> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlananın Eserleri > Mesnevi  > Mesnevide Geçen Hikayeler > Aslanın Adaleti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aslanın Adaleti  (Okunma Sayısı 547 defa)
20 Temmuz 2011, 14:11:20
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 20 Temmuz 2011, 14:11:20 »



ASLAN'IN ADALETİ

 
Bir aslan, bir kurt, bir tilki avlanmak için dağlara düşmüşler. Birbirlerine yardım ederek av hayvanlarını adamakıllı yakalamayı, onların yolunu kesmeyi kurmuşlardı. Üçü de beraberce o geniş ovada birçok av elde etmek niyetindeydiler.

Aslan, onlarla beraber avlanmaktan utanmaktaysa da yine onları ağırladı, onlara yoldaş oldu. Böyle bir padişaha maiyetindeki asker, ancak zahmettir. Fakat bu “Topluluk rahmettir” deyip onlara uydu. Böyle bir ay, yıldızlarla beraber gezmeden utanır. O, yıldızların içinde ancak onları parlatmak, onlara ihsan etmek için bulunur.

Reyine, tedbirine benzer isabetli bir rey, yerinde bir tedbir bulunmamakla beraber yine Peygambere “ Şavirhum” emri geldi. Terazide arpa, altınla arkadaş olmuştur. Fakat bununla arpanın da altın gibi kıymetlenmesi icabetmez.

Ruh, şimdilik kalıba yoldaş olmuştur. (kalıp, ruhu korumaktır). Nitekim köpek de bir zaman için kapıyı korur. Bunlar; kudretli, şevketli aslanın maiyetinde dağa doğru gittikleri zaman işleri rast geldi, bir dağ öküzü, bir dağ keçisi, bir de semiz tavşan avladılar.

Savaşçı aslanın maiyetinde giden kişinin kebabı, gece olsun, eksik olmaz. Ölmüş yaralanmış, kan içinde bulunan avlarını dağdan çeke, çeke ormana getirince, kurt ve tilki padişahlara layık bir adaletle av hayvanlarının paylaşılmasına tamahlandılar. İkisinin de tamahı, aslana aksetti, o tamahın sebebini anladı.

Sırların aslanı ve beyi olan, kalpten geçenleri bilir. Kendine gel, ey düşüncelere dalmayı huy edinen gönül! Onun huzurunda kötü düşüncelerden sakın! O bilir, o anlar, eşeği sükut içinde sürer. Sırrını bildiğini anlatmamak, ayıbını yüzüne vurmamak için de yüzüne güler.

Aslan, onların vesveselerini anladıysa da açmadı, bir şey söylemedi, onları korudu. Fakat kendi kendine “Yoksul hasisler sizi! Ben, sizin cezanızı veririm, size gösteririm ben! Size benim hükmüm kafi gelmedi mi? Benim ihsanım hususunda zannınız bu mu?

Sizin akıllarınız, reyleriniz de benden; benim dünyamı aydınlatan ihsanlarımdandır. Resim ressamı nasıl ayıplayabilir? Resme o ayıbı, o kötü görünüşü veren ressamdır. Benim hakkımda böyle hasisçe bir zanna mı düşeceksiniz? Zamanın ayıbı, arı asıl sizsiniz.

Tanrı hakkında kötü zanda bulunanlar, sizin kellenizi uçurmazsam bu işim, hatanın ta kendisidir. Dünyayı sizin ayıbınızdan kurtarayım da bu hikaye, dünya durdukça söylenip dursun dedi. Aslan bu düşünceyle açıkça gülüyordu. Aslanın gülümsemelerine emin olma. Dünya malı, Tanrının gülümsemeleridir. Bizi bu suret sarhoş, mağrur ve perişan etmiştir.

Ey Kadri yüce kişi! Sana yoksulluk ve hastalık iyidir. Çünkü o gülümseme nihayet tuzağını kurar, seni düşürür!

Aslan “Bunları payet. Ey koca kurt, adaleti tazele! Pay etmede benim vekilim ol da ne mahiyettesin, meydana çıksın” dedi. Kurt “Padişahım, yaban öküzü senin payın. O büyük, sen de büyük, iri ve çeviksin. Keçi orta boyda, orta irilikte, onun için benim. Tilki, sen de tavşanı al. Tavşan tam sana münasip” dedi.

Aslan dedi ki: “Ey kurt, hele bir daha söyle, ne dedin? Ben varken sen pay istiyorsun ha! Kurt, ne köpek oluyor ki benim gibi misli, naziri bulunmayan bir aslanın huzurunda kendisini görüyor, varım sanıyor! Kendini beğenen eşek, ileri gel!” Kurt ileri gelince bir pençe vurup onu parçaladı.

Onda akıl ve isabetli bir tedbir görmeyince cezasını verip derisini yüzdü. Mademki beni görmek, seni kendinden geçirmedi, huzurumda yok olmadın. Böyle cana inleyerek ölmek gerek. Mademki huzurumda mahvolmadı, boynunu vurmak farz oldu. Tanrı’dan başka her şey fanidir. Mademki onun zatında fani değilsin, varlık arama!

Bizim hakikatimiz de yok olana “Her şey fanidir” cezası yoktur. Çünkü o “illa” dadır, “La” dan geçmiştir. “illa” da fani olmaz. Kapıda dolaşan, Ben’den, biz’den dem vuran kapıdan sürülür, “la” makamında dolaşıp durur.

Birisi, bir dostunun kapısına gelip kapıyı çaldı. Dostu “Kapıyı çalan kim?” deyince. “Benim” diye cevap verdi. Dostu “Git, şimdi zamanı değil. Böyle bir sofra, ham kişinin makamı olamaz. Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, nifaktan ne kurtarabilir? “ dedi .

Adamcağız gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yanıp yakıldı. Yanıp pişerek tekrar döndü, geldi. Dostunun evinin etrafında dolaşmaya başladı. Kapıya varıp ağzından edepten dışarı bir söz çıkmasın diye yüzlerce korku ile edepli, edepli halkayı çaldı.

Sevgilisi “Kim o?” deyince “Gönlümü alan sevgili sensin” diye cevap verdi. Sevgili “ Mademki bensin, ey ben, gel içeri gir! Ev dar, iki kişi sığmıyor dedi. İğneye geçirilecek iplik iki ayrı iplik olursa geçmez. Mademki birsin, bu iğneden geç! İpliğin iğne ile münasebeti vardır, geçer. Fakat deve, iğne yordamından geçmez ki.

Devenin vücudu riyazat ve ibadet maksadından başka bir şeyle incelir mi? Bu işe Tanrı eli kudreti gerektir. Çünkü Tanrı, her hayali, bir iradesiyle var eder. Her olmayacak şey, onun eliyle mümkün olur; her serkeş onun kokusuyla sakinleşir.

Anadan doğma kör ve alaca illetine tutulmuş kişiler nedir ki? Onları bir tarafa bırak; ölü bile o aziz Tanrının afsuniyle dirilir. Ölüden daha ölü yokluk bile, onun var etme avucunda muztar kalır, (varlığa bürünür).

Külle yevmin hüve fi’şe’n ayetini oku da onu katiyyen işsiz, güçsüz bilme. En az işi bu dünyaya her gün üç bölük asker yollamasıdır. Bir bölük asker, rahimde (çocukların) yetişip yeşermesi için babaların bellerinden analarına gider.

Bir bölük asker, dünyayı erkek ve kadınla doldurmak üzere rahimlerden bu yeryüzüne sefer eder. Bir bölüğü de herkesin yaptığı işin karşılığını görmesi için yeryüzünden ecel tarafına yürür. Bu sözün sonu yoktur. Kendine gel de iki temiz dostun hikayesine dön!

Sevgilisi “Ey tamamı ile ben olan, içeri gir. Yeşillikteki gül ve diken gibi aykırı değilsin. İplik bir oldu, artık ey yanlışlık, ortadan kalk! Kaf ve Nun harflerini iki görürsen de hakikatte bir-dir” dedi. Yokluğu, büyük ve müşkül işleri cezbetmek için Kaf ve Nun çekicidir.

İş yapma hususunda bir olmakla beraber halat, surette iki kattır. İster iki ayak olsun, ister dört... Yol yürür. Makasa benzer, iki ağızlı olduğu halde birden keser. Bez yıkayan iki arkadaşa bak. Görünüşte o, buna aykırı iş görmekte.

Birisi bezi suya sokar, öbür arkadaşı kurutur. Sonra yine öteki ıslatır. Sanki birbirlerine aykırı iş görürler. Fakat, ey genç! Görünüşte birbirlerinin zıddına iş görür gibi olan bu iki arkadaşın gönülleri de birdir, yaptıkları iş de.

Her Peygamberin, her velinin bir mesleği vardır. Fakat değil mi ki hepsi halkı Hak’ka ulaştırıyor, birdir. Dinleyenler, onların sözlerinden uykuya daldılar mı... Değirmenin taşlarını su götürdü demektir. Bu suyun akışı, değirmene sizin için gitmektedir. Fakat değirmene ihtiyacınız kalmadığı için değirmenci, suyu yatağına koyuverdi, asıl dereye akıttı.

Söz söyleme kudreti, öğretmek için ağza gelir; yoksa o sözün ayrı bir mecrası vardır. Sessizce, akışı tekerrür etmeksizin, bir akan cüz’ü bir daha akmaksızın ta... altında nehirler akan gül bahçelerine kadar akıp gider.

Tanrı, harfsiz söz beliren o makamı, canımıza sen göster. Ki pak can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun. Yokluk alemi, pek geniş ve hudutsuz bir alemdir. Bu hayal ve varlık, o alemden yüzlerce gıda alır, o alemden belirir, beslenir. Hayaller, yokluk alemine nispetle dardır. Onun için hayal, darlık ve sıkıntıya sebep olur.

Varlık da hayalden daha dardır. O yüzden aylar, bu alemde hilal gibi görünür. Duygu ve renk aleminin, yani bu dünyanın varlığı ise... yokluğa, hayale ve varlığa nispetle büsbütün dardır, adeta daracık bir zindandır.

Alemdeki terkip ve sayı, darlığa sebeptir. Fakat bizi duygularımız, terkip alemine çekip durmaktadır. O duygularla birlik alemini bil, eğer birlik alemini diliyorsan o tarafa yürü. Kün emri, bir tek iş yapar, fakat sözde Kaf ve Nun harflerinden meydana gelmiştir. Manası, yine tek ve saftır. Bu söze nihayet yoktur. Dön de o kurdun o savaşta ne olduğunu anlat.

O yüce aslan; iki baş, iki üstünlük kalmasın diye kurdun başını kopardı. Koca kurt! Mademki padişahın huzurunda kendini ölü saymadın, cezanı gör. İşte” Fentekamna minhüm?” budur. Sonra yüzünü tilkiye dönüp “Hadi, bunları yememiz için pay et” dedi.

Tilki secde edip dedi ki: “Bu semiz öküz, ey emin padişah, kuşluk yemeğin. O keçiden de bahtı aydın padişaha gün ortasında yemesi için bir yahni olur. Tavşan da lutuf ve kerem sahibi padişahın akşam yemeğidir.”

Aslan “Tilki, adaleti parlattın, apaydın bir hale getirdin. Bu çeşit pay etmeyi kimden öğrendin? Ey ulu kişi! Bu pay edişi nereden belledin? “ deyince Tilki dedi ki “ Padişahım, kurdun halinden!” Bunun üzerine aslan “ Mademki sen bizim aşkımıza kendini rehin ettin; üçü de senin olsun, üçünü de al, git.

Ey tilki, sen baştanbaşa bizim oldun, seni nasıl incitebilirim? Mademki sen, biz oldun; Biz de seniniz, bütün avlar da. Ayağını yedinci kat göğün üstüne bas, yüksel. Alçak kurttan ibret aldığın için artık sen, tilki değilsin, benim aslanımsın” dedi.

Akıllı o kişidir ki çekinilen belada dostların ölümünden ibret alır. O zaman tilki “ Aslan, bana bunu kurttan sonra teklif ette” diye yüzlerce şükürde bulundu. “ Eğer önce bana, bunu pay et, diye teklif etseydi, ondan canımı kurtarmama imkan mı vardı? “ diye şükürler etti.

Şu halde bizden de Tanrıya şükürler olsun ki, bizi ancak helak olanlardan sonra dünyaya getirdi. Bu suretle Hak’ın, geçmiş zamanlarda gelip geçen kavimleri nasıl helak ettiğini duyduk. Nihayet, o önce gelip geçen kurtların halini duyup da tilki gibi kendimizi koruyabiliriz.

İşte Tanrının o hak Peygamberi, o söz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aslanın Adaleti
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:54:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aslanın Adaleti rüya tabiri,Aslanın Adaleti mekke canlı, Aslanın Adaleti kabe canlı yayın, Aslanın Adaleti Üç boyutlu kuran oku Aslanın Adaleti kuran ı kerim, Aslanın Adaleti peygamber kıssaları,Aslanın Adaleti ilitam ders soruları, Aslanın Adaletiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes