> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Merak Ettiklerimiz > İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar  (Okunma Sayısı 2213 defa)
20 Temmuz 2010, 18:46:11
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 20 Temmuz 2010, 18:46:11 »



Geçmişte ve Günümüzde İnsanları İnkâra Düşüren Sebepler Aynı..
 

İNSANLAR İMANİ KONULARDA NASIL ALDANIYORLAR?
 


Mehmet DİKMEN

İlk insan Âdem (a.s.)dan beri insanlık, birbirine zıt iki yolda yürüyegelmiştir. Bu, kıyamete kadar da böyle devam edecektir.

Bu yollardan biri, iman ve hidayet yolu; diğeri de küfür ve dalalet yoludur.

İnsaf ve vicdan ışığında bakıldığında, bütün güzelliklerin, hayır ve kemâlatın, huzur ve saadetin iman yolunda; çirkinlik, şer, tahrip ve hakka tecavüzlerin de küfür yolunda olduğu açık bir şekilde görülecektir.

Dış dünyadaki bu kutuplaşma ve zıtlaşma, insanın iç dün­yasında da cereyan etmekte, duygular ve hisler arasında çatışma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kalp, akıl, vicdan insanı iman yo­luna sevkederken, nefis, his, heva ve vehim de inkâr yoluna iterler.

İnsanın iç dünyası bu zıtların çarpışmalarına her zaman sahne olur. Bunlardan hangisi ağırlık kazanırsa, insan o cephe­de yerini alır, o yolda yürümeye başlar.

Biz bu yazımızda, insanı küfre sevkeden, fikrî sapıklığa (dalalete) düşüren sebep ve sâiklerin mühimleri üzerinde dura­cağız.[278]

 

1- Cehil

 

Geçmişte ve günümüzde insanların küfre girmesine sebep olan sâiklerin başında Cehil gelir. Feza araştırmaları yapan in­san da eğer Allah'a inanmıyorsa, inanmamasındaki birinci se­bep Cehalettir.

Burada kastedilen cehalet, eşyanın var oluşundaki niçin ve neden'i muhakeme eksikliği, basit ve sathî düşünmedir.

Kâfirin cehaletine, cahilce fikir ve iddialarına pek çok örnekler verilebilir.

Allah'ı bilmeyen ve tanımayan cahiller, geçmişte "Allah varsa, biz de görsek ya, niye yalnız Peygamberle konuşuyor, bizimle de konuşsa ya" gibi hezeyanlar söylemişlerdir. Dün Mekke sokağında, okuma yazma bilmeyen bir cahilin söylediği bu gibi sözleri, günümüzde okullarda hocalık yapan bir başka cahil söylemektedir; "Gözümle görmediğime inanmam" de­mektedir. Cahillerin sözleri hep böyledir. İddiaları hep birbirine benzer. Çünkü, kalpleri birbirinin aynıdır. Kur'an bunu böyle haber veriyor.

İnsanın, gözü önündeki, hatta kendindeki tevhid delille­rini, kudret mucizelerini göremeyip, olmayacak şeyler iste­mesi cehaletine tipik bir misaldir.

Öyle bir cehalet ki, gözüne taktığı gözlüğün bir ustası oldu­ğunu kabul eder de, gözünün yaratıcısı olduğunu düşünemez. Kainatı yaratan tek bir Allah'ı aklına sığıştıramayıp reddeder, Allah'a ait olan sıfatları zerrelere verir, maddeye ezeliyet nisbet eder. Bu ve benzeri pekçok mantıksızlar, hep küfrün cehaletin­den ileri gelmektedir.[279]

 

Bir Cehalet Sebebi: Taassup ve Taklid

 

Kafirin cehaletinin bir sebebi de, taassup ve taklid'dir.

Geçmiş Peygamberler, kavimlerini imana ve tevhid'e davet ederken, karşılarına çıkan en büyük engel, bu olmuştur. Onlar, kavimlerinin taassubu ve atalarının sapık inançlarına körükörüne bağlılıkları ile ciddi mücadele vermişlerdir.

Kur'an'da da bu husus üzerinde önemle durulur. Yanlışlığı vurgulanır.

Amr Bin Asa, bir gün: "Sen akıllı bir adamsın, İslamiyeti kabulde gecikmene ne sebep oldu?" diye sorulmuştu. Amr Bin As'ın cevabı düşündürücü ve konumuza ışık tutucudur:

"Biz, bizden önceki kuşaktan yaşlı tecrübeli, bize hâkim bir toplulukla bir arada bulunuyorduk. Onlar karşı­lıklı dağlar arasındaki bir dağ yolunu tutup gittiler. Biz de oraya çıkıncaya kadar onlara uyduk. Onlar Peygamber (a.s.m.)ı inkâr ettiler. Onlarla birlikte biz de inkâr ettik. O zaman yaptığımız iş üzerinde hiç düşünmedik. Sadece onla­rı taklid ettik. Onlar ölüp gidince, işler bize kaldı. Kendimiz düşünüp karar vermek zorunda kaldık. Peygamber (a.s.m.)ın işine bizzat bakıp doğruluğunu anlayınca, İslâmiyet sevgisi kalbimize düştü..."

Günümüzde de durum değişmiş değildir. Çağdaş inkarcılar da, kendilerine büyük tanıdıkları, üstad kabul ettikleri şahısların ilkelerine, doktrinlerine, ideolojik fikirlerine, taassupla bağlı, körükörüne sâdıktırlar.[280]

 

2- Kibir ve Gurur

 

İnsanların iman yoluna girmelerine mâni olan ikinci husus, kibir'dir.

Şeytanın Hak'tan sapmasına, rahmetten kovulmasına, bu duygu sebep olmuştur.

Kibir; büyüklenme, kendini yüksek görme hissidir. As­lında bu duygu, kişiye, mensup olduğu cemaati ve o cemaatın izzetini, haysiyetini, dinini, mukaddesatım ve güzel gördüğü insanî değerleri üstün tutması için verilmiştir. Fakat kişi, bunu kötüye kullanır. Hakkı yüceltecek yerde hakkın inkârına alet eder. Kibir duygusunun asıl yeri, Allah hesabına, bütün kâfir ve inkarcılara karşı üstün olmak, imanın izzetini korumak uğrunda hiç kimseye baş eğmemektir. Fakat tefekkürsüzlük, düşüncesizlik, gaflet yüzünden insan bu duygu ile şirazeden çıkar, Allah'a ve Resulüne isyan bayrağını açar. Nitekim Nemrud'un ve Fir'avun'un kibri, onları, Allah'a karşı üstünlük tasla­maya sevkederken; Ebû Cehü'in kibri de onu Hz. Peygamber'e karşı kendini üstün görmeye sevketmiştir.

Rivayete göre Musa (a.s.) Fir'avun'a:

İman et, mülk ve saltanatın sende kalsın, teklifinde bulunmuştu. Fir'avun da:

Hâmân ile bir görüşeyim, dedi. Hâmân ona:

Nasıl olur, aramızda tapılan bir rab iken şimdi iba­det eden bir kul mu olacaksın? diyerek Firavunu Allah'a itaattan vazgeçirmiştir.

İnsanın, vahyin bildirdiği ilahî ve Rabbânî hakikatler karşısında kendi cüz'î anlayışına ve aklına güvenmesi; vahyin ışığından, peygamberliğin nurundan müstağni kalması da onu delâlete atan bir çeşit kibir halidir.[281]

 

3- Duygu Yanılmaları ve Yanlış Değerlendirmeler (İnhiraf)
 


İnsanı küfre atan mühim bir sebep de, inhiraf denen duygu­ların yanılmasıdır. Tıpkı suyun içindeki bir cismi kırılmış gibi yanlış görme, hükmü ona göre verme ve o hüküm üzerinde fikir yürütmedir.

Bu hususu Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade eder: "İnsan fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor. Bazen batıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar.

Hakikati kazarken, ihtiyarsız dalâlet basma düşer, hakikat zannederek kafasına giydiriyor."

Kişiyi inkarcılığa sürükleyen inhirafın pek çok sebepleri vardır. Mühimlerinden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

a- Maddî  meselelerle  devamlı  meşguliyet,  insanı maneviyattan uzaklaştırır. İmanî hakikatlara karşı insanı anlayışsız hale getirir. Maneviyattan uzaklaşan insanların ilâhî hakikatleri anlamasını beklemek faydasızdır. Bu bakımdan böy­le kimselerin, dünyevî mesleklerinde ne kadar başarılı da olsa­lar, dine ve imana ait meselelerdeki itirazlarını ciddiye alma­mak gerekir.

b- Allah Teâlâ'yi yarattığı varlıklara (mahlûkata) kıyas etmek de, mühim bir yanılma ve inkâr sebebidir.

Allah kâinatın yaratıcısıdır. Herşey O'nun mahlûkudur. Us­ta, eserine benzemeyeceği gibi Kâinatın yaratıcısı da kâinata benzemeyecektir. Meselâ, Selimiye Camii Mimar Sinan'ın ese­ridir. Onun mimarlık kabiliyeti bu eserde görünür. Fakat Mi­mar Sinan'ın kendisi Cami'ye benzemediği gibi, onun sıfat­ları da caminin hususiyetlerine benzemez. Bunun gibi, Cenab-ı Hakk'ın kayıtsız ve hudutsuz sıfatlarını, insan kendi cüz'î ve mahdut sıfatları ile mukayese etmemelidir. Aksi taktirde bu yanlış kıyas, insanı birçok mantıksız düşünce ve sorulara sevkeder.

c-  İmânî meselelerin yüceliği sebebiyle, aklın onların mahiyetini tamamen kavrayamayacağını düşünmemek...

Bir şeyin varlığını bilmek başka, mahiyetini bilmek başka­dır. Kainatta varlığını bildiğimiz halde, mahiyetlerini bilemedi­ğimiz o kadar çok şey var ki... Mahiyetini kavrayamayışımız, o şeylerin varlığını inkâr etmeyi nasıl gerektirmiyorsa Allah Teâlâ'nın, meleklerin, Cennet ve Cehennem'in mahiyetleri­ni bilmememiz de onları inkâr etmeyi gerektirmez.

Binaenaleyh, insan, haddini bilmeli, iman hakikatlerini an­lamakta dar aklını, kısır düşüncesini ölçü almaya kalkışmamalıdır. Aksi halde, aklıyla kavrayamadığı, beş duygusu ile idrak edemediği herşeyi inkâr etmek cür'etini kendinde görür, "gö­zümle görmediğime inanmam" gibi safsatalara düşer.

d- Kâfirlerin sayıca çokluğu, onların bazı imânî meselele­rin inkarında birleşmeleri de insanı dalâlete atan sebepler­den biridir.

Halbuki, kıymet ve ehemmiyet, sayı çokluğunda değildir. Nitekim, hayvanlar, sayıca büyük bir çoğunluğa sahipken, in­san bütün hayvan türleri üstünde hâkim olmuştur. İşte kâfirler ve dalâlet yolunda gidenler de, Allah katında hayvandan daha değersiz, daha aşağıdırlar. Onların sayıca çokluğunun, inkârda birleşmelerinin hiç kıymeti yoktur.

e- Maneviyatta ihtisas sahibi kimselere müracaat etme­mek... Bir ilmin münakaşa konusu olmuş bir meselesinde, o il­mi bilmeyen kimselerin, başka bir ilimde ne kadar büyük ve kudretli de olsalar, sözleri geçerli değildir. Meselâ, büyük bir mühendisin, bir hastalığını teşhis ve tedavisinde bir küçük dok­tor kadar sözü geçmez. Aynı şey manevî meselelerde de geçer­lidir. Madde ile çok meşgul olduğundan maneviyattan uzaklaş­mış, aklı gözüne inmiş, manevî meseleleri idraki daralmış kim­selerin manevî meselelerdeki inkârları geçerli olamaz. Başta Peygamberimiz olarak umum 124 bin Peygamber ve asırlarca yetişmiş büyük âlimler imânî meselelerde ihtisas sahibidirler. O meselelerde onların sözleri dinlenir.[282]

 

4- Günah ve Zulüm         
                       
 

İnsanı küfre ve dalâlete atan sebeplerden biri de zu­lüm'dür. Yani insanın haddinden tecavüz etmesi, sefahet ve gü­nahlara dalıp boğulması; kalb, ruh ve vicdanını karartması, iman nurunu söndürmesidir.

İşlenen her bir günah, insanı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar
« Posted on: 29 Nisan 2024, 12:27:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar rüya tabiri,İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar mekke canlı, İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar kabe canlı yayın, İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar Üç boyutlu kuran oku İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar kuran ı kerim, İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar peygamber kıssaları,İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlar ilitam ders soruları, İnsanlar İmanı Konularda Nasıl Aldanıyorlarönlisans arapça,
Logged
24 Mart 2014, 21:41:23
Kevser 9
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.730



« Yanıtla #1 : 24 Mart 2014, 21:41:23 »

Bizler Müslüman olarak doğru bilgiye önem verip, duyduğumuz herhanfi bir şeyin kaynağını iyi bilmeden o durumun doğruluğuna karar veremeyiz...
Yaptığımız her şeyin veya duyduğumuz her şeyin doğruluğunu veya ne kadar doğru olduğunu bilmeli yapacağımız işi yapıp yapmayacağımıza ona göre karar vermeliyiz(...)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
02 Ağustos 2016, 14:25:16
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #2 : 02 Ağustos 2016, 14:25:16 »

Rabbim imanimizi nurlandırsın,imani konularda aldananlardan yanlis dusuncelere kapilanlardan eylemesin.
Allah razi olsun paylasm icin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Ağustos 2016, 14:48:19
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #3 : 02 Ağustos 2016, 14:48:19 »

Esselamu aleykum
Amin amin inşallah....Rabbim sevdiği kullarindan eylesin inşallah.....Rabbim kötülüklere uğramaktan alikoysun inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Ağustos 2016, 16:37:46
Melda

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.670


« Yanıtla #4 : 02 Ağustos 2016, 16:37:46 »

Selamün aleyküm. Tövbe kapısı kıyamet gününe kadar açıktır .  Rabbim tövbe kapısından içeri girmeyi nasip etsin inşallah. Müslüman olarak doğduk  Müslüman olarak ölürüz inşallah. Rabbim kalbimizi hakikatten ayırmasın saptirmasin inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes