๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Merak Ettiklerimiz => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 21 Temmuz 2010, 18:46:34



Konu Başlığı: Yedi Katlı Dünya
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Temmuz 2010, 18:46:34
YEDİ KATLI DÜNYA
 

Yukarıda verilen ön bilgilerden sonra, 6370 km. yarı çaplı ve yedi katlı dünyayı kabuğundan merkezine doğru tetkik ede­lim. Şekil l'de görüleceği gibi, bu yapı dıştan içe doğru şu yedi kattan meydana gelmiştir:

1- Sial

2- Sima                    Kabuk

3- Üst manto

4- Geçiş zonu          Manto

5- Alt manto

6- Dış çekirdek

7- îç çekirdek         Çekirdek[78]

 

Kabuk
 

Kabuk, dünyanın en dış kısmını teşkil eder. Kalınlığı 5 ile 70 km. arasında değişmekte, ağırlık ve hacim yönünden dünyanın % l'den daha az bir kısmını meydana getirmektedir. Sial ve Sima olmak üzere iki ayrı kattan meydana gelmiştir.

1- Sial, kabuğun en üst kısmında yer aldığından "kıta ka­buğu" olarak da bilinmektedir. Dağları meydana getiren kısım bu sialdır.

2- Sima: Bunun kalınlığı 5 km. civarındadır. Bazik ve ultrabazik kayalardan meydana gelmiştir.[79]

 

Manto
 

Manto; üst manto, geçiş zonu ve alt manto olmak üzere üç ayrı kattan oluşur. Hacim olarak dünyanın % 83'ünü, ağırlık ba­kımından da % 66'sını teşkil eder.

3- Üst mantonun kalınlığı 360 km., yoğunluğu ise 3.3. 4.3 gr/cm arasındadır.

4- Geçiş zonu, üst manto ile alt manto arasında yer alır. Kalınlığı ise 600 km.'dir.

5- Alt manto, yoğunluğu ve elastikiyeti fazla olan kaya­lardan yapılmıştır. Kalınlığı 1900 km.'dir.[80]

 

Çekirdek
 

Yerin 2900 km.'den itibaren 6370 km.'ye varıncaya kadarki bölümünü çekirdek teşkil eder. Bu da, dış ve iç çekirdek olmak üzere iki kısma ayrılır.

6- Dış çekirdek: Yerin 2900 km. ile 5150 km.'lik bölümü­nü içine alır. Dış çekirdeğin esas maddesini ergimiş haldeki de­mir ve nikel oluşturur. Deprem dalgalarından ikincil (S) dalga­lar, dış çekirdeği geçemediklerinden bu kısmın sıvı durumda ol­duğu anlaşılmaktadır. Çünkü ikincil dalgalar, sıvılardan geçe­mezler.

Şekil-1. yedi katlı dünyanın iç yapısı.

7- İç çekirdek: Dış ve iç çekirdek sınırında yoğunluk 12.3 gr/cm 'e, sıcaklık da 4300 dereceye ulaşır. Bu iç çekirdeğin bi­leşimini, kristalize demir ve nikel meydana getirir.

Bilindiği gibi, bizi üzerinde barındıran dünyamız dev bir mıknatıs özelliğine sahiptir. Bunun mağnetik alanı, sıvı olan dış çekirdeğin bir dinamo gibi düzenlenmesinden ileri gelir. Bu Özellik sayesinde pusula ibreleri hep aynı noktaya yönelir.[81]

 

Yedi Katlı Semavat
 

"O'dur ki: Yeri göğü tabaka tabaka olarak yarattı. O Rahmanın yaratmasında hiç bir uygunsuzluk göremezsin,

imdi gözünü çevir bak, hiç bir çatlak görebilir misin?" [82]

Biz, atmosferin dibinde hayatımızı sürdürmekteyiz. Tıpkı denizin dibinde yaşayan balıklar gibi. Hava denizinin yukarıla­rına doğru yükselmeden önce, atmosferin genel, özelliklerini ta­nıyalım.

Atmosferde % 78 oranında nitrojen, % 21 nisbetinde oksijen ve az miktarda argon, karbondioksit, hidrojen ve diğer nadir gazlar bulunur. Bu oranın devamlılığı sağlanmamış olsaydı, yeryüzünde hayatın varlığı mümkün değildi.

Atmosfer ayrıca, zararlı radyasyonlara karşı dünyadaki can­lıları koruyan bir bakıma şemsiye ödevini görür. Meselâ atmos­fer, güneşten gelen ultraviyole ışınlarını filitre eder. Söz konusu filitre olmasaydı, bu ışınlar bütün canlıları öldürecekti. Yine at­mosfer olmasaydı, gündüz dünyamızda ısı 100C'nin üstünde, geceleyin de dondurucu olacaktı. Demek ki atmosfer, ısı enerji­sini de düzenlemektedir.

Atmosferin en önemli yönlerinden birisi de, rüzgârlar yardı­mıyla rahmet bulutlarını ihtiyaç duyulan alanlara taşımasıdır.

Atmosfer, nitrojen (azot), oksijen ve karbondioksitiyle en vazgeçilmez maddelere sahip olan büyük bir nimettir. Düşünün, oksijen olmasaydı vücudumuzun en küçük birimi olan hücrele­rimiz çalışır mıydı? Oksijensiz yiyeceklerimizi yakamaz ve ge­rekli olan kimyevî enerjiyi sağlıyamazdık. Oksijen sayesinde hücrelerde oksidasyon adı verilen yanma olayı olmakta, yiye­ceklere vücut veren moleküller kimyevî değişikliğe uğramaktadır.[83]

 

Havanın Katları
 

Atmosferin kalınlığı hakkında bir şey söylemek oldukça zor. Deniz seviyesinde 1 mil küp havanın ağırlığı 6 milyon tondur. 350 km. yukarıda aynı hacimdeki havanın ağırlığı ise, 60 gram kadardır. Buradan da anlaşılacağı gibi, yukarılara çıkıldıkça ha­vanın yoğunluğu azalmaktadır. Yine 130-140 km. yukarıda ye­terli hareket halinde hava molekülü olmadığından, ses dalgaları iletilememekte ve bunun sonucu bir çekicin bile sesini duymak mümkün olmamaktadır.

Atmosfer ve uzaya vücut veren katlar şunlardır (şekil 2):

1-Troposfer, 2- Stratosfer, 3- Kemosfer, 4- Mezos­fer, 5—-İyonosfer, 6- Ekzosfer, 7- Mağnotosfer.

1- Troposfer: İçinde barındığımız en alt atmosfer tabaka­sına troposfer adı verilir. Troposfer, bölgelere bağlı olarak ısı ve nem oranı bakımından farklılık gösterir. Bunun kalınlığı 0 ile 16 km. arasında değişir.

2- Stratosfer; Atmosferin ikinci önemli tabakasını teşkil eder ve troposferin üzerinde uzanır. 11 ile 50 km.'ler arasında yer alır. Askeri uçakların pek çoğu bu katta yoluna devam eder. Isı, sıfırın altında eksi ellibeş (-55°C) dolayındadır. Stratosfer­de hiç bir rüzgâr olmadığı gibi, bunun sonucu bulut da yoktur.

3- Kemosfer: 80 km.'lik yüksekliğe ulaşır ve stratosferin üzerinde uzanır. Gaz molekülleri burada atomik gaza veya tersi­ne dönüşür. Meselâ iki atomluk oksijen molekülü, atomlarına ayrılır. Hidrojen de aynı şekilde.

O2             O + O

►      [Dönüşümü gösterir formül

H2             H + H

4- Mezosfer: Atmosferin orta kısmını teşkil eder. Bunun üç üstünde ve üç altında kat uzanmaktadır.

Şekil 2. Yedi katlı göklerin basitleştirilmiş şematik görünüşü.

5- İyonosfer: Mezosferin üzerinde 400 km.'ye kadar uza­nır. Bu katta hava elektrikle yüklüdür. Sebebi de, havaya vücut veren gazların atomları elektronlarını kaybetmiş veya kazan­mışlardır. Elektrikle yüklü atomları, yani iyonları ihtiva etmesi sebebiyle bu tabakaya iyonosfer denilmektedir.

İyonosfer, elektrikle yüklü parçacıkları ve radyo dalgalarını yansıtmaktadır. Yoksa, dünyanın öbür ucundaki radyo istasyo­nunun yayınını nasıl duyardık? İyonosferin alt kısımları alelade radyo dalgalarını, üst kısımları ise kısa dalga radyo dalgalarını yansıtır. İşte bu özellik sebebiyle kısa dalgadan, deniz aşırı ül­kelerin radyolarını kolayca dinleyebilmekteyiz. Televizyon ve­ricisinin dalgaları ise, buradan yansıtılamamakta ve bu tabakayı kesip geçmektedir.

6- Ekzosfer: İyonosferin üzerinde, havanın yoğunluğunun çok azaldığı kattır. Burada hava yoğunluğu çok az olduğundan sürtünme de ihmal edilecek kadar azdır. Dolayısiyle, insanların yaptığı suni uydular bu katta dünya etrafında dolaşır.

7- Magnetosfer: Uzayın sonsuzluklarını doldurur. Atmos­ferin, yani havanın yer almadığı uçsuz bucaksız bir mekandır. Kısmen ekzosferi içine almakta 64000 km. ve ötesindeki uzay mekanını kaplamaktadır.

Bu kısa izahtan da anlaşılacağı gibi, Kur'ân-ı Kerîm, ilimlerin en son hududuna işaret ederek beşeriyeti, Cenâb-ı Hakk'ın eserlerinden hikmet, sanat ve nizamı araştırmaya teşvik ediyor. Tabiî bu teşvik ve işaretler, aynı zamanda, her asırdaki insanın anlayış ve idrakine uygun ve değişik yorumlara da açık tarzda olmaktadır.[84]