๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 16:49:30



Konu Başlığı: Otuzikinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 16:49:30
OTUZİKİNCİ MEKTUP

Allah’a hakikî şükür etmek, insan bütün organlarıyla ona itâat etmekten ibaret olduğu zât-ı bârîsi için olmadan veya mürşidlere mütâbeat edilmeden yalnız şeyhlere intisab ve sığınmanın fayda vermediği ve dünya işleri din işlerine tâbi olup, aksi ise, muteber olmadığı hakkında Hınıs kalesinde mukîm Nasreddin Bey’edir.

Allah’ın resûlüne (Sallâlahü aleyhi ve sellem), âline ve zevcelerine, zürriyetine salât ü selâm getirip,

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bundan sonra bu maktûb, âlem kutbu kaymakamının perverdesinden, en aziz dostu olan Nasreddin Bey’edir. Allah, onu dünya ve âhirette âfetlerden muhafaza eylesin! Sevgiye dayanan (üstad-ı âzamın) eşiğine karşı olan tezellül ve yalcarmanızdan haber verici mektûbunuz, perverdeye ulaştı. Bu durumunuza göre, Allah’a hamd etmeniz vacibdir. Çünki bu, dünya ve âhirette manevî yükselmeye Allah (Celle ve alâ) ya yaklaşmaya sebebdir. Rızâsına kavuşmak için, bir merdivendir. Şükür, insan, bütün emir olunduğu şeyleri yapmak, nehiy olunduğu şeylerden sakınmak, bedenindeki bütün uzuvları neye yaratıldıkları vazifelerde sarf etmektedir. Yani işitme duyusunu, va’dı, sohbeti, Kur’ân-ı Kerîm’i dinlemeye, görme duyusunu Kur’ân-ı Kerîm’e ve sâlih zatların yüzlerine bakmaya sarf edecek, onu ayaklarının vazifeleri olduğu gibi, camilere gitmeye vesile eder. El vazifesi de bu olduğu gibi, onunla ehlullah’a hizmet edcektir. Allah (Celle ve alâ) nın yapmasına râzı olmadığı ve nehiy eylediği şeyde sarf edecektir. Şu da bilinmelidir ki, şeyhlere, dervişlere yalvarmak, ancak Allah (celle ve alâ) zâtı için olsa, fayda verir. Başkası için olsa, faydası azdır. Zira onlar, haklarında itikad eedildikleri gibi olsalar, duâ ve iltifatlarına mazhar olup sevgilerini celb etmek için, az da olsa, onların yaptıklarını yapıp, onlara muvafakatın husulü ile olur.

Öyle ise ey sâdık (doğru) kimse, üstad-ı âzamın (Radıyallahü anh) mütâbeatini ve ona mensub olduğunu düşünüp, o nisbeti Allah’a yaklaşmaya sebeb etmen lâzımdır ki, dolayısiyle dünya rütbesi de hâsıl olur. Onu, dünya menfaatinin husulüne vesile etme! Ki âhiretin faydalarından mahrum kalmayasın. Zira bir kimse, âhireti veya sırf Allah (Celle ve alâ) nın zâtı için ona yönelse, nitekim lâyık da budur, dünyasının işleri de, bununla hâsıl olur. Nitekim hadîs-i nebevî, sahibine, âline salâvatların en kâmili selâmlardan en tamamı olsun da bu mânaya delâlet eder.

Perverdeyi, size bu kelimeleri yazmaya sevk eden sebeb, size karşı olan âtinası ve Allah’a (celle ve alâ) yaklaşmanıza ve üstad-ı âzamın (Radıyallhü anh) eşiğinde olanların yoluna dahil olup arkadaşlarından geri kalmamanız hakkındaki hırsıdır.

Şayet size yazdığım bu şeylerle amel edersen, mektûbunda bahs ettiğin temennilerin, gecikmeden Allah’ın minnetiyle size hâsıl olacaktır. Allah, sâdât-ı kiramın (Kuddise sirruhüm) himmetleriyle onlarla imtisal etmeyi sana nasib eylesin! Talha efendi, Emin efendi, Ali bey ile Abdülhakim efendinin oğullarına ve diğer müridlere selâm ederiz. Allah’ın salât ü selâmı, efendimiz Muhammed’e, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âline ve ashâbına olsun!