๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2010, 00:55:13



Konu Başlığı: Yetmişdördüncü Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2010, 00:55:13
YETMİŞDÖRDÜNCÜ MEKTUP

Bazı tabilerine, Allah’a talib olan kimse, ibadete çalışıp manevi tecelliyatın zuhuruna, manevi rütbelerin husulüne iltifat etmemesi, gayesi sırf zatı Bari’den başka bir şey olmaması lazım olduğunun beyanı hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bütün hamdler, Allah’a mahsustur. Salat ü selam, Allah’ın Resulüne, aline ve ashabına olsun!

Bundan sonra bu fakir, manzum mektubunuz kendisine ulaşmasından sevindi. Allah (celle ve ala) sizi sevdiği ve rızası olduğu şeyin üzerinde sabit kılsın!

Ey kardeş! Sadatı kiram (Kuddise sirruhüm) demişler ki, Allah yolunu taleb eden kimseye, taat ve ibadet onun sevgilisi olması lazımdır. Çünkü başka şeylere iltifat etmesi, onu yüce manevi mertebelere ulaştamaktan alıkoymaktır. Zira mürid için, tecelliyat ve zevkler zahir olurlarsa, ameldeki çalışmasını ve talebin zevkini durdurur. Olmazlarsa, zahir olmaları hevesinde bekleyip maksudu olan zatı Bari’nin talebinde kendisine gevşeklik hasıl olur. Bununla beraber, sadatlar demiş ki: “Ne olursa olsun, velevki kutubluk mertesinin arzusu müridin kalbine düşse, Nakşibendi tarikatından çıkmış olur.” Demek ki talibin amelden maksadı, kerametlerin şaibesi bile olmadan sırf zatı Bari olması lazımdır. Selam üzerine ahbabların, Mustafa (Sallallahü aleyhi ve sellem) şeriatına tabi olanların üzerine olsun! Mustafa’ya, (Sallallahü aleyhi ve sellem) aline salat ve senalar olsun!