> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Risale-i Nur Külliyatı > Mesnevi-i Nuriye > 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha  (Okunma Sayısı 676 defa)
09 Şubat 2011, 19:01:33
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 09 Şubat 2011, 19:01:33 »



ON DÖRDÜNCÜ REŞHA

Şuâât-ı Mârifetü'n-Nebî namındaki Türkçe bir risalede delâil-i nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) beyan etmişim. Hem onda Kur'ân-ı Hakîmin vücuh-u i'câzını icmâlen zikretmişim. Yine Lemeât namında Türkçe bir risalede Kur'ân'ın kırk vecihle mucize olduğunu beyan edip, kırk vücuh-u i'câzına işaret etmişim. O kırk vecihten yalnız nazmındaki belâgati, İşârâtü'l-İ'câz namında bir tefsir-i Arabîde, yüz yirmi sayfa içinde yazmışım. Eğer ihtiyacın varsa şu üç kitaba müracaat edebilirsin.

Birinci burhan-ı tevhidin müfessiri, ikinci burhan-ı natıkın musaddıkı olan üçüncü burhanımız, Kur'ân-ı Hakimdir.

Geçmiş derslerden anlarsın ki, Rabbimizden gelen ve Rabbimizi bize tarif eden Kur'ân,
*şu kitab-ı kebir-i kâinatın tercüme-i ezeliyesi,
*şu sahâif-i arz ve semâda müstetir künûz-u esmâ-i İlâhiyenin keşşafı,
*şu sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakaikın miftâhı,
*şu âlem-i şehadet perdesi arkasındaki âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliyenin hazinesi,
*şu avâlim-i mâneviye-i İslâmiyenin güneşi, temeli, hendesesi,
*âlem-i uhreviyenin haritası,
*Zât ve sıfât ve esma ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, burhan-ı kàtıı, tercüman-ı sâtıı,
*şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi, hikmet-i hakikîsi, mürşidi, hâdîsi,
*İnsana; hem bir kitab-ı hikmet,
*hem bir kitab-ı şeriat,
*hem bir kitab-ı dua ve ubudiyet,
*hem bir kitab-ı emir ve davet,
*hem bir kitab-ı zikir,
*hem bir kitab-ı fikir gibi,
*insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine karşı birer kitap,
*hem bütün muhtelif ehl-i mesâlik ve meşârib olan evliya ve sıddıkînin, asfiya ve muhakkikînin herbirinin meşreplerine lâyık birer risale ibraz eden bir kütüphane-i mukaddesdir.

Tekraratındaki lem'a-i i'câza bak ki: Kur'ân kitab-ı zikir, kitab-ı dua, kitab-ı dâvet olduğundan, içinde tekrar müstahsendir, belki elzemdir, belki eblâğdır. Zira, zikrin şe'ni, tekrar ile tenvirdir. Duanın şe'ni, terdad ile takrirdir. Emir ve davetin şe'ni, tekrar ile tekittir.

Hem herkes her vakit bütün Kur'ân'ı okumaya muktedir olamaz, veya muvaffak olmaz, fakat bir sûreye galiben muktedir olur. Onun için, mühim makasıd-ı Kur'âniye ekser uzun sûrelerde derc edilerek, herbir sûre birer küçük Kur'ân hükmüne geçmiş. Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için, kıssa-i Mûsâ (a.s.) gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş.

Hem cismânî ihtiyacat gibi, mânevî hâcat dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes ona muhtaç olur: cisme hava, ruha Hû gibi. Bazısına her saat: Bismillâh gibi ve hâkezâ... Demek, tekrar-ı âyât, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işaret etmek, hem ihtiyacı uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştahı tahrik etmek için, Kur'ân'da bazı kıssalar tekerrür ediyor.

Hem Kur'ân müessistir, bir din-i mübînin esasatıdır ve şu âlem-i İslâmiyetin temelleridir ve içtimaât-ı beşeriyeyi değiştirip muhtelif tabakatın mükerrer suallerine cevaptır. Müessise, tesbit için tekrar lâzımdır. Tekit için terdad lâzımdır. Teyit için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır.

Hem öyle mesâil-i azîmeden ve hakaik-i dakikadan bahsediyor ki, umumun kalblerinde yerleştirmek için, çok defa muhtelif suretlerde tekrar lâzımdır.

Bununla beraber, sureten tekrardır. Fakat, mânen herbir âyette, herbir kıssada çok maâni, çok fevaid, çok vücuh, çok tabakat vardır. Herbir makamda ayrı ayrı mânâ ve fayda ve maksat için zikrediliyor.

Kur'ân'ın, mesâil-i kevniyenin bazısında ipham ve icmâli ise, irşadî bir lem'a-i i'cazdır.

Eğer desen: "Acaba neden Kur'ân-ı Hakîm, mevcudattan, felsefenin bahsettiği gibi bahsetmiyor? Bazı mesâili mücmel, müphem bırakıyor; bazısını, nazar-ı umumîyi okşayacak, hiss-i âmmeyi rencide etmeyecek, fikr-i avâmı tâciz edip yormayacak bir suret-i basitâne ve zahirânede söylüyor."

Cevaben deriz ki: Felsefe hakikatin yolunu şaşırmış. Geçmiş derslerden anladın ki, Kur'ân-ı Hakîm şu kâinattan bahseder, tâ Zât ve sıfât ve esmâ-i İlâhiyeyi bildirsin. Yani, bu kitab-ı kâinatın maânîsini anlatıp, tâ Hâlıkı tanıttırsın. Demek Kur'ân, mevcudata kendileri için değil, Mûcidleri için bakıyor. Hem umuma hitap ediyor. İlm-i hikmet ise mevcudata mevcudat için bakıyor. Hem, havassa ve ehl-i fenne hitap ediyor. Öyleyse, madem ki Kur'ân-ı Hakîm mevcudatı delil yapıyor, burhan yapıyor; delil zahir olmak ve nazar-ı umumîde çabuk anlaşılmak gerektir. Hem madem ki Kur'ân-ı Mürşid bütün tabakat-ı beşere hitap ediyor. Kesretli tabaka ise tabaka-i avamdır. İrşad ister ki, lüzumsuz şeyleri ipham ile icmal etsin; dakik şeyleri temsil ile takrib etsin. Mağlatalara düşürmemek için, nazar-ı zahirîlerinde bedihî olan şeyleri lüzumsuz, belki zararlı bir surette tağyir etmesin.

Meselâ güneşe der, "Döner bir siracdır, bir lâmbadır." Zira, güneşten, güneş için ve mahiyeti için bahsetmiyor. Belki bir nevi intizamın zembereği ve merkezi ve intizam ve nizam ise Sâniin âyine-i marifeti olduğundan bahsediyor.

Evet, 1 der. Yani, "Güneş döner." Bu "döner" tabiriyle, kış ve yazın, gece ve gündüzün deverânındaki muntazam tasarrufât-ı kudreti ihtar ile azamet-i Sânii ifham eder. Bu "dönmek" hakikati ne olursa olsun, maksud olan, mensuc, meşhud intizama tesir etmez.

Hem 2 der. Şu tabir ile, bu âlemin bir kasır suretinde olduğunu, içinde olan eşyanın, insana ve zîhayata ihzar edilmiş müzeyyenat ve mat'ûmat ve levazımat ve güneş dahi


musahhar bir mumdar olduğunu ihtar ile, rahmet ve ihsan-ı Hâlıkı ifham eder.

Şimdi bak, şu sersem, geveze felsefe ne der? Diyor ki: "Güneş bir kütle-i azîme-i mâyia-i nâriyedir. Ondan fırlamış olan seyyârâtı etrafında döndürür, cesâmeti bu kadardır, mahiyeti böyledir, şöyledir" der. Ruha, muvahhiş bir dehşetten ve bir hayretten başka, bir kemâl-i ilmî vermiyor. Güneşin en mühim olan vazifesinden, en büyük, en güzel, en tatlı bir hakikat-ı ilmiyeyi ruha veren bahs-i Kur'ân gibi bahsetmiyor.

Buna kıyasen, bâtınen kof, zâhiren mutantan felsefî meselelerin ne kıymette olduğunu anla. Onun şaşaa-i surisine aldanıp Kur'ân'ın gayet âli ve fehme gayet karib olan beyan-ı muciznümâsına karşı hürmetsizlik etme.

(1)

Ey birader! Düşman hariçte olsa, insan, silâhsız o düşmanla geçinebilir. Fakat düşman kale içine girse ve gizlense, o vakit o düşmana karşı silâhlanmak, zırh giymek ve gayet dikkat etmek, hem pek ciddi sebat etmek lâzımdır. Ta ki hayat-ı ebedîsini hafi darbelerden kurtarabilsin.

Ey kardeş! Zırh ve silâh, namaz ve takvadır. Kur'ân'ın zincirini muhkem tut. Onun sözüne kulak ver. Başkaları seni aldatmasın. Şu zamanın gafil sarhoşları içinde seni, terk-i şeaire ve medeniyet-i dünyaya davet edenlere de ki: "Hey sersem gafiller! Benim halim sizi dinlemeye müsait değil. Zira benim arkamda, tâ kulağımın dibine kadar yakınlaşan ecel arslanı beni tehdit ediyor. Ve önümde bir darağacı dikilmiş ki, gece-gündüzün dönmesinden, zeval ve firak ağacı tesmiye edilen bu firak-ı elîm, benimle bütün sevdiklerimi asıp mahvetmektedir. Ve sağ tarafımda, ciğerlerime kadar işleyen bir acz yarası var. Nihayetsiz zaaf ve aczimle, nihayetsiz düşman ve mehalikin hücumuna maruzum. Sol tarafımda, kalbimin içine kadar girmiş bir fakr yarası var. Nihayetsiz fakr ve iflâsa ve nihayetsiz hâcât ve âmale müptelâyım. En zelil hayvandan daha âciz, daha zayıf iken, dünya kadar metalibe ve makasıda muhtacım. Bunlarla beraber, öyle bir yolcuyum ki, önümde ebedü'l-âbâda giden uzun bir yol var. Bu uzun yolda birinci menzilim dünya, ikinci menzilim kabirdir. Bu yolda zâd ister, ziya ister. İşte, mukaddes Kur'ân, bana bu dehşetleri izale ediyor. Helakete, âlâma açılan bu beş kapıyı, saadete, rahmete açılacak beş kapıya tebdil edecek iki tılsım-ı imanîyi ve iki ilac-ı İslâmîyi ve bir nur-u Kur'ânîyi Kur'ân bize vermiştir.

O tılsım-ı imanînin biri, o müthiş ecel arslanını, musahhar bir ata döndürür ve üzerine bizi bindirir. Ve bizi, zindan-ı dünyadan kurtarır, huzur-u Rahmana götürür, cennet-i bakiyeye koydurur.

İkinci olan tılsım-ı imanî ile o darağacını, yani zeval ve firakın ellerini tutup, tazelenen güzel manzaralar üstünde yapılmış bir salıncak hükmüne getirir. Yani, nehr-i zaman ve bahr-i dünyada tazelenen elvah-ı san'at-ı Rabbaniyeyi seyretmek için, bir merkeb-i seyr ve tenezzüh olur.

Kur'ân-ı Hakîmin bir ilâcıyla o acz yarası, tevekkül gülüne ve teslim çiçeğine döner. Bütün ağırlıklarımı, beni kaldıran tevekkül sefinesine koyup, aczin iz'âcatından beni kurtarıyor. Emr-i kün-feyekûn'e mâlik olan bir sultan-ı cihana, acz tezkeresiyle istinad eden bir insana, ne gibi birşey ağır olabilir?

Kur'ân-ı Kerîmin ikinci ilâcı, fakr yarasını, vesile-i rızık ve rahmet-i bînihayeye ve iştiha-i lezzet-i nimet-i bîgayeye tebdil ve tashih eder.

Evet, nihayetsiz semerat-ı rahmete aç olan ruh ve letaif-i beşer, o nihayetsiz semerat-ı rahmete fakr ve ihtiyacını hissettikçe, lezzet-i saadeti tezayüd eder. Böyle fakire, fakir nâmı ağır gelebilir, fakat 2 bu sırra işaret eder.

Hem, Kur'ân-ı Kerîmin verdiği zâd ve takva ile ve nûr-u hidayetle, zulümat-ı berzah ve ehval-i haşir âsân olur. Ve o vesika-i Kur'âniye ile insan, bin senelik bir yolu bir günde kat eder.

Ey gafil! Eğer ölümü öldürebilirsen, zevali dahi dünyadan izale edebilirsen ve acz ve fakrı beşerden kaldırabilirsen ve katiüttariklik yapmak için zihayatın, hususan insanın ebede giden yolunu seddedecek bir çare bulmuşsan, dinden istiğna ve dinin şeairini ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha
« Posted on: 19 Nisan 2024, 03:04:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha rüya tabiri,14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha mekke canlı, 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha kabe canlı yayın, 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha Üç boyutlu kuran oku 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha kuran ı kerim, 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha peygamber kıssaları,14. Ders 14. Lema on dördüncü reşha ilitam ders soruları, 14. Ders 14. Lema on dördüncü reşhaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes