> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Risale-i Nur Külliyatı > Mektubat > Hakikat çekirdekleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hakikat çekirdekleri  (Okunma Sayısı 704 defa)
02 Şubat 2011, 14:49:02
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 02 Şubat 2011, 14:49:02 »



İşarat-ı Gaybiyye Hakkında
Bir Takriz

İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın, Risale-i Nur hakkında ihbar-ı gaybîsinden bir parça olan bu kısım; Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî Mecmuasında dercedilen İşârât-ı Kur'âniye ve üç Kerâmet-i Aleviye ve Kerâmet-i Gavsiye risaleleriyle birlikte, ehl-i vukufların takdirkâr raporlarına müsteniden, mahkemelerce sahiplerine iade edilmiştir.

İmam-ı Ali'nin (r.a.) Celcelûtiyede, Risale-i Nur hakkındaki üç kerâmetinden bir kerâmetinin sekiz remzinden Yedinci ve Sekizinci Remz'in bir parçasıdır. Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî Mecmuasının yüz yirmi beşinci sayfasından, yüz otuzuncu sayfasına kadar olan kısımda münderiçtir. (Bu kısmın devamı, Sekizinci Şuanın Yedinci ve Sekizinci Remizleridir.)


Eğer bir muannid tarafından denilse: "Hazret-i Ali Radıyallahü Anh, bu umum mecâzî mânâları irade etmemiş." Biz de deriz ki: Faraza, Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh irâde etmezse, fakat kelâmı delâlet eder ve karînelerin kuvvetiyle, işârî ve zımnî delâletle mânâları içine dahil eder. Hem madem o mecâzî mânâ ve işârî mefhumlar haktır, doğrudur ve vâkıa mutabıktır ve bu iltifata layıktır ve karîneleri kuvvetlidir; elbette Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın, böyle bütün işârî mânâları irade edecek küllî bir teveccühü faraza bulunmazsa; Celcelûtiye vahiy olmak cihetiyle hakikî sahibi, Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın Üstâdı olan Peygamber-i Zîşân Aleyhissalâtü Vesselâmın küllî teveccühü ve Üstâdının, Üstâd-ı Zülcelâlinin ihâtalı ilmi onlara bakar, irade dairesine alır. Bu hususta kat'î ve yakîn derecesindeki kanaatımın bir sebebi şudur ki: Müşkilât-ı azîme içinde, El-Âyetü'l-Kübrâ'nın tefsir-i ekberi olan Yedinci Şuâı yazmakta çok zahmet çektiğimden, bir kudsî teselli ve teşvike cidden çok muhtaç idim. Şimdiye kadar mükerrer tecrübelerle bu gibi hâletlerimde, inâyet-i İlâhiyye imdadıma yetişiyordu. Risaleyi bitirdiğim aynı vakitde-hiç hâtırıma gelmediği halde-birden bu kerâmet-i Aleviyenin zuhuru, bende hiçbir şüphe bırakmadı ki; bu dahi benim imdadıma gelen sâir inâyet-i İlâhiye gibi, Rabb-ı Rahîmin bir inâyetidir. inâyet ise aldatmaz, hakîkatsız olmaz...

Said Nursî


HAKİKAT ÇEKİRDEKLERİ

Otuz beş sene evvel tab edilen Hakikat Çekirdekleri namındaki risaleden vecizelerdir.




1

1. Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi, ittibâ-ı Kur'ân'dır.

2. Azametli, bahtsız bir kıt'anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.

3. Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dâvâ-yı halk ve iddiayı icad edemez. Zira herşey herşeyle bağlıdır.

4. Haşirde bütün zevil'ervâhın ihyâsı, mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihyâ ve inşasından kudrete daha ağır olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tagayyür edemez, acz tahallül edemez, avâik tedahül edemez. Onda merâtib olamaz; herşey ona nisbeten birdir.

5. Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir.

6. Pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.

7. Kâinatın telifinde öyle bir i'câz var ki, bütün esbab-ı tabiiye, farz-ı muhal olarak, muktedir birer fâil-i muhtar olsalar, yine kemâl-i acz ile o i'câza karşı secde ederek,



diyeceklerdir.

8. Esbaba tesir-i hakikî verilmemiş; vahdet ve celâl öyle ister. Lâkin, mülk cihetinde, esbab dest-i kudrete perde olmuştur; izzet ve azamet öyle ister-tâ, nazar-ı zâhirde, dest-i kudret mülk cihetindeki umur-u hasise ile mübaşir görülmesin.

9. Mahall-i taallûk-u kudret olan herşeydeki melekûtiyet ciheti, şeffaftır, nezihdir.

10. Âlem-i şehadet, avâlimü'l-guyûb üstünde tenteneli bir perdedir.

11. Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenâhi lâzımdır.


Hakikat Çekirdekleri - s.571
Zira, şu kitab-ı kebîr-i kâinatın herbir harfinin, bahusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır.

12. Meşhurdur ki, hilâl-i îde bakarlardı. Kimse birşey görmedi. İhtiyar bir zat yemin ederek "Hilâli gördüm" dedi. Halbuki gördüğü hilâl değil, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılıydı. O kıl nerede, kamer nerede? Harekât-ı zerrat nerede, fâil-i teşkil-i envâ nerede?

13. Tabiat misalî bir matbaadır, tâbi' değil. Nakıştır, nakkaş değil. Kabildir, fâil değil. Mistardır, masdar değil. Nizamdır, nâzım değil. Kanundur, kudret değil. Şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil.

14. Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandaki incizap ve cezbe, bir hakikat-i cazibedarın cezbesiyledir.

15. Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüvv der: "Ben sümbülleneceğim, meyve vereceğim." Doğru söyler. Yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: "Piliç olacağım." Biiznillâh olur, doğru söyler. Bir avuç su, meyelân-ı incimad ile der: "Fazla yer tutacağım." Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelânlar, iradeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir.

16. Karıncayı emirsiz, arıyı yâsupsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşeri nebîsiz bırakmaz. Âlem-i şehadetteki insanlara inşikak-ı kamer bir mucize-i Ahmediye (a.s.m.) olduğu gibi, Miraç dahi âlem-i melekûttaki melâike ve ruhaniyâta karşı bir mucize-i kübrâ-yı Ahmediyedir ki, nübüvvetinin velâyeti bu keramet-i bâhire ile ispat edilmiştir ve o parlak zat, berk ve kamer gibi melekûtta şulefeşân olmuştur.

17. Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirine şahittir. Birincisi ikincisine burhan-ı limmîdir; ikincisi birincisine burhan-ı innîdir.

18. Hayat, kesrette bir çeşit tecellî-i vahdettir. Onun için ittihada sevk eder. Hayat, birşeyi herşeye mâlik eder.

19. Ruh, bir kanun-u zîvücud-u haricîdir, bir namus-u zîşuurdur. Sabit ve daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş, kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir, bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere sadef etmiştir. Mevcut ruh, mâkul kanunun kardeşidir. İkisi hem daimî, hem âlem-i emirden gelmişlerdir. Şayet nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud-u haricî giydirseydi, ruh olurdu. Eğer ruh, şuuru başından indirse, yine lâyemut bir kanun olurdu.

20. Ziya ile mevcudat görünür; hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Herbirisi birer keşşaftır.

21. Nasraniyet ya intıfâ veya ıstıfâ edip İslâmiyete karşı terk-i silâh edecektir. Nasraniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intıfâ bulup sönecek veya hakikî Nasraniyetin esasını câmi olan hakaik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır. İşte bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işaret etmiştir ki, "Hazret-i İsâ nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şeriatımla amel edecektir."

22. Cumhur-u avâmı, burhandan ziyade, me'hazdaki kudsiyet imtisâle sevk eder.

23. Şeriatın yüzde doksanı (zaruriyat ve müsellemât-ı diniye) birer elmas sütundur. Mesâil-i içtihadiye-i hilâfiye, yüzde ondur. Doksan elmas sütun, on altının himayesine verilmez. Kitaplar ve içtihadlar Kur'ân'a dürbün olmalı, ayna olmalı; gölge ve vekil olmamalı.

24. Her müstaid, nefsi için içtihad edebilir, teşrî edemez.

25. Bir fikre davet, cumhur-u ulemanın kabulüne vâbestedir. Yoksa davet bid'attır, reddedilir.

26. İnsan fıtraten mükerrem olduğundan, hakkı arıyor. Bazan bâtıl eline gelir; hak zannederek koynunda saklar. Hakikati kazarken, ihtiyarsız, dalâlet başına düşer; hakikat zannederek kafasına giydiriyor.

27. Birbirinden eşeff ve eltaf, kudretin çok aynaları vardır; sudan havaya, havadan esire, esirden âlem-i misale, âlem-i misalden âlem-i ervâha, hattâ zamana, fikre tenevvü ediyor. Hava aynasında, bir kelime milyonlar kelimat olur; kalem-i kudret, şu sırr-ı tenasülü pek acip istinsah ediyor. İn'ikâs, ya hüviyeti veya hüviyetle mahiyeti tutar. Kesifin timsalleri birer meyyit-i müteharriktir. Bir ruh-u nuranînin kendi aynalarında olan timsalleri, birer hayy-ı murtabıttır; aynı olmasa da, gayrı da değildir.

28. Şems, hareket-i mihveriyesiyle silkinse, meyveleri düşmez. Silkinmezse, yemişleri olan seyyarat düşüp dağılacaktır.

29. Nur-u fikir, ziya-yı kalble ışıklanıp mezc olmazsa, zulmettir, zulüm fışkırır. Gözün muzlim nehar-ı ebyazı, muzîiHAŞİYE 1 leyle-i süveydâ ile mezc olmazsa basarsız olduğu gibi, fikret-i beyzâda süveydâ-i kalb bulunmazsa, basiretsizdir.

30. İlimde iz'ân-ı kalb olmazsa cehildir. İltizam başka, itikad başkadır.

31. Bâtıl şeyl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 02 Şubat 2011, 15:35:48 Gönderen: Hadice »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hakikat çekirdekleri
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:42:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hakikat çekirdekleri rüya tabiri,Hakikat çekirdekleri mekke canlı, Hakikat çekirdekleri kabe canlı yayın, Hakikat çekirdekleri Üç boyutlu kuran oku Hakikat çekirdekleri kuran ı kerim, Hakikat çekirdekleri peygamber kıssaları,Hakikat çekirdekleri ilitam ders soruları, Hakikat çekirdekleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes