๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Ahmet => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 15 Ocak 2010, 17:37:42



Konu Başlığı: Yetmişdördüncü Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 15 Ocak 2010, 17:37:42
YETMİŞDÖRDÜNCÜ MEKTUP

Üstad-ı a’zam El-Şeyh Abdurrahman El-Tahi (Kuddise sirruh)’un torunu molla Muhammed Ma’şuk’adır. Şerefli pederi, Hicaza gittiğinde ahvalinin beyanı, Muhammed Ma’şuk’un tasavvufa çalışması için yanına gelmesine dair emri, genel olarak ramazan ayında öğleden sonra, hususi olarak da başka zamanlarda da rabıta yapılması ve buna benzer konular hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Kainatda hiç bir şey yok ki; onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam, Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı olan efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün al ve ashâbının üzerine olsun!

Bundan sonra, bu mektüb, yüce ve mübarek kapı eşiğinin hizmetçisinden dergahı ile iftihar olunan ve kapı eşiğine itiınad edilen, Arifler sultanının (Allah sırlarını kutlasm) torununadır. Kendisinden muhabbet kokusu etrafa yayılan mektubumuz bu hakire ulaşınca sevindi. Selametinize ve yüce kapı eşiğindekilerin selamette olduklarına dair yüce Allah’a hamd ve şükretti.

Evvela ellerinizden, üstad-ı azamın (Kuddise sirruh) bütün evladının ayaklarındaıı öperiz. Ev halkının, emellerin kabesi gibi olan Hazret’in (Rahmetullahi aleyh) kerimesinin ayakkabılarını öper, sizden ve onlardan dua dileyip, size ve onlara dua ederiz. Bütün mensublardan hususi olarak buraya gelen sadık misafirlerinizin dualarını dileriz. Ah.... bin kere ah... Mezkür hakir kimse, yüzünü Şeyh-i Ekber (Kuddise sirruh) oğlu (Şeyh Aladdin) in yüce ayakkabısının altındaki tozuna sürer. Ona dua edip, duasını diler.

İkincisi, sizi ve onu (Şeyh Alauddin) i validiniz arkadaşlarıyla birlikte sıhhat ve selametle bu fakire gelip, bu miskiniıı nezdinde kaldıktan sonra, acele olarak resmi muamelelerini tamam ederek, Zilkade ayının on birinci günü, buradan ayrılmalarıyla müjdeliyoruz. Gidip gelinceye kadar onlara hizmet etmek üzere kardeşim oğlu Muhammed Said’i onlarla gönderdim. Şeyh-i Ekber (Kuddise sirruh) un oğlu ve torunu ise, bizde onbeş gün kaldılar. Hallerinin tafsilatı, Zübeyir’dedir. Selamet ve ganimetle eve dönmelerini Aziz ve yüce Allah’tan niyaz ederiz. Kendilerine karşı vefasız ve az terbiyeli olan bu hakirden razı olduklarını zan ederim.

Malümunuz olsun ki, pederiniz, bu kışta fakirin nezdine gelmeniz için size etmek üzere Zübeyr’i gönderdim. Mübarek emri mucibince, kurban tisal etmek üzere Zübeyr’i gönderdim. Mübarek emri mucibince, kurban bayramından önce, burada hazır bulunmanız münasiptir. Mısra:

«Allah’ın yolunu taleb eden kimseye fırsat gelince, mühlet vermesi haramdır» denilmiştir.
Öğle namazından sonra rabıta yapılması ise, Hazret, (Allahu teala bizi ve sizi onun sırlarıyla kutlasın) ramazan ayından başka vakitte Nurşin camisinin mihrabında yapılmasını bilhassa bana emir etti. «Üstad-azam da (Kuddise sirruh) Şeyh-i Ekber (Şeyh Fethullah) (Kuddise sirruh) öğle namazından sonra ikindi namazı vaktine kadar râbıta yapmasıyla emre’tmiş ve Şeyh de (Rahmetullahi aleyh) mihrâbda ikindi namazına kadar gözünü açmadan yaz mevsimi camide çok pire olduğu halde, uzun müddet oturup kımıldamadan râbıta etmiştir» diye buyurdu.

Bundan anlaşıldı ki, mürşidin bildiği bir hikmete binaen genel olarak ramazan ayında hususi olarak da, başka aylarda öğle namazından sonra rabıta yapılır.

Bu tarafta bulunan evlât, kardeş, tabi ve dostları, âlimlerin, talebelerin hepsi ellerinizden öper, duânızı dilerler. Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü salat ü selâm eylesin!)