๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 17:11:15



Konu Başlığı: Otuzyedinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 17:11:15
OTUZYEDİNCİ MEKTUP
Şereflibabasının halifesi Şeyh A.Hakim (Rahimehullah) evinde ikâmet eden kayın birâderi Molla Ubeydullah ile ev halkınadır. Molla Ubeydullah’ın oğlu Muhammed Mazhar’ın (Rahmetullahi aleyh) vefetı dolayısıyla taziyeleri baş sağlığı için, dünyada, Allah’ın (Celle ve alâ) muhabbetine dalmış kimseden başka hiçbir kimseye esenlik olmadığı, musîbetlir ânında, bütün ümmetinin musîbetine nisbeten en büyük musîbet olan Peygamber’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) vefatı dolayısıyla, bu ümmetin fertleri, biribirlerini taziye etmeleri ve bu konu ile ilgili mes’elenin beyanı hakkındadır.

ALLAHIN ADIYLA BAŞLARIM

Hiçbir varlık yok ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selâm, Efendimiz, Muhammed’in, âl ve ashâbının üzerine olsun! Bundan sonra, bu mektûb, âlem kutbu kaymakamının perverdesinden, Allah yolundaki kardeşi Tağili Mollo Ubeydullah’a. (Allah’a olan muhabbeti artsın!) ve şeyh Abdülhakim’in (Kuddise sirruh) ev halkına, (Allah’a olan yakınlıkları ziyade olsun!) ve o tarafın ahalisinedir. Allah onları sâlik kişilerden eylesin!

Perverde ile size ait musibetten haber verici mektûbunuz, kendisine ulaşınca, “Biz Allah’ın kuluyuz, (öldükten sonra) yineona döneceğiz.” cümlesiyle, Allah’a bulundu. Kendisine ve size Allah’dan (Celle ve alâ) sabır ve büyük sevab vermesi talebinde bulundu. Ey kardeşler! Eskiden beri dünyanın âdeti böyledir. Ayrılık yeni peyda olan şeylerden değildir. onda, ilim, irfan, taâtler ve Allah’a (Celle ve alâ) yakın olmak, onun için sevmek, onun için kızmakla, yani halkı Allah için sevmek ve onun için halktan kızmakla, meşgul olan kimse, şübhesiz rahat olup dünyada büyük bir saâdet payı alır. Bu mezkûr şeylerin zıddıyla meşgul olan kimse, dünyada esenliği kayıp eder. Çünkü dünya meşakkat ve gurur evidir. Zira müşahade edildiği üzere, onda, kardeşler, baba, anneler, çocuklar, birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Öyle ise, akıllı kimseye, âhiret işlerine ve Allah’ın (Celle ve alâ) muhabbetine çalışması lâzımdır ki, dünyevî meşakkat ve kösteklerinden (bağlarından) kurtulup rahat olsun! Şiir:

“Allah muhabbetinin esiri ol. Ki, esaretten (dünyanın keder ve bağından) kurtulasın. Aşkın derdini göğsün üzerine bırak ki, sevinesin.” Yoksa, bu musîbetin benzerleri, sene be sene, ay be ay gelir. Onlardan kurtuluş yoktur. Nitekim, Allah (Celle ve alâ) Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Ey mü’minler! And olsun, (itaat edeni âsi olanlardan ayırd etmek için) sizi biraz korku, biraz açlık ve biraz da mallardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Ey Resûlüm! Sabr edenleri (ihsanlarım) ile müjdele.”  diye te’kidli yeminli buyurmuştur. Hattâ bu musîbetten daha üstün, daha şiddetli hâdiseler vâki olmuş ki bu ona nisbeten bir hardal tanesinin dünya dağlarının en yükseği olan dağın nisbetine benzer. Yani Peygamber’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) vefati...

Şübhesiz, Peygamber’den (Sallâllahe aleyhi ve sellem) :
“Ben ümmetim için, (ölüm hususunda) selefim benim vefatımın musibeti gibi hiçbir musîbet başlarına gelmez.” rivâyet edilmiştir. Yine Peygamberimiz (Sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:

“İnsanlardan veya mü’minlerden  birsinin başına bir musîbet gelse, vefatımın musîbetiyle, başına gelen diğer musîbetlerin üzüntüsünden teselli edip sabr etsin! Çünkü ümmetimden daha şiddetli bir musîbet başına gelmez.”
Mü’min kişinin hakkı böyle olması gerekir. Zira Peygamber Efendimiz’den (Sallâllahü aleyhi ve sellem) :

“Herhangi birinizin, beni malından, evlâdından, nefsinden daha çok sevmedikçe, hakkıyla iman etmiş olamaz.” rivâyet edilmiştir. Madem ki, Peygamber (Sallâllahü aleyhi ve sellem) sevgililerin en sevgilisi ve en üstünüdür, musîbeti de daha şiddetlidir. Ondan sonra da hesabsız sayılmayacak kadar musîbetler vâki olmuştur. İşte onlardan da ibret alıp teselli ediniz! Şu da düşünülmelidir ki: Eğer, başına musîbet gelen kimsenin, ölüsüne karşı olan sevgisi, dünya için olsa, gerçekten dünya muhabbeti zâil olup gitmiştir. Allah (Celle ve alâ) için olsa, Allah bâkîdir, ölmez. Rivâyet edilmiş ki Sıddîk-ı Ekber (Ebubekir)  (Radıyallahü anh), (Hazret-i Peygamber’in vefatında sahabîlere hitaben) buyurdular ki: “Ayılın! Şayet Muhammed’e ibâdet eden varsa, şübhesiz Muhammed (Sallâllahü aleyhi ve sellem) öldü. Allah’a, (Cele ve alâ) ibâdet eden varsa, şübhesiz Allah diridir, ölmez.”

Rahmetlinizin anası ise, başına gelen bu musîbet hususunda Peygamber’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) ezvacından (Allah ona ve ezvacına salât ü selâm eylesin!) İbret alsın! Çünkü Hadice’den (Radıyallahü anhâ) başka hepsi de çocuksuz idiler. Halbuki rahmetlinin annesine, hayata evlât kalmış, ikisi erkek çocuklarıdır. Allah, ömürlerini uzatsın! Öyle ise, gçmişi kendisine âhiret selefi edinip, ikisinin hayatta kalmalarına hamd ü şükr etsin!
Bundan sonra perverde taziyeniz dolayısıyle der ki, “Allah ecrinizi büyültsün, mateminizin sonunu iyileştirip geçmişinizi bağışlasın!”

Size, bütün dostlara Mustafa’nın (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbını üzerine salât ü selâm ve senâ, şeariatına tabi olanlara da selâm olsun!