๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Metalib ul Aliye => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ekim 2011, 15:07:21



Konu Başlığı: İlk Üç Asrın Faziletleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ekim 2011, 15:07:21
İlk Üç Asrın Faziletleri


 
4221. Nâfi'den: Bir adam İbn Ömer'in yanma geldi ve: "Ey Ebû Abdurrahman! Sizler kendi gözlerinizle Resûlullah'a bakıp onu gördünüz" dedi. İbn Ömer de: "Evet" dedi. Adam: "Sizler kendi dillerinizle onunla konuştunuz" dedi. İbn Ömer: "Evet" dedi. Adam: "Sizler kendi sağ ellerinizle ona bîat ettiniz" dedi. İbn Ömer: "Evet" dedi. Adam: "O halde size ne mutlu, ey Ebû Abdurrahman" dedi ve devam etti: "Resûlullah'tan (sallallahu aleyhi vesellem) işittiğim bir şeyi sana haber vereyim mi?" dedi. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) : "Beni görüp iman edenlere ne mutlu! Beni görmeden iman edenlere ne mutlu!" dedi ve bunu üç defa tekrarladı. (Tayâlisî ve Abd b. Humeyd) [186]
4222. Yezîd b. Ebî Habîb, kendisine Ebu'l-Hayr'm haber verdiğini belirterek şu hadisi nakletmiştir: İki adam Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'in yanma geldi. Resûlullah onlara bakarak: "Ya Kinde, ya da Mezhic kabile sindendirler" dedi. Sonra: "Bilakis bunlar Kinde kabilesinden" buyurdu. Adamlar yaklaşınca Kinde kabilesinden oldukları anlaşıldı. Onlardan biri: "Yâ Resûlallah! Senin getirdiklerine tabi olup görmediği halde sana inanan kimse nasıldır?" diye sordu. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) de: "Ne mutlu o kişiye! Ne mutlu o kişiye!" buyurdu. (İbn Ebî Ömer) [187]
4223. Ebû Abdurrahman el-Cühenî der ki: Bizler, Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) yanında otururken iki atlı geldi. ALLAH'ın Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) onları görünce: "Ya Kinde, ya da Mezhic kabilesindendirler" dedi. O ikisi Resûlullah (sallallahu aleyhi veseUem)'in yanma gelince, Mezhic kabilesinden oldukları anlaşıldı. Onlardan biri Resûlullah'a biat etmek için yaklaşınca Hz. Peygamberin (sallallahu aleyhi vesellem) elini tuttu ve: "Yâ Resûlallah! Seni görüp sana iman eden, seni doğrulayan ve sana tâbi olan kimseye ne vardır?" dedi. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): "Ne mutlu o kişiye!" dedi. Sonra elini eline sürdü ve ayrıldı. Diğeri geldi. Resûlullah'a (sallallahu aleyhi vesellem) bîat için elinden tuttu ve: "Yâ Resûlallah! Seni görmeden sana iman eden, seni tasdik eden ve sana tâbi olan kimseye ne vardır?" dedi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): "Ne mutlu o kişiye! Ne mutlu o kişiye!" buyurdu. Sonra da elini eline sürdü ve ayrıldı. (İbn Ebî Şeybe) [188]
Konuyla ilgili Ömer hadisi İman bahsinde geçmişti. [189]
4224.  Abdullah   b.    Büsr,    Resûlullah   (sallallahu   aleyhi vesellem)'in    şöyle buyurduğunu aktarıyor:  "Beni görüp iman edene ne mutlu! Beni görmeden bana iman edene ne mutlu! Ne mutlu onlara! Varacakları yer ne güzeldir!"  (Ebû Ya'lâ} [190]
4225. Ebû Berze bildiriyor: Bir yolculukta Resûlullah'la (sallallahu aleyhi vesellem) beraberdik. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) iki adamın konuşmasını işitti; biri diğerine şiir okuyordu... Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): "Bunlar kim?" diye sordu, "O, filan [ve fılanjdır" denildi. Resûlullah (sîllallahu aleyhi vesellem) onlara şöyle beddua etti: "Ey ALLAHıml Onları fitnelere döndür ve fitnelerin içine koy! Sonra da cehenneme sürükle!" (Ebû Ya'lâ) [191]
4226. Ebû Berze el-Eslemî anlatıyor: Resûlullah'la (salfollahu aleyhi vesellem) birlikte iken bir eğlence sesi işittik. Bazı kimseler oraya doğru yöneldiler. Bir adam kalktı ve onları dinledi. -Bu olay içkinin haram kılmışı inmeden önceydi- Sonra adam Resûlullah'm (sallallahu aleyhi vesellem) yanma geldi ve: "Yâ Resûlallah! Filan filan kimseler şarkı söylüyorlar, biri diğerine cevap vererek diyor ki:
Cariye/erin kemikleri parlamaya devanı ediyor. Harp onun gizlenmesini ve gömülmesini engelledi. "
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) de ellerini kaldırarak şöyle beddua etti: "Ey Allah'im! Onları fitneye döndür, sonra da cehenneme sürükle. " (İbn Ebî Şeybe} [192]




[186] Bûsîrî bu hadisi Gayba İman bölümünde uzun bir şekilde irâd etmiş ve Tayâlisî ile Abd b. Humeyd'e isnâd etmiştir. Talha b. Amr'ın zayıflığı sebebiyle senedini zayıf görmüştür. Menkıbeler bölümünde de bu hadisi muhtasar olarak rivayet etmiş, İbn Ebî Şeybe İle Abd b. Humeyd'e dayandırmıştır. Talha'nm zayıflığı sebebiyle de senedini zayıf görmüştür.
[187] Buradaki zât, -bir sonraki hadiste olduğu gibi- Ebû Abdirrahman el-Cühenî'dir. Bûsîrî der ki: Bu hadisi İbn Ebî   Ömer rivayet etmiştir. İsnadında İbn Lehîa vardır ki Heysemî "O, hadisi hasen olan biridir" demiştir.
[188] Bûsîrî der ki: "Bu hadisi, İbn İshâk'm tealisi sebebiyle zayıf olan bir senedle İbn Ebı Şeybe rivayet etmiştir." (İman bahsi)
[189] Üçüncü ciltte 2897 ve 2898 no'lu hadislere bakınız.
[190] Bu hadisi Ebû Ya'lâ rivayet etmiştir. Bakiyye b. el-Velîd'in tealisi sebebiyle senedi zayıfta.
[191] Hadisi aynı şekilde Ahmed ve Bezzâr da tahric etmiştir. Hepsinin isnadında da Yezîd b. Ebî  Ziyâd vardır ki Heysemî onun hakkında: "Çoğunluk, onun zayıf olduğu kanaatindedir" demiştir. (Mecma VIII, 121) Ben derim ki: İlim ehlinden bir çok kişi onun hadisini hasen saymıştır. Heysemî de onlardandır.
[192] Bûsîrî, bu hadis hakkında bir değerlendirmede bulunmamıştır. Bunun senedinde de Yezîd b. Ebî Ziyâd vardır.