> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Şeyh Hazret > Altmışdokuzuncu Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Altmışdokuzuncu Mektup  (Okunma Sayısı 712 defa)
22 Ocak 2010, 00:25:08
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Ocak 2010, 00:25:08 »



ALTMIŞDOKUZUNCU MEKTUP

Farkın (Silvan) müftüsü Siirtli Şeyh Abdurrahman’a, tarikatın bazı esaslarından olan sünneti seniyyeye mutabeat edilmesi meziyetleri, çirkin diadlardan uzaklaşılması, salik, iktida eylediği mürşidine karşı, muhabbeti, ihlası ve teslimiyeti, nefisten kaçıp Allah’a yalvarması, nefsini bütün fazilet ve kemalattan ari ve kusurlu, bütün şer ve rezaletin kaynağı olduğunu bilmesi ve bununla ilgili şeyler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Hamd, o Allah’a olsun ki; onu sevmek için, bize izin vermekle ihsan eyledi. Salat ü selam, Allah’ın muhabbetine kavuşmanın yolunu bildiren efendimiz Muhammed’in, alinin ve ashabının, zevceleriyle zürriyetinin üzerine olsun!

Bundan sonra bu mektub, yüksek eşiğin hizmetçisi olan fakirden, Allah yolundaki kardeşi, alim ve ilmiyle amel eden, temiz sülaleden, muhterem Müftü efendiye Allah onu mukarrabun temennilerine ulaştırsın!

Molla Muhammed Selim (Allah ona selamet versin!) ile gönderilen mektubunuz bu fakire ulaşıp okuduktan sonra, sevindi. Ondan iki güzel koku zahir oldu ki, her ikiside Nakşibendi tarikatında esastırlar. Birincisi, Allah’ın muhabbetidir ki, O’na hiçbir meta bedel olamayan birşeydir. Nitekim Mevlana Cami (Kuddise sirruh) demiş ki:

“Dünyada kıymeti, bedeli olmayan hiçbir şey yoktur. Ancak Allah aşkının menkıbesi bedelsizdir.” buyurmuştur. Çünkü o aşk kalbdeki masivanın düşüncesini yakarak mahbub olan Allah’tan başkasına razı olamaz. Kişinin imanı ancak bu aşkla tamam olur. Hazret-i Peygamber’e aşık olmak, Allah’a aşık olmasına dayandığından dolayı Peygamber’den (Sallallahü aleyhi ve sellem) : “Herhangi biriniz beni nefsinden, malından, veledinden daha çok sevmedikçe, hakkıyla iman etmiş olamaz.” Rivayet edilmiştir.

Öyle ise, akıllı kimse, ebedi seadete kavuşması için, mezkur aşkı elde etmeye çalışması gerekir. İmam-ı Rabbani, Nakşibendi tarikatının aslı, Peygamber’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) sünneti seniyyesine uymakla Allah ve Resulu onlardan razı olmayan bidalardan kaçınmak ve mürid uyduğu mürşidin sevmektir. İşte bu iki vasıfta geşeklik hasıl olsa, ki Allah, bizi ve sizi ondan korusun! Letaifi göğe bile ulaşsa, zarardadır. Çünkü o latifeleri, göklere kadar yükselmesi, cezalandırılması için, bir istidraçtır. Bunun için Nakşibendi tarikatı diğer tarikatların en alası olmuştur. Allah’a kavuşmak arzusunda olan kimse, sünneti seniyye mütabeat etmeye, mürşidini sevmeye çalışması lazımdır. Zira onu sevmek, Peygamber’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) mütabeatine sebeb olup onun muhabbetine Allah’ın muhabbeti de terettüp ederek kendisi de Allah’ın sevgili kulu olur. Allahü teala Kuran-ı Kerimde, “(Resulüm) de ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız,. Hemen bana tabi olun ki, Allah da sizleri sevsin!” buyurduğu ayet-i celilesi buna kesin bir delildir.
Sünneti seniyyenin mütabeatinden maksad, azimet olan amellerle hatta her dört mezheb imamlarının üzerine ittifak eyledikleri şeylerle amel etmek demektir. Mesela: Birisi, Şafii olup da bedeninden kan alsa, Ebu Hanife’nin (Radıyallahü anh) mezhebine riayet etmek için abdest alacaktır.

Üstad-ı azam (Radıyallahü anh) mütabeatten sonra, bu tarikat şu üç esas üzerindedir;

A) İhlas, yani özellikle mürid kendi hidayetinin mürşidinin elinden olduğunu bilmesi

B) Muhabbet, (mürşidine sevgisi) onu başka kimselere hatta mürşidini kendi nefsi üzerine bile tercih etmesi.

C) Mürşide teslim, yani müridin aklına ve düşüncesine muhalif de olsa, mürşidi kendisine emrettiği şey ile amel etmesi demektir.

Alaüddin El-Attar (Kaddesallahü sirreh) sırf mürşidine taklid ile bu tarikata giren kimse, kurb mertebesine (Allah’a manevi yakınlık mertebesine) ulaşacağına zaminim (üzerime alırım), diye buyurmuştur.

Bu mektubun başlangıcından bahsi geçen Nakşibendi tarikatının ikinci esası, salik kendini hiçe sayıp görmemesinden peyda olan Allah’a yalvarması haletidir. Nefsi görmemek bu tarikatte büyük bir temel olup, bir çok manevi faydalar terettüp eder. Zira evinde ekmek bulamayan kimse, bir parça ekmeği elde etmek için, birçok kapıları dolaşır. Bunun dirimi böyle iken, Mevla’nın (celle ve ala) hakkında kendini kusurlu çalışması için, paçayı sıyırıp nefsini tembellikte bırakmaması layıktır.salik kendi nefsini görmemesinin manası, kendisi hangi maddeden yaratıldığın düşünmesi demektir. Çünkü sabit olduğu üzere, kendisi yoktan var olmuş yokluk ise, şer ve fesad kaynağıdır. Öyle ise, ondan yaratılan kendini nasıl beğenir veya iftihar eder? Halbuki, emaneten başkasının elbisesini giyen şahıs gibi, kendisine hasıl olan iyi sıfatlar onun malı olmayıp, Mevla’dan (celle ve ala) hasıl olmuştur. İşte salik de, bu düşünce tamam olunca, yani kendisindenki mevcut kemalat Allah’dan (celle ve ala) oldukları ve nefsini şeni, çirkin hatta sırf bir yoklup bilen kimse, rabbini de bilird. Buna Peygamber’in (Sallallahü aleyhi ve sellem): “Kendini bilen gerçekten rabbini bilir.” Buyurduğu hadisin manası da budur. Bir kimsede bu görüş adet olup, cibilliyyetin de yerleşse daima manevi makamlara yükselip göz kırpmak gibi az bir zamanda bile bir manevi makamda duraklamadan yükselir.

Mektubunuzun cevabı tehir oldu ise de dolayısıyla bu fakir, kınanmız. Çünkü eşyaların vücuda gelmeleri, Allah tarafından onlara tahsis edilen zamanlarının rehinidirler. (Yani yaradılış zamanları gelmeyince, meydana gelmezler.)

El-Şeyh Muhammed Sadakanın ellerinden öper, duasını dileriz. Size ve kerdeşlerinize, Molla Hüseyin’e selam eder, duanızı diler, hepinizin hatırını sorarız. Talebelere hususi ve umumi olarak bütün Farkin ahalisine selam ederiz. Allahü teala, efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün alinin, ashabının, ezvac ve zürriyetinin üzerine salat ü selam eylesin!

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Altmışdokuzuncu Mektup
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:14:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Altmışdokuzuncu Mektup rüya tabiri,Altmışdokuzuncu Mektup mekke canlı, Altmışdokuzuncu Mektup kabe canlı yayın, Altmışdokuzuncu Mektup Üç boyutlu kuran oku Altmışdokuzuncu Mektup kuran ı kerim, Altmışdokuzuncu Mektup peygamber kıssaları,Altmışdokuzuncu Mektup ilitam ders soruları, Altmışdokuzuncu Mektup önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes