> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Metalib ul Aliye > Selefin Yaşamı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Selefin Yaşamı  (Okunma Sayısı 799 defa)
05 Ekim 2011, 10:55:56
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Ekim 2011, 10:55:56 »



Selefin (İlk Dönem Müslümanlarının) Yaşamı



3136. Ümmü Seleme demiştir ki: Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) için hiçbir zaman un elenmemiştir. (Müsedded) [30]
3137. Mus'ab b. Sa'd b. Ebî Vakkâs anlatmaktadır: Hafsa binti Ömer, Hz. Ömer'e: "Üzerine giydiğin elbisenden daha yumuşak bir elbise giysen, yediğin yemekten daha lezzetli bir yemek yesen olmaz mı?!" dedi. Ömer de: "Ben bu konuyu seninle kendinden delil getirerek tartışacağım. Sen bilmez misin ki Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle, şöyle yaşardı" dedi. Sonunda Hafsa ağladı. Bunun üzerine Ömer: "Ben bunu sana şunun için söyledim: Ben şimdi (yaşantımla) o ikisinin (Hz. Peygamber ve Ebû Bekir'in) sade/zor yaşamlarını paylaşıyorum. Umarım, rahat yaşamlarına da ortak olurum" dedi.[31] (İshâk)
3138. Muhammed b. Ka'b (el-Kurazî) demiştir ki: Bana Ali b. Ebî Tâlib'i konuşurken dinleyen biri bildirdi. Anlattığına göre Hz. Ali şöyle demiş: Bir kış sabahı evimden aç ve bitkin bir halde çıktım. Soğuk beni mahvetmişti. Yanımızdaki tabaklanmış bir deriyi alıp kestim. Sonra onu boynuma geçirdim. Sonra belime bağladım ki, ısınayım. Vallahi evimde yiyeceğim bir şey yoktu. Eğer Peygamberin {sallallahu aleyhi vesellem) evinde olsa idi, bana da gelirdi. Bunun üzerine Medine'nin etraf bökelerinden birine çıktım. Duvar deliğinden bahçesinde çalışan bir Yahudi gördüm. "Ne istiyorsun bedevi? Çektiğin her kova suya karşılık bir hurmayla çalışır mısın?" dedi. "Evet. Bahçenin kapısını aç" dedim. Açtı. İçeri girdim. Başladım su çekmeye. Çektiğim her kovaya karşılık bana bir hurma verdi. Sonunda avucumu doldurdum. "Şimdilik bu bana yeter" dedim ve onları yedim. Sonra su içtim. Sonra Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi vesellem) gittim. Mescid'de ashabından bir grupla beraber bulunuyordu. Gidip yanma oturdum. Derken üzerinde yamalı bir hırka ile Mus'ab b. Umeyr çıka geldi. Allah Resûîü (sallallahu aleyhi vesellem) onu bu halde görünce daha evvel onun sahip olduğu nimetleri hatırladı. Şimdiki halini gördü ve gözleri yaşardı, ağladı. Sonra: "Sizden bîrinizin sabah bir elbise, akşam başka bir elbiseyle geldiği, Kabe'ye örtü çekildiği gibi evlerinize de örtü çekildiği gün nasıl olacaksınız acaba?" buyurdu. "Biz o gün daha iyi oluruz. İhtiyaçlarımızı karşılayıp, kendimizi ibadete veririz" dedik. "Siz bugün o günkü halinizden daha iyisiniz" buyurdu.[32] (İshâkve Ebû Ya'lâ)
3139. Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'nin anlattığına göre Irak halkı kıtlık yaşadı. Hz. Ali ayağa kalkarak şöyle hitap etti: Ey insanlar! Sevinin. Vallahi ben ümit ediyorum ki, üzerinizden çok zaman geçmeden sizi memnun edecek bolluk ve kolaylığı göreceksiniz. Geçmişte ben üç gün geçirdim de yiyecek bir şey bulamadım. Öyle ki açlıktan ölmekten korktum. Fatıma'yı bana yemek istemesi için Resûlullah'a (salkllahu aleyhi vesellem) gönderdim. Allah Resulü; "Ey kızcağızım! Vallahi evde -önündeki azıcık yiyeceğe işaretle- şu gördüğünden başka can taşıyan birinin yiyeceği bir yemek yoktur. Fakat sen şimdi geri dön. Allah rızkınızı mutlaka verecektir" buyurdu. Geri gelip, bana bunu söyledi. Kalkıp, Kurayza oğullarına gitmek üzere evden çıktım. Derken yolda bir kuyu kenarına bir Yahudi'ye rastladım. "Ali! Benim hurma bahçemi sular mısın? Ben de seni doyururum" dedi. "Evet. Yaparım" dedim ve çektiğim her kova suya karşılık bir hurma olmak üzere onunla pazarlık yaptım. Sonra su çekmeye başladım. Her bir kova çektiğimde bana bir hurma verdi. Nihayet iki elim hurmayla dolunca oturup onları yedim. Sonra su içtim. Sonra "Ey mide, bugün yiyecek buldun" dedim. Sonra Resûlullah'm (sallallahu aleyhi veseüem) kızı için su çektim. Sonra bırakıp geri döndüm. Bir süre gittikten sonra yolun bir yerinde atılmış bir dinar gördüm. Onu görünce durup ona bakmaya ve alayım mı almayayım mı? diye düşünmeye başladım. Ama gönlüm almaktan başkasına razı olmadı. Kendi kendime: "Allah Resûlü'ne (sailallahu aleyhi veseüem) danışırım" dedim ve onu aldım. Eve gelince olayı Fatıma'ya anlattım. Fatmıa: "Bu, Allah'ın verdiği bir rızktır ve Allah'tandır. Git de bize arpa unundan un satın al" dedi. Ben de satm aldım. Unu ölçtüğümde satıcı: "Sen Ebu'l-Kâsım'm neyi oluyorsun?" diye sordu. "Amcamın oğlu olur. Kızı da esimdir" dedim. Bunun üzerine dinarı bana geri verdi. Fatıma'ya gelince olayı kendisine anlattım. "Bu, Allah'ın verdiği bir rızktır ve aziz ve celil olan Allah'tandır. Onu götür de sekiz kırat altınlık ete karşılık rehin ver" dedi. Dediğini yaptım. Sonra eti getirip onun için parçaladım. O da gayret etti, hamur yaptı, ekmek pişirdi. Sonra yemek yaptık. Resûlullah'a (sallallahu aleyhi vesellem) haber göndererek çağırdık. Bize geldi. Yemeği görünce: "Bu nedir? Sen biraz evvel bana gelip yemek istemedin mi?" diye sordu. Dedik ki: "Ya Resûlallah otur da sana anlatalım. Sonra uygun görürsen, ondan sen de, biz de yeriz." Olayı anlattık. "Bu helaldir. Allah'ın adını anarak yiyiniz" buyurdu. Sonra kalkıp gitti. Derken bir bedevi kadına rastladı. Kalbi çıkarılmış gibi darlık çekiyordu. "Ya Resûlallah! Yanımda bir dinar taşıyordum. Üzerimden düşmüş. Vallahi nerede düştüğünü bilmiyorum. Anam babam sana feda olsun. Bir araştırıver. Sana söylenir" dedi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem): "Bana Ali b. Ebî Tâlib'i Çağır dedi. Yanma gittim. Bana: "Kasaba git ve ona de ki: "Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) sana Kırat alacaklarını ben üsleniyorum. Dinarı geri gönder diyor." Kasap dinarı geri gönderdi. Onu bedevi kadına verdi ve kadın gitti. (İbn Ebî Ömer)
3140. İbn Ömer anlatmaktadır: Bir gün Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) ile beraber yola çıktım. Ensar'a ait bahçelerden birine girdik. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) hurmalardan alıp yemeye başladı. Bana: "İbn Ömer! Sen neden yemiyorsun?" dedi. "Ya Resûlallah! İştahım yoktur" dedim.  "Fakat benîm iştahım var. Bu, dördüncü günün sabahıdır ki, hiç yemek yemedim, yiyecek bir şey   bulamadım.   Eğer  isteseydim   Rabbime  dua   ederdim.   Bana  Kisra  ve Kayser'in mülkleri gibi mülk verirdi. Ey İbn Ömer! Ya bir yıllık rızklarını stok yapan ve yakinleri (kesin inançları) zayıflayan bir topluluk içerisinde olursan, ne yaparsın?" buyurdu. Sonra daha biz oradan ayrılmadan "Nice canlılar vardır ki, rızıklanm kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkım Allah verir. O, işitir ve bitir [33] âyeti nazil oldu. Sonra Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Aziz ve celil olan Allah bana ne dünyalık biriktirmeyi, ne de heva ve heveslere uymayı emretti.  Kim ebedi bir hayat elde etmek amacıyla dünyalık biriktirirse, (bilsin ki) hayat Allah'ın elindedir. Dikkat edin.
Ben ne bir dinar, ya da dirhem biriktirir ne de yarın için yiyecek saklarım." (Abd b. Humeyd) [34]
3141. Ebû Hazım demiştir ki: Urve b. ez-2übeyr, Âişe'ye bir yemek yaptı. Kapların birini kaldırıp birini indirmeye başladı. Bunu gören Âişe yüzünü duvara doğru çevirerek ağlamaya başladı. Urve: "Kursağımızda koydun" deyince Âİşe: "Peygamber'i hak ile gönderen(Allah)a yemin ederim ki, O (sallallahu aleyhi veseîlem), Allah kendisini peygamber yaptığı günden ruhunu kabzedene dek elek yüzü (elenmiş undan pişirilen ekmek) görmedi" dedi. (el-Hâris)
3142. Ümmü Seleme anlatmaktadır: Allah Resulü (sallallahu aleyhi veseîlem) dolgusu hurma lifi olan döşek ve yastıklarda uyudu. Sonra kalktığında lif, cildinde iz bırakmıştı. Onu görünce ağladım. Bana: "Ümmü Seleme! Neden ağlıyorsun?" diye sordu. "Gördüğüm şu izlere" dedim. "Ağlama. Allah'a yemin ederim ki, eğer dağların benimle birlikte yürümesini dileseydim, mutlaka yürürlerdi" buyurdu. (el-Hâris)
Fâtıma'nm evindeki kap kıssasına dair Câbir hadisi Fâtıma'nm menkıbelerinde gelecektir. [35]
3143. İbn Abbâs'ın bildirdiğine göre o, Ömer b. el-Hattâb'dan şöyle dediğini işitmiş: Bir gün Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Öğle vakti dışarı çıktı ve Ebû Bekir'i Mescid'de buldu. "Bu vakitte seni çıkaran neden nedir?" diye sordu. "Seni çıkaran neden neyse beni çıkaran neden de odur ya Resûlallah!" dedi. Derken Ömer b. el-Hattâb geldi. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ona da: "Hattâb'ın oğlu! Seni çıkaran sebep nedir?" diye sordu. O da: "Sizi dışarı çıkaran sebep neyse beni çıkaran sebep de odur ya Resûlallah!" dedi. Sonra oturdu. Resûlullah (sallallahu aleyhi veseüem) dönüp onlarla konuşmaya başladı. Sonra: "Gücünüz, var mı? Şu hurma bahçesine varsanız da orada biraz yiyecek, içecek ve gölge bulsanız" dedi. Biz de: "Olur" dedik. Sonra: "Haydin Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihân el-Ensârî'nin evine gidelim" dedi. Sonra ResûluUah (sallaüahu aleyhi vesellem) önümüze geçti. Selâm verip üç kere izin istedi. Ümrnü'l-Heysem kapının arkasında sesi duyuyor ve Resûlullah'ın (saUallahu aleyhi vesellem) selâmını daha da artırmasını istiyordu. Sonra dönüp gitmek isteyince Ümmü'l-Heysem arkalarından çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi selâmını duydum. Fakat selâmını artırmanı istedim" dedi. Bunun üzerine ResûluUah (sallallahu aleyhi vesellem) ona hayır söz söyledi. Sonra: "Ebu'l-Heysem nerede? Onu. göremiyorum " dedi. "Yakın bir yerde. Bize tatlı su getirmeye gitti. Siz içeri girin. O, inşallah hemen gelir" dedi. Sonra onlara ağacın altına bir yaygı serdi. Derken Ebu'l-Heysem geldi, onları görünce sevindi, mutlu oldu. Hemen bir hurma ağacına çıkarak hurma salkımı kesti. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): "Yeter Ebu'l-Heysem" buyurdu. O da: "Ya Resûlallah! Hurmanın olgunlaşmışından da, hamından da olgunlaşmaya başlamışından da yiyin" dedi. Sonra onlara su getirdi. İçtiler. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi veseüem): ''İşte bu, hesaba çekileceğiniz, nimetlerdendir" buyurdu. Sonra Ebu'l-Heysem onlara bir koyun kesmeğe kalktı. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): "Süt verenine dokunma" buyurdu. Ümmü'l-Heysem de hamur yapıp ekmek pişirmeye kalktı. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), Ebû Bekir ve Ömer başla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Selefin Yaşamı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 12:11:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Selefin Yaşamı rüya tabiri,Selefin Yaşamı mekke canlı, Selefin Yaşamı kabe canlı yayın, Selefin Yaşamı Üç boyutlu kuran oku Selefin Yaşamı kuran ı kerim, Selefin Yaşamı peygamber kıssaları,Selefin Yaşamı ilitam ders soruları, Selefin Yaşamıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes