๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 16:40:25



Konu Başlığı: Yirmisekizinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 16:40:25
YİRMİSEKİZİNCİ MEKTUP

İnsanın aklına gelen bazı küfür vesveseleri gayrı ihtiyarî hatıralarının menşei ve onları düşünceden def etmenin çaresi, nefsin kabzı halinde, onu zorlayıp yapılan ibadetler, daha sabit ve yararlı olduğu konular ve onlarla ilgili olan mes’eleler hakkında Vanlı Ahmed bey oğlu Muhammed Sıddık efendiye yazılmıştır. Esasında bu mektûb türkçe olup, diğer bütün mektûblar gibi bir tarz üzere olması için arpçaya çevirdik.

ALLAHIN ADIYLA BAŞLARIM

Hiç bir varlık yok ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selâm, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve ashâbının üzerine olsun!

Bundan sonra, bu mektûb âlem kutbu kaymakamının (Radıyallahü anh) perverdesinden, Allah yolundaki doğru dostu, Muhammed Sıddık efendiyedir. Perverde evvelâ size selâm eder, hayır dualarıyla sizi hatırlayarak ahvalinizden sorar. İkincisi, muhabbetten haber veren mektûbunuz eline geçti. İçinde yazılan hâletlerin bahsini anladı. İnsanı küfre sürükleyen vesveseler ile, gayr-ı ihtiyarî olarak kalbine ârız olan hâtıralar hakkında, yazdığınız bahislerin cevabı şudur: Bil ki bazı rivayetlere göre, sahabe-i kiramlardan (Radıyallahü anhüm) Fahr-i kâinat efendimize (Sallâllahü aleyhi ve sellem) gidip, “ şübhesiz, kalbimize bazı şeyler vâki olur ki onunla telâffuz edersek kâfir oluruz” diye durumlarından şikayet ettiklerinde, Efendimiz (Sallâllahü aleyhi ve sellem) “Bu gibi şeylerin hâtıra gelişleri, imanın kemâlindendir”diye cevab buyurdular. Âriflerin bâzısı da şeytan hırsız gibidir. Hırsız, bir karanlık eve girince eline geçen herhangi bir şeyi alıp onunla yetinir. Daha iyisini taleb etmez. Ev aydınlık ise, eşyanın en iyisini çalıp gitmeye acele eder. Şeytan da böyledir. İnsan kalbi, günahlar karanlığı ile karanlık olduğu müddetçe, vesveseli şeylerden herhangi birisini o kalbe düşürmesi ile râzı olur. Kalb tâat ve riyazetlerle aydınlanınca, ondan îmânı sıyırıcı vesveseleri içine atmaya çalışır. Allah, bizi ondan korusun!

Binaenaleyh, bahsettiğiniz vesvese ve hatıraların menşei, şeyhi âzam ve en büyük mürşidimiz olan El-Şeyh Fethullah’ın(Radıyallahüanhümâ) (Allah üzerimize bereketini nazil eylesin) himmetleri dolayısıyla,size hâsıl olan imanın kemâli, kalbinizin aydınlatmasındandır. O kötü vesves ve evhamlerın, kalbden sıyrılmalarının çaresi, Gavs-ı âzam Seyyid Sıbğatullah El-Arvasî (Kuddise sirruh) minehinde buyurduğu üzere, o haletlarin kalbe gelip gitmelerine iltifat etmemektedir. Ve göğüs hizasında mezkûr şeyh-i âzamın râbıtasına devam etmektir.

Uykusuz kalıp sarhoşlar gibi olduğunuzu yazmıştınız. O halin, Allah’a olan sevginizin şiddetinden olduğu umulur. Allah onu günbegün arttırsın. Râbıtada ve vird çekmekte gevşeklik etmeden, onlara çalışıp, kalbinize gelen hâletlere iltifat etmemeniz lâzımdır. Kabz ve nefsi zorlamakla bazı vakitlerde, yapılacak tâatler her zaman ve her yerde,kabule daha yakın, daha yerinde olup yararlıdırlar. Selâm hidâyete tâbi olana, Mustafa’nın şeriatından ayrılmayanların üzerine olsun ve Mustafa’nın (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine de salât ü selâm olsun!