๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 17 Şubat 2011, 16:07:00



Konu Başlığı: On Dokuzuncu Mektup On İkinci Nükte 3. Misal
Gönderen: Hadice üzerinde 17 Şubat 2011, 16:07:00
ÜÇÜNCÜ MİSAL:


Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın "yed-i beyzâ" ve "asâ" mucizesine nazire olarak, üç hadisede bir mucize-i Ahmediye:

Birincisi: Hazret-i İmam-ı Ahmed ibni Hanbel, Ebu Saidi'l-Hudrî'den tahriç ve tashih eder ki:

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Katâde ibni Numan'a, karanlıklı, yağmurlu bir gecede bir değnek verir ve ferman eder ki: "Sana, lâmba gibi, onar arşın her tarafta ışık verecek. Evine gittiğin zaman bir siyah şahıs gölge göreceksin. O şeytandır. Onu hanenden çıkar, tard et." Katâde değneği alır, gider. Yed-i beyzâ gibi ışık verir. Evine gider, o siyah şahsı görür, tard eder.11

İkincisi: Bir menba-ı garaip olan gazve-i kübrâ-yı Bedir'de, Ukkâşe ibni'l-Muhassını'l-Esedî'nin müşriklerle döğüşürken kılıcı kırıldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, ona, kılıca mukabil, kalınca bir değnek verdi. Dedi: "Bununla harb et." Birden, değnek, biiznillâh, uzun, beyaz bir kılıç oldu. Onunla harb etti. Hayatı miktarınca, tâ Yemâme harbinde şehid oluncaya kadar boynunda taşıdı.12 Şu hadise kat'îdir. Çünkü Ukkâşe bütün hayatında onunla iftihar etmiş ve o kılıç "el-avn" namıyla meşhur olmuş. İşte, Hazret-i Ukkâşe'nin iftiharı ve kılıcın "avn" namıyla, kılıçların fevkinde iştiharı, şu hadisenin iki hüccetidir.

Üçüncüsü: İbnü Abdi'l-Berr13 gibi bir allâme-i asır ve ehl-i tahkikin büyüklerinden nakil ve tashih ediyorlar ki:

Gazve-i Uhud'da, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın halazâdesi olan Abdullah ibni Cahş harb ederken kılıcı kırıldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona bir değnek verdi. O değnek onun elinde bir kılıç oldu; onunla harb etti. O eser-i mucize olan kılıç bâki kaldı. Meşhur İbnü Seyyidi'n-Nâs, siyerinde haber veriyor ki: Bir zaman sonra, Abdullah'ın o kılıcı Buğa-yı Türkî namında bir adama iki yüz liraya satıldı.

İşte bu iki kılıç, asâ-yı Mûsâ gibi birer mucizedir. Fakat asâ-yı Mûsâ, vefat-ı Mûsâ'dan sonra veçh-i i'câzı kalmadı; fakat şunlar bâki kaldılar.




11 Müsned, 3:65; es-Sâ'âtî, el-Fethü'r-Rabbânî, 22:66-67; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 2:166-167; el-Hindî, Kenzü'l-Ummâl, 12:376; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:3323; Ali el-Kari, Şerhu'ş-Şifâ, 1:671; el-Askalânî, el-İsâbe, no. 7076.


12 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:333; Ali el-Kari, Şerhu'ş-Şifâ, 1:671; Hafâcî, Şerhu'ş-Şifâ, 3:156; İbni Hişâm, Siretü'n-Nebî, 1:637; İbnü'l-Kayyım, Zâdü'l-Meâd (tahkik: Arnavûd), 3:186.

13 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:333; Hafâcî, Şerhu'ş-Şifâ, 3:157; İbni Seyyidi'n-Nâs, Uyûnu'l-Eser, 2:20; el-Askâlânî, el-İsâbe, no. 4583.