๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 04 Şubat 2011, 16:44:36



Konu Başlığı: Yirmi Dokuzuncu Mektup İkinci Nükte
Gönderen: Hadice üzerinde 04 Şubat 2011, 16:44:36
İKİNCİ NÜKTE

Cenâb-ı Hak Kur'ân'da çok şeylere kasem etmiş. Kasemât-ı Kur'âniyede çok büyük nükteler var, çok sırlar var.
Meselâ
8(http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b29002.gif) da kasem, On Birinci Sözdeki muhteşem temsilin esasına işaret eder; kâinatı bir saray ve bir şehir suretinde gösterir.

Hem
9 (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b29003.gif) deki kasemle, i'câzât-ı Kur'âniyenin kudsiyetini ve ona kasem edilecek bir derece-i hürmette olduğunu ihtar eder.

10(http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b29004.gif)
11 (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b29005.gif)

deki kasem, yıldızların sukutuyla, vahye şüphe îras etmemek için cin ve şeytanların gaybî haberlerden kesilmelerine alâmet olduğuna işaret etmekle beraber, yıldızları dehşetli azametleriyle ve kemâl-i intizamla yerlerine yerleştirmek ve seyyaratları hayret-engiz bir surette döndürmekteki azamet-i kudret ve kemâl-i hikmeti, o kasemle ihtar ediyor.
 12 (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b29006.gif) deki kasemde, havanın temevvücâtı ve tasrifâtı içinde mühim hikmetleri ihtar etmek için, rüzgârlara memur melâikelere kasemle nazar-ı dikkati celb ediyor ki, tesadüfî zannolunan unsurlar,
Yirmi Dokuzuncu Mektup - s.534

çok nazik hikmetleri ve ehemmiyetli vazifeleri görüyorlar.

Ve hâkezâ, herbir mevkiin, ayrı ayrı nüktesi ve faydası vardır. Vakit müsait olmadığı için, yalnız icmâlen
1 (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b29007.gif) kasemindeki çok nüktelerinden bir nükteye işaret edeceğiz. Şöyle ki:

Cenâb-ı Hak, tîn ve zeytinle kasem vasıtasıyla azamet-i kudretini ve kemâl-i rahmetini ve büyük nimetlerini ihtar ederek, esfel-i sâfilîn tarafına giden insanın yüzünü o taraftan çevirip, şükür ve fikir ve iman ve amel-i salih ile, tâ âlâ-yı illiyyîne kadar terakkiyât-ı mâneviyeye mazhar olabilmesine işaret ediyor. Nimetler içinde tîn ve zeytinin tahsisinin sebebi, o iki meyvenin çok mübarek ve nâfi olması ve hilkatlerinde de medar-ı dikkat ve nimet çok şeyler bulunmasıdır. Çünkü, hayat-ı içtimaiye ve ticariye ve tenviriye ve gıda-yı insaniye için zeytin en büyük bir esas teşkil ettiği gibi; incirin hilkati, zerre gibi bir çekirdekte koca incir ağacının cihazatını saklayıp derc etmek gibi bir harika mucize-i kudreti gösterdiği gibi, taamında, menfaatinde ve ekser meyvelere muhalif olarak devamında ve daha sair menâfiindeki nimet-i İlâhiyeyi kasemle hatıra getiriyor. Buna mukabil, insanı iman ve amel-i salihe çıkarmak ve esfel-i sâfilîne düşürmemek için bir ders veriyor.



8 "Yemin olsun güneşe ve aydınlığına." Şems Sûresi, 91:1.

9 "Yâsin. Hikmet dolu Kur'ân'a yemin olsun." Yâsin Sûresi, 36:1-2.

10 "Kayan yıldıza yemin olsun." Necm Sûresi, 53:1.

11 "Yemin ederim yıldızların mevkilerine. Bu bir yemin ki, bilseniz, ne büyüktür." Vâkıa Sûresi, 56:75-76.

12 "Yemin olsun rüzgâra." Zâriyât Sûresi, 51:1. "Yemin olsun gönderilen meleklere." Mürselât Sûresi, 77:1.

 1 "Yemin olsun incire ve zeytine." Tîn Sûresi, 95:1.