursa, hikmet sütü o kadar nâzil ve zâhir olur. O
emmeyince, hikmet dahi hârice çıkamaz ve yüz göstermez. Acîb sey! Sen niçin kelâmı cazb
etmiyorsun? Sana dinlemek kuvvetini vermeyen Zât-ı azîmü’san, söyleyenede de kelâm dâiyesini
vermiyor."

4. Her bir kimse ki, o kendi aslından uzak kaldı, tekrar kendi vaslının zamânını ister.
Bütün bu dünya âleminin suretleri, Hakk´ın vücûd-ı hakîkîsi denizinin dalgalanmasından hâsıl
olan köpüklerdir. Bu köpükler yine o vücûd-ı hakîkî denizinde mahv olurlar. _nsân-ı kâmilde bu
asl-ı hakîkîye ulasmak istiyâkı zâhirdir. _nsân-ı nâkısta ise bu istiyâk bâtındır. _nsân-ı kâmil, bu
dünyânın sûretleriyle eglenemez ve zevk edemez. _nsân-ı nâkıs ise bu istiyâk-ı bâtınîsini tatmîn
_çin, zevk edecegim ve eglenecegim diye çırpınıp durur; fakat netîcede her seyden bıkar.
Sebebini idrâk edemedigi bir zevksizlik ve ıztırâb içinde yasar. Nitekim âyet-i kerîmede
(Tâhâ,20/124) ya’nî "Bizi anmaktan yüz çeviren kimse için, muhakkak sıkıntılı bir yasayıs
vardır” buyrulur.
Bu ma’nâ hakkın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:23:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi rüya tabiri,Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi mekke canlı, Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi kabe canlı yayın, Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi Üç boyutlu kuran oku Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi kuran ı kerim, Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi peygamber kıssaları,Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhi ilitam ders soruları, Mesnevi´nin İlk 18 Beytinin Şerhiönlisans arapça,
Logged
07 Mart 2019, 19:54:36
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 07 Mart 2019, 19:54:36 »

Esselamu aleykum. Rabbim bizleri mesneviyi okuyan nefsini terbiye eden tasavvuf ehli olacak kullardan eylesin inşallah. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes