๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2010, 00:58:25



Konu Başlığı: Yetmişaltıncı Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2010, 00:58:25
YETMİŞALTINCI MEKTUP

Muhabbetin bazı meyvesi, Allah’a ulaştırıcı amellere nefsinin payı için değil, belki şanı yüce olan Allah onlardan razı olduğu için yapılması lazım olduğunun beyanı ve Allah’ın aşkı, mürşidin muhabbeti üzerine galebesi veya bunun aksine denilen sözün tefsiri hakkında, Gülpikli Molla Kasım’adır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Allah a hamd olsun ki, bizi bu nimete kavuşturdu.

“Eğer Allah bizi hidayet etmeseydi kendiliğimizden bunun yolunu bulamzdık.” Allah’ın salat ü selamı Peygamberinin, (Sallallahü aleyhi ve sellem) allerinin ve ashablarının üzerine olsun!

Bundan sonra bu mektub, yüksek kapı eşiğinin hizmetçisinden Allah yolundaki kardeşi ve dostu Molla Kasım’adır. Allah, onu nezdinde makbul olanlardan eylesin!

Bundan sonra bu mektub, Allah yolundaki kardeşi Molla Kasım’adır. Allah, onu dostu olanlardan eylesin! Ona mukarrebunlara verdiği muhabbet şerbetini versin! Muhabbete mensub bazı ahvalinizden haber veren mektubunuz ona ulaştı. Yüce seadet olan Nakşi tarikatına tam manasıyla gönül vermiş olduğunuzdan haber verdiği için gayet sevindi. Zira, Nakşi tarikatı ehlinin kitablarında yazılı olduğu gibi “ameldeki niyetin ihlası, mezkur tarikatın üzerine terrettüp eder. Hatta onunla muttasıf olan kimseden başka bir kimse methini bilmez. Hatta, eğer onunla hasıl olan yüce manevi makam rütbeden bahs edilse, bir çok şeyhler onları inkar ederler.” Denilmiştir. Ona yönelip ciddi çalışana ne mutlu. Şiir:
“O zatın güzelliğini övücülerin türlü türlü vasıflarıyla zaman bitip fani olur. Halbuki, onlarda bahs edilmeyen pek çok güzellik kemalat mevcuttur.”

Ey kardeş! Mektubda, vakıada kendini iki yüksekliğin arasında gördüğünü ve uzun uzadıya sonuna kadar yazdığın şeylerin hakikatı öyledir. Onun için, bu tarikatın talibine ihlas lazımdır, denilmiştir. Yani karşısında mürşidin ve sevgisinin kapısından başka, bütün kapıların üzerine kapalı olduğunu bilecektir. Şöyle ki, mürid evvela üstadını, nefsinden, malından, evladından daha sevimli olduğunu düşünür. Bu düşünce, kendisine bir adet ve tabiat olacaktır.

Ayrıca teslim olmak da lazımdır. Yani mürid, mürşidin huzuunda gasil şahsın elleri arasındaki ölü gibi olmalıdır. Müridde bu üç şeyin ziyadeleşmesine yardımcı olan şey, daima ya onlardan bahs etmek veya hayalinde tutmakla hasıl olur.

Gözümü kapattım. Fakat üstadımın şeklini gördüm. Demeniz ise, kardeşim, mürid rabıtada gördüğü üstadın şekli gerçi zahiri suretine benzer. Ama o üstadın zahiri sureti değil, belki o, manadana ibarettir. Rabıtada mezkur suretin zahir olması, bir nevi kalbin tasfiyesine ve nefsin kaydından kurtuluşuna bağlıdır. Öyle ise, tam çalışıp çok cehd etmek lazımdır.

Gördüğün rüya ise, senin için bir müjde olup, onunla müjdelenceğin şeyin size hasıl olmasını Allah’dan (celle ve ala) dileriz. Yine onda taate çok çalışmanıza da işaret vardır. Çünkü rüyada bir şey koparmak ibadet edip neticesinde bir fayda hasıl olmasına delalet eder. Rüyada mürşidin suretini görmek, rabıtanın tahsiline işarettir. Kardeşim, mürid ibadete çalışmayı, kendine mahbub edinmesi, kendisine halet hasıl olup olmadığına bakmaması lazımdır. Şayet mürid, kendine, çalışmasından bir haletin husulunü gözetse, öyle bir belaya düşerki, az kimselerden başka kimse ondan kurtulamaz. Kendinizin taksiratlı olduğunu görmeniz hakkındaki üçüncü deyişimiz ise, şimdilik onu düşünmemizi, belki üstadın keremini ve kusurdan gözünü kapadığını bilmeniz layıktır.

Gönderdiğin bu mektubun içindeki konular, cevabın yazılması, ancak iki veya üç günde tamamlanır. Fakat cevab olarak en mühim olanlarını yazmakla yetindim. Sözden dua taleb ettikten sonra, sizin meclisinizde bulunanların ve hidayete tabi olanların üzerine selam olsun, derim.