๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Hazret => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 12:37:31



Konu Başlığı: Onyedinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2010, 12:37:31
ONYEDİNCİ MEKTUP

Talâk kadın boşamanın sârih olan kelimelerine dair beyanı ile, sârih ve kinâye olan lâfızların, zevc tarafından yekdiğerinin arkasında söylenmesi, onu bulunduğu hükümden çıkarması hakkında, Horuslu Molla Ahmed'e gönderilmiştir.

ALLAHIN ADIYLA BAŞLARIM

Hiçbir varlık yoktur ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selâm efendimiz Muhammed'in, (sallâllahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve ashâbının üzerine olsun!sonra size (Molla Ahmed'e) selâm ve dua ederim. Şunu bildireyim ki, sorduğun bu lâfız, mahallî lügatta sârih talâk lâfzının tercümesi yoktur. Bu tevehhüm size Nubahar kitabındaki, itlaku-berdan (itlak-bırakmak) manâsını ifade eden kelimelerden olruğu umulur. Halbuki mezkûr kitab, lügatta muteber değildir, güvenilmez. Bununla beraber mahallî lehçeye göre bırakmak manâsını ifade eden "berdan" kelimesi, müşterek olarak arapçadaki talâk (boşama) ile ıtlak (bırakmak) kelimelerinin manâlarında kullanılması niçin câiz olmasın? Nitekim arapçadaki talâk kelimesi de müşterek olarak bir çok manâya geldiği hâlde, sârih olarak boşanma manâsında kullanılr. Eğer uzak bir ihtimale binâen, "Berdan" kelimesi, talâkın kinâye kısmından olduğu kabul edilse de, telâffuzda talâk kelimesi ona eklenilmekle sârih olur. Nitekim El-Envar kitabında, farsça ve arbçadan müteşekkil olan :

"Tü zeni men nisti selâsi talâkatın" (üç talâk ile sen benim kadınım değilsin) tâbir ve aynı manâyı taşıyan arabça:
"Lesti bizevceti biselâsi talâkatım" ile "enti bainun biselâsı talâkatın" cümleleri, "talâk için sârih tâbirlerdir." demiştir. Halbuki (fıkıh kitablarında) malûm olduğu üzere, bu ve buna benzer tâbirler talâk kelimesiyle beraber bulunmazlarsa, talâkın kinâye kısmına girer ve tâbirlerde çok geçer.

"Bacüri kitabından nakil ettiğin ibâre ise iddia ettiğin şey'in hilâfına delâlet eder. Çünki nakl ettiğin ibare, (yukarıda dediğim gibi) sârih veya kinâye lâfzın herhangi birisi diğerinin arkasında denilse, lâfzın ifade eylediği sarâhat veya talâktan kinâye manâsından çıkarır." Demek ki bir lâfız talâkın sârihi olup da ardından ona talâktan kinâye olan bir lâfzın ilâvesiyle, o söz, sarâhat hükmünden çıkıp kinâye olur. Nitekim talâk kelimesi kadın boşanmasında sârin bir tâbirdir. Fakat talâktan söz edilip de ona, talâktan kinâye olan vesak (bağlamak) kelimesi ilave edilse (yâni birisi kadınına: Ben seni vesaktan talâk ettim, dese), bu tâbir kinâye olur. Keza, talâktan kinâye olan bir lâfza, talâkın sârih lâfzı ilave edilse, tabir, talâkın sârihi olur. Arabça"enti bainun biselâsi talâkatın" (sen benden ayrısın üç talâk ile) tâbiri gibi... Selâm hidâyete tâbi olanların üzerine olsun!