๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Metalib ul Aliye => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Ekim 2011, 13:53:48



Konu Başlığı: Devlet Başkanının Tavsiye ve Öğütleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Ekim 2011, 13:53:48
Devlet Başkanının, Memurlarına, Müslümanları Nasıl İdare Edeceklerine Dair Tavsiye ve Öğütleri



2119. el-Cârûd, Resûlullah (s.a.v.)'in el-AIâ' b. el-Hadramî'yi Bahreyn'e gönderdiğinde kendisine yazdığı mektubun bir nüshasını ele geçirdiğini ve içerisinde şunların yazılı olduğunu rivayet etmiştir: "Bismillahirrahmannirrahîm. Bu mektup Allah'ın Resulü ve O'nun bütün yaratıklara gönderdiği peygamberi Kureyşli ve Hâsımı Muhammed b, Abdullah'dan el-Alâ' b. el-Hadramt ve beraberinde olan Müslümanlara bir fermandır.
Ey Müslümanlar! Allah'dan hakkıyla sakının, size el-Alâ' b. el-Hadramî'yi gönderdim ve ona, yalnız olan ve ortağı bulunmayan Allah'dan sakınmasını emrettim. Aynı şekilde size karsı iyi davranmasını, hak ve adaletle aranızda idarecilik yapmasını, aranızda Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'de indirdiği adaletle   hükmetmesini   emrettim.    Size   de   dediklerimi   yapması,    adaletle hükmetmesi ve merhametle muamele etmesi durumunda kendisine itaat etmenizi emrediyorum. Ona kulak verin, söylediklerine itaat edin ve ona en güzel şekilde destek ve yardımcı olun. Benim sizin üzerinizde büyük bir itaat hakkım vardır ki, onu hakkıyla yerine getirmeniz mümkün değildir, zira Allah'ın ve Resulü' nün hakkını tam anlamıyla yerine getiremezsiniz. Allah'ın ve O'nun Resûlü'nün genelde bütün insanlar, özelde sizin üzerinizde itaat konusunda ve ahdine/ kendisine verilen sözü yerine getirme konusunda farz bir hakkı olduğu gibi, Müslümanların kendi idarecileri üzerinde bu konuda farz bir hakları vardır. Allah Teâlâ itaate hakkıyla riayet eden kuldan razı olacak, onu yerine getiren ve ona sahip çıkanların ecrini büyük tutacaktır. Bilesiniz ki, itaatle, arzulanan her hayrı ve bereketi açan bir yol vardır, sakınılması gereken her şeyden de bir kurtuluş vardır. Ben, Allah Teâlâ'yı şahit tutarak ifade etmek isterim ki, küçük olsun büyük olsun Müslümanlara ait bir hususta kendisini idareci tayin etiğim kişi şayet onlar arasında âdil davranmazsa ona itaat yoktur. O, kendisine tevdi edilen görevden o an azledilmiştir, beraberinde olan Müslümanların ona itaat sorumlulukları ortadan kalkmıştır. Bu durumda Allah Teâlâ'dan hayırlı birisini göndermesini dilemelerini ve içlerinde en selâhiyetli ve ehil olanı idareci tayin etmelerini tavsiye ederim. Şayet el-Alâ b. el-Hadramt'nin başına bir musibet gelirse Allah'ın Kılıcı Hâlid b. el-Velîd onun halefidir. Hak üzre olduğuna tanıklık ettiğiniz sürece onu dinleyin ve ona itaat edin. Hak'tan sapıp başka bir yola  sapması  durumunda  ona   itaat  etmeniz  gerekmez.  Allah'ın  bereketi, yardımı,    zaferi,    hidayeti,   afiyeti   ve   tevfîki   ile   yolunuza   devam   edin. Karşılaştığınız insanların Allah'ın Kitabına, O'nun çizdiği yola, Resûlü'nün sünnetine davet edin, Allah Teâlâ'nın Kitabında helâl kıldığı şeyi onlara helâl, haram kıldığı şeyi de onlara haram kılın. Putları hayatınızdan çıkarmanızı, şirk ve küfürden uzak durmanızı, Lât ve Uzza gibi putlara kulluk etmeyi inkâr etmenizi, Meryem oğlu fsâ ve Harve oğlu  Üzeyr'e kulluktan vazgeçmenizi, meleklere, Güneş'e, Ay'a, ateşe tapınaktan uzak durmanızı, Allah'dan başka dinilen her türlü puta yanaşmamanızı, Allah ve Resulünü dost edinip Allah ve Resulünden uzak duranlardan uzak durmanızı tavsiye ederim.
Bunların yaptıklarını benimsedikleri an Allah'ın dostluğunu kabul etmiş hırlar, siz de bu durumda onlara, kendisine davet ettiğiniz Kitab'ı izah edin;nun   Cebrail  vasıtasıyla  Allah  katından,   yaratıkların  özü Allah'ın   elçisi, evgaınberi ve sevgilisi olan Muhammed b. Abdullah'a indirilen bir kitap olduğunu, Allah Teâlâ'nın onu bütün insanlığa; siyahına-beyazına, insine -cinnine, bütün âlemlere rahmet olarak gönderdiğini, sizden önceki milletlere ve sizden sonra geleceklere ait her şeyi içeren bir kitap olduğunu, Allah Teâlâ'nın tüm insanların arasını onunla bulacağını, daha önce gönderilen bütün kitaplardan üstün ve Tevrat, incil, Zebur gibi kitapları tasdik ettiğini, kendilerine resul ve peygamber gönderilen atalarınızın anlamadığı birçok hususu bu kitabta size naklettiğini, atalarınızın peygamberlerine tepkilerinin ne olduğunu, onları nasıl tasdik ettiklerini ve nasıl yalanladıklarını haber veren bir kitaptır. Allah Teâlâ Kitab'ında sizlere onlar hakkında çok şeyler anlattı, günahları sebebiyle helak olanlardan haber verdi ki, o günahlardan uzak durasınız ve onların yaptıklarını yapmayın; Allah'ın gazabına duçar olmayın. Allah'ın emirlerini hafife almaları ve yaptıkları kötülüklerden dolayı helak olmaları durumuna siz de düşmeyiniz. Aynı şekilde sizden önce Allah'ın azabından kurtulanların haberlerini de size nakletti ki, onları örnek alasınız ve sîz de kurtuluşa eresİniz. Bütün bunları katından bir rahmet ve size acıması sebebiyle bildirdi. Size gönderdiği kitap sapkınlıktan doğruluğa götüren bir kitaptır. Aynı zamanda cehaletten aydınlığa, sürçmekten kurtuluşa, fitneden selâmete, karanlıktan aydınlığa götüren bîr kitaptır. O hastalık anında şifadır. Helak olmaktan kurtaran, eğriden doğruya ileten, kapalı hususları açıklığa kavuşturan kitaptır. Dünya ile âh'ıret çizgilerini birbirinden ayıran ve dininizin tüm unsurlarını kendisinde barındıran bir kitaptır.
Bu hususları arz ettikten sonra onları benimserlerse, o zaman Allah'ın dostluğunu tam anlamıyla elde etmiş olurlar. Bit durumda onlara İslâm'ı, arz edin. islâm ise beş vakit namazdan, zekat vermekten, Allah'ın evini hac etmekten, Ramazan orucunu tutmaktan, cenabetten yıkanmaktan, her namaz öncesinde temizlenmekten, anne-babaya karşı iyi davranmaktan, Müslüman akrabayla ilişkiyi kesmemekten, müşrik olsalar da anne-babaya iyi davranmaktan ibarettir.
Bunları yaptıkları takdirde Müslüman olmuşlardır. Onları imana davet edin ve şeriatın hükümlerini ve ana prensiplerini onlara öğretin. İman: Allah'tan başka ilah olmadığına ve onun hiç bir suretten ortağı bulunmadığına, Muhammed'in onun kulu ve Resulü olduğuna, Muhamıned'in getirdiği şeylerin hak olduğuna, onun dışında kalan şeylerin bâtıl olduğuna, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmek olduğuna, Kur'an'dan önce gelen Tevrat, İncil ve Zebur gibi kitaplara inanmaya, Öldükten sonra dirilmeye, hesaba, cennete, cehenneme, ölüme, (ikinci) hayata İman etmeye, Allah'a, peygamberlerine ve bütün mü'minlere inanmaya denir.
Şayet bunları yapar ve bu hususları inkâr ederlerse onlar müslümandır, ™ü'mindir.  Bundan sonra onlara ihsanı öğretin.  İhsan; emaneti edâ etme/yerine getirme konusunda Allah ile kendi aralarım iyi düzenlemeleri ve Allah 'in peygamberlerden, peygamberlerin kutlardan ve mü'minlerin idarecilerinden aldığı söze riayet etmeleridir. Teslim olmak (İslâm) ise: Müslümanların her türlü el ve dil yarasından salim olmaları ve kendi nefisleri İçin arzuladıklarını diğer Müslümanlar için arzulamaları, Allah Teâlâ'nın vaad ettiği hususları tasdik etmeleri, O'nunla buluşulacağına ve huzuruna çıkılacağına İnanmaları, her an dünyadan ayrılabileceklerini, her günün bitiminde nefislerini hesaba çekmeleri, gece ve gündüzü âhiret azığı İçin değerlendirmeleri, gizli-açık olsun Allah Teâlâ 'nınfarz ettiği şeyleri yerine getirmede birbirlerini öğütlemeleridir.
Şayet bunları yerine getirirlerse o zaman onlar müslüman, mü'min ve muhsin kimseler olmuşlardır. Bundan sonra onlara kâfirlerin niteliklerini anlatın ve onları büyük günahlara düşüp helak olmaktan kurtarın. Büyük günahlar insanları helak eden şeylerdir ki, bunların başında Allah'a ortak koşmak gelir. Nitekim <Allah Teâlâ kendisine ortak koşanları affetmez> (Nisa 48) buyurmuştur. Ayrıca sihir yapmak ki sihir yapanın ahirette hiçbir nasibi olmayacak, akraba ve yakınlarla ilişkiyi kesmek, cihaddan kaçmak olduğunu söyleyin. Bunları işleyenlerin Allah'ın gazabına uğrayacağını ve kıyamet günü kendilerinden hiçbir amelin kabul edilmeyeceğini ifade edin. Yine mümin kişiyi öldürenin yerinin cehennem olduğunu, iffetli kadınlara iftirada bulunmanın dünya ve ahirette laneti gerektirdiğini söyleyin. Yetimin malını yemenin (yetimin malını yiyenler karınlarında ateş yerler ve cehennemi boylarlar), faiz yemenin de (faiz yiyenler Allah ve Resulüne savaş açmıştır) büyük günahlardan olduğunu hatırlatın. Şayet bu büyük günahlardan uzak dururlarsa o zaman onlar müslüman, mü'min, muhsin ve muttaki kullar olup dinlerini tamamlamışlardır. Bundan sonra onları ibadete davet edin. ibadet de: Oruç, kıyam, hâşâ, niyaz, rükû halinde olmak, secde etmek, tövbe etmek, yakın mertebesinde iman etmek, ihsan, Allah'ı tekbir-tesbih etmek, O'na hamd etmek, O'nu herşeyden üstün tutmak, zekatın dışında sadaka vermek, tevazu sahibi olmak, zararsız kul olmak, İnsanlara karşı iyi davranmak, niyaz, dua, mülkün Allah'a ait olduğunu ikrar etmek, salih amel işlemektir.
Şayet bunları yerine getirirlerse o zaman onlar müslüman, mü'min, muhsin, muttaki, âbid kullar olup kulluklarını hakkıyla eda etmiş olurlar. Bunun akabinde onları cihada davet edin ve cihadın ne olduğunu onlara izah edin. Allah Teâlâ'nın, cihadın fazileti ve Allah nezdindeki sevabı konusunda teşvik ettiği hususları onlara arz edin.
Bu hususları yerine getirirlerse onlarla biat edin ve Allah'ın ve Resulünün sünnetine uymaları konusunda onlardan söz alın. Allah'ın sözüne ve himayesine riayet edin. Biatinizin gereğini yerine getirin ve Müslüman idarecilerden herhangi birinin emrine isyan etmeyin. Bu hususları kabul ettikleri zaman onlarla biat edin ve onlar için Allah'tan af dileyin.
Allah rızası İçin ve O'nun dinine yardım etmek gayesiyle cihada çıkarlarsa, karşılaştıkları insanları Allah'ın kitabına davet etsinler. Sonra insanları islâm'a, imana, ihsana, takvaya, kulluğa ve cihada davet etsinler. Kim onlara tâbi olur ve söylediklerine icabet ederse artık o Müslüman, mü'min, muhsin, muttaki, âbid ve mücâhiddir. Sizin sahip olduğunuz hakların aynısına sahiptir.
Kim de imana ve islâm'a yanaşmazsa, Allah'ın emrini kabul edinceye ve dinini benimseyinceye kadar onlarla savaşın. Kiminle sözleşme yapar ve onları Allah'ın himayesine alırsanız sözünüzün gereğini yerine getirin. Kim de müslüman olur ve sizin safınıza katılırsa o sizden birisidir. Kim de bu konuda anlaşma yaptıktan sonra sizinle savaşırsa siz de ona karşı savaşın. Size hile ve tuzak kuranlara siz de mukabelede bulunun. Kim size karşı ittifak yaparsa siz de ona karşı ittifak yapın. Kim sizi pusuya düşürmek isterse ve sizi aldatmak yoluna giderse, size karşı hile ve düzen kurarsa siz de aşırıya kaçmadan mukabelede bulunun, zira haksızlığa uğradıktan sonra yardım isteyenler için herhangi bir günah söz konusu değildir. İyi biliniz ki, Allah her zaman sizinle beraberdir ve yaptıklarınızı görmektedir, yaptığınız amelleri tümüyle izlemektedir, dolayısıyla O'ndan sakının ve daima teyakkuz halinde olun. Bu, Allah Teâlâ'nın bana tevdi ettiği bir emanettir ve bir mazeretiniz kalmasın diye onu size tebliğ ediyorum. Aynı zamanda bu, Kur'an'in kendisine ulaştığı herkes aleyhinde bana verilmiş bir hüccettir. Kim içindekilerle amel ederse kurtuluşa erer, kim içindekilere itübâ ederse doğru yolu bulur. Kim onunla hasmım yenmeye çalışırsa başarılı olur. Onunla savaşan muzaffer olur. Kim de onu terkederse delâlete düşer. Onun için içindekilerle amel edin, devamlı onu dinleyin, içinizi onunla doldurun, kalbinizde ona yer ayırın, zira o gözlerin nuru, kalplerin baharı, gönüllerin ilacıdır. Emreden ve öğüt veren, nehyeden ve Allah'a ve Resulüne çağıran bir kitap olarak o yeterlidir. Allah Resulü el-Alâ b. el-Hadramî'ye ve onun halefi Allah'ın kılıcı Hâlid b. el-Velîd'e emanet etmiştir. Yanındaki müslümanların bu mektubun içindeki hükümlere davet etme konusunda en ufak bir mazeret ileri sürmelerini kabul etmemiştir. Mektubun içinde yer alan herhangi bir hususun zayi olmasını da mazeret kabul etmemiştir. Bu mektup kime ulaşırsa içerisindeki hükümlere uymaları için hiçbir mazeret geçerli değildir. "
Bu mektup, Peygamber'in hicretinden dört yıl geçmesine iki ay kala Zilkade ayının üçünde kaleme alınmıştır. İbn Ebî Süfyan kaleme almış, Osman b. Affan ona dikte ettirmiş, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve>ellem) orada hazır bulunmuş, el-Muhtâr b Kays el-Kureşî, Ebû Zerr eî-Gıfârî, Huzeyfe b. el-Yemân el-Absî, Kusay b. Ebî Anır el-Himyerî, Şuayb b. Ebî Mersed el-Gassânî, el-Müseyyib îbn Ebî Sa'sa'a el-Huzâî, Avâne b. Şemmâh el-Cühenî Sa'd b. Mâlik el-Ensarî, Sa'd b. Ubâde el-Ensârî, Zeyd b. Âmr ve. daha başka kabile mensupları, Kureyş'ten bir zât, Cüheyne'den bir zât, Ensâr'dan da dört kişi bulunmuş ve Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem/in mektubu el-Alâ' b. el-Hadramî ve Hâlid b. el-Velîd'e teslim ettiğine tanıklık etmişlerdir. (el-Hârİs) [57]




[57] Bûsîrî der ki: "Hadisi el-Hâris, tâbiûndan olan zâtın bilinmemesine binâen zayıf bir senetle rivayet etmiştir, ayrıca Davud b. el-Muhabber de yalancı birisidir."