Konu Başlığı: Yetmişyedinci Mektup Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 15 Ocak 2010, 17:45:29 YETMİŞYEDİNCİ MEKTUP
Bâzı tabilerine, kocası olup olmadığı bilinmiyen kadının birisi, «Nikâhlı ve iddetli değilim» deyince, buna dair yemin edince, doğrulandığı, muayyen bir kocası olduğu bilinse, böyle bir iddia için, yeminiyle doğrulanmadığı hakkındadır. ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM Kainatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam, Allah’ın yaratıklarının en hayırlısı Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) Allah yolunda cihad etmiş ashâbının üzerine olsun! Evlenmek için başkasıyla nikahlı ve iddetli olmadığını iddia eden bir kadın, şeriatçe davasının isbatı için şahid getirmeden yalnız yeminiyle kabul olunur mu? diye sorulan bu meselenin cevabı şudur: Mutemed kavle göre, mezkür kadının malüm ve ınuayyen bir kocası olmazsa, şahidsiz olarak davası kabul olunur. Nitekim, bu mes’ele (şafii fıkıh kitaplarından) lanet El-Talibin kitabının nikah babının 321 inci sahifesinde kitabın metni olan Fethü’l-Mübin’in, «kadı, «ben nikâhsız olup, iddetli değilim» diyen bir kadını evlendirebilir, caizdir» dediği kavlin şerhinde, belirtmiştir. Bu, Ahmed bin Hacer’in Tuhfetü’l-Muhtaç, Remlinin. nihayet El-Muhtaç ile Muğnil-Muhtaç adlı kitahlarda da zikredilmistir. Tuhfetel Muhtaç kitabının ibaresinin meali şudur: «Kadın evleneceğine dair şer’an hiç bir engeli olmadığı davasında doğrulanır. Fakat bu davasını ispatı için, kendisinden şahid talep edilmesi sünnettir. Şahit bulunmadığı takdirde, kadı, ona yemin ettirecektir. Bu hüküm, malum ve muayyen bir erkekle, evlendiği bilinmeyen bir kadın hakkında tatbik edilir. Kadının malüm ve muayyen bir koca ile evlendiği biliniyorsa şer’an kocasından ayrılmış olduğunu ispat etmesi şarttır. Böyle bir kadının muayyen bir kocası olup olmadığı hakkındaki bu tafsile, alimlerden El-Sübki ile oğlu El-Tac, itimad etmişlerdir. Nitekim El-Tac demiş ki, kadının kocası adı veya şahsiyeti ile malüm ise, kadının bu şekildeki davası, ancak şahidlerin şehadetiyle kabul olunur. Malum değilse, mutlak şekilde davası kabul olunur. Zira muamele kısmında, akd edenlerin kavilleri muteberdir. Burada ibn-i Hacer’in Tuhfetü’l-Muhtaç ve Fetava El-Kübra kitablarındaki ibareleri sona erdi. Allah efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) ve ashâbının üzerine salat ü selam eylesin. |