๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 18 Şubat 2011, 14:47:31



Konu Başlığı: On Dokuzuncu Mektup On Dördüncü Nükte 6. Misal
Gönderen: Hadice üzerinde 18 Şubat 2011, 14:47:31
ALTINCI MİSAL:

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hem duası, hem temasından zuhur eden pek çok harikalarından, kat'iyet kesb etmiş birkaç hadiseyi zikredeceğiz.

Birincisi: Hazret-i Hâlid ibni Velid'e (Seyfullaha) birkaç saçını verip nusretine dua etmiş. Hazret-i Hâlid, o saçları külâhında hıfzetmiş. İşte o saç ve duanın bereketi hürmetine, hiçbir harbe girmemiş, illâ muzaffer çıkmış.19

İkincisi: Selmân-ı Farisî, evvelce Yahudilerin abdiymiş. Onun seyyidleri, onu âzâd etmek için çok şeyler istediler.

On Dokuzuncu Mektup - s.422

"Üç yüz hurma fidanını dikip meyve verdikten sonra, kırk okıyye altın vermekle âzâd edilirsin" dediler. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma geldi, beyan-ı hal etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, kendi eliyle, Medine civarında üç yüz fidanı dikti. Yalnız bir tanesini başkası dikti. O sene zarfında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın diktiği bütün fidanlar meyve verdi. Yalnız birtek başkası dikmişti; o tek meyve vermedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onu çıkardı, yeniden dikti. O da meyve verdi.

Hem tavuk yumurtası kadar bir altını, ağzının tükürüğünü ona sürdü, dua etti, Selmân'a verdi. Dedi: "Git, Yahudilere ver." Selmân-ı Farisî gidip o altından kırk okıyyeyi onlara verdi. O tavuk yumurtası kadar olan altın, eskisi gibi bâki kaldı.20 İşte şu vakıa, Hazret-i Selmân-ı Pâkin sergüzeşte-i hayatının en mühim bir hadise-i mucizekârânesidir; muteber ve mevsuk imamlar haber vermişler.

Üçüncüsü: Ümmü Mâlik isminde bir Sahabiye, "ukke" denilen küçük bir yağ tulumundan, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma yağ hediye ederdi. Bir defa Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona dua edip ukkeyi vermiş, ferman etmiş ki: "Onu boşaltıp sıkmayınız." Ümmü Mâlik ukkeyi almış. Ne vakit evlâtları yağ isterlerse, bereket-i dua-yı Nebevî ile, ukkede yağ bulurlardı. Hayli zaman devam etti. Sonra sıktılar, bereket kesildi.21






19 Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:331; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 9:349; el-Askalânî, el-Metâlibü'l-Âliye, 4:90, no. 4044; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:289.

20 Müsned, 5:441-442; İbni Sa'd, Tabakâtü'l-Kübrâ, 4:53-57; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 9:332-336; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:332; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:16.

21 Müslim, Fedâil: 8, no. 2280; Müsned, 3:340, 347; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:332.