> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlananın Eserleri > Mesnevi  > Mesnevide Geçen Hikayeler > Yedi Öküz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yedi Öküz  (Okunma Sayısı 574 defa)
13 Temmuz 2011, 22:19:07
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 13 Temmuz 2011, 22:19:07 »



 
24.YEDİ ÖKÜZ

 
Mısır azizi gayb gözüne kapı açıldığında rüyada, yedi semiz ve besili öküzü yedi tane arık öküzün yediğini gördü. O arık öküzler hakikatte aslanlardı. Böyle olmasa o öküzleri yiyemezlerdi.

Şu halde iş eri de surette insan görünür ama hakikatte onda insanı yiyen bir aslan gizlidir. Adamı güzelce yer, onu tek mücerret bir hale getirir. Derdi varsa tortusunu süzer, saf bir hale sokar. O bir dert yüzünden bütün tortulardan kurtulur, ayağını süha yıldızının başına kor.

Niceye yolsuzluklarla dopdolu olan kuzgun gibi söylenip duracaksın? Ey Halil horozu neden kestin diyeceksin?

Halil der ki: Buyruğa uydum. İyi ama o buyruktaki hikmet neydi? Söyle de Tanrı’yı her bir kılımla tespih edeyim.

Horoz şehvete mensuptur, şehvetine pek tapar. O zehirli ve kötü şaraptan sarhoştur. Şehvet soy üretmek için olmasaydı Adem utancından kendisini hadım ederdi. Melun İblis, Tanrı’ya avlanabilmek için bana kuvvetli bir tuzak lazım dedi. Tanrı, ona altın, gümüş ve at gösterdi, halkı bunlarla aldatabilirsin dedi.

İblis, zahiren bunu beğendi. Beğendi ama suratını ekşitti, sıkılmış turunç gibi dudaklarını sarkıttı. Tanrı, o geberesiceye güzel madenlerden altın ve mücevheratı armağan etti. A melun dedi, şu tuzağı da al. Şeytan dedi ki: Ey güzel yardımcı daha artır.

Yağlı, ballı şeylerle ağır ve değerli şaraplar ve bir çok ipek elbiseler verdi. Şeytan dedi ki: Yarabbi, imdat et, bundan fazla isterim. Ver de onları iplerimle adamakıllı bağlıyayım.

Bu suretle erkek ve yürekli sarhoşların, erkekçesine o bağları koparsınlar. Bu hava ve heves tuzaklarıyla ipler, senin erini adam olmayanlardan ayırt etsin.

Ey ululuk tahtının sultanı, başka bir tuzak istiyorum, öyle bir tuzak ki insanı baş aşağı atacak kadar şiddetli ve aldatıcı olsun. Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu. Şeytan bunları görünce hafifçe güldü neşelendi.

Ezeli azgınlığa haber gönderip fitne denizinin dibinden toz kopar dedi. Musa’da senin kullarından bir kul değil miydi? Deniz dibinde tozdan perdeler salmadı mı? Su her taraftan çekildi ve deniz dibinden bir toz koptu. Tanrı erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince. Parmacıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı. Ver, ver şimdicik muradıma kavuştum dedi.

Aklı fikri kararsız hale getiren o mahmur gözleri görünce, şu gönlü çöre otu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi. Şeytan, incecik perdeden Tanrı tecelli etmiş gibi o işveyi görünce derhal yerinden sıçrayıp oynamaya koyuldu.

Adem güzellik timsaliydi, melek ona secde etmişti. Fakat Adem, bu güzellikten düşünce, dedi ki: Eyvah, varlıktan sonra yokluğa düştüm. Tanrı dedi ki: Cürmün şu: Fazla yaşadın.

Cebrail, onu perçeminden tutup güzeller bölüğünden ve şu cennetten çık dedi.

Adem yücelikten sonra bu aşağılık nedir? dedi. Cebrail dedi ki: O lütuftu bu da kahır.

Adem, ey Cebrail dedi, canla, gönülle secde etmiştin. Şimdi nasıl beni cennetlerden sürüyorsun? Güz mevsiminde ağaçların yaprakları nasıl dökülürse benden de bir sınama yüzünden şu güzelim elbiseler uçmakta.

Parıltısı aya benzeyen yüz, ihtiyarlıkta kertenkele sırtına döner. Parıl,parıl parlayan o saç, o baş, ihtiyarlık çağında berbat bir hale gelir, tepedeki saçlar dökülür, insan kele benzer. O naz ve edalarla salınan ve mızrak gibi dümdüz olan boy, kocalıkta bükülür, yay gibi iki kat olur.

Lale rengindeki yüz safrana benzer. Aslan gibi kuvvetliyken gücü, kuvveti kesilir, gibi takatsiz bir hale gelir.

Güreşte hileyle bir pehlivanı koltuğuna alıp yere yıkarken şimdi yol yürümek üzere onu koltuklarlar, onun koltuğuna girerler. Bu ancak gam alametidir, pörsüme nişanesidir. Bunların her biri, ölüm elçisidir.

Fakat bir adamın hekimi Tanrı nuru olursa ona kocalıktan, hararetten bir noksan gelmez. Onun gevşekliği, sarhoşun gevşekliği gibidir. O gevşeklikte bile güçlü kuvvetlidir, Rüstem bile ona haset eder. Ölürse kemikleri zevke gark olur, zerre,zerre bütün varlığı, şevk ışığına dalar. Fakat nuru olmayan kişi, meyvesiz bağdır. Güz onu alt üst eder.

Gülü kalmaz, kara,kara dikenleri kalır. Saman yığını gibi sararır, mahsulsüz bir hale gelir. Tanrım o bağ ne kusurda bulundu ki o güzelim elbiselerden ayrıldı? Kendisini gördü. Kendisini görmek, öldürücü bir zehirdir ey sınanan kişi kendine gel! Aşkından alemin ağlayıp inlediği güzeli, ne suçu var ki herkes kendinden uzaklaştırır.

Suçu şu: Süsü, püsü iğretidir. Öyle olduğu halde bu elbiseler benimdir diye davaya kalkışır. Onu alalım da yakinen bilsin, harman bizimdir, güzellerse tanesini toplarlar. Bilsin ki o süs, püs iğretidir. O varlık güneşinin bir ışığıdır. O güzellik, kudret, fazilet ve hüner, güzellik güneşindendir, bu tarafa gelmiş vurmuştur.

O güneşin ışığı, yıldızlar gibi yine şu vurduğu duvarlardan çekilir gider. Güneşin ışığı gitti mi her duvar, kapkara, karanlık bir halde kala kalır. Güzellerin yüzünde insanı hayran eden nur, üç renkli camdan vuran güneşin ışığıdır. Renk,renk camlar o nuru bize çeşit renkli göstermededir. Renk,renk camlar kalmadı mı, o vakitler seni renksiz nur hayran eder. Nuru, camsız görmeyi adet edin de cam kırılınca kör kalmayasın.

Öğrenilmiş, bellenmiş bilgiye kani olmuş, gözünü başkasının nuru ile aydınlatmışsın. O da, o ışığı iğreti aldığını bilesin diye senden mumunu kapıverir. Fakat sen şükreder, çalışıp çabalarsan gam yeme. Sana bunun gibi yüzlercesini verir. Şükretmiyorsan artık kan ağla. Çünkü o güzellik kafirden ayrılmıştır.

Küfre ümmet olanların işleri borçtur. İmana ümmet olanların kalpleri temizdir, özleri halistir. Şükür etmeyenden güzellikte kaybolur, hüner ve sanat da. Artık bir daha ondan bir eser bile göremez. Akrabalık akraba olmayış, şükür ve sevgi, öyle bir gider ki bir daha aklına bile gelmez.

Ey kafirler, “Yaptıkları işledikleri boştur” ayeti, her murada erişmiş kişinin elinden o muradın, o maksadın çıkıp gitmesidir. Yalnız şükür ehliyle vefa sahiplerinin elde ettikleri kaybolmaz. Çünkü devlet, onların arkalarındadır.

Elden giden devlet, nereden kuvvet verecek? İnsana kuvvet ve kudret, gelecek devletten gelir. “Borç verin” emrine uy da bu devletten borç ver. Bu suretle önünde yüzlerce devlet görürsün. Bu içilen şeyden, biraz iç de önünde kevser havuzunu bulasın.

Vefa toprağına bir yudumcuk döken kişiden devlet avı, nasıl olur da kaçabilir? Tanrı, onları gönüllerini hoş eder. “Özleri doğrulmuştur halistir” Tanrı, onlara ihsan ettikleri şeyleri, o şeyler mahvolup bittikten sonra yine ihsan eder.

Ey ecel, ey köyü yağmalayan , bu şükreden kullardan ne aldıysan geri ver der. Ecel verir, verir ama onu kabul etmezler. Çünkü can nimetleriyle nimetlenmişlerdir. Biz sofiyiz, hırkalarımızı attık. Mademki oynayıp yutulduk, artık geri almayız.

Biz, verdiğimiz şeylere karşılık ihsanlar elde ettik; bizden ihtiyaç, hırs ve garez gitti. Tuzlu ve helak edici sudan çıktık, arı duru suya, kevser kaynağına atıldık. Ey alem başkalarına ettiğin şeyler, vefasızlıktır, hiledir, aşırı nazdır. Biz, verdiğimiz şeylere karşılık ihsanlar elde ettik bütün onları, senin başına döktük. Çünkü biz savaşa girmiş, savaşa girmiş savaşta şehit olmuş erleriz derler.

Sen de bu suretle bil ki pak Tanrı’nın yürekli ve yiğit öyle kulları vardır ki, dünya yalanının bıyığını koparırlar, otağlarını yardım burcunun ta üstüne kurarlar. Bu şehitler yine yeni baştan gazi olurlar. Bu tutsaklar yine yardım elde ederler. Sonra yine yeni baştan yokluktan baş gösterirler de anadan doğma kör değilsen gör derler.

Sen de bu suretle bil ki yoklukta güneşler vardır. Burada güneş sayılan, orada süha yıldızıdır. Kardeş yoklukta varlık nasıl olur? Zıt, zıddın içine nasıl girer sığışır? “Ölüden diri çıkarır” hükmünü bil. Yokluk ibadet edenlerin ümididir. Ambarı boş olan ekinci, yokluk ümidi ile neşelenmez mi? O yokluktan tohum bitecek, mahsul verecek diye sevinmez mi? Bu işi anladıysan düşün bak. Sen de an be an yokluktan anlayış, zevk, huzur ve ihsan bulmayı beklemektesin.

Bu sırrı açığa vurmaya izin yok. Yoksa (değersiz bir şehir olan) Ebhaz’ı bir Bağdat haline getirirdim. Şu halde yokluk Tanrı sanatının hazinesidir. Ondan anbean ihsanlar gelip durmaktadır.

Tanrı eşsiz, örneksiz şeyler yaratıp durmaktadır. Eşsiz örneksiz şeyler yaratan da o zattır ki bir aslı, bir dayanağı olmadığı halde fer-i yaratır, izhar eder.

Tanrı yoku var ve debdebeli gösterdi, varı da yokluk şeklinde izhar etti. Denizi örttü de köpüğü meydana çıkardı, rüzgarı örttü de sana tozu gösterdi. Toprak, bir minare gibi havada döne,döne yücelir. Toprak, kendiliğinden nasıl olur da yücelere çıkar? A illetli, toprağı yücelerde görüyorsun, fakat rüzgarı görmüyorsun, onu delil ile anlıyorsun.

Köpüğü her tarafa gider görmektesin. Fakat denizsiz köpük var olamaz ki. Köpüğü duygunla görür, denizi de delil ile anlarsın. Düşünce gizlidir de dedikodu meydanda. Bizse yok demeyi var olduğunu ispat sanmışız. Yoku gören bir gözümüz varmış meğer. Uykulu göz, hayalden ve yoktan başka ne görebilir ki?

Hasılı, azgınlıkla başımız dönmüş, şaşırıp kalmışız. Hakikat gizli olduğundan hayal meydana çıkmış. Bu yoku nasıl da gözümüzün önüne dikti? O hakikat, gözden nasıl oldu da gizlendi? Aferin ey büyüler yapan üstat! Senden çekinenlere tortulu suyu saf gösterdin!

Büyücüler pazardakilerin gözleri önünde ay ışığını ölçüp biçerler de para alırlar, kar ederler. Bu ölçüp biçmeyle para kazanırlar. Halbuki alıcının elinden para da çıkar, kumaşı da kaybeder. Bu alemde büyücüdür. Biz, onda ticaret ediyoruz, ondan ölçülüp biçilen ay ışığını alıyoruz. O, büyücü gibi acele,acele beş yüz ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yedi Öküz
« Posted on: 28 Nisan 2024, 20:25:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yedi Öküz rüya tabiri,Yedi Öküz mekke canlı, Yedi Öküz kabe canlı yayın, Yedi Öküz Üç boyutlu kuran oku Yedi Öküz kuran ı kerim, Yedi Öküz peygamber kıssaları,Yedi Öküz ilitam ders soruları, Yedi Öküzönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes