๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Metalib ul Aliye => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Ekim 2011, 14:48:18



Konu Başlığı: Habeşistan a Hicret
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Ekim 2011, 14:48:18

Habeşistan'a Hicret

 
4282. Şa'bî şöyle dedi: "Habeşistan'dan dönüş, Hayber gecelerinden bir gecede oldu." (Ishâk)
4283. Umeyr b. İshâk anlatıyor: Cafer b. Ebî Tâlib, Resûlullah'tan (sallallahu aleyhi veseEem) Habeşistan'a göç etmek için izin istedi ve: "Yâ Resûlallah! Kimseden korkmadan Allah'a ibadet edebileceğim bir yere göç etmek için bana izin ver" dedi. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ona izin verdi. O da Necâşî'nin yanma göç etti. Amr b. el-Âs bana olayı şöyle anlattı:
Ben, Cafer b. Ebî Tâlib'in Necâşî'nin yanındaki konumunu görünce onu kıskandım ve kendi kendime: "Allah'a yemin olsun ki onun ve arkadaşlarının yanma gidip Necâşî'nin huzuruna çıkacağım" dedim. Sonra onunla birlikte Necâşî'nin yanma girdik. Ben, Necâşî'ye: "Senin ülkende bir adam var ki onun amcasının oğlu bizim yanımızdadır. O, insanların tek ilahtan başka ilahı olmadığını iddia ediyor. Allah'a yemin olsun ki eğer sen, onu ve arkadaşlarını Öldürmezsen bir daha ne ben, ne de arkadaşlarımdan biri şu denizi geçecek!" dedim. Necâşî: "Onu çağır" dedi. Ben: "O benimle birlikte gelmez" dedim. Bunun üzerine Necâşî, benimle birlikte bir elçi gönderdi. Cafer ile Necâşî'nin kapısına gelince ben: "Amr b. el-Âs'a izin ver!" diye seslendim. Cafer de arkamdan: "Allah'ın kuluna izin ver" diye seslendi. Bunun üzerine Necâşî onun sesini işitti ve benden önce girmesine izin verdi. Cafer ve ashabı içeri girdiler, sonra bana izin verdi. İçeri girdiğimde onun oturduğunu gördüm. Yanma gidip Cafer'i arkama alacak şekilde önüne oturdum ve her birinin arasına da adamlarımdan birini koydum. Necâşî: "Konuşun!" dedi. Amr dedi ki: "Bunun amcasının oğlu yanımızdadır. O, insanların tek ilahtan başka ilahı olmadığını iddia ediyor. Eğer sen onu ve arkadaşlarını öldürmezsen Allah'a yemin olsun ki ne ben, ne de arkadaşlarımdan biri deniz yolculuğuna çıkıp senin ülkene ticaret yapmaya gelebilir!" dedi. Bunun üzerine Necâşî, Cafer'e: "Sen konuş!" dedi ve Cafer şehadet kelimesini okuyup konuşmaya başladı. Ben kelime-i şehadeti ilk o zaman duymuştum. Şöyle dedi: "Amcamın oğlu doğru söylüyor. Ben de onun dini üzereyim." Bunun üzerine Amr bağırdı ve: "Sus!" dedi. Öyle ki Necâşî hep Cafer'i dinledi ve sustu. Sonra da: "Musa'ya gelen Cebrâîl mi O'na geliyor? İsa hakkında ne diyor?" dedi. Cafer: "Resûlullah (sallallahu aleyhi vesdlem) İsa hakkında O Allah'ın ruhu ve kelimesidir diyor" dedi. Sonra Necâşî yerden bir şey aldı ve: "İsa'nın söyledikleri ile onun söyledikleri arasında hiçbir fark yoktur. Eğer hükümranlığım olmasaydı size tâbi olurdum" dedi ve Amr'a dönerek: "Senin ve arkadaşlarının bize gelip gelmemesi umurumda değil" dedi. Cafer'e de: "Sen ve arkadaşların gidin. Benim topraklarımda güvendesiniz. Kim sana vurursa onu Öldürürüm; kim sana söverse ondan hakkını alırım" dedi. Sonra da kapıcısına şöyle dedi: "Bu adam ne zaman yanıma girmek için izin isterse ona izin ver; ancak ailemin yanında olursam müstesna. Ailemin yanında olduğumda ona durumu söyle; eğer kabul etmezse yine izin ver ve içeri al" dedi.
Sonra Amr şöyle anlatmaya devam etti: Daha sonra ayrıldık. Ancak Cafer'le baş başa kalmaktan daha çok arzuladığım bir şey yoktu. Bir defasında yolda karşılaştık, etrafta kimseyi göremedim. Arkama baktım, kimseyi göremedim; sağıma soluma baktım, kimseyi göremedim. Cafer'e yaklaşıp elinden tuttum ve: "Şunu bil ki ben de Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ediyorum" dedim. Cafer: "Allah sana hidayet etsin. Bu hidayetinde sabit kal" dedi. Sonra beni bıraktı ve gitti. Ben arkadaşlarımın yanma döndüm; sanki başıma gelenleri görmüşlerdi. Beni alıp üzerime bir parça kadife attılar; beni sanki hapsettiler, dışarıya bakmama müsaade etmediler. Ben başımı bir bu yerden, bir diğer yerden çıkarıyordum, ta ki onlardan kurtulduğumda üze­rimde hiçbir şey yoktu. Habeş'li bir kadınla karşılaştım ve onun örtüsünü aldım, onunla avretimi örttüm. O şöyle şöyle dedi, ben de şöyle şöyle dedim. Sonra Cafer'in yanma geldim. Cafer: "Sana ne oldu?" dedi. Ben: "Üzerimdeki her şey gitti, hiçbir şey kalmadı. Üzerimde gördüğün bu örtü de Habeş'li bir kadına ait" dedim. Cafer yürümeye başladı, ben de onunla birlikte yürüdüm. Hükümdarın kapısına gelince: "Allah'ın hizbine izin ver" dedi. Kapıcı: "Hükümdar ailesiyle beraber" dedi. Cafer: "Bana izin ver" dedi ve izin alıp içeri girdi. Cafer, Necâşî'ye: "Amr bana tâbi olup dinime girdi" dedi. Necâşî: "Asla!" dedi. Cafer: "Evet" dedi. Necâşî: "Hayır" dedi. Cafer: "Evet" dedi. Necâşî: "Hayır" dedi. Cafer: "Evet" dedi. Bunun üzerine Necâşî birisine: "Onunla birlikte git; eğer dediğini yapmışsa söylediği her şeyi yaz" dedi. Adam: "Olur" dedi ve söylediklerimin hepsini yazdı. Öyle ki hiçbir şeyi bırakmadım; hatta bardakları bile yazdırdım. Mallarından dilediğim kadar alsaydım, alabilirdim." {Ebü Ya'lâ) İsnadı hasendir, ancak Amr'ın İslam'a girişinin Necâşî vasıtasıyla olduğu şeklindeki bu rivayet, meşhur rivayete muhaliftir. [248]
 
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'in İslâm'a Daveti ve Kureyşlilerin Kendisinden Mucizeler İstemesi

Bu konuyla ilgili olarak Şuarâ suresinde Zübeyir hadisi geçmişti. Oraya bakılabilir. [249]




[248] Müsnede'de ifade şöyledir: "Umeyr b. İshâk burada tek kalmıştır. Abdullah b. Avn'dan başkası da ondan rivayette bulunmamıştır. İbn Maîn: "Düzgün bir rivayeti yoktur" demiş; bir başka sefer ise onu güvenilir addetmiştir. Genel olarak onun hadisi yazılır." Bezzâr der ki: "Onun, bu isnâd dışında Amr kanalıyla Hz. Peygamber (aallallahu aleyhi ve seiiem)'den rivayette bulunduğunu bilmiyoruz. (Keşfu'l-Estar'da Amr yerine Cafer ismi geçer) Ben derim ki: Müsnede'de geçen ifade net değildir, karışıktır. Benim okuduğum husus, Tehzîb'dekini destekler niteliktedir. Bûsîrî bunu aynen alarak şöyle demiştir: "Ondan dışındakiler de kendisini sağlam görmüştür. Genel olarak onun hadisi yazılır." Bûsîrî, bir de şunu ilave etmiştir: "el-Hâris'in Müsned'inde, Amr b. el-Âs'm Necâşî vasıtasıyla Müslüman olduğu yer alır." Heysemî der ki: "Umeyr b. İshâk'ı İbn Hibbân ve başkaları güvenilir görmüştür. Hakkında biraz eleştiri vardır ki bunun zararı yoktur. Diğer ricali, Sahîh ricalidir. Ebû Ya'lâ bazılarını nakletmiştir." (Mecmn VI, 29) Ben derim ki: Hadisin Bezzâr'a dayandırılması matbu nüshadan sakıt olmuştur. Bunu Keşfıt'l-Estâr'âa (Heysemî) zikretmiştir.
[249] Bkz: c.3, 3692 no'lu hadis.