๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2010, 00:47:37



Konu Başlığı: Yetmişikinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2010, 00:47:37
YETMİŞİKİNCİ MEKTUP

Kocası belli, veya kendisi belirtmiş olan bir kadın, eşinin ölümü veya hayatta olp da kendisini boşadığı ve iddeti de tam olduğu dolayısıyla şer’an ondan ayrıldığına dair, davasını isbat etmedikçe, hakim, davasını tasdik edip de başka bir kimseye evlendrimesi caiz olmadığı, mutlaka (ister kocası muayyen olsun veya olmasın) onu başkasına evlendirmesi caiz olduğunun ve tevliyyet ile tahkimin bazı şartlarının beyanı hakkında bazı alimlere yazılmıştır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bütün hamdler, alemlerin rabbı olan Allah’a mahsustur. Salat ü selam, Peygamberlerin efendisinin (Sallallahü aleyhi ve sellem) temiz alinin ve ashabının üzerine olsun!

Bundan sonra bize gelen bir mektubda kadının birisi, bir köye gelerek, kocam beni boşamış ve iddetim de tamam olmuştur, dedi. Binaenalyh kadının dediği bu sözü kabul edilip de evlendirmesi sahih midir? Diye bir sual vardır. Sorulan bu suale cevaben dedim ki: Mezkur kadın kaazıya gidip de “ben falan kimsenin zevcesiyim, beni boşamıştır” diye kocasını ismen belirtse, kaazının nezdinde şahidlerle boşanmayı isbat etmesi lazımdır. Eğer, kendisi kocasını tayin etmeyip (tanıtmayıp) halk tarafından da bilinmezse, kaazı, davasını tasdik ederek başkasıyla onu evlendirebilir.

Kadının özel velisi ise, eğer ounun mezkur dabasını tasdik etsi, kocasının bilinip bilinmemesi arasında hiçbir fark olmayıp onu evlendirebilir. Tuhfetül-Muhtac, remli ve diğer bütün Şafii mezhebinin kitabları bunun sarahaten bildirmişlerdir. Tuhfetü’l-Muhtac kitabının ibaresi şöyledir: “Velisi hazır olmayıp, evlenmesine bir mani de blunmadığı takdirde, şer’an nikahsız olduğu davasında bulunan mezkur kadının davası hakim tarafından tasdik edilir. Fakat davasının isbatı için, kendisinden şahid istenilmesi sünnettir. Şahid ikame etmezse, hakim ona yemin içtirecektir.” Bu ibareden bir satır sonra, demiş ki: Bahsi geçen kadın, bu davasından önce, başka muayyen birisiyle evlendirilmesi bilinmediği takdirde, hakim davasını tasdik eder. Muayyen olan birisiyle evlenmesi bilinirse, kocası beldede hazır bulunsun veya bulunmasın, hass velisi değil, hakim onun evlenmesinin sahih olabilmesi için, hakimin huzurunda davanın isbatı şarttır.
Bu ibarede “Kocası bilinmeyen" mealinde geçen tabir, Tuhfet’ül-Muhtac’ın haşiyesi Abdülhamid El-Şirvan’ındır.

Daha sonra Tuhfetü’l-Muhtac, kaydına, Nevevi ile Rafii’nin kavilleri de delalet etmiş ve bu konuda alimlerce yapılan zun fikir tartışmasından sonra mutemet olanı da budur. Gerçi alimlerden bir cemmat kadın davasında hatta kaazının nezdinde eski muayyen kocasından da bahs etse bile, dediği kabul edlir. Çünkü İmam-ı Şafii’nin ashabı, muamele akidlerine ait hukuki davalarda akid sahibinin söyledikleri muteberdir. Bunun için, birisi, ben bu cariyeyi falandan satın aldım, deyip bilirttiği adamdan satın aldığı sabit olmadan kendisinden satın alınması caizdir, diye söyledikleri sözleri kıyas ise de, lakin nikah hususunda daha çok ihtiyatlı davranılır.” Maksudumuz olan konuya ait Tuhfetü’l Muhtac’ın ibaresi sona erdi.

Nihayetül Muhtac’ın ibaresi de aynı Tuhfe’nin ibaresi gibidir. Büceyeremi, Ziyadi’den özetle, Nihayet’in ibaresini şöyle nakletmiştir: “Kadın üzerimde herhangi bir nikah yoktur veya iddette değilim.” Diye davada bsulunsa, sabık bir nikahı bilinmedikçe evlendirmesi caizdir. Daha önce, nikahlı olduğu bilinip de, kocam beni boşadı veya öldü ve dolayısıyle iddetim de tamam olmuş, diye dava ederse, özel velisi için onu evlendirmesi caizdir. Fakat Velliyy’ul Amm ınnezdinde davası sabit olmadan hakim onu evlendirmez. Burada, Büceyremi’nin naklen ibaresi sona erdi.

Metubda bahs konusu olan adamın, kadın evlendirmesi için, “Bize izin vererek onu tezviç ettik” diye söylediği sözüne ait verilecek cevab kaldı. Onlarada şöyle cevab verilir: Şayet, nikah Hanefi mezhebine göre kıyılmışsa, sahihtir. Çünkü hanefi mezhebinde kadın birisini kendisine veli edinip ona nikah iznini vermesi de caizdir. Şafii mezhebine göre kıyılmışsa, kadın kendi nikah iznini başkasına verip de onu kendisine veli edinmesi caiz değildir. Belki evlenecek kadın ile erkek, bir kimseyi aralarında muhakkem tayin edip, sonra kadın nikahı için o şahsa izin vermesi lazımdır ki, sonra muhakkem onu evlendirir. Tuhfetü’l Muhtac kitabına göre, muhakkem olacakşahısda şu şartların mevcud olması gerekir: Beldede müctehid bir hakimin bulunmasıyla kendisimüctehid ve adaletli olması veya beldedeki kaazıdan başka, müctehid bir kimse bulunmasıyla muhakkemin müçtehid olmayıp da adaletli olması şarttır. Ancak bun son şart da, ehil olmazsa da beldede hakimin mevcud olmaması gerekir. Fakat hakim de değerli bir para mukabilinde tezviç ettiğini adet edinmişse, yine muhakkem onu tezviç edebilir.

Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem), alinin ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin.