๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Metalib ul Aliye => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Ekim 2011, 14:19:06



Konu Başlığı: Faiz
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Ekim 2011, 14:19:06
Faiz


1293. Ubâde b. es-Sâmit şöyle demiştir: Resûlullah'ı (s.a.v.) Ramazan ayı içerisinde Perşembe gecesi -ki, o geceden sonra artık Ramazan orucu tutmadı bir Ensar meclisinde: "Arpa arpayla kafizi (33 it) kafiline eşit ve peşin olarak değiştirilir. Fazlası faizdir" buyururken işittim. (Ahmed b. Menî) [272]

Hadisin aslı Müslim'in Sahîh'inde farklı ifadelerle ve buradaki ziyade olmaksızın geçmiştir.

1294. İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resûİullah (sallallahu aleyM vesellem): "Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, tuz tuzla ve hurma hurmayla misli misline, ölçeği ölçeğine birbirine eşit olarak trampa edilirler. Kim artınrsa veya artırılmasını talep ederse, faize bulaşmış olur" buyurmuştur.[273] (Ebû Ya'lâ)

1295. Ebu'z-Zübeyr el-Mekkî demiştir ki: Câbir b. Abdullah'a buğdayın hurmayla farklı miktarlarda peşin olarak değiş tokuş edilmesinin hükmünü sordum. Dedi ki: Biz, Resûlullah'in (s.a.v.) zamanında bir sâ' buğdayı, altı sâ' hurmaya karşılık peşin olarak satın alırdık. Eğer bedeller aynı cinsten ise, misli misline değiştirilmesinden başka seçenek yoktur.[274] (Ebû Ya'lâ)

1296. Atâ der ki: İbn Abbâs kölelerine hurma ürünlerini bir, iki ve üç sene önceden satardı. Câbir kendisine neden böyle yaptığını sorunca da:

Bilmez misin ki, köle ile efendisi arasında faiz cari değildir" diye yanıtladı.[275] (Müsedded)

1297. Ebû Ma'bed'in bildirdiğine göre İbn Abbâs, kölesine meyveleri henüz tatmadan satardı. Kendisi ile kölesi arasında faizin cari olmadığını düşünürdü. (Müsedded)

1298. Resûlullah'm (sallallahu aleyhi vesellem) azatlısı Ebû Râfi' anlatmaktadır: Muhtaç duruma düştük ve hanımımın iki halhalini alarak Ebû Bekir'in halife seçildiği yıl yola çıktım. Yolda Ebû Bekir'e rastladım ve bana: "Bu nedir?" diye sordu. Ben de "Hayatta olanın nafakaya ihtiyacı vardır" dedim. "Bende gümüş para var" dedi ve terazi istedi. Halhalleri bir kefesine, gümüşü de diğer kefesine koydu. İki halhal bir dânik kadar fazla geldi. Bunun karşılığını verdi, Ben "Ey Allah Resulü'nün (sallallahu aleyhi vesellem) halifesi bu sana helaldir" deyince "Ey Ebâ Rafı'! Sen helal etsen de Allah bunu helal kılmaz.

Zira ben Resûlullah'ı (salblbhu aleyhi veselkm): Altın altınla, gümüş gümüşle ağırlığı ağırlığına birbirine eşit olarak değiştirilir. Fazla veren de, fazlasını alan da cehennemdedir buyururken işittim." (İshâk, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, el-Hâris ve Ebû Ya'lâ) [276]

1299. Ebû Kays'm bildirdiğine göre Ebû Bekir es-Sıddîk Şam'daki ordu kumandanlarına şöyle yazmıştır: "Sizler faizin yaygın olduğu topraklara düştünüz. Altını altınla yalnız ağırlığı ağırlığına eşit olursa değiş tokuş ediniz. Gümüşü gümüşle yalnız ağırlığı ağırlığına eşit olursa, değiş tokuş ediniz. Yiyeceği yiyecekle yalnız ölçeği ölçeğine eşit olursa, değiş tokuş ediniz.[277] (İshâk)

Ben derim ki: "Muhammed b. es-Sâib, İbnü'l-Kelbî olup kesinlikle metruktür.

1300. Ebû Saîd er-Rakkâşî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs'm azatlısı İkrime Basra'ya geldi. Cuma mescidinde/Büyük mescitte yanma oturduk. Dedi ki: "Şu pirinizi/şeyhinizi (Hasan b. Ebi'l-Hasan'ı kastetmektedir) menetmez misiniz? Müslümanların gümüşü gümüşle, altını altınla değiştirmek şeklinde peşin olarak yaptıkları alışverişin haram olduğunu ileri sürmektedir. Ben şahadet/tanıklık ederim ki, İbn Abbâs bunu helal kabul etmiştir." Ebû Saîd demiştir ki: Ona dedim ki: "Yazıklar olsun sana! Hatırlamıyor musun ki, ben başucunda, sen de ayaklarının yanında oturuyorduk da bir adam gelip, senin başucuna dikilmişti. Sen de ona: "Ne istiyorsun?" diye sormuştun. O da: "İbn Abbâs'a altının altınla satışını soracağım" demişti ve sen ona: "Haydi git. O, bunda bir sakınca olmadığını söylemektedir" deyince İbn Abbâs sarığını yüzünden kaldırıp oturmuş ve şunları söylemişti: "Estağfurullah! Vallahi ben yalnız Müslümanların her türlü peşin alış verişlerini helal görüyordum. Sonra Abdullah b. Ömer ve Ömer b. el-Hattâb'tan bu konuda hadis işittim. Onlar bu hususta Resûlullah'tan (sallallahu aleyhi vsellem), benim duyup belleyemediklerimi bellemişlerdi. Allah'tan af dilerim (Estağfırullah) [278] (İshâk)

1301. Abdullah b. Ebî Müleyke demiştir ki: İbn Abbâs'ı "Sarftan/Dövizcilikten tövbe eder, Allah'tan bağışlanmak dilerim" derken işittim.[279] (İshâk)

1302. Ata demiştir ki: Hz. Peygamber'in (saMahu aleyhi vesellem) ashabından on, on beş kişi (13-19) îbn Abbâs'm yanma gitti ve dediler ki: "Biz senden daha yaşlıyız ve Allah Resûlü'nü (sallallahu aleyhi vesellem) senden daha iyi tanımaktayız. O ne zaman sarfı (para değiş tokuşunu) helal saydı? Halbuki biz Resûlullah'ı (sallallahu aleyhi vesellem) bundan men ederken işitmiştik..... Ravi, hadisi Usâme'den nakletmiştir.

Hadis Sahîh'te geçmektedir. Kütiib-i Süte müellifleri hadisi bu sözlerle bu sayıda sahabiden nakletmemişlerdir. Senette geçen İsmail [280] hakkında tenkit vardır.! (İshâk)

1303. Katâde demiştir ki: Saîd b. el-Müseyyib'e bolluk zamanına kadar vadeyle iki koyuna karşılık bir koyun satmanın hükmünü sordum. Dedi ki: Bunu bir adam Ömer b. el-Hattâb'a sordu. Ömer de: "Allah'ın en son indirdiği âyet ribâ/faiz âyetidir. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bunu bize tefsir etmeden vefat etti. Bu yüzden faizi de, faiz kuşkusu bulunanı da Kakın" dedi. [281]

Ben derim ki: Bunu, sual kısmı hariç, İbn Mâce rivayet etmiştir. (İshâk)

1304. Bilâl demiştir ki: Yanımda kalitesiz hurma vardı. Onunla pazardan yarı ölçeğinde daha kaliteli hurma satın aldım. Sonra erkenden Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi vesellem) yanma gittim ve bu yaptığımı ona anlattım. "Hemen git hurmanı al ve bunu iade et" buyurdu. Ben de öyle yaptım. Sonra ResûlulLah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Hurma hurmayla misli misline, buğday buğdayla misli misline, arpa arpayla misli misline, tuz tuzlamisti misline, altın altınla ağırlığı ağırlığına, gümüş gümüşle ağırlığı ağırlığına takas yapılır. Fazlası faizdir [282] {İshâk ve Ebû Ya'lâ)

1305. İbrahim demiştir ki: Bilâl'ın yanında kurtlanmış hurma vardı. Onun iki sa'ını bir sâ (kaliteli) hurmaya sattı.[283] (el-Hâris)

1306. Bilâl demiştir ki: Yanımda Peygamber'e (sallallahu aleyhi vesellem) ait hurma vardı. İki sâ'a karşılık bir sâ olmak üzere ondan daha kaliteli hurma buldum ve (değiş tokuşla) satın aldım. Sonra onu alıp Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi veseliein) götürdüm. "Bunu nereden buldun Bilâl!" dedi. Ben de: "(Sizin hurmadan) İki sâ'a karşılık (bundan) bir sâ' satın aldım" demem üzerine: "Onu iade et ve bize kendi hurmamızı getir" buyurdu. (Ebû Ya'lâ) [284]

1307. Şurayh'ın naklettiğine göre İbn Ömer: "Bir dirheme karşılık bir dirhem verilir. Onlardan biri fazla olursa, faiz olur" demiştir. [285] (Müsedded)

1308. Ebû Hureyre ve İbn Abbâs şöyle nakletmişlerdir: Allah Resulü (s.a.v.) bize hutbe irat etti.... Zikrettikleri uzun hadiste şu sözler eeçmiştİr: "Kim faiz yerse, yediği faiz kadar karnını ateşle doldurmuş olur. Eğer faizle bir mal kazanırsa, Allah onun hiç bir amelini kabul etmez Yanında faiz malından bir kırat bile bulunduğu müddetçe Allah 'in ve meleklerin lanetine duçar olur." (el-Hâris) [286]

1309. Ebû Hureyre'nin meclislerine katılanlardan birisi olan Yezîd b. Abdurrahman es-Suhaymî der ki: Ona (Ebû Hureyre'ye) vadeyle iki koyuna karşılık bir koyun satın almanın hükmünü sordum. "Ancak peşin olursa caizdir" dedi.[287] (Müsedded)

1310. İbrâhîm demiştir ki: "Eğer altını gümüşten koparıp ayıramıyorsan (yani her iki metalden oluşmuş bir malı), onu altın ya da gümüş karşılığında satmanda sakınca yoktur." (Müsedded)

1311. Saîd   b.   el-Müseyyib'in   bildirdiğine   göre   Hz.   Ali   ile   Osman sarftan/dövizcilikten menetmişlerdir.[288] (Müsedded)

1312. Muhammed b. Sîrin'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (sallaüahu aleyhi veseUem), Ebû Bekir ve Ömer sarfı (paranın parayla satışını) yasaklamışlardır.[289] (Müsedded)

1313. Ebû Abdullah demiştir ki: Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesellem) ashabından otuz kişi gördüm. Hepsi de sarftan menederdi. Bunlardan biri de Muâz b. CebePdir. {Müsedded)

1315. Yezîd b. Ebî Yezîd'in bildirdiğine göre o, İbn Abbâs'a rastlamış ve ona sarfın hükmünü sormuş. O da: "Bana gelen her Müslüman'a eski görüşümden döndüğümü ilet!" dedi. (Müsedded)

1316. Ubeyd b. Nadle'nin bildirdiğine göre Resûlullah'a (sallallahu aleyhi vesellem) devenin bir parçasının, deve yavrusu karşılığında satılmasının hükmü sorulmuş ve O, bunu yasaklamıştır.[290] (Müsedded)

1317. Yahya b. Ebî Kesîr demiştir ki: Bana İbn Abbâs'dan duyan birinin naklettiğine göre, ona bir devenin iki deve karşılığında vadeyle satışının hükmü sorulmuş. O da: "Fazlalık, uygundur. Et bazında bir sakınca yoktur.[291] (Müsedded)

1318. Hasan b. Muhammed b. Ali'nin bildirdiğine göre Hz. Ali bir deveyi iki deveye karşılık vadeyle satmıştır. (Müsedded)

1319. Saîd b. el-Müseyyİb'in bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) hayvanın hayvanla satışını yasaklamıştır.[292] (Müsedded)

1320. Enes b. Mâlik'in bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: "Gümüş gümüşle, altın altınla, hurma hurmayla, buğday buğdayla, arpa arpayla ve tuz tuzla misli misline veya ağırlığı ağırlığına birbirine eşit olarak trampa edilirler..[293]

1321. Abdullah [294]  şöyle   anlatmıştır:   Resûlullah   (s.a.v.) zamanında   bir   deve   kesilip   parçalandı.   Bir   adam: "Bana bir   koyun karşılığında onun parçalarından bir parça verin" dedi. Peygamber aleyhivesellem) de: "Bu (satış) uygun olmaz" buyurdu. (İbn Ebî Ömer) [295]

1322. Ebû Nadre'nin bildirdiğine göre Ebû Saîd: "Hurmanın hurmayla satışında, gümüşün gümüşle satışına nazaran daha çok faiz vardır" demiştir. (Ebû Bekir b. Ebî Şeybe) [296]




[272] Senedinde ismi zikredilmeyen Basralı bir adam vardır. Bûsîrî de: "Senedinde ismi zikredilmeyen bir ravi vardır" demiştir.

[273] Heysemî demiştir ki: Bunu Ebû Ya'lâ, Abdülmümin'in İbn Ömer'den rivayeti ola­rak nakletmiştir. Buradaki Abdülmümin'i tanımıyorum" (IV, 114). Ben derim ki: Kanaa­timce bu, Abdülmümin b. Ebî Şir'a'a el-Cellâb olup İbn Ömer ve Câbir b. Zeyd'den riva­yette bulunmuştur. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mam onu güvenilir kabul etmiştir. Bûsîrî de hadisin ravilerinin güvenilir olduklarını söylemiştir.

[274] Senedinde zararlı bir durum yoktur. Sonra benden Önce Heysemî'nin "Ravileri Sa-h'ih'm ravileridir" dediğini (IV, 114) gördüm. Bûsîrî ise yorum yapmamıştır.

[275] Ravileri güvenilir kimselerdir. Bûsîrî demiştir ki: "Bunu Müsedded hcısen bir senetle rivayet etmiştir."

[276] Hepsinin senedinde de Muhammed b. es-Saib el-Keibî yer almıştır. Onun hakkında Heysemî: "Ona nispet edilen çirkefliklerden Allah'a sığınırız" demiştir. Yine demiştir ki: Bunu Bezzâr da Hafs b. Ebî Hafs'ın geçtiği bir senetle rivayet etmiştir. Zehebî onun hak­kında kavi/sağlam olmadığını söylemiştir. (IV, 115). Müsnede'de ise şöyle kaydedilmiştir: Muhammed b. es-Sâib, İbnü'l-Kelbî olup kesinlikle metruktür. Muhtemelen İshâk onun hadisini, aslı bulunduğu için nakletmiş ve hemen peşinden geİen, senedi sakıncasız mev­kuf hadisi ona şahit olarak zikretmiştir.

[277] Müsnede'de şöyle kaydedilmiştir: Zannımca Ebû Kays, Amr b. el-As'ın azatlısıdır. Ondan Ali b. Rabâh hadis işitmiştir. Bunu Ebû Bekir'den işitti mi, yoksa mektubundan mı okudu, bilmiyorum." Ben derim ki: Daha evvel senedinin sakıncasız olduğuna dair Hafız'ın görüşü zikredilmişti. Bunu Tahâvî de rivayet etmiştir ve onun rivayetinde açık­ça Ebû Kays'ın Amr b. el-As'm azatlısı olduğu belirtilmiştir. Rivayetin sonunda "Ebû Kays <Ben onun mektubunu okudum> dedi" kaydı yer almıştır. (II, 235). Kenziİ'İ-ummnS'da müellif hadise sahih hükmünü verirken, Bûsîrî de "Bunu İshâk sahih bir senetle nakletmjştir" açıklamasını yapmıştır.

[278] Ebû Saîd er-Rakkâşî dışındaki ravileri güvenilir kimselerdir. Ebû Saîd'in durumu bana göre aşikârdır. Onu eserinde zikreden İbn Ebî Hatim, hakkında tenkit/cerh naklet-nıemiş ve "Enes'den rivayette bulunmuştur" kaydını düşmüştür. Hadisin anlamını Tahâvî'nin şu rivayeti izah etmektedir: Irak halkından bir adam İbn Ömer'e: İbn Abbâs başımızda emir/yönetici iken dedi ki: "Kime bir dirheme karşılık yüz dirhem verilirse, alsın." İbn Ömer de dedi ki: Ben, Ömer b. el-Hattâb'dan işittim. Dedi ki: "Resûlullah (s.a.v.) <Altın altınla ağırlığı ağırlığına ve misli misline birbirine eşit olarak de­ğiştirilir. Kim artmrsa, (fazlalık) faiz olur> buyurdu." Sonra İbn Ömer: "Eğer şüphen varsa bunu Ebû Saîd el-Hudrî'ye sur" dedi. O da sordu ve Ebû Saîd bunu Resûlullah'tan (s.a.v.) duyduğunu söyledi. Sonra İbn Abbâs'a İbn Ömer'in dedikleri bildi­rilince, Rabbinden bağışlanmak diledi ve "Bu benim kişisel görüşümdü" dedi. (II, 234). Beyhakî'nin rivayet ettiğine göre de İbn Abbâs demiştir ki: "Ben bu şekilde fetva verir­dim. Tâ ki Ebû Saîd ve İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesdlem) bunu yasakla­dığını bildirdiler. O günden beri ben de bundan men ediyorum." (V, 282).

[279] Senedinde yer alan Salim b. Ebî Hafsa hakkında İbn Hacer "hadis konusunda sndûit/dürüst olmakla birlikte aşın Şiidir" açıklamasını yapmıştır.

[280] Yani İsmail b. Abdülmelik b. Ebis-Sufeyrâ. Hadis münekkitleri bu zatı tenkit etmek­le birlikte Buhârî ve İbn Adî: "Hadisi yazılır" demişlerdir. İbn Ebî Hatim de "Terk edil­me noktasında değildir" demiştir. Bûsîrî, İbn Hacer'İn bu sözlerini kaynak göstermeden nakletmiş ve "Hakkında tenkit vardır" demek yerine "İsmail hakkında ihtilaf edilmiştir" ifadesini kullanmıştır.

[281] Senedi ceyyiddit. Kenzü'l-ummâl'da o remziyle yani, İbn Ebî Şeybe'nin Saîd b. el-Müseyyib'den nakli olarak şöyle denilmiştir: Hz. Ömer'e bolluk zamanına kadar vadey­le iki koyuna karşılık bir koyunun satışı soruldu. O bunu mekruh gördü. (II, 230). Bûsîrî demiştir ki: "Bunu sahih bir senetle İshâk b. Râhaveyh ve sual kısmı hariç, İbn Mâce ri­ayet etmiştir."

[282] Müsneâe'de denilmiştir ki: "Sahîh'te yer alan Ubâde b. es-Sâmit hadisi bunun şahi­didir." Bu senet hasenâir. Ama Saîd b. e-Müseyyib, Bilâl'den hadis işitmemiştir. Büsîrî ise bir değerlendirme yapmamıştır.

[283] Bûsîrî, hadisin mürsel veya mıı'dai olduğunu söylemiştir.

[284] İsnadı sakıncasızdır. Bunu Tahâvî rivayet etmiştir. (II, 235).

[285] Şerhu Meâni'l-âsâr'âa "Dirhem, dirhemle değiştirilir. Biri fazla olursa, faiz olur" rivayeti nakledilmiştir. Tahâvî bunu Ebû Nuaym yoluyla Süfyan'dan nakletmiştir. (III, 235). Ay­nı hadis Kenzü'l-ummâl'da da geçmiş olup müellif ona sahih hükmünü vermiştir. Hadisi Abdiirrezzâk'a da nispet etmiştir.

[286] Bu, müellifin defalarca uydurma olduğuna dikkat çektiği hadisin bir parçasıdır.

[287] Senedinde sakınca yoktur.

[288] Senedi sahihtir. Kenzii'l-ummâl'da müeüif bunu aynı zamanda Abdürrezzâk'a da nispet etmiştir. (II, 232). Bûsîrî ravilerinin güvenilir olduğunu söylemiştir.

[289] Bûsîrî'nin belirttiğine göre hadis mürsel olup ravileri güvenilir kimselerdir.

[290] Taberânî de Ubeyd b. Nadle'den şöyle dediğini nakletmiştir: Bir adam kendisine ait bir deveyi on parçaya ayırdı. Sonra: "Kim bu etin onda bir parçasını, develerin hamile kaldığı zamana kadar vadeyle bir kalûs (genç dişi deve) karşılığında satın alır?" dedi. Bazı insanlar satın aldılar. Sonra bu haber Hz. Peygamber'e (sallaüahu aleyhi vesellem) ulaştı ve alış verişi iptal etmesini emretti, o da iptal etti. Heysemî demiştir ki: "Bu mürseİ bir hadistir. Ama ravileri SflMfa'in ravileridir. Yine aynı şahıstan nakledildiğine göre bir adam bir deve kesmiş ve bir adam da onun onda birini bir hukka (üç yaşını doldurmuş dişi deve) karşılığında satın almış. Sonra bu haber Hz. Peygamber'e (saMlahu aleyhi vesellem) ulaşınca satışı iptal etmiş. Ebû Nuaym da demiş­tir ki: "Süfyan'dan nakleden bazı ravilerimiz hadiste "vadeyle" ifadesini kullanmışlar­dır." Fakat bu da nıiirselöir. Bkz. ez-Zevâid. IV, 104.

[291] Bunu, İbn Abbâs'dan işiten kişi meçhuldür. Metin de kapalı olup tahkik ve tashihe muhtaçtır. Abdürrezzâk, Ma'mer'den, o da Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da bir adamdan, o da ibn Abbâs'dan: "Etin, koyun karşılığında satılmasında bir sakınca yoktur" dediğini nakletmiştir. (IV, 482, yazma).

[292] Bu, mürsei oiup^senedi sahihtir. Doğru metin, "Ete karşılık hayvan satışını yasakla­mıştır" şeklinde olmalıdır. Bkz. Mvvattâ, II, 150; Beyhakî, V, 296. Bûsîrî ravilerinin güve-nılir olduğunu söylemiştir.

[293] Senedinde yer alan Rabî' b. Subayh dürüst olmakta birlikte hafızası zayıftır.

[294] Müsnede'de bu şekilde geçmiştir. Ama hadis, senet ve mânâ bakımından Ubeyd b. Nadle'nin hadisinin aynısıdır. Bkz. Abdürrazzak, Musannef. Eş'as yerine Tev'eme'nin azatlısı Salih yoluyla Abdullah b. Abbâs'dan nakledildiğine göre Ebû Bekir zamanında bir deve kesilip on parçaya ayrılmış. Bir adam: "Bir koyun karşılığında bana bir parça verin" demiş ve Ebû Bekir: "Bu (satış) uygun olmaz" diyerek reddetmiştir.

[295] Senedi Abdullah'a kadar aittir.
[296] Senedinde bir sakınca yoktur. Bununla birlikte Bûsîrî, senedinde yer alan Yahya b. Zekeriya'nın zayıf görüldüğünü söylemiştir.