> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Şeyh Hazret > Elliikinci Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Elliikinci Mektup  (Okunma Sayısı 722 defa)
21 Ocak 2010, 14:24:44
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Ocak 2010, 14:24:44 »



ELLİİKİNCİ MEKTUP

Nursli Molla Abdullah’a, telaffuzdaki gitmek manasını ifade edecek kelime, velev ki halk dilinde talak için çok kullanılırsa da, cümlede talak kelimesine isnad edilirken, talakın kinayesi olduğu, ister içinde talak kelimesi bulunsun veya bulunsın. Şöhret, cümledeki talaktan kinaye olan kelimeyi, sarih talakı ifade eden kelimenin hükmüne geçirmediği ve bu konu ile ilgili meselenin tahkiki hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bütün hamdler, insana doğru yolu ilham eden Allah’a mahsustur. Salat ü selam, Allah tarafından kendisine Faslı Hitab ( hüküm kuvveti) verilen zat olan Muhammed’e, ( Sallallahü aleyhi ve sellem) dünya ve ahirette, muhtaç olduğumuz nasihatı bize ileten aline ve ashabına olsun!

Bundan sonra, bu mektub, yüce kapı hizmetçisi, ahiret için sermayesi az olan kimseden, Allah yolundaki kardeşi, Allah için dostu, hakkı, doğruyu belirtmeye çalışan, Molla Abdullah’adır. Allah, onu mukarrebundan ( kendisine yakın olanlardan) eylesin! Aziz kardeşim! molla Abdülkerim namına gönderdiğin mektubunuz, hizmetçiye ulaştı. Ona baktım fakat ondan maksad ne olduğunu anlamadığı için, onu getiren adam ile, Molla Abdülkerim’e gönderip, ondan maksad ne olduğu, sonbaharda sizin ve onunla aranızda vereyan eden ilmi münakaşayı beyan etti. Hizmetçiye yakışmaz ise de, lakin Allah’ın tevfikına temessük ederek, tahkik yolları kudreti elinde bulanan Allah’tan yardım dileyip, istediğin meselenin beyanını yazdı.

Ey kardeş! Allah, bizi ve sizi doğru yol üzerinde bulundursun! Hiç şübhe yok ki, birisi karısına hitab ederek: “ Üç talakın benden gitmiş olsun. Veya talakın benden gitmiş olsun.” Ki arabça tercümesi de, “ selasü talkatüki zahibetün minni ev talakuki zahibün minni” olup sölediği sözütn fetvası hakkında, Fethul-Muin kitabında bu lafzın talaktan kinaye olduğunu sarahaten bildirmiştir. Mezkur kitab birisi sevcesine talakın gitti. Mealindeki dediği sözünü kinaye kısmından saymıştır. İbni Hacer de Fetava kitabında, bunu kinayeden hatta en zaif kinaye sözlerinden saymıştır. Nitekim İbni Hacer, mezkur kitabda “ Talakın düşmesi veya gitmesi bir olayda talıkının, mesela: Birisi zevcesine, eğer eve girsen, talakın düşsün veya talakın düştü veya gitti, dediğinin hükmü nedir?” diye kendisinden sorulan bu sualin fetvasının cevabında demiş ki: Adam, eğer eve dahil olsan talakın düşsün veya düştü dese, bu sözün zahirden anlaşıldığına göre, bu tabir, talak için sahih bir talık olup kadın ancak talakı, onunla talık edilen eve girmesinden başka hiçbir şeyle düşmez. Ama eğer böyle demeyip de, bunun yerine talakın gitti dese, zahirine göre, bu sözü talakın sarihi olmayıp kinaye kısmındandır. Çünkü gitmek ve düşmek manalarının arasındabir nevi yaklaşma mevcud olduğundan, bu iki manaya delalet eden kelimelerin birisinden o birinin delalet eylediği mana kasdedilmesi düşünceden uzak değildir. Şayet, adam bu talıklı sözünden, talakın düşmesini irade etmişse, kadının eve girmesiyle talakı düşer. Etmemişse düşmez. Burada İbni El-Hacer’in Fetava kitabındaki ibaresi sonaerdi.

İşte İbni Hacer’in bu ibaresini düşünürsen, konumuz olan, “ üç talakın bende gitmiş olsun veya talakın benden gitmiş olsun” manasındaki söz konusu olan tabir, İbni Hacer’in nezdinde, talaktan kinaye olan siğaların en zaifi olduğunu anlıyacaksın. Mezkur Fethulmüin ile Fetava kitablarının sahibleri olan bu çok büyük alimlerin yukarıda geçen kavillerine göre, konumuz olan tabir, talakın sarihi olmayıp kinaye olduğu sabit olduktan sonra, tabirde talak kelimesi bulunsun veya bulnmasın, halk arasındaki örf ve şöhret, talaktan kinaye olan tabiri, sarih talak tabirinin hükmüne koyup koymadığı ve talaktan kinaye olan tabirin hakikati ne olduğu konusu üzerindeki fikir münakaşası kaldı.

İşte bu konu hakkında deriz ki: Fıkıh alimleri, talaktan kinaye olan tabiri, ister açıkça talakın düşmenisi ifade veya etmiyecek, içinde talak kelimesi bulunsun veya bulunmasın, talak manasından başka bir manaya delaletinin ihtimali olan tabirdir, diye tarif etmişlerdir.

Şerhur-Ravd kitabının sahibi, Ravd kitabında sarih talak olmayan sözler bahsindeki veya ( birisi zevcesine) , “ bir talak senin içindir” dedriği metnin şerhinde demiş ki, bu tabirin iki manası vardır. Birincisi sarih talak, ikincisi talakın kinayesi olmasıdır. Çünkü bu, talakın ikai-i ( düşürmesi) manasını içine almamıştır. Bu tabir, birisi diğerine, “ bu elbise senindir” dediği sözün ya muhatabının mülki olmasından veya ona hibe ettiğinden haber verdiğinin ihtimali gibidir.

Sonra mezkur şerhin sahibi demiş ki, metinde geçen söz, en kuvvetli delile göre, talakın kinayesidir.
Ravd kitabında geçen talak senin içindir tabirinin, kinaye olduğunu Şafii mezhebinin şeyhleri olan İbni El-Hacer ile Remli de sarahaten söylemişlerdir. Fıkıh alimleri,“ Talak üzerime vacibdir” tabirini talakın sarih kısmından “ Talak üzerimde farzdır” talaktan kinaye olduğunu saymışlardır. Çünkü ikinci tabir, talaktan başka manaya da muhtemeldir.

Fıkıh kitablarından Büceyremi kitabında, bu iki tabirde geçen farz ile vacib arasında, şöyle bir fark vardır ki, “ birincisi kinaye ikincisi talakın sarihidir. Sebebi: ikincisi tabirdeki vücub kelimesi, sübut manasıdır. Çünkü farz ibadette meşhur olarak kullanılır.” Burada Büceyremi’nin ibaresi sona erdi.

Farz kelimesinin talaktan kinaye olduğunun beyanı hakkında bazı kitabların ibarelerinde, farz kelimesi, takdir etmek manasına geldiği de yazılmıştır. Bundan da anlaşıldı ki, alimler, düşünceden uzak da olsu, talak manasından başka bir manaya ihtimali olan tabiri kinaye yaplar. Şöhret veya örf ise, ister talak lafzına şamil olsun veya olmasın, aslında talakın sarihi olmayan bir tabiri, sarih talak hükmüne geçirmeye, hiçbir müdahaleleri yoktur. Ve buna fakihlerin sözleri de açıkça delalet eder.

Ravd kitabının sahibi, aynı kitabda, talaktan kinaye olan kelimeleri sayıp, birisi zevcesine “ sana talakları hazırladım, senin üzerine talak açtım” dediği tabirleri de kinaye kısmına derc eyledikten sonra, demiş ki “ Far’un” ( geçen konu ile ilgili bir dal). Önce, kadın kocsından boşanma talebinde bulunması, veya boşanmaya delalet eden bir karinenin mevcut olması veya karı ile kocanın, “ sen üzerime haramsın” mesela tabir, koca tarafından söylenirken, “ seni boşadım” tabiri talakın sarihi olmasına dair muvafakatları gibi, durum ve sözler, kinayeyi sarih talak tabiri olan “ seni boşadım” hükmüne bağlamaz. Belki kocanın tabiri, ibtidaen söylemiş gibi kinaye olur. Burada Ravd’ın ibaresi sona erdi.

Ravd kitabının şarihi ( ona şerh eden) Şeyhül İslam El-Kadı Zekeriyya da, bunu kabul etmiştir. Şirvani, mezkur kitabın fer’i ile şerhini, İbni Hacer’in Minhac kitabının talak düşmesini kasd etmezse, alimlerin icmaına göre, talakı düşmez. İster söylediği sözlerle, talaka ait karine bulunsun veya bulunmasın” dediği kavlinin yanında nakletmiştir.

Remli de, mezkûr Minhac kitabının “İmâm-ı Şâfiî mezhebine göre, herhangi bir lisan ile olursa olsun, (arapçadaki) talâk kelimesinin tercemesi, talâkın sarihidir. (Açıkça bir tâbirdir.)” ibaresinin şerhinde demiş ki: (Arapçadaki) firah ve serah kelimelerinin tercemeleri ise, kinayedirler. Nitekim, Ravdet kitabı, İmâm-ı Şâfiî ile Ruyaniden bunlar kinaye olup kabul ettiklerini nakletmiştir. Çünkü her ikisi de, sarih talâk manâsında kullanılmaktan uzaktırlar. Fakat şöhretin bu iki kelimeyi sarih talâk manâsında kullanılmaktaki te’siri, birisi zevcesine meselâ, “Sen bana haramsın” dediği sözün talâkta (boşanmada) kullanıldığı te’sirsiz şöhretine aykırı değildir. çünkü arapça lügatındaki mezkûr kelimelerin tercümeleri esnasında, hususi olarak boşanma manâsına konulmuştur. Halbuki sen bana haramsın tabiri, boşanma manâsında kullanılması meşhur ise de esnasında talâk manâsı için vâz edilmemiştir. Burada Remlinin dedikleri sona erdi. Remlinin bu manâsını İbni El-Hâcer de, Tuhfet El-Muhtaç kitabında açıkça yazmıştır. Öyli ise dikkat et ki, kendisi de, yalnız misal olarak getirdiği tabirde yetinmeyip, (meselâ) diyerek hükmü genişletmiştir. Demek ki, yalnız bu misal değil, buna benzeyen bütün kinaye tabirleri, İbni Hâcer’in nnezdinde, bu misalin (sen bana haramsın) hükmündedirler. Yani halkın örfü, talâkta kullandıkları buna benzer tabirlerin şöhreti, onları kinayelikten çıkarıp talâkın sarih hükmüne dahil etmez.
Bu konu yalnız “sen benim üzerime haramsın” olan mezkûr misâle mahsus olmayıp, genel olduğuna dair, Tuhfetül Muhtac’ın hâşiyesi, İbni Kasım bu hususta açıkça geniş bir izah esnasında, Süyûtî’den naklen demiş ki: şöhret, kinaye tabiri, sarih talâk hükmüne dahil etmediği meselesi, yalnız.

“Bu helâl üzerime haram olsun” tâbiri ile benzerlerine mahsus olduğunu hiç kimse zan etmez. Çünkü bu tâbir, âlimlerce ancak misâl olarak fıkıh kitablarında zikr edilmiştir. Bir tâbirin sarih olmasının kaidesi şudur: Bir tâbir veya bir kelime, bir beldede veya bir halk taifesi arasında, talâkın (açıkça boşanmanın) manâsını taşımakta meşhur olmasıdır. Öyle ise, “bu helâl üzerime haram olsun” tâbiri, Nevevî’nin görüşüne göre, avam tabakası hakkında talâkın kinayesi kısmındadır. Rafiî’ye göre, sarihtir. Burada İbni Kasım’ın Süyûtî’den nakl ettiği ibâresi sona erdi.

Kinaye olup, talâktan başka bir manâya ihtimali olan bir tâbirin, sarih talâk hükmüne geçirmeye sebeb olan şöhretin te’sirini, kökünden sıyıran delillerden birisi, Büceyremi hâşiyesinin Menhac kitabı “aralarında fark edilir” kavline ait açıklamasındaki, yani talâk tercümesinin tabiri ile, “sen benim üzerime haramsın” tâbiri arasında fark edilir. Öyle ise, talâk için halk lisanında meşhur olup, manâsı da Kur’ân-ı kerîmde vârid olan kelime, ancak hususî olarak arab lügatında talâk manâsına konulduğu takdirde, saruh talâk manâsını ifade eden bir kelime olur.” ibaresidir.

Süleyman El-Cemal kitabının tabiri de buna benzer. Fakat onda, sarih talâkı ifad...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Elliikinci Mektup
« Posted on: 27 Nisan 2024, 22:34:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Elliikinci Mektup rüya tabiri,Elliikinci Mektup mekke canlı, Elliikinci Mektup kabe canlı yayın, Elliikinci Mektup Üç boyutlu kuran oku Elliikinci Mektup kuran ı kerim, Elliikinci Mektup peygamber kıssaları,Elliikinci Mektup ilitam ders soruları, Elliikinci Mektupönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes