๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 17 Şubat 2011, 16:22:04



Konu Başlığı: On Dokuzuncu Mektup On Üçüncü Nükte 4. Misal
Gönderen: Hadice üzerinde 17 Şubat 2011, 16:22:04
DÖRDÜNCÜ MİSAL:

 Büyük bir imam olan İbni Veheb haber veriyor ki:

Gazve-i Bedir'in on dört şehidinden birisi olan Muavviz ibni Afra' Ebu Cehil ile döğüşürken, Ebu Cehl-i lâin, o kahramanın bir elini kesmiş. O da öteki eliyle elini tutup Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına gelmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun elini yine yerine yapıştırdı, tükürüğünü ona sürdü. Birden şifa buldu, yine harbe gitti, şehid oluncaya kadar harb etti.21

Hem yine İmam-ı Celîl ibni Veheb haber veriyor ki: O gazvede Hubeyb ibni Yesaf'ın omuz başına bir kılıç vurulmuş ki, bir şakkı ayrılmış gibi dehşetli bir yara açılmış. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onun kolunu omuzuna eliyle yapıştırmış, nefes etmiş; şifa bulmuş.22

İşte şu iki vakıa, çendan âhâdîdir ve haber-i vahiddir. Fakat İbni Veheb gibi bir imam tashih etse, gazve-i Bedir gibi bir menba-ı mucizat olan bir gazvede olsa, hem bu iki vakıayı andıracak çok misaller bulunsa, elbette şu iki vakıa kat'î ve vakidir denilebilir.

İşte, ehâdis-i sahiha ile sübut bulan belki bin misal var ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın mübarek eli ona şifa olmuş.
On Dokuzuncu Mektup - s.417


(Bu parça altın ve elmasla yazılsa liyakati var)

Evet, sabıkan bahsi geçmiş:

    Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi,
    (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b19097.gif)sırrıyla, aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde, onları inhizâma sevk etmesi,
    (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/b-mektubat/ayetler/b19098.gif)nassı ile, aynı avucunun parmağıyla kameri iki parça etmesi,
    ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi,
    ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması,
    elbette o mübarek el, ne kadar harika bir mucize-i kudret-i İlâhiye olduğunu gösterir.
    Güya, ahbap içinde o elin avucu küçük bir zikirhane-i Sübhânîdir ki, küçücük taşlar dahi içine girse zikir ve tesbih ederler.
    Ve a'dâya karşı küçücük bir cephane-i Rabbânîdir ki, içine taş ve toprak girse, gülle ve bomba olur.
    Ve yaralılar ve hastalara karşı küçücük bir eczahane-i Rahmânîdir ki, hangi derde temas etse, derman olur.
    Ve celâl ile kalktığı vakit, kameri parçalayıp, Kab-ı Kavseyn şeklini verir.
    Ve cemâl ile döndüğü vakit, âb-ı kevser akıtan on musluklu bir çeşme-i rahmet hükmüne girer.

Acaba böyle bir zâtın birtek eli böyle acip mucizâta mazhar ve medar olsa, o zâtın, Hâlık-ı Kâinat yanında ne kadar makbul olduğu ve dâvâsında ne kadar sadık bulunduğu ve o el ile biat edenler ne kadar bahtiyar olacakları, bedâhet derecesinde anlaşılmaz mı?

ir sual: Deniliyor ki: "Sen çok şeylere mütevatir dersin. Halbuki biz onların çoğunu yeni işitiyoruz. Mütevatir birşey böyle gizli kalmaz."

Elcevap: Ulema-i şeriat yanında çok mütevatir ve bedihî şeyler var ki, onlardan olmayana göre meçhuldür. Ehl-i hadis yanında da çok mütevatir var, sairlerin yanında âhâdî de olmuyor. Ve hâkezâ, her fennin ehl-i ihtisası, o fenne göre bedihiyâtı, nazariyâtı beyan edilir. Umum halk ise, o fennin ehl-i ihtisasına itimad eder, teslim olur veya içine girer, görür.

Şimdi, haber verdiğimiz hakikî mütevatir veya mânevî mütevatir veya tevatür hükmünde kat'iyeti ifade eden vakıalar, hem ehl-i hadis, hem ehl-i şeriat, hem ehl-i usulüddin, hem ekser tabakat-ı ulemada hükmünü öyle göstermiş. Gaflette bulunan avam veya gözünü kapayan nâdanlar bilmezlerse, kabahat onlara aittir.




21 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:324; Ali el-Kari, Şerhu'ş-Şifâ, 1:656; İbni Seyyidi'n-Nâs, Uyûnü'l-Eser, 1:261.

22 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:324; Ali el-Kari, Şerhu'ş-Şifâ, 1:656; İbni Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 6:164; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve: 6:178.