๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Merak Ettiklerimiz => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 21 Temmuz 2010, 18:42:54



Konu Başlığı: Dünya Öküzle Balığın Üstünde midir
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Temmuz 2010, 18:42:54
DÜNYA ÖKÜZLE BALIĞIN ÜSTÜNDE MİDİR?
 

Ömer SEVİNÇGÜL

Küçük bir çocukken dedeme sormuştum: "Deprem nasıl oluyor dedeciğim.." Bu, boyumdan büyük suali sormama hayret etmekle beraber, cevabını da vermişti: "Koca öküz başını sallı­yor da ondan." Hiçbir şey anlamayarak mel mel baktığımı gö­rünce izah etmişti: "Dünya bir öküzün boynuzları arasındadır yavrum. Öküz de bir balığın üstünde durur. Balık bir süt derya­sında yüzer..." başını ağır ağır sallayarak daha buna benzer bir­çok şey anlatmıştı.

O zaman bunun bir hakikat olup olamayacağını düşünme­miş, böyle bir öküzün ne çok yem yiyeceğini, o kocaman balı­ğın ne kadar hızlı yüzeceğini, süt deryasının kimbilir ne kadar büyük olduğunu hayal etmiştim. Beni eğlendirmişti bu mesele.

Aradan yıllar geçti. Okula gittim. Bir gün Fen Bilgisi der­sinde öğretmen, "Dünya, güneşin çevresinde büyük bir hızla ha­reket eden bir uçağa benzer," dediği zaman şaşıp kalmıştım. Bu hususu etraflıca açıklamıştı öğretmen.

Peki, öküzle balık neyin nesiydi?

Daha sonra meseleyi enine boyuna araştırdım ve bu sözün bir hadîs-i şerîf olduğunu öğrendim. Her zaman hak ve hakikat söyleyen Peygamber Efendimiz bu sözüyle neyi anlatmak iste­mişti?

Nihayet anladım ki, bu mecazi bir sözdür, fakat halk hakikat anlıyor.

Bilindiği gibi söz üç manada kullanılır: Hakikat, mecaz ve kinaye.

Söz söylendiği manada kullanılırsa "hakikat" olur.

Söz, kendi manasından başka bir mana için söylenmişse ve kendi manasında kullanılmasına bir mani varsa "mecaz" olur.

Bir şey hakiki manasıyla değil de, bu hakiki mananın aksi ile ifade olunuyorsa o söze "kinaye" denir.

Mesela, "odun" kelimesi yakılacak şey manasında kullanılır­sa "hakikattır. Şayet bu kelimeyle bir kimsenin kalın kafalı, zerafetten habersiz olduğunu anlatmak istiyorsak bu "mecaz" olur. Deyimlerimiz tamamen mecazi sözlerdir. "Ağzı kulaklarına va­rıyor" deriz ve bu sözümüzle bahsettiğimiz kişinin çok sevinçli olduğunu, memnuniyetini ifade ederiz; ağzın gidip de kulağa misafir olmasını değil.

Mecazın "akli" ve "lügavi" olmak üzere iki kısmı vardır. Ayrıca, alâkası teşbih olan mecazlara "istiare" başka türlü alâkası bulunanlara da "mürsel mecaz" denmektedir.

Kinaye ise, bir sözü kapalı söylemektir. Şair Eşrefin şu bey­tinde kinaye vardır:

"Maariften eser yok, cehlde geçtik Ebu Cehl'i, Müheyyayız cehalet çün eğer üstad lazımsa."

(İlimden eğitimden eser yok; cehalette, yani bilgisizlikte Ebu Cehl'i bile geçtik. Eğer cehalet öğretmek üzere iyi bir öğ­retmen aranıyorsa, biz hazırız.)

Şimdi gelelim asıl meseleye. Dünya öküzle balığın üstünde­dir, sözünde kastedilen mana nedir?

Peygamber efendimiz bununla şu üç manayı anlatmak iste­miştir:

Birincisi: Cenâb-ı Hak yarattığı her mahluk için bir melaike vazifelendirmektedir. Bunlara "Müekkel Melekler" diyoruz. Dünyanın da iki tane müekkel melaikesi vardır ki, bunların isimleri "Sevr" ve "Hut"tur. Yani "Öküz" ve "Balık".

ikincisi: On dört asır önce, yani Peygamberimiz ve Sahabe­lerinin yaşadığı asırda en önemli iki geçim kaynağı çiftçilikle avcılıktı. Bu şimdi de kısmen böyledir. Ziraatın sembolü öküz, avcılığın sembolü ise balıktır. İşte, Peygamberimiz "Dünya öküzle balığın üstündedir," hadisiyle bu hakikata parmak bas­mış, insanların geçiminde en mühim iki kaynağı gayet beliğ bir tarzda ifade etmiştir.

Üçüncüsü: Bilindiği gibi, tekniğin henüz yeterince gelişme­diği devirlerde dünyanın durduğuna, güneşin döndüğüne inanı­lırdı. Halbuki zamanla bunun tersinin doğru olduğu kesin olarak anlaşıldı. Eski bilgilere inanan insanlara bu gerçeği doğrudan doğruya anlatmak kolay değildi. Böyle yapılsaydı, belki de bir­çok insanlar İslâm nurundan istifade edemeyeceklerdi. Resûl-i Ekrem, bir edebi sanat yaparak cevap vermiş ye o asrın insanla­rını tatmin etmiştir.

Dünya güneşin etrafında dönerken hayalî on iki menzilden geçer. Biz bunlara "burçlar" diyoruz. Bu burçlardan ikisinin adı "öküz" ve "balık"tır. Peygamber efendimize ayrı ayrı zamanlar­da dünyanın ne üstünde durduğu sorulmuş, o da birinci defasın­da "öküzün", ikinci defasında "balığın" üstünde duruyor diye buyurmuştur. Bu cevaplarıyla, sual vakitlerinde dünyanın öküz ve balık burçlarından geçmekte olduğunu, fakat güneşin sabit olduğunu da on dört asır önceden haber vermiştir.

Mecazlı ve kinayeli bir sözle üç büyük hakikati en güzel şe­kilde dile getirmekle hem o asırdaki, hem de daha sonraki asır­lardaki muhataplarını tatmin etmek fevkalade bir başarıdır. Bur­nu gururla büyüyen nice edebiyatçıyı mahcup ve zelil etmeye yeter!..[90]