> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Şeyh Ahmet > Kırkyedinci Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kırkyedinci Mektup  (Okunma Sayısı 449 defa)
15 Ocak 2010, 09:56:26
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Ocak 2010, 09:56:26 »



KIRKYEDİNCİ MEKTUP

Geçmiş mektublarda adı geçen mürşidinin halifesi Karaköylü Şeyh Mahmud’a kendisinden dua talebinde bulunması ile aralarında vaki olan bir mes’ele hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Kainatta hiç bir varlık yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salât ü selam, Allah’ın yaratıklarının en hayırlısı Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve sahabesinin üzerine olsun!

Şerefli ellerinizden öptükten, yüce ve faydalı duanızı taleb tetikten, sıhhat ve selamet bakımından hatırınızı sorulduktan sonra, şu arz edilir ki, Şeyh Piroz, Hazretin (Kuddise sirruh) bütün tâbilerine bilhassa size acaib sevgi ve şiddetli bir iştiyakı olup Hazretin muhabbetinden dolayı sohbetinize nâil olmak için mülâkatınıza susamış, tarafınıza gelmek istiyor. Evvela gayesi, sizi ziyaret etmek ve so betinizlen istifade etmektir. İkincisi, bana söyleyip de görüşüme muvafik olduğu bir iş içindir. Her şeyde size muvafakat etmesini arzu eder.

Mehmed İsa’nın gözlerinden öperiz. Bu tarafta bulunanların hepsi, dua edip, duanızı dilerler. Talebelerin hepsine, Molla Reşid’e ve Molla Süleyman’a selâm eder, cevab bekleriz.

Karaman köyü imanu Molla Sırrı’ya bazı kimseler, birkaç delillere dayanarak, ay görmediğimizden evvel ramazan orucunu tutup, sonunda ay görmeden bayram eder, başkaları da böyle yapmalarını emrederler diye sorulduğu sualin ve dellllerinin reddi ile, hakikat onların yaptıklarının hilâfına olduğunun beyanı hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Zâtında, sıfatlarında ortağı olmayan Allah’a hamd olsun. Ondan sonra hiç bir peygamber olmayau Peygamberin, (Sallallahü aleyhi ve sellem) şeriatin esasını halk arasında tesis eden âl ve ashâbının üzerine olsun!

Sonra, red edilmiş üç delili kapsayan mektubun, bize ulaştı. Merdud olan birinci delilleri: Falan gün Ramazan orucu başlıyor diye hâkimin verdiği hük müüne muhalefet etmesine hiç bir kimsenin hakkı yoktur.

Cevap: Bu mes’ele, ehil olan veya ebu olmayıp da durumu bilmiş bir devlet baskanı tarafından hâkim olarak atanan kimsenin hükmü kabul edilir. Ehil olmayıp, büyük kadı tarafından nâibliğe atanmış bir kimsenin hükmü, ilerde Kada (kadalık) babında bahsi geleceği üzere, öyle bir kadının istilâfı (kendine halife edinmesi) salih olmadığından, vereceği kararı geçerli değildir. Halbuki bu bela bu zamanda yayılmıştır.

Burada, Şirvâni kitabının üçüncü cüz, sahife 383 de Basri’den naklen ibâresi sona erdi.

Hâkim, verdiği bir hükmüne dair şer’i bir dellli olunca, verdiği hükmü ile amel edilmesi vâcibdir. Hatta, İmâm-ı Şafü’nin ashâbı, ihtilaflı bir konu hakkında, hâkimin verdiği bir hüküm o mes’eleye dair ihtilâfı kaldırıp o mes’ele üzerine ittifak vâki olmuş olur, diye açıklanmışlardır. Fakat verdiği hüküm, bir şer’i müstenedi olmadığı bilinen bu zamanın kadıları gibi, verdikleri kararlarınca lâubali olup hükmün şartlarına riâyet etmediler. Hatta, herkesin malümu olduğu üzere, ramazan ayında ay görünmesi mes’elesi ile daha başka mes’eleler hakkında fasık kimselerin şehâdetine biânen verdikleri hüküm ile amel edilmesi vacib değildir. Zamanımızdaki bir kadının, verdiği, bir hükmün müstnedi sorulunca, müstenedini beyan etmemesi vâcib olup olmadığı hakkında, (Şafii âlimlerinden olan) Ramli’den sorulunca, şöyle câvab verdi: Zamanımızdaki kadı, zaruri kadı olup verdiği hüküm ancak zaruret için geçerlidir. Dolayısiyle zarurete göre takdir edilerek, müstenedini, delilini beyan etmesi lâzımdır. Gerçekten son zamanların âlimlerinden bir cemaat da bunu açıkça belirtmişlerdir.

İmamlar, «Zaruri kadı müstenedini beyan etmesi lâzım değildir.» dedikleri sözlerinin manâsı, kendisinde takvâ ve Allah korkusu olan, kadılık sıfatıyla muttasıf olan kimseler hakkındadır. Burada El-Fetâvâ. El-Ramlinin ibâresi sona erdi. İşte bu durum Ramli gibi bir zâtın zamanında iken, bu zamanaki kadıların halleri nicedir.

Ramazan ayının ilk gecesi, ay görünemez diye sonuna kadar dedikleri ikinci delilleruün cevabı: Sahih-i Müslim kitabı, hillmin (ayın) büyüklüğüne, küçüklüğüne itibar olmadığının beyanı bâbında şöyle bir rivayet vardır, EbilâBülirteri (öl.: 38) şöyle dedi: «Omre yapmak için yola çıktık, nihayet Batn-ı Nahle’ye (Nahle vadisine) indiğimiz zaman hilâli birbirimize gösterdik. Bu sırada cemaatin bazısı, «Hilâl üç günlüktür» diğer bâzısı da, «iki geceliktir» dediler. İbni Abbâs’a kavuştuğıunuzda, kendisine: Biz hilâli gördük, cemâatin bazısı, hilâlin üç gecelik, diğer bazısı da iki gecelik olduğunu söylediler, dedik. İlmi Abbas: Hilâli hangi gecede gördünüz? dedi. Biz: Şu şu gecede, diye cevab verdik. Bunun üzerine şöyle dedi. Resülüllah, (Sallâlahü aleylıi ve sellem) Allah, görülmesi için onu uzatmıştır. 0, içinde gördüğünüz gecenin hilâlidir.» buyurdu.

Hazret (El-Şeyh Muhammed Diyaüddin), Allah, sırrını kutlasın! Bir gecelik olan hâl, güneş battıktan sonra, gerçekten kaybolmadan bir saat, onbeş dakika kadar bir zamana kadar kalır. Yine buyurdular ki, «Bir günlük hilal çok defa görünür. Fakat halk onu yüksek ve kalın gördükleri zaman ay’ın doğuşu iki geceliktir, derler. Halbuki ayın yüksek, kalın, küçük ve büyük görünüşünün önemi yoktur.

Yine Sahih-i Müslim kitabında Kureyb’ten rivayetle: «El-Hars kızı Ümmel-Fadl kendisini Şam’a Muâviye’nin yanına gönderir. Kureyb şöyle dedi: Nihayet Şam’a geldini ve Ümmel-Fadl’m hacetini yerine getirdini. Ben henüz Şam’da bulunduğum sırada, Ramazan hilâli görüldü. Ben de hilali cuma gecesinde gördüm. Sonra ay’ın sonunda Medine’ye geldim. Abdullah İbni Abbas, benden bir çok şeyler sordu. Sonra hilali görüş gününü de zikr edip hilali ne zaman gördünüz? dedi. Ben: Cuma gecesi gördüm dedim. Sen bizzat hilali gördün mü? diye sordu. Ben: Evet. Halk da hilali gördüler ve oruç tuttular. Muâviye de oruç tuttu dedim. Ibni Abbâs: Lâkin biz hilâli cumartesi gecesinde gördük ve otuzu tamamlamak için, oruç tutmaya devam ediyoruz yahut da hilali göreceğiz. dedi. Bunun üzerine ben: Muâviye’nin hilali görmesi ve oruç tutması ile yetinmiyor musun? diye sorunca: Hayır Resülüllah (Sallallahü aleyhi ve seilem) bizlere böyle emir buyurdu. dedi.»

Üçüncü delillerin cevabı ise, ay, gün hesabiyle oruç tutulmasının câiz olmasına dair bazı alimlerin dedikleri sözlerin cevabını Molla Zeynüddin’e yazmışız.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kırkyedinci Mektup
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:48:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kırkyedinci Mektup rüya tabiri,Kırkyedinci Mektup mekke canlı, Kırkyedinci Mektup kabe canlı yayın, Kırkyedinci Mektup Üç boyutlu kuran oku Kırkyedinci Mektup kuran ı kerim, Kırkyedinci Mektup peygamber kıssaları,Kırkyedinci Mektup ilitam ders soruları, Kırkyedinci Mektup önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes