> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Merak Ettiklerimiz > İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş  (Okunma Sayısı 1508 defa)
21 Temmuz 2010, 19:28:30
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Temmuz 2010, 19:28:30 »



İLK İNSAN TOPRAKTAN MI YARATILMIŞ, MAYMUNDAN MI GELMİŞTİR?
 


Prof. Dr. Âdem TATLI

İnsanın kendi geçmişi ile ilgilenmesi, şüphesiz aklın gereği­dir. Dünyaya nereden ve nasıl geldiğini bulmaya çalışması ga­yet tabiidir. Ancak, bu tip soruları nasıl çözecek, konu ile ilgili dokümanları neyle tartıp değerlendirecektir? Sadece mücerret akıl bu soruları cevaplandırmaya kâfi midir?

Bu konunun açıklığa kavuşması için önce aklın çalışma prensibinin bilinmesi gerekir.[9]

 

Aklın Çalışma Prensibi Nasıldır?
 

Akıl, hâdiseleri değerlendirme ve yorumlamada, duyu or­ganlarıyla alınan bilgileri mantık süzgecinden geçirir. Duygu organlarının görevi farklı olduğu gibi, tesir sahaları da sı­nırlıdır. Kulağımızla bütün sesleri işitebiliyor muyuz? Hayır! Sadece titreşimleri 20 ile 20.000 arasındaki sesleri alabiliyoruz. Nitekim göz de ancak belli dalga boyundaki ışıkları seçebiliyor. Yedi renkli bir daireyi hızla döndürünce beyaz görürüz. Beyaz ışık da renk tayflarına ayrılınca yedi renk olarak karşımıza çı­kar. Demek ki, göz aklanabiliyor. Bir başka misâl; sıcak sudan çıkan elimizi ılık suya batırınca, bu suyun soğuk olduğuna hük­mederiz. Ama hakikatte su ılıktır.

Aslında burada aldanan ne gözdür, ne de el. Akıl, bu duyu organlarından gelen bilgilere dayanarak hükümler çıkarmıştır. Yani, her iki halde de yanılmış olan akıldır.

Herhangi bir konu hakkında akıl; cüz'den kül'e ve kül'den cüz'e (tüme varım ve tümden gelim) metodlarıyla değerlendir­me yapar ve bir hükme varır. Bu hüküm gerçek bir hüküm ol­mayabilir de. Zira, daha sonra duyu organlarının akla vereceği malzemenin değişmesiyle aklın ortaya koyacağı kıymet hüküm­leri de değişebilecektir Çünkü, tesir sahaları sınırlı olan duyu organlarından elde edilmiş bilgilerin de eksik olacağı tabiîdir. Yetersiz bilgi ile aklın yeterli hüküm çıkarması beklenebilir mi? Bundan dolayı bir çokları tarafından bilim; "Her an yanlışlığı ispatlanabilen değer hükümleri" olarak tarif edilir.

150 yıl önce ses ve şekillerin nakliyle ilgili bilgiler şimdi­kinden çok çok noksandı. Bu bilgilerle o zaman, görüntülerin nakledilemiyeceği hükmü çıkarılmıştı. Demek ki çevreden elde edilen bilgilerin değişmesine paralel olarak, aklın ortaya koydu­ğu değer hükümleri de değişiyor.

O halde, ilk insanın yaratılışı hakkında öyle bir hüküm ortaya koymalıyız ki, zaman ve zemine bağlı olarak değiş­mesin. Yani, gerçek bir hüküm olsun.[10]

 

Akıl Yaratılışı Tek Başına Kavrayabilir mi?
 

Akıl yaratılışı tek başına ne dereceye kadar kavrayabilir? Bu sorunun isabetli cevaplandırılması, mes'elenin çözümünü yarı yarıya kolaylaştıracaktır.

Aklın nüfuz edebildiği saha belirli ve sınırlıdır. Bu alan dı­şında kalan ve aklın tek başına çözemediği problemler, metafi­ziğin konusunu teşkil ederler.

İşte aklın nüfuz sahası dışında olan metafizik konularından birisi de "yaratılış"tır. Konu, ilk insanın yaratılışı olunca, iş daha da zorlaşır. Aklın burada tek başına varacağı sonuçta hata payı büyük olacaktır. Akıl bu vadide yalnız gidemez. Giderse hatalı sonuçlara varması kaçınılmaz olur. Çünkü, bir anla­ma âleti olan aklın idrak sahası sınırlıdır, dardır. Onun için aklın burada ilâhî beyan ve hükümlere, yani küllî bir akla ihtiyacı vardır. O da Kur'ân-ı Kerîm'dir.

Yaratılışı sadece akla güvenerek çözmek isteyenler de çıktı. Hem de büyük bir gürültü ile. Ama sonuç ne oldu? Sonunda "Çıkmaz yol"a girdiler. İnsanın, bir takım hayvanların evrimiyle ve tesadüfen ortaya çıktığını iddia eder oldular ve bu düşünce günümüzde bir doktrin, bir felsefe şeklini aldı. "Evrim felsefe­si" olarak kendisine bir hayli taraftar da buldu. Bu felsefenin bazı ateşli taraftarları, işi daha da ileri götürdüler. Öyle ki, evrim bunların elinde bir inanç sistemi haline geldi. Evrime inanmayan aydınlar, bu ilim çevrelerince aforoz edildiler. Orta çağda mı?

Hayır! Yirminci yüzyılda.[11]

 

Evrimcilere Göre, İnsan Nasıl Yaratılmıştır?
 

Şunu hemen ifâde edelim ki, evrimciler yaratılışı değil, evri­mi kabul ederler. Onlara göre; tek hücre zamanla değişikliğe uğrayarak günümüzdeki milyonlarca çeşit canlı hasıl oldu. Tabiî insan da bunlar arasındaydı ve bu değişiklikten o da nasi­bini aldı.

Bu değişiklikler nasıl oldu? Bunu kim yaptı? Evrimcile­re göre bu soruların cevabı gayet basittir. Bu farklılaşma onlara göre; tesadüfen olmuştur. Bu durumun ise çok uzun zamanda cereyan ettiğini söylerler. Meselâ; ne kadar zamanda? Bu zaman öyle bir süredir ki, tetkiki mümkün değildir. Faraza, iddia ettikleri değişikliğin, ileri sürdükleri zamanda cereyan et­mediğini ortaya koysanız, evrimci sizi başka geçmişlere havale eder.

Evrimciler, bırakın yeni canlıların ortaya çıkışını, insan tü­rünün ırklarını bile açıklayamıyorlar. Meşhur evrimci T. Dobzhansky, bununla ilgili olarak şöyle diyor:

"Darwin'den bu yana bir asır geçtiği halde, insan türün­deki farklı ırkların orijinine ait problemi çözemedik. Mesele hâlâ bir asır önceki kadar karışık."[12]

Bir kimse, ırkların orijinini dahi izah edemeyen bîr teo­riyle, bütün canlıların yaratılışı ve geçirdiği değişiklikler gi­bi derin mes'eleleri nasıl açıklayacaktır? Anlaşılan odur ki, evrim teorisine ilmî delillerle yaklaştıkça, bu teorinin müdafaası imkânsız hale gelecektir.

Meşhur bir evrimci olan Simpson, insanın yaratılışıyla ilgili olarak şöyle der:

"İnsan, kâinatta anlama kapasitesine ve potansiyeline sahip tek varlıktır. Şuursuz ve akılsız maddelerin bir ürünüdür. Dün­yaya gelişini kendisi başarmış olan insan, sadece kendisine karşı sorumludur. İnsan, kâinatta yaratıcı, kontrol ve tayin edici bir güce sahip değildir. Fakat, kendisinin ustası ve âmiridir. Bu bakımdan insan, kendi kaderini kendisi tayin ve idare etmelidir."

Simpson, evrim felsefesini açıklarken akıl ve mantık sınırını zorlamakta, bir cümlede söylediğini diğerinde yalanlamaktadır. İnsan, hem "...Kâinatta anlama kapasitesine ve potansiyeline sa­hip tek varlık" olarak kabul ediliyor, hem de "şuursuz ve akılsız maddelerin ürünüdür" deniyor. Şuursuz ve akılsız bu maddeler, şuurlu insanı nasıl meydana getirecek?

Maddelerin kendilerinde "anlama ve şuur" yok ki, insana verebilsin.

Paragrafın devamında "dünyaya gelişini kendisi başarmış bir insan" deniyor. Bir yaşında ancak ayağa kalkabilen ve 5-6 yaşında çevresini tanımaya başlayan insanın, kendisini yokluk­tan meydana getirmesine imkân var mı? Başlangıçta yok olan insan nasıl kendisini meydana getirecek?

Simpson yazısına şöyle devam ediyor: "insan kâinatta yara­tıcı, kontrol ve tayin edici bir güce sahip değildir. Fakat kendisi­nin ustası ve âmiridir." Hem insanın kâinatta bir güce sahip ol­madığı, hem de kendisinin ustası olduğu iddia ediliyor. Kâinata sözü geçmeyen insan, nasıl kendisinin ustası olacak? Zira, insa­nın var olabilmesi için yer küreye, güneşe, aya, havaya, kısacası bütün bir kâinata gerek vardır.

Mes'eleleri doğru değerlendiremiyeceği düşüncesi ile 18 yaşına kadar kendisine kanuni ehliyet tanınmayan insana Simpson, anne karnında ve hattâ önceki safhalarda kendi kendini idare ettiriyor.

En basit bir hücre içinde bile, yüzlerce olay bir anda cereyan ediyor. Milyonlarca hücreden meydana gelen ve hücreleri de­vamlı değişip tazelenen insanın, kendisini idaresi elbette düşü­nülemez. Kalbin çalışması, sinir sisteminin işlemesi, kanın te­mizlenmesi ve besinlerin sindirim için hazırlanıp taşınması gibi yüzlerce olaym cereyanı insanın isteğine mi bağlı? Hayır. İnsa­nın hiç müdahalesi olmadan bu hâdiseler devam ediyor. Simpson'un kendisi de bu kanunun dışında değil.

Atom ve moleküllerden varlıkların teşkili ve kâinatta cere­yan eden bütün hâdiselerin idaresi; ancak, sonsuz ilim ve kudret sahibi bir yaratıcının, kâinatta her an tasarrufta bulunmasıyla mümkündür.

Meşhur evrimcilerden L. Zuckerman da çalışma prensipleri­ni şöyle dile getirir: "Saf ilmî düşünceyle, fizik ve kimya ka­nunları ışığında işe başlıyoruz. Fakat, hemen objektif haki­katlerden uzaklaşarak kıyas ve tahmine dayanan sahaya kayıyoruz. Hissî bir sezişle veya izah tarzıyla insanın fosil tarihiyle ilgili hükmü veriyoruz."

Yine evrimcilerden Gould, çaresizliğini şu soru ile dile geti­riyor: "Cedlerle nesiller arasında geçiş gösteren elimizde hangi deliller var?" O'nun bu sorusuna evrimci anatomi profesörü Kitts şöyle cevap veriyor: "Paleontolojinin (Fosil bilgisi), ev­rimle ilgili delilleri sağladığına dair parlak sözlerine rağ­men, evrimcilerin problemleri çözülememiştir. Bunların en önemlisi, fosiller arasındaki boşluklardır. Evrim için türler arasında geçiş formu gereklidir. Halbuki paleontoloji bunu temin edememiştir."

İnsanın sorası geliyor. Madem evrim için geçiş formu ge­reklidir. Bu geçiş formları da bulunamamıştır. O halde niçin ev­rimi müdafaa ediyorsunuz?

Evrimcilerin bu şekildeki itirafları daha da çoğaltılabilir. Ama dikkat edilirse görülecektir ki, iddia ettikleri evrim fikrini destekleyen hiç bir delil yoktur. O halde niçin bu görüşlerinde ısrarlıdırlar? Tek cümle ile; bir Yaratıcı'yı kabul etmemek için.

Evrimcilerin temel felsefesini şöyle özetlemek mümkün­dür: San'at var, fakat san'atkâr yok. Eser var, usta yok. Ki­tap var, fakat bunu yazan yoktur.

Evrimcilerin görüş ve düşüncelerinin nereye dayandığını Gish, şu ifadelerle en iyi şekilde dile getiriyor: "Evrim felsefe­si, evrimcilerin kendi dünya görüşleri içerisinde yer alan bir inanç sistemidir, bir dindir."

Aslında evrim felsefesi materyalizmle iç içedir. Gish bu ko­nuya şu sözlerle dikkat çekmektedir: "Bir çok ilim adamının evrimi kabul etmesinin sebebi, bu teorinin, bütün canlıların yaratılışını materyalist ve tabiatçı bir düşünce ile izah etme­sindedir. Çünkü bunlar, materyalizme ve tabiata inanı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş
« Posted on: 19 Nisan 2024, 04:50:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş rüya tabiri,İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş mekke canlı, İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş kabe canlı yayın, İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş Üç boyutlu kuran oku İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş kuran ı kerim, İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş peygamber kıssaları,İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmiş ilitam ders soruları, İlk İnsan Topraktan mı Yaratılmış Maymundan mı Gelmişönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes