๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Merak Ettiklerimiz => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 20 Temmuz 2010, 18:42:51



Konu Başlığı: Ruhun Varlığına Deliller Nelerdir
Gönderen: Zehibe üzerinde 20 Temmuz 2010, 18:42:51
İnsan Beden ve Ruhtan Meydana Gelir.
 

RUH'UN VARLIĞINA DELİLLER NELERDİR?
 

Doç. Dr. Sefa SAYGILI

İnsan, beden ve ruhdan meydana gelir. Beden, ruhun bine­ği ve aletidir. Ruh, bedende tasarruf etmektedir. İmam-ı Gazali, bedeni bir şehre benzetmiş, ruhu bu şehrin padişahı olarak gör­müştür. Akıl padişahın veziri, şehvet ise maliye bakanıdır.

Bu ruhun varlığı, araştırma ve laboratuvara konu olmadığı için müsbet ilimlerce henüz kabul edilmiş değildir. Halbuki ru­hun varlığına dair pek çok delil mevcuttur. Yazımızda bu delil­lerin birkaçını sıralamak istiyoruz.

1- Her insan sıklıkla kendisinden bahseder. "Görüşüm" der, "şahsiyetim" der, kısacası "ben" der. Bu "ben"in yerini in­san vücudunda aradığımızda, insan hücrelerinden başka bir şey göremiyoruz. Bakıyoruz ki üçte ikisi su olan ve gramında 5 milyar olmak üzere yaklaşık 3x10 (=300 trilyon) hücreden olu­şan insanın "ben"i için yer yoktur. Bu hücrelerde ise, onlara ait gerçeklerden başka bir şeye rastlamıyoruz. Acaba "ben" nerede­dir?

2- İnsan vücudu devamlı değişmektedir. Her an vücudu­muzda sayısız hormon ve enzimler yapılmakta, hücreler ölmek­te ve yerine yenileri gelmektedir. Aldığımız gıdalarla hücrelerimiz tazelenmekte, aynı zamanda hücre içindeki maddelerin ye­rine başka maddeler gelmektedir. Böylelikle, sözgelimi birkaç sene sonra insan zerresine kadar olmak üzere tamamiyle değişmektedir. Şu andaki vücudumuzun bir süre sonra, oraya buraya saçılacağı, kendimizin bambaşka maddeden yeniden oluşacağımız tıbben bir hakikattir.

Gözle görülmeyen zerresine kadar bambaşka olan şahsın "ben"i aynı kalmaktadır. İnsanı maddeden ibaret sayarsak, "ruh"u inkâr edersek, izah nasıl olacaktır?

3- Bir şey yapmak, konuşmak istediğimizde bu fikir zih­nimize nereden, nasıl gelmektedir? Kim söylemektedir?

4- Meselâ yürümek istediğimizde, sayısız mekanizma karışık hâdiseler zinciri ile harekete geçmekte ve yürümemiz sağlanmaktadır. Biz bu sırada bunların farkında bile olamıyo­ruz. Acaba bu sayısız olayı düzenleyen, arada en ufak bir ak­saklık olmasını önleyen kuvvet nedir?

5- İnsana hareket sağlayan kuvvet, yani canlılığı devam ettiren güç nedir?

6- Canlı ile ölü arasındaki fark nedir? Bir kimse öldü­ğünde; vücudu da, içinde beyni de, kalbi de, bütün sinir sistemi de muhafaza olunduğu halde, niçin bir madde yığınından başka bir şey değildir?

7- Bir hücrenin çalışmasını düşünelim. Sayısız hâdiseler cereyan ediyor. Düzenli bir şekilde hücrede hayat sürüp gidi­yor. Herşey ölçülüp biçilmiş gibi, büyük titizlik dikkati çekiyor. Karışıklık ve tehlike meydana gelmiyor. Acaba bu mükemmel işleyişi, bizim farkına bile varamadığımız bu organizasyonu sağlayan nedir?

8- Hücredeki karışık olaylar nereden yönetilir? Çekirdek (nukleus) diye cevap verebiliriz. Nukleusu ise enzimler ve ha­berci RNA aracılığı ile DNA içindeki genler idare eder. Kısaca­sı, hücrenin beyni olan DNA'nın en yüksek seviyesi, genlerin bütünü şeklinde düşünülebilir. Fakat bunun nereden yönetildiği aranırsa, cevap ne olacak?

9- Aynı soruyu insan beyni için soralım. Vücudu beyin idare eder. Beynin de alt merkezleri, üst merkezleri vardır. Bazı merkezler diğerlerinin emrindedir. En yüksek merkez, en yük­sek seviye hangisidir? Korteks mi (beyin kabuğu)? Belki evet. Çünkü şuurlu çalışmamız ve irademiz kortekse bağlıdır. Fakat burası da en yüksek seviye olamaz. Çünkü retiküler formasyon­da bir bozukluk olunca, korteks sağlam olsa bile insan uyku ve­ya narkoz halinde olmakta, duyumlar meydana gelmemektedir.

Buna göre beyinde en yüksek seviye, kati olarak belirtilemez. Beynin en yüksek seviyesi, onun bütünüdür gibi yuvarlak bir sonuca varılır. Gerçekten ancak her bölümü normal ve sağ­lıklı olduğu zaman, her bir bölümü kendi görevini en mükem­mel bir şekilde yapabilir. Peki, beyni idare eden en yüksek sevi­ye nedir?[288]

 

Netice
 

İnsan, beden ve ruhdan meydana gelmiştir. Ruhun bedeni terk etmesiyle ölüm olur ve ruh asıl vatanına kavuşur. Bu vatanı da, ruhun dünyada tasarruf sahibi olduğu bedeni nasıl kullandı­ğı belirler.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin dediği gibi: "Eğer Allahu Teâlâ, seni bu beden memleketinde padi­şah etmese idi ve saltanat işlerini sana ısmarlamasa, bırakmasa idi ve sana âleme numune olmak için bu nüshayı bahş etmese idi, sen o cihanın sultanını nasıl tanıyabilirdin?"[289]