๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Merak Ettiklerimiz => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 19 Temmuz 2010, 15:28:36



Konu Başlığı: Asr-ı Saadetten İbretli Bir Misal
Gönderen: Zehibe üzerinde 19 Temmuz 2010, 15:28:36
Asr-ı Saadetten İbretli Bir Misal:
 

Mekke'nin fethi günü Manzum kabilesinin soylu ailelerin­den bir kadın hırsızlık yapmış, suçüstü yakalanmıştı. Cezalandı­rılması gerekiyordu. Fakat soylu bir aileye mensup olduğu için, ailenin şerefinin lekelenmesinden korkuluyor, bu yüzden kadı­nın cezadan affedilmesi isteniyordu. Fakat bunu nasıl sağlaya­caklardı? Hz. Peygamber'e bunu nasıl söyleyeceklerdi. Nihayet, Peygamberimizin çok sevdiği Üsâme bin Zeyd'i O'na elçi olarak göndermeye karar verdiler. Üsâme, Hz. Peygamber'in huzu­runa çıkarak durumu anlattı. Ondan suçlu kadını affetmesini is­tedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu teklife çok kızdı. Derhal dışarı çıkarak şu tarihî konuşmayı yaptı:

"Ey müslümanlar, sizden evvelki milletlerin yıkılıp helak olmalarının, tarihten silinip gitmelerinin sebebi nedir, bili­yor musunuz? Onlar; ileri gelenlerden biri suç işlediğinde ona ceza vermezlerdi. Halktan biri suç işlediğinde ise, ceza­nın tatbiki için adetâ can atarlardı. Bu zulüm onların yıkılıp gitmelerine sebep oldu. Yemin ederim ki, suçu işleyen kızım Fatıma bile olsaydı, onu cezalandırmakta hiç tereddüt et­mezdim."

Bunun üzerine ceza hemen uygulandı. Hz. Ebû Bekir'in, halife seçildiği zaman yaptığı konuşmasın­daki şu cümleler de, bu noktadan dikkat çekicidir:

"İçinizden zayıf olanlar, haklarını alıncaya kadar benim nazarımda en kuvvetlidir; Kuvvetliler de ben onlardan baş­kalarının haklarını alıncaya kadar, benim yanımda en za­yıftırlar."

8. Cezaların Şahsîliği ve Kanuniliği. İslâm'da kanunsuz ce­za olmaz ve ayrıca suç işleyenin yerine başka birinin cezalandı­rılması da söz konusu değildir. Bu konuda bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulur:

"Muhakkak ki Allah Teâlâ, miktarı belli cezalar dışında kanlarınızı akıtmayı, mallarınızı almayı, ırz ve namusa te­cavüzü haram kılmıştır."

Cezaların şahsîliği prensibi, En'âmi sûresinde şöyle ifade edilmiştir: "Herkesin kazandığı, ancak boynunadır. Kimse, başkasının (günah) yükünü taşımaz.." [337]

9. Mahkemelerin Bağımsızlık ve Tarafsızlığı. İslâm'da adalet müessesesi olan mahkemeler, her türlü dış baskıdan, şahsî kin ve garazlardan, keyfî tasarruflardan uzak tutulmuş,hâkimlerin tarafsızlıklarını kaybetmelerine müsaade edilmemiş­tir. İslâm mahkemelerinde devlet reisleri sıradan vatandaşlarla birlikte hakim önüne çıkmışlar, suçlu görüldükleri takdirde de cezalandırılmışlardır.

10. Mesken masuniyeti ve hususî hayatın dokunulmazlı­ğı. İslâm'da şahsın hususî hayatına karışmaya, meskenine izin­siz girmeye kimsenin hakkı yoktur. İnsanların gizli hallerini araştırmak, İslâm'da yasaktır.

11. Seyahat Hürriyeti. İslâm'da seyahatin ibret almaya ve sıhhat bulmaya sebep olduğu kabul edilir. Bu sebeple seyahat yapılması teşvik edilmiştir. Kanunsuz ve keyfî olarak şahısların seyahat hürriyetinin engellenmesi söz konusu değildir.

12. Yaşama hakkı, can, mal ve namusların tecavüzden korunma teminatı. Bu husus, Veda Hutbesinde Allah Resulü tarafından en güzel bir şekilde ortaya konulmuştur:

"İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz Mekke nasıl mübarek bir şehir ise, can, mal ve namuslarınız da öyle mu­kaddestir. Her türlü tecâvüzden korunmuştur."

13. Sosyal Güvenlik. İslâm dîni insanın, yaşlılık, hastalık, felâket ve kazalar karşısında mağdur ve perişan olmaması için, onu himaye etmiş, getirdiği sosyal güvenlik tedbirleri ile muh­taç durumda kalan fertlerin geleceğini teminat altına almıştır. İslâmiyet, herşeyden önce insanları çalışmaya sevkederek malî bakımdan kendilerini güvenceye almalarını teşvik etmiştir. Ay­rıca getirdiği çeşitli tedbirlerle onlara aile içinde, «komşu ve ak­raba muhitinde, ayrı bir güvenlik sağlamıştır. Bütün bu güven­lik tedbirleri yetersiz kaldığı yerlerde de devlet bizzat ferdin gü­venliğini teminat altına almıştır. Zekât müessesesi ve vakıflar en mükemmel sosyal güvenlik kurumlarıdır.

14. Çalışma hürriyeti, ücret adaleti ve eşitliği. İslâm'da çalışma, emek sarfetme büyük bir değer ve teşvik görmüştür. Dilenmek, başkasına yük olmak, hoş karşılanmamıştır. Hatta ai­lesinin nafakasını helâl yoldan temin etmek için çalışmak, farzları yerine getirmek şartıyla ibadet bile kabul edilmiştir. "İn­san, ancak çalıştığının karşılığını alır" âyet-i kerimesi de, İslâm'ın emek ve çalışmaya verdiği ehemmiyeti gösterir...

Çalışma hürriyetini meşru kazanç yolundan olmak şartıy­la tam bir teminat altına alan İslâm, işçi ile işveren arasında­ki münasebetleri de en güzel şekilde tanzim etmiştir. İşveren, işçisinin emeğini hakkıyla ödemek zorundadır. Onun saflık ve bilgisizliğinden istifade edip düşük ücretle çalıştırması veya üc­retini zamanında ve tam ödememesi yasaklanmıştır.

"İşçinin ücretini, alın teri kurumadan ödeyin" prensibi, işçinin hakkını en mükemmel şekilde teminat altına almıştır.

Bir hadis-i kudsî'de Cenabı Hak: "Bir işçi çalıştırıp ta on­dan istediği randımanı aldığı halde ücretini ödemeyen kim­seye ben kıyamet gününde hasım olurum" buyurmuştur.

Buna mukabil, işçi de kendine tevdi edilen işi, eksiksiz, ku­sursuz yapmaya çalışacak, aldığı ücreti hak etmeyi prensip edi­necektir.

15. Çocukların Himayesi. İslâmiyet, doğumundan itibaren çocuklara sahip çıkmış, onların beslenme ve giyim masrafları için anne babaya çeşitli yardımlar yapmış, bu iş için hazineden ödenekler ayırmıştır. Bugün çocuk parası adı altında bütün zengin devletlerde bu yardım yapılmaktadır. Resûlüllah Efendi­miz, harpte kadınların ve bilhassa çocukların öldürülmemesini, İslâm ordusuna ısrarla tenbih etmiştir.

16. Temel Eğitim Mecburî ve Parasızdır. "İlim öğren­mek kadın erkek her müslüman üzerine farzdır." hadis-i şerifi, temel eğitim mecburiyetini getirmektedir. İslâm'da temel eğitim müfredatı titizlikle hazırlanmıştır.

Temel eğitimin içine dinî, ahlâkî, edebî bilgilerin öğretilme­si yanında, meslekî eğitim de girmektedir. İslâmiyet, dinî bilgi­lerle birlikte çocuğun meslek sahibi kılınmasını da zaruri gör­mektedir. Temel eğitim devletin himayesi altında ve meccanî, yani parasızdır.[338]


Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı Saadetten İbretli Bir Misal
Gönderen: Pelinay üzerinde 06 Ağustos 2016, 15:02:20
Bu hadise gercekten cok ibretlik hepimize ornek.
Rabbim adaletten bir adim dahi saptirmasin insallah cumlemizi bilhassa da devlet reislerimizi


Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı Saadetten İbretli Bir Misal
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 06 Ağustos 2016, 18:05:38
Esselamu aleykum
Her şeyde adalet öncelik olmalı...Rabbim adaleti hayatından cikarmayan ,elini ,gözünü tüm organlarını hayr için kullanan kullarindan etsin inşallah....