๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Metalib ul Aliye => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ekim 2011, 15:13:52



Konu Başlığı: Sahabînin Beytülmaldeki Hakkı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ekim 2011, 15:13:52

Sahabînin Beytülmaldeki Hakkının Müslümanın Hakkından Fazla Olması


Halifelik bölümünde İmamların Kureyş'ten olacağı konusunda Abdullah b. ez-Zübeyr hadisi geçmişti. Oraya bakılsın. [176]
 
Tik Asırların Fazileti
 
4211. Muaviye b. Kurre el-Müzenî anlatıyor: Peynir ve yağ zamanı Medine'ye geldim. Bedeviler kuzularını getirip pazarda satıyorlardı. Bir adamın gözlerini dikmiş insanlara baktığını gördüm. Onun bir yabancı olduğunu zannettim. Kendisine yaklaşıp selam verdim. Selamımı aldı ve bana: "Sen Medine'den misin?" diye sordu. Ben: "Evet" dedim. Onunla birlikte oturdum. Ona: "Kimlerdensin" dedim. "Benî Hilâl'denim, ismim Kehmes'dir" dedi. Sonra bana: "Ömer'den işittiğim bir hadisi sana anlatayım mı?" dedi. Ben: "Evet" dedim. Şöyle anlattı: "Biz Ömer'in yanında oturuyorduk, dedi ki: Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dediğini işittim: "Ümmetimin en hayırlısı benim içinde bulunduğum asırdır, sonra ikinci asır, sonra üçüncü asırdır. Daha sonra öyle bir kavim çıkacak ki yeminleri şahadetlerini geçecek. Onlardan şahitlik istenmeden şahitlik yapacaklar ve pazarlarında bağırıp mallarını yalan yeminlerle satacaklardır." Muaviye der ki: Kehmes bana: "Bunların o bahsettiğin kimselerden olmasından mı korkuyorsun?" dedi ve hadisin devamını anlattı. (EbÛ Dâvud et-TayâlİSÎ) Hadisin bir bölümü daha önce Oruç ve Evlilik bölümlerinde geçti. İsnadı güçlüdür. Bunu İbn Ebî Âsim, Yûnus b. Ebî Habîb'ten, o da Ebû Dâvud'dan rivayet etti ki Buhârî'nin Tarîh 'inde yer almıştır. Ayrıca Semeveyh, FevaiWin.de Musa b. İsmail'den, o da Hammâd b. Zeyd'den tahrîc etmiştir. el-Hâkim ise K. el-Kunâ'da Musa tarikiyle rivayet etmiştir.[177]
4212. Allah'ın Resulü (saUallahualeyhiveselletn/in sahabisi Abdullah b. Büsr'den: Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Dosdoğru olun; size müjde var! Çünkü Allah Teâlâ size azap etmede acele davranmaz. Öyle kimseler gelecek ki hiç bir gerekçeleri olmayacak." (Ebû Ya'lâ)
 
Bu Ümmetin Fazileti
 
4213. Mekhûl bildiriyor: Hz. Ömer'in yahudi bir adamdan alacağı vardı. Ömer ondan alacağını istiyordu. Nihayet onunla karşılaşınca şöyle dedi: "Muhammed'i insanlar arasından seçen Allah'a yemin olsun ki senden bir şey istemeden ayrılacağım." Yahudi ise: "Allah'a yemin olsun ki Allah Muhammed'i insanlar arasında seçmedi!" dedi. Bunun üzerine Ömer onu tokatladı. O da şöyle dedi: "Benimle senin aranda Ebu'l-Kâsım hüküm verecektir." Yahudi, Peygamberimize (sallallahu aleyhi veseüem) gidip şöyle dedi: "Ömer: Muhammed'i insanlar arasından seçen Allah'a yemin olsun ki dedi, ben de Allah'a yemin olsun ki Allah, Muhammed'i insanlar arasında seçmedi dedim; bunun üzerine beni tokatladı," Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): "Ey Ömer! Yahudiye vurduğun tokattan dolayı onu razı et" dedi. Sonra da yahudiye dönerek: "Sana gelince ey yahudi, Hz. Âdem, Allah'ın seçtiği kimsedir, İbrahim Allah'ın dostudur, Musa, Allah'ın konuştuğu kimsedir, İsa Allah'ın ruhudur, ben ise Allah'ın habibiyim. Ey yahudi, Allah Teâlâ ümmetimi kendi İsminden iki isimle isimlendirdi. Birisi Selâm İsmidir ki ümmetimi müslüman diye isimlendirdi; diğeri de Mü'min ismidir ki ümmetimi mü"minler diye isimlendirdi. Ey Yahudi! Sizler Allah'tan bizim için saklanan bir gün istediniz. Bugün bizimdir, yarın da sizindir. Yarından sonrası da hristiyanlar içindir (yani cuma, cumartesi ve pazar günlerini kastediyor). Ey Yahudi! Sizler öncekiler, bizler ise sonrakileriz. Ancak kıyamette sizden önceyiz. Bilakis ben girmedikçe cennete benden önce hiçbir peygamber giremez ve benim ümmetim girmedikçe cennete hiç bir ümmet giremez" buyurdu. (İshâk) [178]
4214. Enes b. Mâlik der ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan ümmetime diğer ümmetler gibi azab etmemesini istedim; duamı kabul etti." (İbn Ebî Şeybe) [179]
4215. Ebû Hureyre ve İbn Abbâs'tan: Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Bilâl'e insanları namaza çağırmasını söyledi. İnsanlar toplanınca Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) minbere çıktı ve: "Arkamzdakilere yer veriniz" dedi. insanlar yaklaştılar . ve sıkıştılar. Sahabeler arkalarını dönüp bakınca kimseyi göremediler. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) tekrar: "Sıkışın, yaklaşın ve arkadakilere yer verin" buyurdu. İnsanlar tekrar yaklaştılar ve tekrar birbirlerine  sokuldular.  Tekrar dönüp arkalarına baktılar;  fakat kimseyi göremediler. Resûlullah (sallaliahu aleyhi vesellem) bunu üçüncü defa söyledi. İnsanlar yine kimseyi göremedi. Bunun üzerine bir adam kalkıp: "Yâ Resûlallah! Kime yer verelim? Meleklere mi?" dedi. Resûlullah (saüaiîahu aleyhi vesellem): "Hayır, eğer onlar sizlerle birlikte olurlarsa, önlerinizde ve arkalarınızda olmazlar; sizin sağınızda ve solunuzda olurlar" dedi. Adam: "Neden bizim önümüzde ve arkamızda olmazlar? Onlar bizden daha faziletli midir?" dedi. Resûlullah (sallaliahu aleyhi vesellem) : "Bilakis siz meleklerden daha faziletlisiniz. Otur!" dedi, adam oturdu. (el-Hâris) [180]
4216. Abduİah b. Amr'm bildirdiğine göre Resûlullah (sallaliahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Ümmetimin örneği yağmur gibidir; başı mı daha faydalıdır, sonu mu fay dalıdır, bilinmez" dedi. (Ibn Ebî Ömer) [181]
4217. Zeyneb binti Yezîd el-Atekiyye, Âişe'nin şöyle dediğini işittiğini söyledi: Resûlullah (salkllahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Geçmiş ümmetlerden yüz kişi bir ümmetti; bir kişinin iyi olduğuna şahitlik ettiler mi cennet o kişiye vacip olurdu. Benim ümmetimden ise elli kişi bir ümmettir. Bir kişinin iyi olduğuna şahitlik ettiler mi cennet o kişiye vacip olur" dedi. (Ebû Ya'lâ) [182]
4218. Enes b. Mâlik'in bildirdiğine göre Resûlullah (sallaliahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Konuştuğunda doğru söyledikçe, hükmettiğinde adaletli oldukça, merhamet istendiğinde merhamet ettikçe bu ümmet hayırda olmaya devam edecektir." (Ebû Ya'lâ) [183]
4219. Ebû Bürde, Muhacirlerden bir adamdan rivayet ediyor: Resûlullah (sallaliahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Bu ümmetin (ilahi) cezası kılıçladır. " {Ebû Ya'lâ) [184]
4220. Ebû Hureyre dedi ki: "Bu ümmet rahmete mazhar olmuş bir ümmettir, ona helak olma yoktur; ancak kendi kendisine azap etmesi müstesna." Ben: "Kendi kendisine nasıl azab eder?" dedim. O: "Nehrevân günü azap değil midir? Cemel vakası azap değil midir? Siffin vakası azap değil midir?" dedi. (Ebû Ya'lâ) [185]



[176] Üçüncü cilt 2056 no'ltı hadis.
[177] Ben derim ki: İkinci ciltte 1036 no'lu hadis ile 1622 numaralı hadise bakınız. Bûsîrî der ki: "Ravileri güvenilir kimselerdir."
[178] Bûsîrî, bu hadis hakkında bir değerlendirmede bulunmamıştır. Sonundaki "Cennet haram kılınmıştır" bölümünü Taberânî, Ömer hadisi olarak tahric etmiştir. Heysemî de isnadını hasen görmüştür.
[179] Bûsîrî der ki: "Bu hadisi zayıfbir senedle İbn Ebî Şeybe rivayet etmiştir."
[180] Bûsîrî'nin dediğine göre bu, Dâvud b. el-Muhabber'in Resûlullah (sallaliahu aleyhi ve sellem) adma uydurduğu hutbenin bir parçasıdır. Hafız İbn Hacer de -daha önce geçtiği gibi- bunun uydurma olduğunu açıklamıştır.
[181] Heysemî der ki: "Senedinde Abdurrahman b. Ziyâd b. En'um vardır ki zayıf bir ravidir." (Mecma X, 68) Heysemî bu hadisi Taberânî'nin rivayetinden tahric etmiştir.
[182] Bûsîrî,   bu  hadis  hakkında bir  değerlendirmede bulunmamıştır.   Heysemî'nin kitabının Ümmetin Fazileti bölümünde bu hadisi bulamadım.
[183] Bûsîrî, bu hadis hakkında bir değerlendirmede bulunmamıştır.
[184] Bûsîrî bu hadisi, Ebû Burde kanalıyla ashab-ı kiramdan birinden İbn Ebî Şeybe'nin rivayetinden İrâd etmiş ve hadisin hükmü hakkında bir şey dememiştir. (II, 127)
[185] Bûsîrî, bu hadis hakkında bir değerlendirmede bulunmamıştır.